04 Mart 2025 17:30
Güncelleme: 04 Mart 2025 20:45
Eski İstanbul Medeniyet Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Akın’ın ‘dönüştürme terapisi’ adı altında seanslar yaptığı ortaya çıktı. Çocuklar, bu seanslarda istismar ve tacize uğradıkları iddiasında bulundu. T24’ün ulaştığı Prof. Dr. Ahmet Akın, “dönüştürme terapisi” seansları uyguladığı iddiaları hakkında “Ben buna terapi de demiyorum. Biliyorsunuz terapi psikolojik sorunlar için. Bu çocuklar raydan çıkmış” diye konuştu. Akın, istismar ve taciz iddiaları için de “Allah'a şükür, hiçbir şekilde hiçbirine bir temasım, seksüel veyahut onları rahatsız edecek yaklaşımım olmadı” dedi.
Akın’ın seanslarına katılan iki çocuk, yaşadıklarını T24’e anlattı. İstismara tanıklık eden Fatma Ç., Akın'ın yanındayken yaşadıklarını anlattığı ifşa metnini X üzerinden yayımladı. Çocuklardan A.R., Akın’ın seanslarına “LGBTİ+ olduğu için” ailesi tarafından gönderildiğini ve o dönemde 16 yaşında olduğunu söyledi. Akın’ın ofisinde kendisini taciz ederek karşısında mastürbasyon yaptığını iddia eden A.R., o dönem yaşadıklarını ailesine anlatamadığını belirterek, şöyle devam etti:
“Ofisine gittiğimde masada oturuyordu, yanında bir adam vardı, sohbet ediyorlardı. Ben gelince ‘Aa geldin mi? Otur’ dedi. Masanın karşısındaki koltuğa oturdum ve adamla olan konuşmasının bitmesini bekledim. O sırada telefonumu şarja taktım ve koltukta biraz uyumuşum. Uyandığımda adam gitmeye hazırlanmıştı. Adam gittikten sonra Ahmet Hoca’yla konuşmaya başladık. Ne hakkında konuştuğumuzu hatırlayamıyorum. Sadece ailemle alakalı konuştuğumuzu hatırlıyorum. Sonrasında odaya Ahmet Hoca’nın ‘cinsel kimlik karmaşası’ yaşadığını söylediği bir çocuk geldi ve masanın karşısında karşılıklı duran ve arasında küçük sehpa bulunan sandalyelerden birine oturdu.
Sonra Ahmet Hoca beni masanın karşısındaki sandalyeye çağırdı. Karşısındaki sandalyeye oturdum ve bana elimi uzatmamı söyledi. Avuç içimi, parmaklarımı, elimin üstünü okşamaya başladı. Bunu neredeyse normalleştirmiştim çünkü genel olarak adamın karakteri böyleydi, bu yüzden tuhafsamadım. Fakat o an garip olan şey diğer elinin masanın altında olmasıydı ve elinin üzerini ceketle örtmüştü. Yanlış fikre kapıldığımı düşündüm ve kendimi suçladım. Bu olay dakikalarca sürdü ve daha çok mastürbasyon yaptığını düşünmeme sebep olacak hareketler yapmaya başladı. Elini ceketinin altından çıkartıp masadaki peçeteyi aldı, elini kokladı ve kolonya sıktı. ‘Bana da ister misin?’ diye sordu. O an başım dönüyordu, şok etkisindeydim, ayağa kalktım ve aşağıya ineceğimi söyledim. O da aceleyle kalkıp ‘Beraber inelim’ dedi. Ahmet Hoca ve diğer çocukla beraber aşağı indik. Bu olaydan sonra bir daha oraya gitmedim ve o da beni aramadı.”
Çocuklardan Fatma Ç., de Akın’dan “terapi” aldığı dönem ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Bundan yaklaşık 2 yıl önce ben başörtü takıyordum ve o zamanlar üniversiteye girebilmek ve bu konuda özgür bir yaşam seçmek konusunda ailemle çok çatışmalarım vardı. Ailem, başörtümü çıkarmama ve üniversiteye gitmeme izin vermiyordu. O süreçte annem, videolarda ‘gençler bu halde’ falan diye konuşan Prof. Dr. Ahmet Akın’ı görmüş. Annem ‘Ahmet Akın’ adını söylediği zaman ben internetten araştırmaya başladım. Videolardan gördüğüm zaman böyle bir adamla tabii ki görüşmek istemedim.
