Özelleştirilmesi planlanan 14 şeker fabrikasından biri de Çorum'da. Kentte özelleştirme sonrası çiftçinin, işçinin, nakliyecinin ve esnafın olumsuz etkileneceği kaygısı öne çıkıyor.
Çorum Şeker Fabrikası, 27 yıldır bölgedeki çiftçiden şeker pancarı satın alıp işliyor.
Şeker İş Sendikası'nın verilerine göre, fabrikada 113 bin ton şeker üretildi. Fabrika günde ortalama 7 bin 500 ton, yılda 900 bin ton pancar işliyor.
Çorum Şeker İş Başkanı Sefer Kahraman, Çorum fabrikasının üretim hacmini ve Çorum halkı için önemini şöyle anlatıyor:
"2017 yılında pancar çiftçisine 115 milyon ödendi. Memur işçi, çiftçi, taşeron işçi, nakliyeciyle birlikte fabrikamızın çalıştırdığı tüm unsurlara 290 milyon ödedik. Yani Çorum Şeker Fabrikası, 2017 yılında Çorum'da yaklaşık 300 milyon liralık istihdam yarattı."
Ancak Türkiye'de 90'lı yılların ortasında yaklaşık 500 binin üzerinde çiftçi pancar ekerken, bu sayı şimdi 150 bine düşmüş durumda.
Çorum'da karşılaştığımız tablo da benzer. Şehirdeki pancar üreticileri yıldan yıla azalmış, çiftçi kar edemediği pancarı terk etmeye başlamış. Kahraman şöyle anlatıyor:
"Pancarda girdi fiyatları giderek arttı, köylü zarar etmeye başladı. Fabrika 1991 yılında üretime başladığında Çorum'da pancar eken çiftçi sayısı 15 bin 500, pancar ekilen alan da 115 bin dekardı. Bugün itibariyle çiftçi sayısı bugün 3 bin 40 çiftçiye, dekar ise 90 bine düştü."
Pancar üreticisindeki bu azalma da hesaba katıldığında, fabrikaların özelleştirilmesinden sonra pancardan şeker üretiminin daha da azalacağı ve Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretiminin artacağı kaygısı yaşanıyor.
Zira Sağlık Bakanlığı'nın hazırladığı 'Nişasta bazlı şekerlerin sağlığa etkileri' raporunda, sağlığa birçok açıdan zararlı olduğu tespit edilen NBŞ tüketiminin sınırlandırılmasını ve üretim kotasının artırılmaması gerektiği kaydedildi.
Çorum halkı, kentte 1991'den bu yana bacası tüten şeker fabrikasının özelleştirilmesiyle ilgili farklı görüşlere sahip.
Çorum'da 25 senedir hem çiftçilik hem esnaflık yapan Mustafa'nın çay ocağında konuştuğumuz 55 yaşındaki emekli Osman ve hayvancılıkla uğraşan Hakan, şeker fabrikasının satılıp satılmaması gerektiği konusunda hararetli bir tartışmaya giriyor.
Osman, fabrika özelleştikten sonra işçilerin daha fazla çalışacağını ve üretim kapasitesini artacağını düşünüyor:
"Satıldığı zaman fabrikadaki işçilerin hepsi işe saatinde gelir, sabah 8 akşam 5. Devletin onlara verdiği maaş, yaptıkları işe göre çok fazla. Burada bir insan devlet dairesine girebilmek için devreye kırk tane adam sokuyor."
"İşe girdikten sonra da çalışmamaya başlıyor, nasıl olsa kovulma ihtimali yok. Maaşı belli, bir kere memur olmuş. Misal fabrikada şu an 10 kişinin yapacağı işte 40 kişi çalışıyor."
Hakan ise, "Devlet bu disiplini kendi sağlasın" diyerek itiraz ediyor:
"Yanlış konuşuyorsun, benim o fabrikada taşeron işçi olarak iki sene ömrüm geçti. 24 saat 3 vardiya şeklinde çalışıp, bir vardiyada 10 binden günde 30 bin torba şeker paketliyorduk!"
"Özelleştiği zaman çiftçinin hali de çok kötüye gidecek. Özel şahıs çiftçiye diyecek ki, pancarını bu fiyattan satıyorsan sat! Beğenmiyorsan satma. Eğer isterse o fabrikayı istediği şekle sokar, şeker üretmek zorunda değil."
Osman araya giriyor ve fabrikada şeker üretiminin devam edeceğini savunuyor:
"Başbakan ne dedi? 'Bir sene boyunca deneyeceğiz, eğer bizim istediğimiz şekilde şeker üretimine devam edilmezse fabrikayı geri alacağız'. Gelen adam öyle kafasına göre iş yapamayacak. Unutma, zengin adamdan asla zarar gelmez, sana her zaman ekmek verir."
Osman ayrıca özel sektördeki rekabet faktörünün etkisiyle üretilen şekerin kalitesinin artacağını söylese de Hakan'ın buna da itirazı var:
"O dediğin rekabet ve kâr hırsıyla fazla üretim yüzünden Soma'da 300 kişi öldü. Özelleştirildikten sonra işçiyi sahipsiz bıraktılar."
Konuşma sırasında, çiftçilerin giderek tarımdan uzaklaştığından çünkü günden güne fakirleştiklerinden söz açılıyor.
