Cumartesi Anneleri kayıplarının akıbetini sormak için 752. haftada bir araya geldi. Kayıp yakınları, Hizbullah tarafından öldürülen ve cenazesine 555 gün sonra ulaşılan feminist yazar Konca Kuriş için adalet istedi.
Öte yandan Cumartesi Anneleri geçen hafta vefat eden kayıp yakınlarından Elmas Eren’in mücadelesini yürüteceklerini söyledi.
"Beş çocuk annesi Kuriş üç kişi tarafından kaçırıldı..."
Gazete Duvar'ın haberine göre, polis kalkanları altında yapılan basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kız kardeşi Maside Ocak okudu. “Konca Kuriş’i unutmadık, Elmas Eren’i unutmayacağız” diyen Ocak, şöyle konuştu:
“37 yaşındaki 5 çocuk annesi Konca Kuriş Mersin’de yaşıyordu. Mütedeyyin bir kadındı. 90’lı yıllarda din adına kadın haklarının ihlal edilmesine itiraz ediyor, cinsiyetle ilgili baskı ve sömürüyü sorguluyordu. Cesur söylemi onu ana akım medyada popüler hale getirirken ağır tehditlerin de hedefi yapmıştı. Konca Kuriş, 1998 yılının 16 Temmuz’u 17 Temmuz’a bağlayan gecesi, evinin önünde eşini silahla etkisiz hale getiren 3 kişi tarafından kaçırıldı. Kuriş’i kaçıranlardan biri görgü tanıkları tarafından belirlenmesine rağmen bu kişinin yalnızca ifadesi alınıp serbest bırakıldı.Tüm arama çalışmalarına rağmen kendisinden haber alınamadı.
"Talimatı veren Hizbullah yöneticisiydi..."
Bir dönem devletin açıkça desteklediği, işlediği vahşi suçları cezasız bıraktığı Hizbullah’a, 2000 yılında bir polis operasyonu gerçekleştirildi. Kanlı örgüt devlet açısından işlevini tamamlamıştı. Bu operasyonda Konca Kuriş’in izine rastlandı. Yakalananlardan biri Kuriş’in kaçırılması talimatını veren Hizbullah yöneticisiydi. Bu kişi polis sorgusunda Konca Kuriş’in Konya Meram’daki bir Hizbullah evinde aylarca tutulduğunu, 38 gün işkence gördüğünü, vahşice öldürüldükten sonra evin bodrumuna gömüldüğünü itiraf etti.
"Cansız bedenine 555 gün sonra ulaşıldı..."
Ailesi 555 gün sonra Konca Kuriş’in cansız bedenine ulaştı. Diş protezinden kendisini teşhis etti. Onu katledip bedenini kaybedenlerin de içinde olduğu Hizbullah sanıklarına verilen hapis cezasında ‘iyi hal’ indirimi yapıldı. 2011 yılında Yargıtay kararıyla yüzlerce vahşi cinayetin sanığı olan bu kişiler, uzun tutukluluk gerekçesiyle uluslararası hukuk göz ardı edilerek salıverildi. Tahliye sonrasında adli kontrol takibi yapılmayan Hizbullah’ın beyin takımını oluşturan sanıklar, kayıplara karıştı.
Konca Kuriş için adalet sağlanmadı. Onu kaçırarak, işkence ile öldürenler, bedenini 555 gün boyunca kaybedenler hak ettikleri biçimde cezalandırılmadı."
Cumartesi Anneleri Elmas Eren'i unutmadı
Cumartesi Anneleri, geçen hafta hayatını kaybeden Elmas Eren’i de unutmadı. Ocak, “Elmas Eren 39 yıllık bekleyişini, 39 yıllık arayışını, 39 yıllık kararlığını ve 39 yıllık direnişini bizlere emanet ederek aramızdan ayrıldı. Güle güle annemiz; gözün arkada kalmasın. Her zaman giysilerini temiz ve ütülü giyilmeye hazır tuttuğun Hayri’nin akıbeti bizlere emanet. Unutmadın unutmayacağız. Affetmedin, affetmeyeceğiz. Vazgeçmedin, vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
Ocak, son olarak şunları söyledi: “Galatasaray’ı bizden gasp edenler bugün de Mardin, Diyarbakır ve Van’da demokrasinin ilk şartı olan halkın iradesini gasp ettiler. Bu hukuksuzluğu eleştirmek için toplantı ve gösteri hakkını kullanmak isteyen yurttaşlara, güvenlik güçleri bize yaşatıldığı gibi doğrudan işkence niteliğinde müdahalede bulundu.