Sonra ailem tarafından tehdit edildim. Annem telefonumu aldı, bilgisayarımı aldı. Bana ‘Bu adamla görüşmezsen hiçbir şekilde evden çıkamazsın, telefonunu vermeyeceğim’ dedi ve beni zorladı. Sonrasında ben de mecburen gittim. O zamanlar Göztepe kampüsüne gittiğimde yanıma geldi ve annemlere gidebileceklerini söyledi. İlk ziyaret ettiğimde 21 yaşındaydım. 2023 senesinden bahsediyoruz. Kendisine de 7-8 ay gittim.
Çocukları Göztepe kampüsünde topluyor. Kampüs girişinde ve çıkışında çocukları arabaya bindiriyor. O şekilde hani kendisi de dekan olduğu için arabada ne var ne yok kontrol etmeden girip çıkış sağlıyor.
Oturduk, birkaç çocuk vardı 16-17 yaşlarında. Sürekli hocanın peşindeler. Kendisi bir tarikat lideri, yanında da müritleri gibi davranıyorlardı. Ben de ortamı anlamaya çalıştım. O zamanlar başörtü takıyordum. Bana ‘O kafandakini çıkar önce’ dedi. Çok şaşırdım. Başörtümü çıkartmamı istedikten sonra anneme küfüretmeye başladı. ‘Böyle annen olmasa sen böyle olmazdın’ gibi sözler söylüyordu. İşte ‘Onlar böyle olduğu için sen bu hale geldin’ falan gibi sözler… Benim kafam çok karıştı. Sonra sigara çıkardı ve bana teklif etti. Böyle bir arkadaş ortamı oluşturmaya çalışıyor kendi kafasında. Bunların hepsi kendi ofisinde yaşanıyordu. Bir gün bahçeye çıktığımızda bana ‘Eşcinseller hakkında ne düşünüyorsun?’ diye sordu. Ne yapmaya çalıştığını anlıyordum az çok. Dedim ki: ‘Bir şey düşünmüyorum, olumlu ya da olumsuz bir fikrim yok.’
Herkese hakaretler savuruyordu. Trans çocuklar vardı. Birkaç tane de reşit translar vardı 18 -19 yaşlarında.Onlara geldikleri zaman hepsine küfürler etmeye başladı. ‘Erkek gibi olmaya mı çalışıyorsun?’ gibi hakaretler ediyordu. Böyle çocukların içerisinde lezbiyen cinsel ilişkisini anlatmaya başladı. Kendi ifadeleriyle bunu böyle açık bir şekilde anlatarak iğrendirme yaşatmaya çalıştığını söyledi.
İnsanlara hakaret ediyor, üstüne bir de para alıyor. Kendi ifadesiyle buradan kazandığı paraları sadaka olarak veriyormuş ama ben tabii ki bunun öyle olduğuna inanmıyorum. Ahmet Hoca beni haftada 3-4 gün, bazen 5 gün, bazen 6 gün terapiye zorladı.
Bir noktada çocuklara çok fazla dokunduğunu fark ettim. Karşı çıktığımda da ‘Ben bir psikoloğum, ben dekanım’ diye yanıt veriyordu. Çocukları elledikten sonra şakaya vurup gülüyor, normalmiş gibi davranıyordu. Ben çocuklarla konuşmaya çalıştığımda ise onları benden uzaklaştırıyordu. Hakkımda ‘O iflah olmaz’ diye konuşuyormuş.
