Cumartesi İnsanları, eylemlerinin 742. haftasında gözaltında kaybedilen ve daha sonra cenazesi bulunan Abdulkadir Çelikbilek’in faillerini sordu. Açıklamada, “Uzun yıllardır sürüncemede bırakılan dava bu suç ikliminin bütün aktörlerini kapsayarak, evrensel hukuka uygun bir biçimde sonuçlandırılmalı ve adalet sağlanmalıdır” ifadesi kullanıldı.
Çelikbilek, 14 Aralık 1994’te Diyarbakır’da gözaltına alınmış ve 21 Aralık 1994’te işkence edilmiş bedeni bulunmuştu.
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 742’nci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi İnsanları, bir kez daha polis tarafından engellendi. Cumartesi İnsanları, engelleme üzerine eylemlerini İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde gerçekleştirdi.
Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre sokak polis ablukasına alındı. Bu haftaki eyleme, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Oya Ersoy, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Kani Beko ve çok sayıda kişi destek verdi. Aileler, üzerinde kayıpların fotoğraflarının olduğu tişörtler giyerek, kayıpların fotoğrafları ve kırmızı karanfil taşıdı.
"Adalet sağlansın"
Bu haftaki basın açıklamasını İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan yaptı. “Demokratik devletler, insan haklarını korumayı ve gerçekleştirmeyi en temel amaçları olarak belirlemek zorundadır. Devletin varlık nedeni bireyin temel hak ve özgürlüklerini korumaktır” diyen Arcan, adaletsizlik ikliminde 742 haftadır “Adalet herkesi kapsamalıdır çünkü; adalet herkes içindir” diye belirtti. Gözaltında kaybedilen insanların akıbetleri açıklanmasını, kaybetme suçunun tüm aktörleri hesap verilmesini isteyen Arcan, “25 yıldır inkar edilen hakikat açıklansın, Abdulkadir Çelikbilek için adalet sağlansın!” diye konuştu.
"Beyaz Toros'a bindirildi"
38 yaşındaki Abdulkadir Çelikbilek Diyarbakır’da yaşadığını hatırlatan Arcan, “14 Aralık 1994 tarihinde şehir merkezinde bulunan Esnaflar Kahvehanesine gitti. On dakika kadar sonra içinde dört sivil görevlinin bulunduğu beyaz bir Toros araba kahvehanenin önünde durdu. Araçtan inen silahlı iki kişi kahvehaneye girdi. Abdulkadir kahvehaneden ayrılınca onlar da çıktı ve kısa bir süre takip ettikten sonra Abdulkadir’i zorla Beyaz Toros’a bindirdiler. Olaya tanık olan kişiler durumu Çelikbilek ailesine bildirdi. Ailenin yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı; Çelikbilek’in gözaltına alındığı inkar edildi” dedi.
"İç hukuktan sonuç alınamadı"
21 Aralık 1994 tarihinde Çelikbilek’in ağır işkence görmüş bedeni Diyarbakır’da Mardinkapı Mezarlığı’nın dışında bir çöp yığını içinde elleri arkadan bağlı halde bulunduğuna belirten Arcan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“JİTEM mensubu Abdulkadir Aygan olayın nasıl gerçekleştiğini detaylarıyla anlattı. Savcılık iddianamesinde de yer alan beyanında Aygan, ‘Abdulkadir Çelikbilek’i kaçakçılık yapıyor ve örgüte finans sağlıyor suçlamasıyla Diyarbakır postanesi civarında Toros arabaya bindirdik. Olayda ben, Kemal Emlük, uzman çavuş Abdulkadir Uğur, uzman çavuş Uğur Yüksel vardı. JİTEM’e götürdük. Buradaki sorgusunda üzerinden hiç para çıkmadı, yoksul bir adamdı, bizde de şüphe olmuştu; ama bir defa almıştık. JİTEM alınca sağ bırakmaz. Şehmuz kod adlı uzman çavuş Uğur Yüksel onu boğarak öldürdü. Beyaz Station arabanın arka kısmına Çelikbilek’in cesedi atıldı. JİTEM tim komutanı Tunay Yanardağ da oradaydı. Ardından ceset Mardinkapı’daki Mezarlığın duvarının yanına atıldı.’ dedi. Çelikbilek’in nasıl ve kimler tarafından gözaltına alındığı, işkenceyle sorgulanıp gözaltında katledildiği, suça iştirak eden JİTEM mensubu tarafından açıklanmasına rağmen bugüne kadar iç hukuktan bir sonuç alınamadı.”
AİHM Türkiyeyi mahkum etti
Davanın AİHM’e taşındığını sözlerine ekleyen Arcan, şunları dile getirdi: “AİHM’e taşınan davada mahkeme, hükümetin Abdulkadir Çelikbilek’in ölümüne ilişkin açıklamada bulunmadığını, polisler hakkında gerekli soruşturmaların yürütülmediğini ve dosyadaki bilgilerin AİHM’den gizlendiğini kaydetti. 31 Mayıs 2005 tarihinde AİHM; hükümetin, Abdulkadir Çelikbilek’in gözaltında ölümünden sorumlu olduğu ve yetkili makamların etkili bir soruşturma yürütmediği sonucuna vararak Türkiye’yi mahkum etti.”
"Adalet sağlanmalı"
“Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Musa Anter ve JİTEM Ana Davası’nın 13 maktulünden biri de Abdulkadir Çelikbilek’tir” diye belirten Arcan, şunları ifade etti: “Uzun yıllardır sürüncemede bırakılan dava bu suç ikliminin bütün aktörlerini kapsayarak evrensel hukuka uygun bir biçimde sonuçlandırılmalı ve adalet sağlanmalıdır.” Arcan, Çelikbilek ve tüm kayıplarla ilgili hakikat açıklanıncaya, tüm failler yargılanarak ceza adaleti sağlanıncaya kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi.
"Yasağı kaldırın"
Açıklamanın ardından 23 Şubat 1995’te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız söz aldı. 43 haftadır eylemlerinin engellendiğini hatırlatan Yıldız, Valiye seslenerek “Yasağı buradan kaldırın. Bizi polisle karşı karşıya getirmeyin” dedi. Yıldız, “Daha önce acımı derinleştirerek bana ‘şov yapıyorlar’ diyen polis tren faciasında da aynı şeyi söyledi. Onları insanlığa çağırıyoruz” diye belirtti.
Eylem yapılan konuşmaların ardından sona erdi.