İktidar; sistematik bir politika haline getirdiği ağır insan hakları ihlallerine ilişkin eleştirileri ve açıklamaları susturmak için, ülkeyi adeta bir işkence mekânına dönüştürdü. Türkiye iktidarın denetimsiz ve adaletsiz güç kullanımının felaketini yaşıyor. Susarak, itiraz etmeyerek bu felakettin suç ortağı olmayacağız.”
"Kuriş, Müslüman başörtülü bir feministti"
Kuriş’in arkadaşlarından HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya bir açıklama yaptı. Kaya, şöyle konuştu:
“Kuriş, Müslüman başörtülü bir feministti. Kuriş’in sesi hâlâ kulağımızda. Kadınca duruşunu gördüğümüz ilklerden biriydi. Erkekçi, dinci yapıların hazmedemediği bu kadın kimliğiydi. Bugüne geldiğimizde Kunca Kuriş’in muhalefet ettiği egemenci erkekçi bu zihniyeti nerelere getirdiğini hepimiz görüyoruz. İşte bu zihniyetle kayyım bile işgal ettiği yerlerde hedef alınan ilk yer kadın emeği ve kadın mücadelesiydi.
"Kayyımlarla atanan kadın emekleri ve temsiliyeti başta olmak üzere kadın cinayetlerinden Emine Bulut hadisesi yüreğimizi yakmıştır. Konca Kuriş bugün yaşasaydı dini istismar eden bu zihniyete karşı bugün de mücadelesini vermeye devam edecekti. Katillerin aklanmasına itirazımız var. Bugün Konca Kuriş’i katleden katillerden hiçbiri cezaevinde değil. Konca Kuriş’in ve bütün kadın katillerinin de hesap vermesinin peşinde olacağız. Yıllardır Konca Kuriş’i unut mayan tekbir kurum oldu: Cumartesi Anneleri. Bütün kadın düşmanlarının hesap vermesi için birlikte mücadele edeceğiz.”
"Annemin bir evladını devlet çaldı"
Elmas Erenin kızı İkbal Eren, annesi için şunları söyledi: “Annemin beş evladı vardı. Annem devletine çok güveniyordu ama 1980’de annemin bir evladını devlet çaldı. Annemin 80’den sonra hayatında başka bir dönüm vardı. O gün 47 yaşındaydı annem… O çok güvendiği devlet kapıları birer birer yüzüne kapandı. Annem 47 yaşından sonra bu ülkeyi tanıdı. Bize mücadeleyi öğretti. 1995’ten sonra Cumartesi Annesi oldu. 2011de devletle görüştü. Cumartesi Annesi böylece kullanıldı. Annem umudunu hiç yitirmedi. Mücadelesinden hiç vazgeçmedi. Biz buradan annelerimizi, babalarımızı bu şekilde uğurluyoruz. Berfo Anne, Kiraz Şahin… Devletten alacaklı olarak gittiler. Artık biz onların mücadelesinin devamıyız. Asla vazgeçmeyeceğiz.”
"Devleti yönetenler hesap vermemek için hepimizin ölmesini bekliyor ama bir gün mutlaka hesap verecekler"
Sağlık sorunları nedeniyle Cumartesi Anneleri’ne katılamayan kayıp yakınlarından Emine Ocak, Elmas Eren için bir mektup yazdı. Ocak, mücadele arkadaşı için şunları söyledi:
“24 yıldır acımızla birlikte baş etmeye çalıştığımız, birlikte ağladığımız, adaletin sağlanması için yan yana diz çürüttüğümüz yoldaşım Elmas’ın ardından, bugün yanınızda olup birlikte ona uğurlar olsun demeyi isterdim. Sağlık sorunlarımdan dolayı aranızda değilim. Arkadaşım Elmas’ı kaybettiğimiz günden beri hiçbir yere sığamıyorum. Devleti yönetenler hesap vermemek için hepimizin ölmesini bekliyor ama bir gün mutlaka hesap verecekler. Çünkü biz anneler ölsek bile, çocuklarımız, torunlarımız ve mücadele arkadaşlarımız kayıplar bulunup, adalete ulaşıncaya kadar susmayacaklar. Gözün arkada kalmasın Elmas’ım, çocukların bana emanet. Rahat uyu Elmas’ım, Hayrettin’i son nefesime kadar unutturmayacağım.
Elmas’ım, bir yıldır bizim olan, kayıplarımızın olan meydana gidemiyoruz diye yüreğin parçalanıyordu ya. Sana söz o meydanda fotoğraflarımızı taşıyana kadar vazgeçmeyeceğim, vazgeçmeyeceğiz.”