Gündem

DAF'ta şiddet gören gençler: Bu tarikat örgütlenmesi yıllardır DAF’ın içinde, gelenek haline gelmiş durumda

“Umarım bir daha böyle şeyler yaşanmaz”

07 Kasım 2021 11:45

Devrimci Anarşist Faaliyet (DAF) içerisinde Serkan Bayrak ve Çiğdem Bayrak tarafından taciz ve şiddete maruz kaldıklarını söyleyen gençler konuştu. Mine, “Bu tarikat örgütlenmesi yıllardır DAF’ın içinde. Bir gelenek haline gelmiş durumda” diyerek yayınlanan “Serkan uzaklaştırıldı” metninin bir adım olmadığını belirtti.

Halk TV’den Hazar Dost’un haberine göre, “Nasıl katlanırsınız”  eleştirilerine Mine, “Biz kimsenin yapmadığı bir şeyi yapıyoruz. Bize gelen mesajlarda yaşananların yıllar öncesine dayandığını anlıyoruz. Böyle bir ‘tarikat’ oluşmasın diye ‘Yeter artık’ diyerek konuşmaya başladık” yanıtını verdi.

İnsanların, saf duygularla düzeni değiştirmek için mücadele etmek için DAF ve benzer yapılara gittiğini söyleyen Merve, “Umarım bir daha böyle şeyler yaşanmaz” derken yapılan açıklamaların tatmin edici olmadığın ifade etti. 

Farklı alanlarda faaliyet sürdüren anarşist bireyler  Ahmet Kurt, Gazi Bertal, Gülkan ‘Noir’, Hülya Işık Kurt, Mehmet Bal, Ufuk A., Yavuz Atan, Zelha ifşalara ilişkin olarak şu açıklamayı yaptı: 

"Bizler farklı alanlarda faaliyet sürdüren anarşist bireyler olarak sözlerimizin sosyal medyanın hızı ve hırgürü içinde kaybolup gitmesini istemediğimiz için ortak bir açıklama yapma gereği duyduk. Biz, bir grup veya bir taraf değiliz. Tam tersine “Taraf değil TAVIR” diyerek taraf olmayı reddeden anarşistleriz. Çünkü yüce/güzel bir amaç uğruna olsa da her türlü saflaşmanın “içeri”deki yanlışlıkları, haksızlıkları, suçları tolere edilebilir, katlanılabilir kıldığını, hatta örtbas edilmesinin dayanağını oluşturduğunu düşünüyoruz. Üstlenilen misyon büyüdükçe ve yüceldikçe katlanma veya tevekkül de artıyor. Oysa kimden, nereden gelirse gelsin yanlışlığa, haksızlığa, dayatmaya kendi meşrebince karşı durmak ve tavır almak anarşinin olmazsa olmazıdır.

Son günlerin yürek burkan, öfke yaratan ifşa metinlerinin konusu DAF, ne yazık ki özgürlük ve adalet mücadelesi yolunda talihsiz bir sürçme, bir istisna değildir. Çünkü hikâyeler değişse de, örgütlenme biçimi olarak kendini diğerlerinden kesin çizgilerle ayırıp kapalı bir yapıyı benimseyen tüm otoriter örgütlenmeler benzer kötülüklerin üreme zeminidir. Nasıl ki, doğası gereği hiyerarşi üreten illegal faaliyetler yerine açık şekilde savunabileceğimiz meşru eylemleri ve itaatsizlikleri örgütlemeyi benimsiyorsak, oluşturduğumuz örgütlenmeler de buna uygun olmak durumundadır. Bizler için görev, yetki ve sorumlulukların, sırların ve hatta suçların üyeleri birbirine bağladığı aile, tarikat, örgüt benzeri kapalı yapılanmalar, özgürlük yolunda ancak aşılması gereken birer engel olabilir.

Bu ifşalara dek bir sır gibi saklanan grup içi sistematik sindirme, şiddet aracılığıyla itaat ettirme vakaları yıllar önce yaşanan AGF deneyiminin tarihte kalmayıp alttan alta ürediğini acı bir biçimde gösteriyor. İfşalarda bir abi ve ablanın öne çıkarılması ise AGF zihniyetinin DAF üyeleri tarafından da paylaşıldığının bir işareti. Hangisi daha vahim, bilemiyoruz; psikopata bağlamış bir şefin ürkütücü icraatları mı, bütün bunlara yüce bir amaç veya grubun birliği için göz yumulması mı?

