41 yıl sonra aynı kararlılıkla söylüyoruz: Süleyman Cihan’ı ve onu kaybedenleri unutmadık!
Gözaltında kaybedilen insanlarımız için sürdürdüğümüz hakikat ve adalet arayışımızın 906. haftasındayız. 906 haftadır yalnız kayıplarımızı değil, onların kaybedilmesinde rol alan aktörleri de unutmuyor, hatırlatıyoruz.
Bu aktörlerden biri olan Mehmet Ağar kayıp yakınlarının hayatına Siyasi Şube Müdür Yardımcısı olduğu 1980 yılında Hayrettin Eren’in gözaltında kaybedilmesi ile girdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube Müdür Muavini, Terör ve Asayişten sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı ve Ankara Emniyet Müdürü olarak çalıştığı 80’li yıllarda; İstanbul Emniyet Müdürü, Emniyet Genel Müdürü, Adalet ve İçişleri Bakanı olarak görev yaptığı 90’lı yıllarda yüzlerce kişi gözaltında kaybedildi.
Onun Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemde Özel Harekat Dairesi bir suç örgütü gibi faaliyet gösterdi. Bu dönemle ilgili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak” suçlaması ile yargılandı ve beş yıl hapis cezası aldı. Ayrıca aynı dönemle ilgili olarak “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçlarından Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya devam ediyor.
Kısacası; Mehmet Ağar devletin bilgisi dahilinde, içinde devlet görevlilerinin de olduğu bir suç örgütü kurdu. Bu örgütün faaliyetleri kapsamında evlatlarımız öldürüldü, kaybedildi. Bu gerçek Devletin raporlarında ve mahkeme tutanaklarında da yer aldı. Ancak Ağar, “her devrin adamı” olmaya ve suçlarına ortak olacak yeni müttefikler yaratmaya devam etti.
906. haftamızda gözaltında kaybedilmesinde Ağar’ın rol aldığı Süleyman Cihan dosyasını kamuoyu ile paylaşıyoruz.
31 yaşındaki 2 çocuk babası Süleyman Cihan öğretmendi. 12 Eylül Askeri Darbesinin ardından hakkında arama kararı çıkartıldı. 29 Temmuz 1981 tarihinde Edirne'den İstanbul'a gelmek üzere bindiği yolcu otobüsü İstanbul'a yaklaştığı sırada sivil polisler tarafından durduruldu. Gözaltına alınan Cihan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.
Emniyet ve savcılığa başvuran aileye oğullarının gözaltına alınmadığı söylendi. Aile ve avukatlarının 85 günlük ısrarlı arayışı sonucunda; Cihan’ın Siyasi Şube’de aylarca işkence gördükten sonra öldürüldüğü, ölü bedeninin yüksekten atılarak intihar süsü verildiği ve kaybedilmek maksadıyla “kimliği meçhul kişi” olarak gömüldüğü gerçeği açığa çıktı.
Olayın izini süren aile ve gazeteci Kürşat İstanbullu, emniyet tarafından ağır tehditlere maruz kaldı. Somut kanıtlar ve çok sayıda tanık olmasına rağmen, tüm hukuki girişimler sonuçsuz bırakıldı; zamanaşımı devreye sokularak dosya kapatıldı. Bilinen failler cezasızlıkla korundu.
Süleyman Cihan’ın işkence ile öldürülmesi ve bedeninin kaybedilmesi ile ilgili hakkında suç duyurusunda bulunulan görevlilerden biri de dönemin Emniyet 2. Şube Müdürü
Mehmet Ağar oldu. Cihan’ın işkencede ölümüne intihar süsü veren düzmece raporlarda onun da imzasız vardı.
Gözaltında kaybedilişinin 41. yılında bir kez daha “Süleyman Cihan’ın korunan failleri yargılanıp, cezalandırılana, adalet sağlanana kadar bu dava bizim için kapanmayacak” diyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin; Süleyman Cihan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 207 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.
Cumartesi Anneleri
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon
|