873 haftadır başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere siyasal şiddetin binbir halinin yaşandığı bu topraklarda inkara, unutuşa ve cezasızlığa karşı sesimizi yükseltiyoruz.
Kayıplarımızın akıbetlerini gizleyerek bizi mezarsızlığa, failleri koruyup kollayarak bizi adaletsizliğe mahkum eden sistematik politikalar karşısında hakikati unutturmama sorumluluğunu üstleniyoruz.
Halen kanamaya devam eden yaralarımızın sarılması için, hak ve adalet yokluğunun ülkemizde yarattığı ağır tahribatların telafisi için geçmişle yüzleşmenin/hesaplaşmanın hayati bir mesele olarak görülmesi gerektiğini hatırlatıyoruz.
873. haftamızda Aydoğan Ailesi’nin “Bu mezarsızlık siyaseti son bulsun; hakikat açıklansın, adalet sağlansın!” talebine eşlik ediyoruz.
39 yaşındaki Nihat Aydoğan Midyat/ Doğançay köyünde yaşıyordu. Ağır insan hakları ihlallerinin sistematik bir hal aldığı 90’lı yılların kanlı ve karanlık günleriydi. Korucu olmak istemeyen Doğançaylılar üzerinde yoğun bir baskı vardı. Daha önce gözaltına alınıp ağır işkence gördükten sonra serbest bırakılan Nihat Aydoğan da güvenlik güçlerinin tehdidi altındaydı.
30 Kasım 1994 sabahı erken saatlerde Aydoğan ailesinin evi çok sayıda özel tim, asker ve korucu tarafından basıldı. Ağır biçimde darp edilen Nihat Aydoğan elleri ve gözleri bağlı, kanlar içinde önce Midyat Jandarma Karakolu’na, oradan da Mardin Jandarma Merkez Komutanlığı’na götürüldü.
Resmi makamlar Nihat Aydoğan'ın gözaltına alındıktan 20 gün kadar sonra nöbetçi savcılığa sevk edildiğini ve ifadesi alındıktan sonra da serbest bırakıldığını iddia etti. Ancak Aydoğan eve gelmedi. Bunun üzerine eşi bir arzuhalciye yazdırdığı dilekçe ile savcılığa başvurdu. Savcı kendisine “Eşin dağa gitmiştir, bir daha da bu kapıya gelme” dedi. Nihat Aydoğan’dan bir daha haber alınamadı.
Uzun yıllar sonra Nihat Aydoğan için nüfus kütüğüne ölüm kaydı düşüldüğü açığa çıktı. Ailesinin “Öldüyse mezarı nerede?” sorusu cevapsız bırakıldı. Nüfus İdaresine ölüm bildiriminde bulunan köy muhtarı, jandarma komutanının baskısı sonucunda gerçek olmayan bu bildirimi düzenlemek zorunda kaldığını itiraf etti.
Aydoğan Ailesi’nin bugüne kadar yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Etkin bir soruşturma yürütülmedi. Aydoğan Ailesi, bölgede açığa çıkan tüm toplu mezarlar için Nihat Aydoğan’a ait kalıntılar da olabilir diye girişimlerde bulundu, dosyayı canlandırmaya çalıştı.
Son olarak içinde Nihat Aydoğan’ın da olduğu Midyat kayıpları ile ilgili İnsan Hakları Derneği aracılığı ile tekrar başvurular yapıldı. Yapılan başvurular üzerine Midyat Savcılığı bir fezleke hazırladı. Savcılık bu kişilerin kaybedildiklerine dair bilgi olmadığını iddia ederek dosyayı kapatılması talebiyle Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Dosya halen açık ancak adliyenin tozlu raflarında bekliyor.
873. haftamızda Nihat Aydoğan’ın akıbetinin açığa çıkartılması ve işlenen bu insanlığa karşı suçun failleri hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini talep ediyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin; Nihat Aydoğan için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 174 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.
Cumartesi Anneleri
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon
|