Gündem

Cumhuriyet yazarı Terkoğlu: Bazıları konuşmasını “BDP kapatıldı, HDP kuruldu” diye dil sürçmesiyle tamamlıyor, oysa mesele pek de öyle değil

11 Mart 2021 10:51

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu,"HDP’nin kapatılma tartışmaları televizyonlarda sürerken düşündüm. 'Ada'ya dışarıdan bakıyor muyuz? Varoluşun içinden çıkıp dışarıdan okuyor muyuz? Bazıları konuşmasını “BDP kapatıldı, HDP kuruldu” diye dil sürçmesiyle tamamlıyor, oysa mesele pek de öyle değil" düşüncesini dile getirdi.

Terkoğlu yazısında, " Hikâyesi tanıdık. HEP, 14 Temmuz 1993’te kapatıldı. ÖZDEP kuruldu. Kapatılacağını anlayan parti 30 Nisan 1993’te fesih kararı alsa da parti hakkında kapatma kararı verildi. DEP kuruldu. 16 Haziran 1994’te yine mahkeme kapattı. HADEP de 13 Mart 2003’te kapatıldı. Yerine geçen DEHAP, kapatma davası açılınca, kendisini feshetti. Sonra kurulan DTP de 11 Aralık 2009’da kapatıldı. BDP kuruldu. 1 Şubat 2010 tarihinde genel başkanlığına Selahattin Demirtaş seçildi. İşte bundan sonra bir boşluk var. Bakıyorum, bazı konuşmacılar saydığım silsileyi 'BDP kapatıldı, HDP kuruldu' diye dil sürçmesiyle tamamlıyor. Oysa mesele pek de öyle değil." ifadesini kullandı. 

Terkoğlu yazısında şunları kaydetti:

"Önümde iki ayrı kitap var. İkisi de aynı konuyu ele alıyor: İmralı’da PKK ve lideri Abdullah Öcalan ile AKP ve atadığı bürokratlar arasında süren “müzakereleri”. İlkinin yazarı Ceyhun Bozkurt. Aydınlık gazetesinde bir dönem görüşme notlarını yayımlayan ve müzakere sürecini eleştiren Bozkurt, “tutanakları yayımlamaya başladığımızda, çok ciddi karartma uygulandığını fark ettik” diyor. İkinci kitap ise Avrupa’da PKK’ye yakın bir yayınevi tarafından çıkarılmış. İkisinin aynı notları yorumlayışı elbette farklı. Ancak içindeki tutanaklar, mektuplar, notlar birbiriyle tutarlı. Öcalan’ın, 2012 Eylülü’nde, Tayyip Erdoğan’a mektup yazarak başlattığı ikinci müzakere süreci, 2015’te bitti. 15 Ekim 2012’de resmi olarak kurulan ama kenarda bekleyen HDP ise gerçekte 27 Ekim 2013’teki büyük kongreyle yola çıktı. Haliyle parti için “çözüm sürecinin içine doğdu” demek yanlış olmaz.

Peki, HDP’nin kuruluşu, nasıl politika yapacağı İmralı’da konuşuldu mu? Elbette… BDP’nin yerine HDP’nin ana aktör oluşu, kapatma tehdidiyle gerçekleşmedi. Bir bölge partisi görünümündeki BDP, “çözüm süreci”nin ihtiyacını karşılayamıyordu. BDP’nin muhafaza edilerek HDP’nin kimi sol ve İslamcı çevrelerin katılımıyla “Türkiye partisi”ne dönüşümü bir gereklilik olarak ortaya çıktı. İşte HDP, bu formülle siyasete katıldı."