Fatma, arkadaşı A.R.’nin yaşadıklarını duyduğunu belirterek, şöyle konuştu:
Arkadaşım A.R. bir gün yanıma geldi ve bana Ahmet Hoca’nın odasında kendisinin kolunu okşayarak mastürbasyon yaptığını anlattı. Bu bahsettiğim arkadaşım da LGBTİ+ birey olduğu için ailesi Ahmet Hoca’ya göndermiş. O zamanlar arkadaşım 16 yaşındaydı Bana ‘Ben bunu anneme babama anlatırsam beni de öldürürler, hocayı da öldürürler. Bana inanmayabilirler, en büyük korktuğum şey ya bir kan çıkacak ya bana inanmayacaklar. Yani hiçbir şekilde benim yanımda olmayacaklar’ dedi.
Mecidiyeköy’deyken bir çocuk bana mesaj attı. Ahmet Hoca’ya gittiğini bildiğim biriydi. ‘Seninle acil görüşmek istiyorum’ dedi. Ben Trump Alışveriş Merkezi’ne geçtim. Kafede bekliyordum. Yanımda arkadaşım vardı. Bir baktım Ahmet Hoca geliyor. Elim ayağım titremeye başladı. Bir anda çok kötü oldum. Takip etmiş beni, bulmuş, gelmiş bir şekilde. Yanıma gelip ‘Niye kaçıyorsun benden?’ dedi. Mesajı atan kişi oydu. Onu şikayet edeceğimi ve yaptığı şeyleri bildiğimi söyleyince yanımdan uzaklaştı. Kendisine terapiye gelen çocuklardan birinin telefonundan yazarak beni takip etmiş. Böyle telefonlarımıza el koyardı, bize vermezdi.
Birkaç kere kapıma kadar geldi. Beni aradı ‘Kapıdayım, aşağıya in’ diye. Evime geldi, okuluma geldi. Bunlarla alakalı ben hiçbir şey yapamadım tabii ki. Anneme bu adamı şikayet edeceğim dediğimde ‘Yapma, başına bir şey gelir, zarar verir sana’ demeye başladı. O da içgüdüsel olarak beni korumaya çalıştı.
Oraya giden bir trans erkek benden yardım istedi. Düzenli olarak gittiği doktor randevuları olduğunu, ailesinin cinsiyet değiştirme sürecine karşı olduğu için hormonlarını alamadığını söyledi. Ben de yardım edebileceğimi söyledim. Doktordan bir şekilde randevu aldık ona ve beraber doktora gittik. Ondan sonra aradan bir iki ay falan geçti. Bu çocuk ortadan kayboldu. Adı D.. Ahmet Hoca’ya ailesi sorunca hoca, ‘Bundan olmaz’ demiş. . Ahmet Hoca ailesinin D.’yi öldüresiye dövdüğünü anlatmıştı bize. Şu an hayatta mı, öldü mü hiçbir şey bilmiyorum.
Alp diye bir arkadaşım vardı. Alp'i ilk gördüğüm zaman ailesiyle gelmişti. Sürekli, ‘Kafamda çok fazla ses var’ diyordu. Psikolojik problemleri vardı. Bana ‘Sürekli kendimi öldürmem gereken şeyler söyleniyor’ diyordu. Ahmet Hoca da onu iyileştireceğini söyleyip duruyordu. Bir gün Alp intihar girişiminde bulunmuş. Birkaç saat sonra, ‘Alp vefat etti’ diye annesi mesaj atmış”
T24’ün iddiaları sorduğu -Prof. Dr. Ahmet Akın, şöyle konuştu:
“Bu bir bozukluk değil. Bunu aileler çıkarıyor. Ben buna terapi de demiyorum. Yani terapi biliyorsunuz psikolojik sorunlar için. Burada bir eksen kayması var. Nedir? Örneğin sert baba, soğuk baba, ilgisiz baba, şiddet gösteren baba ve erkek çocuk. Erkek çocuk normalde babayı rol model alıp, onu benimseyip erkeksiz bir kimlik geliştirmesi gerekir. Fakat baba rol model alınabilecek bir baba değil. Soğuk. Ondan sonra çocuk onun üzerinden erkekliği inşa edecekken nefret ediyor erkeklikten. Tam tersinde psikologlar bu çocukların düzeleceğini biliyor. Yani bu çocukların raydan çıktığını, eksen kayması yaşadığını, kimlik karmaşası yaşadığını biliyorlar. Bakın ben ona eşcinsellik veya transeksüellik de demiyorum, cinsel kimlik karmaşası diyorum.”
