Dağlık Karabağ | New York Times'a göre Azerbaycan'da savaş ateşini kayıplar ve acı besliyor
22 Ekim 2020 15:19
Dağlık Karabağ'da Azerbaycan ve Eremenistan arasındaki çatışmalar sürerken, Amerikan New York Times (NYT) gazetesi Azerbaycan'ın başkenti Bakü'deki havayı değerlendirdi. Carlotta Gall imzalı haberde, "Ülkenin askerleri çatışmada ilerlerken, her 'kurtarılan' bölge kutlanıyor ve on binlerce mülteci, kaybettikleri topraklara kavuşmaya hazırlanıyor" denildi.
NYT, "Azerbaycan'da acı ve kayıp, savaş ateşinin itici gücü" başlıklı izlenim haberine, çatışmalarda hayatını kaybeden bir askerin cenaze töreniyle başlıyor.
"Bakü'nün işçi sınıfı mahallelerinden Ahmedli, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaşta verdiği ilk şehidinin yasını tutuyor" diyen gazete, "Azerbaycan'ın en büyük finans şirketlerinden birinde müdürlük yapan 26 yaşındaki Eldar Aliyev'in cephede iki hafta bile geçirmeden evine tabutla döndüğünü" belirtiyor.
Baba Süleyman Eldar Aliyev de "Halk çağırırısa, gitmek zorunda, yaşasın ülkemiz" diyor.
Dağlık Karabağ sorununun geçmişini ve ilk çatışmaları özetleyen NYT; 1990'larda Azerbaycan'ın aldığı yenilgide topraklarının yüzde 13'ünü kaybettiğini, 26 bin kişinin öldüğünü, 800 bin kişinin de evlerinden olduğunu hatırlatıyor.
Gazete şöyle devam ediyor;
"Ara ara çıkan ve dış güçler tarafından hızla bastırılan şiddet olayları dışında, donmuş ateşkeste 26 yıldır durum buydu. Ancak petrol ve doğal gaz açısından zengin eski Sovyet Cumhuriyeti Azerbaycan, yıllardır sessizce yeniden silahlanıyordu. Çatışmalar üç hafta önce yeniden başladığında, ülke kaybettiği toprakları geri almak için topyekûn bir savaşa girişti"
'Bakü'de savaş ateşi'
NYT, Bakü'de "savaşın ateşini" hissetmenin zor olmadığını, üç renkli Azeri bayraklarının tüm kamu binalarına azıldığını ve caddelere konulan dev ekranlarda, Ermeni askerlerine karşı İHA saldırılarının gösterildiğini aktarıyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in de birkaç günde bir yeni "kurtarılan" kasaba ve köyleri saydığı bildiriliyor.
Bakü'de defnedilen gönüllü askerin kendisi de bir gazi olan ve savaşta kolunu kaybeden 36 yaşındaki kuzeni Anar Mamedov da "Azerbaycan Ordusu gücünü gösterdi. Son karış toprağımız kurtarılana dek bu devam edecek. Ve sonunda nihayet herkes Azerbaycan'ı anlayacak. Hepimiz bunu bekliyorduk. İlham Aliyev'in emri vermesini bekliyorduk" diyor.
Azerbaycan'ın sıkı kontrol edilen ve muhalefetin derhal bastırıldığı bir ülke olduğunu söyleyen NYT, yine de genel olarak savaşa ezici bir destek verildiğini söylüyor.
Gazete, sayısız söyleşisinde Azerbaycanlıların, ülkeleri lehine çıkan BM kararlarına karşın, Fransa, Rusya ve ABD'nin barış çabalarında herhangi bir ilerleme kaydedilmemesine duydukları öfkeyi ifade ettiğini belirtiyor.
'Bu Alivev'n değil, tüm bir halkın savaşı'
Görüşlerine yer verilen Uluslararası Kriz Grubu Güney Kafkasya uzmanı Zaur Şiriyev de "Bu Aliyev'in savaşı değil. Bu tüm bir halkın savaşı" diyor.
