Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pazar günü İstanbul'da nikâh şahidi olarak katıldığı bir düğünde doğum kontrolünü eleştirip "Güçlü milletler güçlü ailelerden oluşur. Bizi yıllarca doğum kontrolüyle aldattılar" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şarkıcı Alişan ile Buse Varol'un düğününde dile getirdiği bu sözler sosyal medyanın da gündemindeydi.
Ancak Cumhurbaşkanı, doğum kontrolüne karşı tepkisini ilk defa dile getirmiyor.
Siyasi hayatı boyunca Erdoğan, kadınların nüfus planlaması ve çocuk sahibi olma kararlarıyla ilgili özellikle kadın derneklerinin etkinliklerinde sıklıkla görüşlerini paylaştı.
Görüşleri destekçileri tarafından takdir toplarken kadın hakları savunucularının ise tepkisini çekti.
Recep Tayyip Erdoğan, 2012'de Başbakan olduğu dönemde de kürtajı 'cinayete' benzetmiş ve kadınlara 'en az 3 çocuk doğurmaları' çağrısında bulunmuştu.
Erdoğan, 25 Mayıs 2012'de İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı'nda şunları söylemişti:
"Sezaryenle doğumlara karşı olan bir başbakanım. Kürtajı cinayet olarak görüyorum. Buna kimsenin müsaade etme hakkı olmamalı. Ha anne karnında bir çocuğu öldürürsünüz ha doğduktan sonra öldürürsünüz. Hiçbir farkı yok. Buna karşı el birliği içinde olmalıyız."
"Türkiye olarak, çocuklar konusunda da büyük bir hassasiyet içindeyiz. Çocukları çok seviyorum. Ben ülkemde en az 3 çocuk istiyorum. Çünkü genç dinamik bir nüfusa ihtiyacımız olduğunu biliyorum ve bu çalışmayı yürütüyoruz."
Erdoğan'ın bu sözlerine karşı kadın hakları savunucuları 'Benim Bedenim Benim Kararım' kampanyasını başlattı ve kampanyaya destek veren kadınlar bedenlerine ve kâğıtlara bu sloganı yazıp çektikleri fotoğrafları internet ortamında paylaşarak kampanyanın daha çok kadına ulaşmasını sağladı.
Erdoğan'ın kampanyaya tepkisini ise 2 Haziran 2012'de Diyarbakır'da gösterdi ve şu yanıtı verdi: "Benim bedenim, benim kararım diyenler feminist. Feminist kesim bunun propagandasını yapıyor. Bunun yanında yaşam hakkı var. Biz yaşam hakkından hareket ediyoruz. Bir vücutta cenin öldürüldüğünde ha yaşam halinde öldürülen ha orada. Bizim için aynıdır. Bunu öldürme hakkında kimse sahip değil."
Aynı konuşmasında da 'sezaryenin ülke nüfusunu dondurmaya yönelik bir adım olduğunu' söylemişti.
Kadın - erkek eşitliğine ilişkin de görüşlerini sık sık dile getirdi Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Erdoğan, 24 Kasım 2014'te Kadın ve Demokrasi Derneği'nin (KADEM) düzenlediği I. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde 'kadın erkek eşitliği fıtrata ters' dedi.
'Kadınla erkeğin tabiatlarının, bünyelerinin farklı olduğunu' ifade eden Erdoğan, kadınların 'hak mücadelesinin eşitlik kavramına takılıp adalet duygusunu ıskaladıklarını' dile getirdi.
Erdoğan aynı konuşmasında, 'feministlerin anneliği kabul etmediklerini' söyledi:
"Bizim dinimiz kadına bir makam vermiş, annelik makamı. Anneye bir makam daha vermiş. Cenneti ayakları altına sermiş. Babanın değil annenin ayakları altına koymuş. Annenin ayağının altı öpülür. Ben anacığımın ayağının altını öperdim. Anam nazlanırdı, anacığım çekme ayağını derdim, çünkü burada cennetin kokusu var.
"Bazen ağlardı. Anne başka bir şey. Ve makamların o ulaşılamazdır. Ama bunu anlayanlar olur anlamayanlar olur. Bunu feministlere anlatamazsın mesela, onlar anneliği kabul etmiyor. Ama anlayanlar yeter bize diyoruz, onlarla yola devam ederiz."
Erdoğan bu sözlerinden dört yıl önce 2010 yılında da, Dolmabahçe'de "Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum, kadın ve erkek farklıdır, birbirinin tamamlayıcısıdır" diye konuşmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Mayıs 2016'da TÜRGEV'in 20. Yıldönümü için düzenlenen törende yaptığı konuşmada da "Müslüman aile doğum kontrolü yapmaz" dedi.
Nüfus artışının devam ettirilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan'ın konuşması şöyleydi:
"Zürriyetimizi artıracağız. Neslimizi çoğaltacağız. Nüfus planlamasıymış, doğum kontrolüymüş, hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayış içinde olamaz ve burada birinci görev annelerdedir."
Bu konuşmasından bir hafta sonra 6 Haziran 2016'da Kadın ve Demokrasi Derneği'nin (KADEM) Üsküdar'daki yeni hizmet binasının açılışında da çalışan kadınlar ve annelerle ilgili 'samimi görüşlerini' dile getirdi ve 'çalışan kadınların annelikten imtina ettiğini ve kadınlığını inkâr ettiğini' söyledi:
"İş hayatının, anneliğin alternatifi haline getirilmesini kabul edemiyorum. 'Çalışıyorum' diyen annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Bu benim samimi düşüncemdir. Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun özgünlüğünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Eksiktir, yarımdır.
"Anneliği reddetmek insanın yarısından vazgeçmektir. Daha geniş tutuyorum. İnsanlıktan vazgeçmektir. Bunun için her fırsatta en az 3 çocuk tavsiyesi yapıyorum."
Erdoğan, 10 Kasım 2017'de de Beştepe'de İslam İşbirliği Teşkilatı'nın düzenlediği Genç Kadınlar Liderlik ve Girişimcilik Programı törenindeki konuşmasında Müslüman kadınlara çocuk yapmaları tavsiyesinde bulundu ve "Rabbim, Peygamberimiz ne diyorlar? Emir çok açık net. Nikâhlanın, evlenin, çoğalın. Müslümanların çoğalması şart. Bu konudaki Müslüman kadınların hassasiyetlerine güveniyorum. Terör örgütü bu konuda çok hassas. En az 10, 15 çocukları var" dedi.
Bu yıl da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Programı kapsamında Beştepe'de konuşan Erdoğan, yıllar boyu kadınlarla ve nüfus planlamasıyla ilgili dile getirdiği görüşlerine gelen eleştirilere de tepki gösterip "En az 3 çocuk dediğimde rahatsız olanlar bu millete düşman oldukları için rahatsız oluyor" yanıtını verdi.