Çocuk istismarı ve cinsel taciz iddialarını da yanıtlayan Akın, şu ifadeleri kullandı:
“Benim bilinçli olarak, bilinçsiz de olarak hatta, Allah'a şükür, hiçbir şekilde hiçbirine bir temasım, seksüel bir yaklaşımım veyahut onları rahatsız edecek bir hareketim olmadı. Daha önce ‘Beni taciz etti’ diye paylaşım yapan çocuk da olaydan sonra benim yanıma gelmeye devam etti aylarca ve beni çok sever. Ailesi sever. Ama ailesi şu an onunla baş edemiyor ve evden kaçmış vaziyette o çocuk da. Diğer bir çocuk ile odada asla bir şey olmadı. Ama tam tersi bize gelen bilgilerde çocukları trans ve eşcinsel yapmak isteyen psikiyatrist ve psikologlar da var. Eğer öyle bir şey varsa o çocuklar bunu aileleriyle paylaşmaları gerekmiyor mu? Tamam hadi ailelerinden kopuklar. Niye bunu hiçbir şekilde şikayet etmemişler? Benden korkulacak bir şey yok, öyle bir şey yok. Aramızda bir dostluk ve yoğun bir ilişki gelişiyor, nedeni şu onları çok zor bir durumdan çıkarmak zorundasın. Dolayısıyla bazen birbirimizi kırdığımız oluyor. Sağlıklı değiller anlatabiliyor muyum? Çok sağlıklı olmuyorlar aile içi yaşantılardan dolayı.”
“Doğal, çocukların kafasının çevresindeki LGBT lobileri, doktorlar, hastaneler vesaire karıştırmış olabilirler. Bana karşı koz olarak kullanıyor olabilirler. Çünkü ben bu işe gönlümü koydum, kafamı koydum, hayatımı koydum. Ama o çocuk hala beni çok sever. Çünkü benim bilinçli olarak ona bir kötülük yapmadığımı bilir. Takılmışımdır, laf söylemişimdir ama onun hayatını kurtarmak, düzene sokmak için onun yanında olduğumu bilir o çocuk.”
Fatma, Ahmet Akın hakkında ifşa metni yayımladıÇocuklardan Fatma, X (eski adıyla Twitter) üzerinden Akın hakkında ifşa metni yayımladı. İşte paylaşılan metin: "İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rehberlik Ve Psikolojik Danışmanlık bölüm başkanı Prof. Dr. Ahmet Akın’ın çocuklara yaşattığı istismar ve tacize dair ifşa metni. 2023 yılının ilk aylarında ailemin baskısıyla toplantılarına katılmak zorunda bırakıldığım Ahmet Akın’ın, bana ve diğer katılımcı çocuklara yaşattığı istismar ve tacizi kendi deneyimlerim ve şahitliğimle, benzerlerinin tekrarlanmaması adına kamuoyuna anlatma ihtiyacı hissediyorum. Bu metin, failin istismara maruz bıraktığı kendim dahil olmak üzere 18 yaş altı çocukların yaşadıkları ve şahit oldukları şiddet deneyimlerini ve örneklerini içeren, mağdurların daha fazla yara almaması adına mecburen anonim olarak hazırlanan bir metindir. Bu metin kamuoyunda yer aldıktan sonra gelecek aksi bir açıklama karşısında Çocuk Koruma Kanunu göz önüne alınarak (Çocuk Koruma Kanunu Madde 4- [I] “Çocuklar hakkında yürütülen işlemlerde, yargılama ve kararların yerine getirilmesinde kimliğinin başkaları tarafından belirlenememesine yönelik önlemler alınması.