Büşra Kızılay
Contemporary Istanbul’un 17’ncisi, 17 - 22 Eylül tarihleri arasında, Haliç Tersane İstanbul’da düzenleniyor. Dünyanın dört bir yanından sanatçıların eserleri burada koleksiyoner ve sanatseverlerle buluşuyor. Marcus Graf küratörlüğünde gerçekleşen Collect Gallery’nin “SHOWTIME” adlı deneysel fuar standı da Tersane İstanbul’daki yerini aldı. Showtime projesine ilişkin T24’ e konuşan küratör Marcus Graf, fuardaki dinamizm ve hızın ötesine geçme düşüncesiyle sergiyi gerçekleştirdiklerini belirtirken, “Hızın ötesine geçemesek de ironik olarak bu hız ile oynayabileceğimizi düşündüm. Hareketli dinamik bir sergi modeli yapmak istedim” diye konuştu.
Stantta, Martian Tabakov, Richard Bartle, Sevda Semer, Kalina Dimitrova, Georgi Georgiev/Jorras, Nina Kovacheva, Valentin Stefanoff ve Elenka Nazarova'un eserleri yer alıyor.
Sergi ile ilgili T24'ün soruları ve küratör Marcus Graf’ın yanıtları şöyle:
SHOWTIME nasıl ortaya çıktı ve nasıl gelişti?
Collect Gallery’nin sahibi Vladimir Iliev ile geçen sene sonunda tanışmıştık. Türkiye’de ilk sergisi için ona küratör olarak beni önermişler. Onun galerideki sanatsal vizyonunu beğendiğim için kabul ettim. Bana Contemporary Istanbul’a katılmak istediğini ve oradaki standı benim kürate etmemi istedi. Öyle başladı aslında. Benden iki sergi istedi biri galeri biri fuar. Fakat fuara en başında çok olumlu bakmamıştım. Hatta gerek yok dedim kendime. Çünkü normal bir fuar standlarında temiz ve mümkün olduğu kadar işleri gösterebilecek, çokta fazla kürate edilmeyen ya da değişiklik olmadan satış odaklı temiz bir şey yapıyorsun. Bunu galeri sahipleri çok net yapabilir. Çünkü normalde fuarlarda galeri ile küratörler çalışmıyorlar. Çünkü bence gerek yok . Ortaya ilginç şeyler çıkmıyor açıkçası. Eğer ben yaparsam kesinlikle başka bir şey yapacaktım. Tabii bu başka bir şey, çok iyi olmayabilir başkaları için. Ben de Vladimir’e projeyi önerdim. Sonra düşündüm; fuar nedir? Fuardaki dinamizm, oradaki hareketliliği, hız, sanat piyasası durumu. Yüzlerce eser varken nasıl bir eser nasıl ön plana çıkabilir? Ya da nasıl nasıl kaybolacak? Contemporary Istanbul’daki dinamizm aslında çağdaş sanatın dinamizmiyle paralel gidiyor. Bu dinamizm aslında dünyada ve İstanbul’da da var. O zaman fuardan daha dinamik bir şey yapabileceğimizi düşündüm. Onun hızının ötesine geçebiliriz. Ya da en azından ironik olarak bu hız ile oynayabiliriz. Hareketli dinamik bir sergi modelini yapmak istedim. Böylelikle Showtime gelişti.
Hareketli ve dinamik sergi modelinde kastınız nedir?
Sergi kapsamında her saat başı yalnızca bir sanat eseri, galeri standının dış ana duvarında sergileniyor. Bu 60 dakika, eserin sanat meraklılarının ilgisini yakaladığı bir gösteri zamanı olacak. Sonrasında eser, standın ortasındaki sahne gerisini andıran boşluğa geçiyor. Bu tabii ki fuarda çok aykırı bir şey. Galeriler genellikle karma sergiler yapıyor. Birçok sanatçı katılıyor bu sergilere. Çünkü vitrin olan oradaki stant da mümkün olduğu kadar fazla sanatçı göstermek istiyorlar, ve yine mümkün olduğu kadar fazla ve farklı müşteriye hitap etmek istiyorlar. Bizim standımızda sadece bir eser görmek aslında çok radikal. Gördün gördün, beğendin beğendin ya da beğenmedin beğenmedin. Bu aslında bir boşluk yaratıyor. Bir duvarda bir eser üzerinde Showtime yazıyor, sağında ya da solunda hiçbir şey yok. Bir saat boyunca bir sanatçının bir eserine tamamen dikkatini verebilirsin. Galeri ön tarafında bir saat boyunca duran eser, performansı bittikten sonra artık arka tarafa gidiyor.
Neden bir saat?
Bir saat olmasının spesifik bir nedeni yok. Bir saat çok net. 45 dakika, 50 dakika gibi değil çok net. Bu da organizasyon için daha kolay. Aynı zamanda şu da önemli; fuar saat 11.00 da açılıyor, saat 20.00’da kapanıyor. Dolayısıyla belli bir saat dilimi var ve biz her şeyi o saat dilimine göre yapıyoruz. Bu yüzden her saat başında değişim yapılıyor.
Serginin adı neden SHOWTIME?
Bu aslında ironik bir kavram.” It is show time”. Fuarda, Contemporary Istanbul’da en iyi galerilerin en iyi sanatçıların , en iyi eserlerini görüyorsun. Bu bağlamda tam olarak bir show. Evet bir sergi ama bir yandan da show. Sadece sanat açısından değil, galeriler, sanatçılar, koleksiyonerler kendilerini göstermek istiyorlar. Herkes kendini göstermek istiyor. Dolayısıyla bu iş, bir tık ona referans oluyor. Bir saatlik zaman dilimi senin show time'ın . O bir saatte parlayabilirsin. Bir sanatçı için bir saatlik bir show zamanı. Ama tabii ki ironik ve eleştirel.
Contemporary İstanbul’u bu yıl farklı kılan bir şey gördünüz mü?
Geçen sene ile karşılaştırdığımda farklılık var. İlk aklıma gelen farklılık Covid döneminde yabancı galerilerin sayısı çok azalmıştı. Dünyada kimse seyahat etmezken yabancı galeriler çok daha az geliyordu. Eski fuarlarla karşılaştırdığımızda galeri sayıları arttı. Bu seneki yabancı galeri katılım oranı yüzde 60-70. Bu çok önemli bir artış olduğunu gösteriyor. Fuara 6 yıldır ya da 16 yıldır üst üste katılan galeriler var. Burada istikrarlılık çok önemli. Bu sene şöyle farklı; daha az mekanımız var. Önceki Contemporary Istanbul’da beş mekanımız vardı şimdi ise üç mekanımız var. Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde ya da Tersane İstanbul’da genellikle katılan galeri sayısı 80 ile 100 arasındayken, bu dönem 65 galeri var. Bu anlamda fuar sayı olarak küçüldü. Bence bu koleksiyonerler için iyi bir şey. Çünkü daha kolay gezilebilir, daha kolay algılanabilir. Bazı meslektaşlarım fuarda yeni bir şeyin olmadığını söylüyor; hep aynı eserler. Böyle bir şey kesinlikle yok. Ben 20 yıldır İstanbul’da bu işi yapıyorum, birçok sanatçı biliyorum. Burada yeni sanatçılar keşfettim ve tanıdığım sanatçıların yeni yaklaşımlarını keşfettim. Dolayısıyla her sene yeni keşfetme olanakları sunuyor fuar. Bu anlamda özellikle İstanbul dışından gelenlerin Contemporary Istanbul’ a katılmaları çok önemli.