Politika

Erdoğan: Suriye konusunda kimi aktörler Türkiye'nin sabır taşının direncini sınamak yerine dostluğunun kıymetini bilmeli; örgüt gibi değil, devlet gibi hareket etmeli

15 Nisan 2025 18:46

Güncelleme: 15 Nisan 2025 19:59

T24 Haber Merkezi

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'de son dönemde yaşanan gerilimlere dair uyarıda bulunarak, "Suriye’nin kalıcı huzura ve istikrara kavuşmasına kim engel olursa, açık söylüyorum karşısında Suriye hükümeti ile birlikte bizi de bulacaktır. Terör koridoruyla Suriye’nin parçalanmasına nasıl müsaade etmediysek, başka koridorlarla bu ülkenin bölünmesine de aynı şekilde izin vermeyiz" dedi. Erdoğan, muhalefetin, Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına ilişkin olan süreci Batı'ya ve Batılı medya kuruluşlarına anlatmasını hedef aldı. Erdoğan, "Muhalefet, yolsuzluk soruşturmalarının üstünü örtmek için batıya ve batılı medya kuruluşlarına yalvarırken, biz Türkiye’nin itibarını küresel ölçekte artırmaya çalışıyoruz" dedi. 25 bin öğretmen atanacağını duyuran Erdoğan, "Milli Eğitim Bakanlığımız kapsamlı bilgilendirmeyi önümüzdeki dönemlerde yapacak" dedi. Erdoğan, zirai don tehlikesine karşı çiftçilere gerekli yardımların yapılacağını duyurdu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine sonrası açıklamalarda bulundu. Mandacılıkla suçladığı muhalefetin, dış politikadaki başarılı adımları anlamadığını iddia eden Erdoğan, "Türkiye her komşusunun, her dostunun, her kardeşinin kendisinden emin olduğu bir ülkedir böyle bir devlettir ama aynı zamanda Türkiye sınırları zorlanacak, dostluğu veya düşmanlığı test edilecek bir ülkede değildir" dedi. Geçen bayramda yaşanan trafik kazalarına değinen Erdoğan, hız konusunda uyarılarda bulundu. Erdoğan, "Trafik kazalarını daha da aşağı çekmek için sürücü kaynaklı ihlallerinde mutlaka önüne geçmemiz gerekiyor. Trafik güvenliğini tehdit eden, ihlallerin başında kanunsuz çakar kullanımı geliyor. Cezaların artmasıyla illegal çakar kullanım oranı yüzde 80 oranında düştü" dedi.

Erdoğan'ın açıklamasından satır başları:

"Muhalefet batılı medyaya yalvarıyor"

"Eğilmeden, bükülmeden, zorbalıklar karşısında asla geri adım atmadan, milletimizin hakkını ve hukukunu en güçlü biçimde savunuyoruz. Düzenlenen dördüncü Antalya diplomasi Forum’u, Türk dış politikasının gücünü görmemiz açısından yeni bir fırsat teşkil etti. Foruma toplam 155 ülkeden 6 bini aşkın katılımcı iştirak etti.

Forumdan bir gün önce Endonezya Devlet Başkanı ülkemizde misafir etttik. Dostum Subianto'nun iki ülke tarihine dair mesajları tarafımızca memnuniyetle karşılanmıştır. Ticaret hacmimizi 10 milyar dolara taşımakta kararlıyız. Savunma sanayiinden, müteahhitliği, sağlık ve enerjiden gıda sektörüne kuracağımız yeni ortaklıklarla hedefimize ulaşacağız.

Türkiye olarak bu mücadelede güçlü kurumlara sahibiz. 500 yıllık mazisiyle hariciye teşkilatımız 260'ı aşkın temsilciliğiyle dünyanın en geniş 5 diplomatik ağı arasında yer alıyor.

TİKA'mız, THY'miz, Türkiye Maarif Vakfımız ve diğer kurumlarımız birbirinden önemli projelere imza atıyor. İstihbarat diplomasisi alanında da çok ciddei tecrübe kazandık. Askeri mevcudiyetimiz genişlerken, savunma sanayi ürünlerimiz birçok ülke tarafından kullanılır hale geldi. Sert güç ve yumuşak güç unsurları hiç olmadığı kadar dış politikamızda etkin rol oynuyor.