[g] “Soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun durumuna uygun özel ihtimam gösterilmesi.”) gerekli koruma ilkelerinin gözetilmesi gerekmektedir. Fail Ahmet Akın, eşcinsel ve trans çocuklara karşı sistematik olarak fiziksel ve duygusal istismar uygulamakta ve bu şiddet eylemlerini İstanbul Medeniyet Üniversitesi kampüsünde alenen gerçekleştirmektedir. İstismar süreci, en başta çocukları mesleki gücüyle aynı safta olduğuna inandırıp, mağdur çocuklara karşı çizdiği “arkadaş figürü” ile güvenlerini kazandıktan sonra başlamakta ve “psikolog” ünvanı ile “terapi” sürecini sürdürerek devam etmektedir. Bahsi geçen “terapi” grubundaki çocukların çoğunluğu 18 yaşın altında, savunmasız, yaşadıkları şiddetin ve istismarın tam olarak farkında olamayan, fark ettikleri noktada ise manipüle edilen, susmak ya da uzaklaştırılmak zorunda bırakılan, maruz kaldıkları şiddetin ne olduğunu kafalarında netleştiremedikleri için ciddi travmalarla baş etmek zorunda kalan onlarca çocuktan oluşmaktadır. Bu fail kişi, konumu ve mesleği ile birçok ebeveyni kendi “iyileştirici gücü” olduğuna inandırmakta, çocukların bedenleriyle deneyimlediği süreçleri bir hastalık ve kendisinin bu hastalığı tedavi edebilecek güç olduğuna ikna etmekte ve aileler üzerinde de uyguladığı manipülasyon yöntemleri ile güvenlerini kazanırken, hem çocukları üzerinden bir istismar yolu açmakta hem de bu işten maddi kazanç sağlamaktadır. Zira failin ailelerle kurduğu bağ, “eti senin kemiği benim hocam” anlayışı ile yürüdüğünden, ailelerin güvenini arkasına almanın verdiği güçle de çocuklara istediği her şekilde ulaşma ve istismar etme hakkı kazandığını düşünmekte ve bunun karşılığında ailelerden çeşitli miktarlarda para almaktadır. Süreç bize yöneltilen çeşitli hakaret ve aşağılayıcı sözlerle devam edip “uygun gördüğü” noktada çocukların bedenlerine dokunarak kendi ifadeleriyle “bedeninden soğutma” ve “özüne döndürme süreci” şeklinde devam etmektedir. Ayrıca, “terapiye” gelen çocukların ben de dahil olmak üzere telefonlarına aylarca el koyabilmekte, sosyal hayatlarını kontrol etmekte ve çocukların sosyalleşme amaçlı hobilerini aileleriyle iş birliği içinde yasaklamaktadır. Fail, çocuklar tarafından yapılmak istenen hobilerin kız çocukları için “erkeksi” erkek çocukları içinse “feminen ve kızsal” olduğunu ifade ederek çocukları sosyal hayatlarından uzaklaştırarak sadece kendine bağımlı hale getirmeye çalışan bir yöntem benimsemiştir. -Failin toplantılarına aile baskısı ile katılmak zorunda bırakılan 18 yaşının altındaki mağdurlardan aktarılan istismar süreçleri aşağıda anlatıldığı şekildedir: Fail Ahmet Akın, çocuğun bedenine ve göğüslerine dokunmuş ve çocuktan tepki aldığı noktada “merak ettiğini” ifade eden savunmasıyla devam ettirmiştir. Bunu normalleştirmek, grup içerisinde kargaşa çıkmasını engellemek için çocuğun “iflah olmaz” “yola gelmez” olduğunu ifade etmiş ve diğer çocukları istismarı yaşattığı çocuğa karşı şeytanlaştırmıştır. Yaşanan diğer istismar ise A.A nın ısrarlı isteğiyle grup içerisindeki çocukların diğer çocuklara karşı uyguladığı duygusal istismarla devam etmiştir. Çocuklara akranlarına karşı sorumluluk yüklemiş ve onlara diğer çocuklara “abilik” veya “ablalık” yapmakla görevlendirmiş ve bu şekilde kendine biçmiş olduğu görevi de çocuklar arasında paylaştırmıştır. Fail A.A üniversite içerisinde olan ofisindeki toplantılarına düzenli olarak katılan 18 yaşının altındaki kız