Cumhuriyet gazetesi yazarı Mine Söğüt, “Her baba evi öyle sanıldığı kadar güvenli değildir. Aksine çoğu baba evi tehlikenin merkezidir. Ve bazen sokaklar o baba evinden çok daha güvenlidir. İnsanlar, dizlerini, kızlarını oğulları kadar övmedikleri için dövsünler" düşüncesini dile getirdi.
Söğüt yazısında, "O yüzden, o despot, o dayakçı, o adaletsiz, o ikiyüzlü, o sinsi, o hesapçı, o güvenilmez babaların evinden erkenden çıkın gidin kızlar. Hısım akraba ne derse desin, elâlem ne düşünürse düşünsün, hiç kafaya takmayın. Geleneklerin, inançların, korkuların pabucunu dama atın. Geçmişin hatalarını genetik bir günah gibi siz de anneleriniz gibi boynunuzda taşımayın. Sizden beklenen her şeyi yapmayın ve sizden beklenmeyen bazı şeyler yapın. Kaçın o evden, size dayatılan hayatı değil, kendi tercih ettiğiniz hayatı yaşayın. Eğer siz kendinize güvenirseniz ve içinizdeki gücü gerçekten hissederseniz... Ne gazozunuza ilaç atabilirler ne de evlenme vadiyle sizi kandırıp 'kirletebilirler'. Kendi gazozunu kendi açan ve kendi içen bir kız olun." ifadesini kullandı.
Söğüt yazısında şunları kaydetti:
"Hayatınızın hedefine 'evliliği' değil, mutluluğu koyun.Sevişmenin kirlenmek olduğu safsatasını da hemen unutun.Cinsiyetçi deyimlerin utanç verici mirasını reddedin. O baba evini terk edin. Ki insanlar, dizlerini, kızlarını oğulları kadar övmedikleri için dövsünler. Kalabalıklar neşeyle kahkahaya boğulduklarında bunu o an herhangi bir bebeğin doğmasına yormayı akıl etsinler.Saçı uzun ya da kısa, eteği dilediği boyda kızlar istedikleri her yerde gönüllerince gezsinler, diledikleri işlerde çalışsınlar, aile isterlerse kursunlar, istemezlerse kurmasınlar, çocuk isterlerse yapsınlar, istemezlerse yapmasınlar. Vurun kapıyı çıkın o baba evinden."