İSTANBUL, (DHA) - SON günlerde ardı ardına yaşanan çocuk istismar olayları ve kaçırılarak öldürülen çocuklar, toplumda bir infiale neden oldu. Kamuoyu, olayların faillerine en ağır cezanın uygulanmasını beklerken çocuk katillerinin idamla cezalandırılması talepleri de dile getiriliyor. Konu hakkında açıklama yapan Ceza Hukukçusu Hasan Sınar, “Karşılaştığımız son olayda olduğu gibi çocukları kaçırıp öldürenler hakkında, mevzuattaki en ağır ceza olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanacak. Bu gibi toplumda infial yaratan olaylar gündeme geldiğinde, hemen idam talepleri ortaya çıkıyor. Bu, gerçeklikten uzak bir taleptir” dedi.
Faillere verilecek cezalar konusunda yaşanan tartışmaları değerlendiren Ceza Hukukçusu Altınbaş Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Hasan Sınar, “Pek çok insan cezaların yetersizliğinden yakınıyor. Oysa bu gerçek değil. Karşılaştığımız son olayda olduğu gibi çocukları kaçırıp öldürenler hakkında, mevzuattaki en ağır ceza olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanacak. Bu gibi toplumda infial yaratan olaylar gündeme geldiğinde, hemen idam talepleri ortaya çıkıyor. Bu, gerçeklikten uzak bir taleptir. Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler gereği ölüm cezasını uygulama imkânı yok. Ve gereği de yok. Çünkü kriminolojik veriler gösteriyor ki, idamın uygulandığı ülkelerde bu gibi suçlarda bir azalma olmadığı gibi, idamın kaldırıldığı ülkelerde de bu suçlarda bir artış tespit edilmemiştir” şeklinde konuştu.
“CEZA SİSTEMİMİZ YETERLİ, EĞİTİM EKSİK”
Ceza adaleti sisteminin bu işin en son halkası olduğunu söyleyen Ceza Hukukçusu Sınar, “Önleyici tedbirler yetersiz ve eğitim bu noktada çok önemli. Çocuklara ilkokul çağından başlayarak başka insanların hakkını hukukunu koruyacak şekilde eğitim verilmesi lazım. Bunun bir parçası toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimidir. Türkiye’de bu eğitim verilmemektedir. Çocuklar ve kadınların şiddet mağduru olmasını engellemek için sosyolojik çalışmaların yapılması gerekmektedir. İdari açıdan bir kamu vesayeti kurumu oluşturularak, bu kurumun proaktif çalışmaları hayata geçirmesi gerekir” dedi.
Cezaları artırarak suçlulukla mücadele edilemeyeceğini savunan Sınar, “Küçük çocukları kaçırarak cinsel emellerine alet edecek ve öldürecek kadar izanını yitirmiş insanların çok önceden tespit edilip, bunların çocuklara zarar vermeden önleyici tedbirlerle rehabilite edilmesi, o da mümkün değilse toplumdan izole edilmesi gerekir” şeklinde konuştu.
“HAYVANA ŞİDDET GÖSTERENLER SONRA ÇOCUKLARA DA ŞİDDET GÖSTERİYOR”
Hayvanlara yönelik şiddet vakalarına da dikkat çeken Sınar, “Çocuklara yönelik şiddet eylemi işleyenlerin geçmişlerinde hayvanlara karşı da şiddet gösterdiği bilimsel olarak ispatlanmıştır. Ülkemizde hayvanlara yönelik şiddet ise suç değildir. Oysa hayvanlara karşı işkence, tecavüz ve öldürme fiillerinin ivedilikle suç olarak düzenlenmesi ve ağır cezalar ile karşılanması gerekir. Siz, hayvanlara işkence edip öldürenleri en ağır şekilde cezalandırırsanız, zaten potansiyel çocuk katillerine de karşı da önleyici bir tedbir geliştirmiş olursunuz. Sonuç olarak, çocuklara karşı işlenen suçlar yönünden hukuk sistemimizde cezaların yetersiz olduğu asla söylenemez. Ceza sistemimiz yeterlidir. Eksik olan, bu gibi insanların bu fiillere kalkışmasını önleyecek tedbir ve çalışmalardır” dedi.
(FOTOĞRAF)