Cumartesi Anneleri 803. hafta açıklamasında 1994 senesinde gri bir torosla gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Mehmet Salim Acar için adalet talebinde bulundu. AİHM'nin Acar dosyasında etkin soruşturma yürütmediği için Türkiye'ye yaşam hakkından oybirliği ile ihlal kararı verdiğini hatırlatan Cumartesi Anneleri, "Devlet, gözaltında kaybedilen insanlarımızın başına ne geldiğini, akıbetlerinin ne olduğunu aydınlatmak, onları kaybedenleri cezalandırmak zorundadır" dedi.
Kayıplarının akıbetini soran ve cezasızlık politikalarına son verilmesini isteyen Cumartesi Anneleri'nin Koronavirüs gerekçesiyle online gerçekleştirdikleri 802. hafta açıklamasına İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan, Mehmet Salim Acar'ın oğlu İhsan Acar, İHD Diyarbakır Şubesi Kayıplar Komisyonundan avukat Hasan Yalçın, Cumartesi Anneleri'nden Nuray Şimşek katıldı. Açıklamayı okuyan Şimşek, şu bilgileri verdi:
"Mehmet Salim Acar için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz!
803 haftadır, gözaltında kaybetmelerin devlet aygıtlarının işbirliğiyle uygulandığı ve cezasız bırakıldığı gerçeğini anlatıyoruz. Her buluşmamızda bıkmadan usanmadan hatırlatıyoruz: gözaltında kaybetmelerle ilgili soruşturmaları re’sen başlatmak ve kesintisiz bir şekilde yürütmek devletin hukuki yükümlülüğüdür. Devlet, gözaltında kaybedilen insanlarımızın başına ne geldiğini, akıbetlerinin ne olduğunu aydınlatmak, onları kaybedenleri cezalandırmak zorundadır.
803. haftamızda gözaltına alındıktan sonra akıbeti karanlıkta bırakılan, failleri cezasızlıkla korunan Mehmet Salim Acar dosyası ile kamuoyunun karşısındayız.
31 yaşındaki Mehmet Salim Acar, Diyarbakır/ Bismil’in köyü olan Ambar’da yaşayan bir çiftçiydi. 20 Ağustos 1994 tarihinde on üç yaşındaki oğlu ve bir çiftçi ile birlikte köy civarındaki tarlada çalışıyorlardı. Öğlen saatlerinde plakasız gri bir Toros ile gelen ve kendilerini polis olarak tanıtan silahlı kişiler Acar ve diğer çiftçinin kimliklerini istedi ardından Acar’ı zorla otomobile bindirerek götürdü.
Nehir kenarında çamaşır yıkayan Acar’ın kızı ve komşuları, nehre doğru yaklaşan Toros’un içinde Acar’ı elleri, gözleri ve ağzı bağlı bir biçimde gördüler. Ayrıca Toros’a nehir kenarında bekleyen ve içinde beş kişi bulunan diğer bir otomobilin eşlik ettiğine ve araçların Bismil’e doğru uzaklaştığına tanık oldular.
Söz konusu araçların Bismil Jandarma Tabur’una girdiği bilgisini alan aile, Mehmet Salim’in nerede olduğunu ve neden gözaltına alındığını öğrenmek amacıyla yerelde askeri, adli ve idari makamlara başvurdu. Ardından Cumhurbaşkanı, İçişleri, Adalet ve İnsan Hakları Bakanı başta olmak üzere ilgili ulusal makamlara başvurdu ve acilen harekete geçilerek Acar’ın can güvenliğinin sağlanmasını talep etti.
Silvan Cumhuriyet Savcılığı’na başvuran aile, Mehmet Salim Acar’ın kaçırılmasından sorumlu oldukları gerekçesiyle Bismil İlçe Komando Tabur Komutanı İzzet Cural ve jandarma görevlisi Ahmet Babayiğit hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak İl İdare Kurulu 23 Ocak 1997 tarihinde bu kişilere karşı yeterli delil olmadığı iddiasıyla, yargılama yapılmaması yönünde karar verdi.Tüm baskı ve tehditlere rağmen yıllarca başvurularını sürdüren aile, iç hukuktan sonuç alamadı. Dava AİHM’e taşındı.
Türkiye, AİHM’e: Hükümetimiz M. Salim Acar’ın ortadan kaybolmasının ailesinde sebep olduğu ızdırap nedeniyle üzüntü duymaktadır. Kaybolma iddialarında etkin soruşturmalar yürütmemenin Sözleşmenin 2, 5, 13. maddelerinin ihlalini oluşturduğunu kabul etmekteyiz dedi. Başvurucuya tazminat ödeyerek dostane çözüm teklif etti. Acar Ailesi dostane çözüm teklifini reddetti ve maruz kaldığı ihlalin mahkemenin kararıyla belirlenmesini istedi.
Bunun üzerine davayı esastan incelenceleyen Mahkeme 8 Nisan 2004 tarihli kararı ile Mehmet Salim Acar’ın kaybolmasına ilişkin yeterli ve etkili bir soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle yaşam hakkının ihlal edildiğine karar vererek Türkiye’yi oybirliği ile mahkum etti.( Başvuru no: 26307/95).
AİHM’in kararları devlet açısından bağlayıcıdır. AİHM içtihatlarına göre Devlet gözaltında kaybetme olayı karşısında, kayıp vakasının tam olarak nasıl gerçekleştiğine ilişkin maddi gerçeği açığa çıkarmak, kaybedilenin na’şının bulunduğu yeri tespit etmek, failleri yargılamak ve cezalandırmak amacıyla etkili bir soruşturma yürütmek zorundadır.
Gözaltında kaybedilişinin 26. Yılında siyasi ve adli makamları Mehmet Salim Acar dosyasında etkili bir soruşturma yürütme yükümlülüğünü yerine getirmeye çağırıyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Salim Acar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 104 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."