*Hatice Kamer
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesindeki Kaynartepe Mahallesi'nde Pazartesi ilan edilen sokağa çıkma yasağı devam ediyor.
Doğan Haber Ajansı, üç gün boyunca devam eden çatışmalarda15 PKK'lının öldürüldüğünü bildirdi.
Yasağın olduğu mahalle ile birlikte yasak olmayan mahallelerin sakinleri de evlerini terk ediyor.
3,5 ay önce Sur'da başlayan sokağa çıkma yasağı ve operasyonlar ile 40 bin kişinin göç ettiği belirtildi.
Bu kişilerin hatırı sayılır bir bölümünün Bağlar'a taşındığı tahmin ediliyor.
70 bin nüfusu olan Sur'da yaşanan göç manzarasının bir benzeri Bağlar' da yaşanıyor.
Ancak kimse evini taşımaya fırsat bulamamış.
Evlerinden yanına hızlıca bazı eşyaları alanlar, torbalara, hurçlara doldurup daha güvenli mahallelere tanıdıklarının evlerine gidiyorlar.
1950'lerde Sur'un dışındaki hayat Yenişehir ile başladı.
Bağlar ilçesinin olduğu yer de 80'lere kadar üzüm bağlarıyla doluydu.
"Diyarbekir etrafında bağlar var" türküsü de kaynağını bu bağlardan alıyor.
Daha önce mahalle olan Bağlar, 1994 yılında alt kademe belediyesi, 2008 yılında ise ilçe oldu.
1990'lardan önce tek ya da iki katlı evlerin ve dar ara sokakların olduğu bir mahalle olan Bağlar, 1990'lardaki şiddetli çatışmalar ve yaşanan göçler sonucunda hızla büyüyen yerlerden biri.
Çok fazla göç alan Bağlar'da konut ihtiyacı artınca dar ara sokaklardaki müstakil evler apartmanlara dönüşmeye başladı.
HDP'nin en güçlü olduğu ilçelerden
Üzüm bağlarından dar sokaklı müstakil evlere, oradan da iç içe yükselen binalara mekân olan dört merkez ilçeden biri olan Bağlar, protestoların ve yürüyüşlerin ağırlıklı olarak yaşandığı yerlerden biri.
2016 nüfus verilerine göre 367 bin 314 nüfusuyla Diyarbakır'ın en büyük ilçesi olan Bağlar, HDP'nin de oy deposu olarak biliniyor.
1 Kasım seçim sonuçlarında HDP Bağlar'da 137 bin 069 oy alırken AKP aldığı oy 34 bin 338. 6177 seçmen de diğer partilere oy verdi.
Şehrin nüfusunun yüzde 22'sine ev sahipliği yapan Bağlar, ekonomik yönden Sur'dan sonra dar gelirli ailelerin yoğun olarak yaşadığı yerleşim yerlerinin başında geliyor.
Yasağın uygulandığı Kaynartepe Mahallesi, Koşuyolu Parkı'nın hemen karşısı.
Şehrin ortasından geçen tren hattı, Ofis ile Bağlar'ın doğal sınırını oluşturuyor.
Pazartesi ilan edilen yasakla birlikte Bağlar'ın hem eski sakinleri hem de yenileri evlerini terk etmeye başladı.
Ofis alt geçidi de üç gündür trafiğe kapatılmış durumda. Koşuyolu hem araç hem insan geçişine kapatıldı.Bu sabah Koşuyolu parkının önüne askeri tanklar konuşlandı. Askerler, parkın içinde kumdan mevziler kurdu.
İlk iki gün yoğun silah ve patlama sesleri gelirken Perşembe günü oldukça sakin görünüyordu.
Ofis alt geçidinin üstünden geçen tren raylarının önünden Bağlar'ı ve Koşuyolu'da konuşlanan tankları izleyenler var…
Elleri ceplerinde sessiz bir şekilde bekliyorlar. Bir genç, "Diyarbakır'ın etrafında Bağlar, Bağlar'ın etrafında da artık tanklar var" diyor.
Parkta askerlerden nöbet
Koşuyolu Parkı'nın Batıkent yönünde bekleyen kalabalık bir grup var. Arada bir gezen polis araçları "Arkada bekleme yapmayın yoksa gazla müdahale edilecektir" anonsları yapıyor.
Parkın etrafına sarı şeritler çekilmiş. Geçiş yasak. Parkın iç kısmında mevzilerde askerler nöbet tutuyor. İnsanlar şeritlerden öteyi izliyor. Bir kadın ve kızı bulunduğumuz yere geliyor. 200. sokakta yaşadıklarını söylüyor. "Beş nüfusuz. Üzerimizdeki kıyafetle çıktık. Belki izin verirler birkaç parça eşyamızı alırız diye geldik ama yok. Çocuklar da okullarından oldu. Şimdi kaynımda kalıyoruz ama nereye kadar? " derken gözlerinden yaş akıyor.
Medyaya tepki
Kalabalık birikmeye başlıyor. Polis arada kalabalığı anonsla uyarıyor. Buradakilerse evlerinden uzaklaşmak istemiyor.
