Cumhuriyet gazetesi yazarı Mine Kırıkkanat, 'Suç örgütü liderliği'nden yargılanan Adnan Oktar'la ilgili yazısında çocuğu Adnan Oktar grubunda yer alan bir annenin satırlarını paylaştı.
"Bu yazıyı, onlarca avukat müridi olan Adnan Oktar Organize Silahlı Suç Örgütü’nü 'tamamen duygusal nedenlerle' yazdıkları 'hukuki mütalaa'larla aklamaya çalışan hukuk profesörlerine ve 'herkesin savunulmaya hakkı var' gerekçesine sığınarak mahkemelerde savunan para canlısı, ilkesiz, oportünist avukatlara ithaf ediyorum! " diyen Mine Kırıkkanat annenin satırlarına köşe yazısında yer verdi.
O yazıdan bir bölüm şöyle:
"Kızım üniversite 3. sınıf vize sınavına girdiği gün, evde bıraktığı taşınır bilgisayarın yanında bir tomar kâğıt gördüm. Nedir diye baktığımda, kızımın on kişilik bir avukat grubuna genel vekâletname verdiğini hayretler içinde okudum. Bütün kişilik haklarını avukatlara devrediyordu. Dehşete düştüm. Bizden habersiz vermesi bir yana, yıllarımı verdiğim bankacılık mesleğinde elimden çok vekâletname geçmiş ama bu kadar kapsamlı bir vekâletname görmemiştim.
...
Kızımın, bir çete tarafından kandırıldığını anladık. Sınavdan dönünce sorguladığımız kızımız, “Erkek arkadaşım... ile evlenmek için verdim” dedi. Kendisine aldatıldığını, evlenmek için böyle bir vekâletname verilmeyeceğini, derhal iptal etmesi gerektiğini anlatmaya çalıştık. İkna etmek mümkün olmadı.
...
Adnancıların tuzağına düşürüldü
Kızımızın, Adnancıların tuzağına düşürüldüğünü artık biliyorduk. Adnan Oktar hakkında fazla bilgimiz yoktu. İllegal bir örgüt olduğu düşüncesiyle, İstanbul Organize Suçlar Şubesi’ne giderek ifade verdim. Üsküdar savcılığında açılmış bir dosya olduğunu öğrenince, müdahil olmak için ilgili savcılığa başvurdum, yaşadıklarımızı anlatarak şikâyetçi oldum. Ancak o savcı beni dosyaya eklemeyi reddetti ve kızımla ilgili kovuşturmaya yer yoktur kararı verdi.
Örgüte devredilen mülkler
Pes etmedim. Başvurumu reddeden (Y.N. FETÖ’cü) savcıyı ağır ceza mahkemesine şikâyetle, kovuşturmaya yer yoktur kararının kaldırılmasını talep ettim.
Üsküdar’da dahil olmak istediğim dosyanın tamamı elime ulaşınca, Adnan Oktar örgütü hakkında bilmediğim, duymadığım dehşet verici gerçekleri şikâyetçi ifadelerinden öğrendim.
Kahroldum.
Şikâyetçilerden yedisi çocuk yaşta cinsel istismara uğramış, çocuklarını Adnan Oktar örgütüne kaptıran şikâyetçi ailelerin öyküleri, bizim başımıza gelenle bire bir örtüşüyordu.
Adnan Oktar, kandırılan kızları erkek müritleriyle evlendiriyor, önce ailelerinden sonra sosyal çevrelerinden kopartıp eğitimlerini bıraktırıyordu. Amaç, kız ya da erkek müridi gençlerin üzerlerine kayıtlı mal, mülk varsa infak yoluyla örgüte devri; aileleri ölünce de miraslarını ele geçirmekti.
Adnancı hukukun şahidi FETÖ’cü yargı
Şikâyetçi olduğumu öğrenen Adnan Oktar ve örgütü, susturmak için yıldırma operasyonu başlattı. Hemen her gün beş altı ilçeden hakkımda düzmece şikâyet dilekçeleri yağıyor, kapıma şikâyet sayısı kadar polis geliyor, ifadeye çağırıyordu. Ömrüm karakollarda geçiyor, kurmaca şikâyetlerin hangisine yetişeceğimi şaşırıyordum. En acısı, “Ben böyle bir şey yapmadım, bu şikâyet şu nedenle, bu örgüt tarafından düzmecedir” dediğim hiçbir savcı bana inanmıyordu. Daha doğrusu inanmıyormuş gibi yapıyordu. Gerisini siz tamamlayabilirsiniz.
...
Hukuka inancımı kaybettiren hiç kimseyi affetmiyorum.
Onca yıl, benim ve mağdur ailelerin sesini duymazdan gelen savcıları, hâkimleri affetmiyorum."