Zaur Şiriyev, bölgede çalışan çok sayıda Ermeni'nin ve Batılı yetkililerin, hem can hem de toprak kayıplarının Azeriler için ne kadar önemli olduğunu asla tam olarak anlayamadığını da vurguluyor.
Aliyev yönetiminin, haberleri yüzünden 2015'te hapse attığı araştırmacı gazeteci Hatice İsmayilova da, diğer aktivistlerin de savaş devam ederken faaliyetlerini durdurduğunu belirtiyor. İsmayilova "Sessiz kalıyoruz, çünkü orada askerler ölüyor" diyor.
Ancak İsmayilova, Ermeni tarafının son aylarda takındığı saldırgan tutumun halkı öfkelendirdiğini hissettiğini söylüyor ve "Ben genelde siyaset konusunda soğukkanlı davranırım. Ama ben de kızgındım" şeklinde konuşuyor.
Bakü'nün kuzeyindeki eski bir okul binasında hala binden fazla mültecinin, onyıllardan beri yaşadığını bildiren New York Times, 8 kişilik ailesiyle birlikte "aşağıdaki kanalizasyonun kokusunun geldiği, nemli bir odada yaşayan" Ulriya Süleymanova'nın "Herkes barış müzakerelerinden umudunu kaybetmişti" dediğini aktarıyor.
34 yaşındaki Süleymanova "Başkanımız yıllarca barış önerdi ama hiçbir şey değişmedi" diyor.
Süleymanova'nın hem kendisinin hem eşinin ailesinin memleketi, İran sınırındaki Cebrail bölgesi. Süleymanova cep telefonunda Azeri askerlerinin, köyünün yanındaki köprüye Azeri bayrağı çektikleri videoyu izliyor:
"1993'ten bu yana bize mülteci denildi. Ancak şimdi topraklarımız kurtarıldı. Artık mülteci değiliz. Kanıtımız da var. Cebrail'deki köprüyü ve bayrakları gördük. Tabii ki bunları gördüğümüz için çok mutluyuz. Memleketi terk ettiğimizde ben 7 yaşındaydım."
NYT, Azeri mültecilerin birçoğunun Dağlık Karabağ'ın etrafındaki yedi bölgede bulunan köy ve kasabalardan geldiklerini söylüyor ve şöyle devam ediyor:
"Bu bölgeler, askeri mevziler dışında büyük ölçüde terk edilmiş halde. Ermeni birliklerinin çekilmesi ve Azeri mültecilerin dönüşü, müzakerelerde hep bir ilk adım olarak düşünüldü. Azeri Ordusu, en güneyde, İran sınırındaki üç yerleşime, Fizuli, Cebrail ve Zengilan'a odaklandı. Alivey Salı günü Zengilan'ın da ele geçirildiğini söyledi. Ancak bir Ermeni hükümeti sözcüsü şiddetli çatışmaların devam ettiğini bildirdi. Bazı bölgelerin geri alınmış olması mültecileri heyecalandırıyor ve acı dolu anıların da yeniden hatırlanmasına neden oluyor."
Savaşta kocasını ve bir oğlunu kaybeden 78 yaşındaki Ülker Allahverdiyev "Aynı anda hem ağlıyor hem de gülüyorduk" diye konuşuyor.
Bir okulda temizlikçilik yaparak beş çocuk büyüten Alllahverdiyev, "Gece gündüz çalışıyordum. Kendi gölgemden bile korkuyordum. Çocuklarımız şehit oluyor ve çok kaygılıyım. Onların hepsi benim çocuklarım" diye konuşuyor.
Gazete, Bakü'de iş kuran ve emlak satın alan mültecilerin bile evlerine dönme planları yaptığını aktarıyor.
Ailesi Fuzuli'den gelen Eldar Hamzali, amcalarıyla birlikte evlerini nereye yapacaklarını planladıklarını, hatta sürgünde ölen akrabalarını köylerine yeniden gömmenin ne kadar tutacağını bile hesapladıklarını anlatıyor ve ekliyor:
"Burada geçici olarak bulunduğumuz duygusu bizi hiç terk etmedi. Sanırım biraz huzur bulabileceğim. Burada misafırim ama orası benim köyüm. Orada çok daha güvende hissedeceğim."