Sabırla, soğukkanlılıkla ve stratejik akılla mücehhez bir bakış açısıyla dış politikadaki hedeflerimizi gerçeğe dönüştürmenin mücadelesini veriyoruz. Muhalefet, yolsuzluk soruşturmalarının üstünü örtmek için batıya ve batılı medya kuruluşlarına yalvarırken, biz Türkiye’nin itibarını küresel ölçekte artırmaya çalışıyoruz. Mandacılık hastalığından kendini kurtaramayan ana muhalefetin bizim bu ufkumuzu, bizim vizyonumuzu, dik duruşumuzu ve Türkiye’yi 23 yılda nereden nereye getirdiğimizi anlaması zaten mümkün değildir. Onlar bırakın dünyayı okumayı, burunlarının dibini bile görmekten acizler. Ülkemizde son 23 yılda nasıl büyük bir değişim yaşandığını kavrayacak böyle bir donanıma bilgiye kavrayışa da sahip değiller.

Mandacılık hastalığından kendini kurtaramayan ana muhalefetin bizim bu ufkumuzu, bizim vizyonumuzu, dik duruşumuzu ve Türkiye’yi 23 yılda nereden nereye getirdiğimizi anlaması zaten mümkün değildir. Onlar bırakın dünyayı okumayı, burunlarının dibini bile görmekten acizler. Ülkemizde son 23 yılda nasıl büyük bir değişim yaşandığını kavrayacak böyle bir donanıma bilgiye kavrayışa da sahip değiller.

"Suriye’nin kalıcı huzura kavuşmasına kim engel olursa, karşısında Suriye hükümeti ile birlikte bizi de bulacaktır"

Gerçeği herkes görüyor ve kabul ediyor Türkiye çok kutuplu dünyada bir kutup başı olarak ağırlığını daha fazla hissettirmektedir. Yeniden şekillenen küresel sistemde, Türkiye inşallah hak ettiği yeri bu sefer mutlaka alacaktır. Türkiye her komşusunun, her dostunun, her kardeşinin kendisinden emin olduğu bir ülkedir böyle bir devlettir ama aynı zamanda Türkiye sınırları zorlanacak, dostluğu veya düşmanlığı test edilecek bir ülkede değildir.

Suriye’nin kalıcı huzura ve istikrara kavuşmasına kim engel olursa, açık söylüyorum karşısında Suriye hükümeti ile birlikte bizi de bulacaktır. Terör koridoruyla Suriye’nin parçalanmasına nasıl müsaade etmediysek, başka koridorlarla bu ülkenin bölünmesine de aynı şekilde izin vermeyiz. Suriye’de 8 Aralık öncesine geri dönüş diye bir ihtimal ortadan kalkmıştır. 8 Aralık devrimi ile birlikte bu ülkede artık yeni bir dönem başlamıştır. Suriye toparlandıkça, istikrara ve huzura kavuştukça bunun kazananı tüm bölgemiz olacak bölgedeki tüm halklar olacaktır.

İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine giderek, daha fazla maruz kalıyoruz. Amerika yerlilerine atfedilen şu sözün anlamını anladığımız günlerdeyiz. Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde ve son balık öldüğünde o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız.

İnsanlık olarak bizden öncekilerden devraldığımız ve çocuklarımızın bize emaneti olan tabiatı, havayı, suyu ve toprağı hoyratça kullanmanın faturasına daha çok muhatap olduğumuz bir dönemin içindeyiz. İklim değişikliği, bazen kuraklık bazen de dolu ve zirai don gibi meteorolojik olaylarla kendisini belli ediyor. Hava şartlarına bağlı olan tarımsal üretim de iklim değişikliğinde en çok etkilenen alanların başında geliyor. Hava sıcaklıklarındaki ani düşüşler sebebiyle ülkemizin belli bölgelerinde don, kar yağışı ve dolu olaylarıyla karşı karşıya kaldık.

"Bu olay bizlere TARSİM'in önemini tekrar hatırlatmıştır"

Tüm üreticilerimiz çiftçilerimize geçmiş olsun diyorum. Tarım ve Orman Bakanlığımız ilk günden beri süreci yakından takip etti. Gıda arz güvenliğimizin tehlikede olduğundan tutunda, yurtdışına bağımlı olacağımıza bütün bunlara kadar bir sürü ortalığa borca ettiler. Tarım Bakanlığımız dün yaptığı açıklamayla karşı karşıya olduğumuz ilk tabloyu ortaya koydu. Başta hububat, baklagiller ve tohumlar olmak üzere stratejik öneme sahip tarım ürünlerinde yurtiçi gıda arzını olumsuz yönde etkileyecek risk yok. Belli bölgelerde bazı meyve çeşitlerinde sıkıntı söz konusu. İlk tespitlerimiz kayısı, elma, şeftali, nektarin gibi meyve gruplarında farklı derecelerde hasar meydana geldiğine işaret ediyor.

