T24 Dış Haberler
Çinli şirketler, hükümetin artan endişeleri üzerine şirket çalışanlarına evlenme ve doğuma teşvik politikalarını sunmak için hazırlanıyorlar. Bazı şirketler, bu şartlara uymayan çalışanlarının işten çıkarılması için eylem planını çoktan devreye soktu.
Özellikle son yıllarda Çin'in gündeminde yer edinen "doğum oranlarındaki azalış" trendi etkisini artırarak büyüme trendini sürdürüyor.
New York Times'ın dosya haberine göre, Çin hükümeti, giderek azalma trendinde ivmelenme yakalayan "düşen doğum oranları" meselesine karşı endişeli.
Pek çok özel şirket, çalışanlarını evlenmeye ve akabinde çocuk yapmaya teşvik etmek için şirket politikalarını güncelliyor. Bazı şirketlerin direkt olarak resmi iş kontratının feshine kadar gidebilecek süreçleri, evlenmeye teşvik temellendirmesiyle harekete geçirmeye hazırlandığı belirtiliyor.
Geçtiğimiz 2024 senesinde 6.1 milyon Çinli çiftin evlendiği belirtilirken, bunun bir önceki senenin %20 altında bir oran olduğunun altı çiziliyor. Bu rakamlar, Çin''de devletin resmi istatistik açıklamaya başladığı 1986 yılından beri en düşük oranlara işaret etmekte.
Çin hükümeti devlet politikalarıyla eşgüdümlü bir şekilde bu trendi aksi yöne çevirmek için girişimlerini artırmaya çalışıyor. Resmi devlet politikaları çerçevesinde, ilgili devlet yetkililerinin çeşitli hanehalkı ziyaretleri gerçekleştirerek ev kadınlarına hamileliğin onları daha zeki yapacağı mesajlarını verdiği öğrenildi.
Özellikle 28-58 yaş arasını hedef kitle olarak belirleyen güncel politikalar çerçevesinde, iş yerlerinde "hamileliğe elverişli", rahat çalışılabilecek ortamlar yaratılması da hedeflenen patikada bir odak noktası.
Geçtiğimiz Şubat ayında Çin'deki resmi yürütme organları tarafından paylaşıma sokulan bir dokümanda, merkezi makamlara "üç çocuk politikası" çerçevesinde iştiraklerini eyleme almak için harekete geçmeye davet çağrısı yapıldı.
Doküman hakkında yorum yapan yayın organları, bunun 1980 yılında benzer şekilde işlemiş olan "tek çocuk politikası" planına benzediğini vurguluyorlar. 1980'li yıllarda demografik etmenleri göz önünde bulundurarak doğabilecek sosyal, ekonomik ve çevresel sorunların bertaraf edilmesi ana hedef noktası olmuştu. (New York Times)
