Dünya Kayıplar Günü'nde adalet taleplerini yineleyen Cumartesi Anneleri, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a seslenerek, "Kayıp yakınlarına yaşatılan hukuksuzluk ve işkenceye son verme çağrısında bulunuyoruz" dedi. Yargı makamlarına da seslenen Cumartesi Anneleri, cezasızlık politikalarına son verilerek, gözaltında kaybetmelere ilişkin hukuki süreçlerin tarafsızlık ve cesaretle yürütülmesini istedi.
Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 805. haftasında Dünya Kayıplar Günü'nde iktidara, yargı makamlarına ve ulusal insan hakları koruma mekanizmalarına çağrıda bulundu. BM kararıyla kaybedilen kişilerin birinci dereceden akrabalarının işkence ve kötü muamele mağduru olarak kabul edilmesi gerektiği görüşünün benimsendiğini hatırlatan Cumartesi Anneleri, "Biz de bu mücadelenin bir parçası olarak sürdürdüğümüz barışçıl direnişimizden vazgeçmeyeceğiz" dedi.
Cumartesi Anneleri'nin açıklaması şu şekilde:
Dünya Kayıplar Günü’nde kayıplarımız için adalet istiyoruz!
Birleşmiş Milletler kayıplar sorununa, gözaltında kaybedilenlere ve kaybedilenlerin yakınlarının acılarına dikkat çekmek amacıyla 2011 yılında 30 Ağustos’u Dünya Kayıplar Günü olarak ilan etti.
Gözaltında kaybetme kavramı, hukuki bir terim olarak “karmaşık” gibi görünebilir, ancak gözaltında kaybedilen insanların hikayeleri son derece basittir. Onlar; evlerinden, işyerlerinden, otomobillerinden, otobüslerden, kafelerden, sokaklardan çok sayıda tanığın önünde devletin güvenlik güçleri tarafından zorla alınıp götürüldüler ve bir daha geri dönemediler.
Elbette ki, sadece gözaltında kaybedilenlerin değil, arkalarında bıraktıkları insanların da acı, ızdırap ve bekleyiş yüklü birer hikayesi bulunuyor. Gerçeği öğrenememenin getirdiği belirsizlik, belirsizliğin getirdiği bekleyiş, adalete ulaşamamanın yarattığı derin boşluk kayıp ailelerinin hayatını adeta cehenneme çeviriyor.
Kayıp yakınlarının yaşadıkları AİHM tarafından, sürekli olarak maruz kaldıkları belirsizlik, şüphe ve endişe nedeniyle işkence ve insanlık dışı muameleye maruz bırakılma şeklinde değerlendiriliyor. Ayrıca, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin 21 Temmuz 1983 tarihli Quinteros-Uruguay kararında da kaybedilen şahısların birinci dereceden akrabalarının işkence ve kötü muamele mağduru olarak kabul edilmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir.
Gözaltında kaybedilenlerin ve ailelerinin hikayeleri dünyanın her yanında benzerlik taşır. Bu hikayeler bir yanıyla ağır bir vahşet, sonsuz bir yas ve işkence taşısa da aynı zamanda en ağır koşullarda bile hakikat ve adalet için yürütülen onurlu bir mücadeleyi de içerir. Biz de bu mücadelenin bir parçası olarak sürdürdüğümüz barışçıl direnişimizden vazgeçmeyeceğiz.
Dünya Kayıplar Günü vesilesiyle,
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere devleti yönetenlere, kayıp yakınlarına yaşatılan hukuksuzluk ve işkenceye son verme çağrısında bulunuyoruz.
Yargı makamlarına, mevcut cezasızlığa son vererek, gözaltında kaybetmelere ilişkin soruşturma ve kovuşturmaları tarafsızlık ve cesaretle yürütmeleri çağrısında bulunuyoruz.
Ulusal insan hakları koruma mekanizmalarına, kayıp yakınlarının maruz kaldığı ağır ihlaller karşısında kuruluş amaçlarının gereği olarak harekete geçme çağrısında bulunuyoruz.
İktidara, Birleşmiş Milletler Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşme’yi derhal imzalama ve uygulama çağrısında bulunuyoruz.
805. haftamızda bir kez daha hatırlatıyoruz; zorla kaybetme bütün insanlığın utancıdır. Bu utancı yeryüzünden silmek için verilen çabanın bir parçası olarak verdiğimiz mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. 25 yıldır tüm baskılara rağmen yürüttüğümüz barışçıl direnişimizi son kayıbımız bulunana son fail yargılanana kadar sürdüreceğiz.