Üretimin devamlılığını ve arz güvenliğini sağlamak üzere Tarım ve Orman Bakanlığımız gerekli adımları atmaktadır. Bu olay bizlere TARSİM'in önemini tekrar hatırlatmıştır. Sel, kuraklık gibi durumlardan etkilenmemek için prim bedelinin yüzde 70’i kadarının devletimizce ödendiği tarım sigortasının yaptırılması ve çiftçi kayıt sistemine kayıt olunması büyük önem taşıyor. Bugünkü kabine toplantımızda, üreticilerimizin zararını tazmin konusunda neler yapabiliriz bunu enine boyuna değerlendirdik.

Çiftçi kayıt sistemine kayıtlı ve zirai don sigortası olmayan çiftçilerimizin zarar gören mahsullerinin üretimi için yaptıkları harcamalarının hasar oranına göre karşılanması için tarım Bakanlığımız çalışmalarına başladı. Tarım bakanımız konuyu çiftçilerimizle yakın istişare halinde yürütmesi için gereken talimatları verdik. Şahsen biz de yapılan bu çalışmaları büyük bir hassasiyetle takip edeceğiz.

"Trafik güvenliğini tehdit eden, ihlallerin başında kanunsuz çakar kullanımı geliyor"

Bir bayramı da geride bıraktık. Tek bir canımızı dahi trafik kazasında kaybetmeyelim diye 28 Mart-6 Nisan tarihleri arasında trafik güvenliğimizi en üst seviyede tuttuk. Trafik kazaları ve can kayıplarının önüne geçmek için bayramlarını görev başında geçiren bu kardeşlerimin her birine teşekkür ediyorum. Geçen seneye göre denetim sayımızı yüzde 30 artırdık. Tedbirler sayesinde bu yıl ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarında yüzde 4,6 oranında düşüş oldu fakat yine de 74 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine maalesef engel olamadık. Şu vahim gerçeği açıkça ifade etmek zorundayım hepimizi acıya boğan bu kazaların en büyük nedeni aşırı hızdır.

Bayram boyunca otoyol ve köprülerimizden toplam 25 milyon 715 bin araç geçiş yaptı. Artık yollarda milyonlarla ifade edilen araç sayılarından 100 milyonlarla yaklaşan yolcu rakamlarından bahsediyoruz. Yollarımızdaki trafik hareketliliği ve yolcu sayılarındaki bu artışlar şüphesiz doğu batı kuzey güney demeden ülkemizi baştanbaşa yüksek standardı yol ağıyla donatmamız da doğrudan bağlantılıdır.

Trafik kazalarını daha da aşağı çekmek için sürücü kaynaklı ihlallerinde mutlaka önüne geçmemiz gerekiyor. Trafik güvenliğini tehdit eden, ihlallerin başında kanunsuz çakar kullanımı geliyor. Cezaların artmasıyla illegal çakar kullanım oranı yüzde 80 oranında düştü. Bunu sıfırlayana kadar denetimlerimizi sürdüreceğiz. Trafikte kural ihlallerinin caydırıcılığının güçlendirilmesi böylece trafik güvenliğinin temini amacıyla İçişleri Bakanlığımız bir çalışma yürütüyor.

Trafik kazalarından kaynaklanan can kayıplarını daha da azaltmaya kararlıyız. 12 Nisan Cumartesi günü Antalya Havalimanı binalarının açılışını yaptık. Antalyamızı yıllık 82 milyon yolcu kapasitesine sahip yeni tesislere kavuşturmuş olduk. Bizim işimiz hizmet ve eser üretmek. Biz milletimize efendi olmaya değil hizmetkâr olmaya geldik. İllerimizi ve insanlarımızı oy tercihine göre ayıranlardan olmadık. Biz şehirlerimizi kalkındırmanın derdindeyiz. Ufkumuzda büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etmek var. 23 yıldır muhalefetin engelleme girişimlerine rağmen daima bunun için ter döktük, emek verdik. İnşallah bundan sonra da 85 milyon için aşkla çalışmaya devam edeceğiz.

25 bin öğretmen atanacak

10 bini Milli Eğitim Akademisine olmak üzere toplam 25 bin yeni öğretmen ataması sürecini başlattığımızın müjdesini bugün gençlerimizle paylaşmak istiyorum. Milli Eğitim Bakanlığımız kapsamlı bilgilendirmeyi önümüzdeki dönemlerde yapacak."