çocuğunu odasına çağırmış, fiziksel olarak taciz etmiş, ve sonrasında hiçbir şey olmamış gibi eylemlerini sürdürmeye devam etmiştir. Grup içerisindeki diğer bir çocuktan aktarılanlar: “Ahmet Hoca erkeklerin kadınların orasına burasına bakmasının onların doğallığı olduğunu ve eğer erkekler kadınlara bakıyorsa bunun sorumlusunun kadınlar olduğunu sırf açık kıyafetler giydikleri için olduğunu dile getirmişti. Hatta üniversitede dar elbise giyen bir kızın vücudunu inceledi (bize arkası dönüktü) ve göğüslerine de bakmak için ona seslenip yüzünü bize dönmesini sağladı. Önünü dönsün de memelerine de bakalım gibi bir şey söyledi önünü dönmeyince de kıza seslendi. Kısa etek giyen kızların kadınların bacaklarını bize gösteriyordu. Ve bunu erkeklerden hoşlanan bir erkeğe yapıp dikkatini kızlara yöneltmeye çalıştığını söyledi. “ Fail grup içerisinde geçen birçok ifadesinde, İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesinde büyük payı olduğunu dile getirip bununla övünüp üstünlük sağlayarak, kadınlar ve çocuklar için hayati önem taşıyan konular hakkında nasıl bilinçsize hareket ettiğini göz önüne sermiştir. Tetikleyici içerik uyarısı, intihar. Failin çocuklar üzerinde yarattığı psikolojik tahribat çok ağır sonuçlar doğurmuş, bu gruba katılan arkadaşlarımızdan üçü intihar girişiminde bulunmuş ve malesef bu girişimler hayatlarını kaybetmesiyle sonuçlanmıştır. Ortada sistematik biçimde gerçekleşen bir istismar ve şiddet bulunmaktadır. Bu sistematik eylemler, “Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık” adı altında, mesleki nüfuz kullanılarak gerçekleşmekte ve çocuklara yönelmektedir. Bu durumun çocukların hayatları ve gelecekleri için ne kadar yaralayıcı olduğunu, hatta ölüm ile sonuçlanabildiğini ve bu konuyla ilgili gerekli önlemler ve işlemler yapılmadığı takdirde çocukların yaşayacakları çeşitli travma ve psikolojik etkilerin devam edeceğini, bu kişinin mesleki konum ve unvanını kullanmasının önüne geçilmesini, bununla ilgili tüm yetki ve sorumlulukların ilgili tüm kurumlarca alınmasının gerektiğini Türkiye Psikologlar Derneğine, İstanbul Medeniyet Üniversitesi yönetimine ve tüm kamuoyuna bildiririz." |
“Dönüştürme terapisi” nedir?Dönüşüm (dönüştürme) terapisi bireyin cinsel yöneliminin, heteroseksüelliğe dönüştürme iddiasıyla uygulanan psikiyatrik terapidir “Terapi”, eşcinselliğin ve biseksüelliğin “tedavi edilebilir bir akıl hastalığı” olduğu sanısına dayanıyor. Yöntemleri arasında psikoanaliz, “düzeltme terapisi”, lobotomi, seks terapisi, elektroşok, psikocerrahi, elektrik tedavileri, hormon tedavileri, davranışçı tedaviler bulunuyor. Uygulayıcıları, “erkeklerde cinsel yönelimin daima heteroseksüel olduğunu, çocuklukta baba-oğul ilişkisinin uzak ve sorunlu olması nedeniyle erkek kimliğinin gelişemediğini, böylece erkeklerle cinsellik dışı sağlıklı ilişki kurulamadığını, erkeklerle tüm ilişkilerin cinselleştirildiğini ve patalojik olarak homoseksüelliğin geliştiğini” ileri sürüyor. |
*Editörün notu: Haberde yer alan mağdur öznelerin isimleri, güvenlikleri nedeniyle gizli tutulmuştur.
© Tüm hakları saklıdır.