24 yaşındaki Satılmış İlhan, hiç istemese de büyük şehirlere göç etmek zorunda olduğundan bahsediyor:
"14 tane hayvanımız vardı, kâr edemedik ve hepsini satmak zorunda kaldık. Ben şimdi büyük şehre gidip bin 600 liraya işçi olarak çalışsam, 700 lira kira vereceğim. Neden köyümü terk edeyim ki? Ama başka bir çözüm de yok. Devletimiz sağ olsun ama köylüye on veriyorsa beşini geri alıyor."
Çorum'un en büyük pancar üreticilerinden olan Adem Boztilki ise, fabrikanın devlette kalmasını istiyor:
"Özelleştikten sonra satın alan firma çiftçiden, emekçiden çok kendi kârını düşünecek. Zarar ederse fabrikayı durduracak, ya da ben yurtdışından pancar getirebilecek. Ama devlet kendisi zarar da etse çiftçisini zarar ettirmemek için ek prim, kalkınmak için destek programları projelendirebiliyor.
Türkiye'deki şeker sektörünü denetleyen, pancar ve NBŞ kotasını belirleyen Şeker Kurumu, 24 Aralık 2017'de çıkan Kanun Hükmünde Kararname ile (KHK) kapatıldı.
Önceden bu kurumun sadece Ekonomi Bakanlığı'na bağlı Dış Ticaret Müsteşarlığına görüş bildirmesi öngörülüyordu. Dolayısıyla siyaseten bağımsız ve özerk bir yapıya sahipti.
KHK ile kapatıldıktan sonra kurumun görev ve sorumlulukları Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına aktarıldı.
Artık NBŞ ve şeker kotalarının tespitini, denetimi, iç fiyat ve arz talep dengesini bakanlık belirleyecek.
Sendika Başkanı Kahraman, 'NBŞ lobisinin siyaseti yönlendirebildiğini' ve üretimlerinin artık bağımsız bir kurumca denetlenmeyeceğini söylüyor:
"NBŞ'nin kotası İngiltere'de 1.5, Fransa'da 0.5'tir. Dünyanın en liberal ülkesi Amerika'da Cargill firması vardır, o bile ürettiğini kendi ülkesine pazarlamaz."
"Bizim ülkemizde bu kota yüzde 10'du, birkaç gün önce 5'e düşürüldü ancak denetim yok. Şeker Kurumu'nun KHK ile kapatılmasıyla bu kotanın siyaseten bağımsız denetlenebilirliği kalmadı."
Şeker üreticilerinin 'kampanya' dedikleri pancar sezonu henüz başlamamış olsa da fabrika işlemeye devam ediyor. Çorum Şeker Fabrikası'nda ziyaret ettiğimiz işçiler, fabrikanın bakım işlerini yapıyor ve fabrikayı yeni sezona hazır hale getiriyor.
Fabrikada 25 yıldır çalışan işçi Hüseyin Uysal'a göre, özelleştirme sonucu işçilerle birlikte çiftçi, nakliyeci ve esnaf da olumsuz etkilenecek:
"Bu fabrikaların temellerini biz attık ama şimdi durum içler acısı. Çorum'da çimento fabrikası özelleşti, kapandı gitti, istihdam ortadan kalkmış oldu. Bizim şeker fabrikamız da özelleşirse köylüye, nakliyeciye, işçiye ekmek kalmayacak."
15 Mart'ta 4634 sayılı Şeker Kanununun 3. Maddesinde yer alan nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotası, AKP'nin verdiği önergeyle yüzde 10'dan 5'e düşürüldü.
Böylece şeker fabrikalarının özelleştirilmesi tartışmasında sıkça eleştirilen NBŞ kotası kısmen azaltılmış oldu.
Uysal ise, "Niye bu zamana kadar NBŞ kotası düşürülmedi de fabrikalar satılığa çıktığı zaman kotayı düşürdüler? Bunun amacı, 'Şeker fabrikalarını satıyoruz, tatlandırıcının da kotasını düşürüyoruz, bu fabrikaları gidin alın' demektir" yorumu getiriyor.
Çorum Şeker Fabrika'sında 31. Yılını dolduran işçi Tuncay Ekici, fabrikada çalışan işçi sayısının yıldan yıla azaldığını anlatıyor:
"1998'de işe başladığımızda 750-800 kişiyle çalışırken, şu anda 300 kişiyle fabrikayı çalıştırmaya ve aynı üretimi yapmaya uğraşıyoruz. Bu sene kampanya döneminde 115 gün, hiçbir tatilimiz olmadan, 24 saat fabrikadan ayrılmadan üretim yaptık. Şimdi bu emeklerimizin hepsi boşuna gidecek."
"Fabrikanın her parçasında emeğimiz, ekmeğimiz var, kalbimiz çok kırık. Bu fabrikayı özel birkaç kişiye burayı peşkeş çekmenin bir anlamı yok çünkü memleketimize milyarlarca lira katma değer sağlıyor."
Başka bir işçi Arslan Kelleci de, "Devlet kotayı serbest bıraksa biz dünya kadar kâr ederiz bu fabrikada. Ama NBŞ üreten Cargill firmasının kar etmesi için bizim kotalarımız serbest bırakılmıyor" diyor.
Çorum Şeker Fabrikası'nı satın almak için teklif verme süresi 3 Nisan'da doluyor. 3 Nisan'dan sonra teklifler değerlendirilmesi ve ihale aşamasına geçilmesi planlanıyor.