Örgütlenmek bir örgüt edinmek veya ihdas etmek gibi anlaşılabileceği gibi, herhangi bir amaçla bir araya gelmek, el ele vermek şeklinde de anlaşılabilir. Kimilerine örgütlenmeyle örgüt arasında fark yokmuş gibi görünse de bir kurum, bir soyut varlık olan örgüt, insanları kendisine uydurmaya çalışması bir yana, var olmak için kadrolara muhtaçtır. Bu kadroların bazılarından gelebilecek itiraz ya da itaatsizliklerin diğerlerine ibret olsun diye faşizan yöntemlerle cezalandırılması, benzer şeyleri düşünen diğerlerine bir tür gözdağı verilerek önünün alınması için elzemdir. Denklem basittir: Kadroları dolduracak insan yoksa örgüt de yoktur. Bu yüzden kadroların ipi, dağılmayı önlemek üzere kısıldıkça kısılır ve yapı giderek daha da içe kapanır. Bütün bunları önleyecek kontrol mekanizmalarının kurulabileceğini uman iyimser arkadaşlarımıza, herkes için olduğu iddia edilen bu mekanizmaların yalnızca alt kadrolar için işletildiğini hatırlatmak isteriz.

Öte yandan iş üzerinden bir araya gelip dağılan örgütlenmeler kalıcı olmamaları, güç biriktirememeleri, kitlelere başarı vaat etmekte yetersiz kalmaları gibi nedenlerle otoriter sol yapılardan koparak anarşist çevrelere gelen kişileri tatmin etmese de, kalıcı hiyerarşi üretmeye daha az müsait olmaları sebebiyle bize daha az problemli görünmekte. Bir yanda göz dolduran bir sürekli güç odağı olarak örgüt, diğer yanda bugün var yarın yok olan bir esnek yapılanma olarak örgütlenme. İçinde şekillendiğimiz kültür bize sistem karşıtı mücadelede başarı için güç biriktirmenin gereğini dikte ederken, tarihsel örnekler o gücün önce bize yöneleceğini fena halde göstermiştir.

Anarşistler bugüne dek örgütlenme, mücadele yöntemleri, karar alma süreçleri, cinsiyet politikaları, göçmen dayanışması, sendikal hareket, türcülük karşıtlığı ve hayvan özgürlüğü, antisemitizm, antimilitarizm, ekoloji gibi pek çok konuda gerek sözleri gerek eylemleriyle farkındalık yaratma, gücü kırma, dağıtma, itaatsizlik ve gündelik hayatı örgütlemenin çeşitli biçimlerini düşe kalka hayata geçirmeye çalıştılar. Bunu yaparken feda edemeyecekleri bir örgütleri yoktu. Varlığını, çıkarını, birliğini korumaya çalıştığınız bir örgütünüz varsa anarşizan bir yoldan çoktan çıkmışsınız demektir. O yollar ki, diğer sol düşüncelerden farklı olarak, hepimize amacına uygun araçlar kullanmayı zorunlu kılar. Şefin veya “abi”nin zorbalığıyla sinerek haksızlıkları sümen altı eden bir yapıyla ne özgürlüğe ne yeryüzünde adalete ne eşitliğe varılır.

Özgürlük ve adalet için mücadele edeceğiz derken faşizan bir yapılanmaya dönüşen DAF örneği hepimize bir kez daha Alman anarşist Gustav Landauer’in sözlerini hatırlatmalı: “Devlet, devrimle yıkılabilecek bir şey değil, bir koşul, insanlar arasında belirli bir ilişki, bir insan davranışı tarzıdır; onu, başka ilişkiler kurarak, başka türlü davranarak yıkabiliriz.”

TIKLAYIN |  Devrimci Anarşist Federasyonu, taciz ve şiddet suçlanan Serkan Bayrak ile ilişkilerini kestiğini duyurdu

TIKLAYIN | Devrimci Anarşist Federasyonu lideri Serkan Bayrak ve eşi Çiğdem Bayrak'a taciz ve şiddet suçlaması: Biz sırtında ve kafasında masa, sandalye kırılmış kişileriz!