"Burası da ablukaya alındı, gece parkta kimsenin kalmasına da izin vermezler artık." Medyaya tepkileri yüksek. Konuşmak istemiyorlar.
Konuşanlar da fotoğraflarının çekilmesini istemiyor. Arada çekin diyenleri de arkadaşları uyarıyor. "Zaten evimizden olduk, bir de canımızdan mı olalım" diyor.
Kaynartepe'de oturduğunu söyleyen Salih, "Perişan olduk, dört kardeşiz, hepimizin beş altı çocuğu var. Hepimiz babamın evine gittik. Yasak kalkar umuduyla sabahtan beri buradayız ama tankları görünce umudumuz bitti. Burası da Sur gibi olacak, evler yıkılacak, ocaklar sönecek" diyor.
Çaresiz kaldığını söyleyen adam, gece parklarda yatan birçok insanın olduğunu anlatıyor.
Koşuyolu'nda döner dükkânı olan bir genç de, "Esnafız ama sokakta kalmışız, rezil olmuşuz. Para olmayınca bir adım yol gidemeyiz. Dükkân ve ev fiyatları fırlamış, ne yapacağız?" diyor ve ekliyor:
"Hiçbir devlet yetkilisi gelip sorunlarımızı dinlemedi. Kalacak yer var mı, yemeğin var mı diyen hiçbir Allah'ın kulu yok."
Bir başkası da, "Türkiye medyası burada olan biteni doğru göstermiyor. Burası abluka altında ama halimizi görmüyorlar. Kardeşim hiçbir şey istemiyorum, sadece bir hafta gelin ve Kürt olun o zaman ne yaşadığımızı anlarsınız" diyor.
Yanındakinin, "Konuşamıyoruz ablacığım konuşamıyoruz. Korkuyoruz. İnsanlar konuşunca cezalandırılıyor. Anlayın artık konuşamıyoruz" sözüne çevreden alkış geliyor.
"Benim partim beni dışarıya koydu"
93'de Dicle'den göç ettiklerini söyleyen Mehmet Bozkurt, "O zamanlar da sırtımızdaki elbiseyle çıktık şimdi de" diyor. Bağlar, Beş Nisan Mahellesi'nde yaşadığını söyleyen Mehmet, bazı insanların parklarda, camilerde kaldığını belirtiyor.
Arkadaşı, hendek ve barikatlara tepki gösteriyor ve ekliyor:
"Benim partim beni dışarıya koydu. Partim benim için savaştığını söylüyor ama beni evimden yurdumdan ediyorlar. Devlet güç benim diyor ve evimizi başımıza yıkıyor. Devletin evimizi başımıza yıkmasına neden oldunuz. Bu doğru değildir. Yazık günah, bu insanlara zulüm ediliyor."
Biraz sonra elinde dört şişe su olan bir adam yanımıza geliyor. Adını Fettah olduğunu ve parkın karşısındaki binalarda yaşadığını söylüyor.
Üç gündür elektrik ve suyun olmadığını anlatıyor. Evde dokuz kişi kaldıklarını, gidecek başka yerleri olmadığı için evden çıkmadıklarını belirtiyor.
"Markete su almaya gittim. Çocuklar susuzluktan kırılacaklar" diyerek siyasetçilere de tepki gösteriyor.
"Burada bütün insanları kırıp geçirseler dünya duymaz ama üç vekil açlık grevine girse, eylem yapsa böyle mi olur? Cizre'yi, Sur'u nasıl viran hale getirdilerse burayı da öyle yapacaklar, bak göreceksiniz" diyor ve elinde sularla evine gidiyor.
Üst baş araması yapılıp, poşetleri kontrol edildikten sonra geçmesine izin veriliyor.
"Polis aracından canlı bomba ihbarı duyurusu"
Biraz sonra zırhlı bir polis aracı parkın içinden kalabalığa doğru "Canlı bomba ihbarı" olduğunu söyleyerek dağılmaları için uyarıyor. Çevrede çok sayıda çocuk da var. Hepsinin evi Bağlar'da. Polis çocuklara evlerine gitmelerini söylüyor.
Küçük bir çocuk " Ağabey evim karşıda, gideceğim ama izin vermiyorsunuz" diye cevap veriyor.
Polis de, "Bir akrabanız yok mu, onlara gidin. Orada teröristlerle çatışma var" diyor.
Çocuk gidecek başka yerleri olmadığını anlatıyor.
Çocuk, yasağın ne zaman kalkacağını ve evine ne zaman dönebileceğini soruyor, polis de, "Son terörist öldürülünceye kadar yasak kalkmaz" cevabını veriyor.
Hava kararıyor. Bağlar Kaynartepe tarafında elektrik yok, ara sokaklar karanlık.
Parkın içindeki askerler mevzilerde yaktıkları ateşin başında ısınmaya çalışırken evlerinden ayrılan Bağlar sakinleri ise hem askerleri izliyorlar hem de geride bıraktıkları evlerini.
Bu haber BBC Türkçe'de yayımlanmıştır