Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için adalet istiyoruz.
845 haftadır inkar siyasetinin yarattığı toplumsal hafıza kaybı koşullarında devlet eliyle işlenen ve doğrudan uluslarası suç teşkil eden gözaltında kaybetmeler unutulmasın diye mücadele ediyoruz.
845 haftadır anlattığımız gerçekler, kaybetme suçunda yer almış aktörlerin yaptığı itiraflar da zaman zaman kamuoyunun gündemine geliyor. Bu itiraflarda devletin bilgisi dahilinde işlenen siyasi cinayetler ve gözaltında kaybetmeler içeriden anlatılıyor. Dünyanın her yerinde suç ihbarı sayılacak açıklamalar Türkiye’de hukuki bir sonuç doğurmuyor. Suçu ve suça maruz kalanı merkezine almayan yargı, medya ve siyaset bu itirafların hukuki ve toplumsal bir sonuç yaratma imkanının engelliyor.
Sedat Peker’in ifşaatları vesilesiyle bir kez daha topluma, siyaset ve yargı makamlarına sesleniyoruz: bu ağır ithamları bir şov gibi izlemeye son verin. Yalnızca izleyerek bu suçları normalleştirmeyin. Peker’in anlatımlarını birilerine mesaj vermekten, kişisel çıkar sağlamaktan çıkartın. İfşaatlarda yer alan siyasi cinayetler ve kaybetmelerle ilgili olarak suçun açığa çıkartılması, fail ve sorumluların cezalandırılması yönünde harekete geçin.
845. haftamızda içeriden itiraflarla defalarca gündeme gelen Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için adalet istiyoruz.
3 Haziran 1994 günü sabah 4.30’da, iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay İstanbul Yeşilköy Çınar Oteli'nden çıkarken gözaltına alındılar. Polis kimlikli, polis yelekli, silahlı ve telsizli kişiler tarafından “İfadelerinizi alıp bırakacağız” denilerek otomobillere bindirilip götürüldüler.
Olayın hemen ardından aileleri ilgili tüm kurumlara başvurdu. Ancak onların gözaltına alındıkları reddedildi.
04 Haziran 1994 tarihinde akşam 20:15 civarında Bolu/Yığlıca’da işkence ile sorgulandıktan sonra ateşli silahla infaz edilmiş bedenleri köylüler tarafından bulundu. Üzerlerinde kimlik, cüzdan, saat, çakmak gibi kişisel eşyaları yoktu.
Onların kimler tarafından kaçırıldıkları, sorgulandıkları ve infaz edildikleri devletin raporlarına, savcılık ifadelerine geçti. Olay kamuoyunda Ankara JİTEM davası adıyla bilinen davanın mahkeme tutanaklarında detaylarıyla yer aldı. Ancak Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanıklar, delillere, belgelere, itiraflara rağmen beraat ettirildi.( 13\12/2019 Tarih-2014/163 Esas ve 2019/583 Karar) Karara itiraz eden aileler istinaf kanun yoluna başvurdular.
Üst mahkeme olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1.Ceza Dairesi ilk mahkemenin verdiği kararın hukuka uygun olmadığı tespitini yaptı ve oy birliği ile söz konusu kararı bozdu. Bu bozma kararının bariz yargı hatalarının düzeltilmesine yönelik bir hamle olmaması, gerçekten hukukun işletilmesine yönelik bir adım olmasını talep ediyoruz.
Peker’in ifşaatlarında bir kez daha Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın MGK kararı doğrultusunda ve Mehmet Ağar’ın talimatı ile Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı Özel Harekat Dairesi Başkanlığı’nın organizasyonunda zorla kaybedildikleri iddiası yer aldı.
Bu ağır itham karşısında susmakla yetinen ilgili tüm kurumları göreve çağırıyoruz. Ayrıca hatırlatıyoruz ki bu ve benzer ithamların hukuki ve toplumsal bir sonuca ulaşmaması yalnız devletin kurumlarındaki çürümeyi değil, toplumsal çürümeyi de derinleştiriyor.
Kaç yıl geçerse geçsin; Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 146 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.
|