Milli Eğitim Bakanlığı ile damanın okullarda yaygınlaştırılması konusunda görüştüklerini belirten damacıların talebi federasyon olmak.
Aydınlık'tan Füsun İkikardeş'in izlenim haberi şöyle:
Bursa’nın Mustafakemalpasa ilçesinde düzenlenen 19. Uluslararası Dama Şampiyonasından yeni dönmüş oyuncular ve dernek yöneticileriyle görüşmek için sözleştik. Eski İstanbul’un tarihi Fatih semtinin eteklerinde bulduk onları. Saraçhane surlarının altına saklanmış bir vahada kurulu tarihi bir kahvehanedeyiz. Kimi konuklar ülkelerine gitmeye hazırlanıyor kiminin daha birkaç gün zamanı var. Onların deyimiyle “müsabaka” günlerinin heyecanı hala üzerlerinde. Ev sahibimiz Ahmet Murat Çelik, kendini ‘dama emektarı’ olarak tanıtıyor. Unvanları ikinci plana attığını sonradan anlıyoruz, İstanbul Türk Daması Derneği (İTDD) Başkan Yardımcısı, Türk Daması Federasyonu (TUDAF) Yönetim Kurulu üyesi ve aynı zamanda da başhakem olarak işin içindeymiş... Ahmet Murat Çelik, heyecanla dernek yöneticilerini, ‘damanın yaşayan efsanesi’ olarak kabul gören, tam beş kez dünya şampiyonu olan Faik Yıldız’ı, bu yılın şampiyonu Ogün Tancer’i, konuk oyuncuları tanıtıyor. Bir anda etrafımız her biri ağırbaşlı, vakur Iraklı, Iranlı, Lübnanlı, Kuveytli oyuncularla sarılıyor, irili ufaklı başka gruplar da masalarda dama oyunlarına devam ediyor. İşte böyle bir ortamda yaptığımız dama sohbetleri ve dama hakkında bilmediklerimizle karşınızdayız.
"2000 yılında bir meşale yaktık"
Turnuvayı Türk Daması Federasyonu (TUDAF) ile Mustafakemalpaşa Belediyesi ortaklaşa düzenlemiş, İstanbul Türk Daması Derneği (İTDD) de İstanbul ayağında konukların ulaşımı ve konaklaması gibi işleri yürütmüş.
İTDD Başkanı Mustafa Sancak’tan İzmir, Adana, Bursa ve Diyarbakır’da örgütlendiklerini, yarı resmi bir de federasyonları olduğunu öğreniyoruz. Mustafa Başkan, “Resmi devlet gözetimi altında bir federasyon olmak istiyoruz” diyor ve dama ile ilgili olarak şu bilgileri veriyor:
“Dama ile ilgili anlatacak çok şey var. Elimize ulaşan tarihi belgelerden, arşivlerden öğreniyoruz ki, Osmanlı sarayında bir Ayakkabıcı İbrahim Efendi varmış, bunu Damacıbaşı yapmış Padişah. O dönemden sonra azala azala kahve köşelerine düşmüş, yayılamamış. 2000 yılından beri bir ışık, bir meşale yaktık. Yağlı güreşlerin Kırkpınar’ı gibi Bursa Mustafakemalpaşa’da Damanın Kırkpınar’ı oluşturuldu. 20-30 kişiyle başladık, bugün 300’lere çıktık. Bu sene 19. Uluslararası şampiyonayı düzenledik. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde de yaygınlaşıyor, tanınması icin elimizden gelen mücadeleyi veriyoruz. Federasyon Başkanımız Muzaffer Ceylan, Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurumuzu yaptı, yanıt bekliyoruz.”
"Dama akıl için iyidir"
Saraçhane surlarının altındaki muhteşem dama sohbetimizde başkandan şampiyona, oyuncusuna kadar her kimse, sözü dönüp dolaşıp aynı noktaya getiriyor:
“Damayı basit olarak görenler yanılıyor. Damanın hamleleri satrançtan daha ağırdır.”
Ve bu saptamanın ardından dama oyununun diğer marifetleri sıralanıyor. Ahmet Çelik, “Görsel, zihinsel ve kuramsal hafızayı besler. Sanatsal ve matematiksel tarafı var damanın. Ikisi de işin içinde olmadan damacı olamazsınız” derken Mustafa Başkan, “Zihin açıcıdır. Dama oynayan kimse asla Azheimer olmaz” diye ekliyor.
Emekli matematik öğretmeni Abdullah Özsakabaşı, satranç da oynarmış. Bakın nasıl tanımlıyor dama oyununu:
“Matematikte binlerce, on binlerce formül biliyorum, binlerce öğrenci yetiştirdim. İnanın bana, bildigim ve öğrettiğim o kadar formüle göre, damanın formülleri çok daha fazla. Ben de 50 yıldan beri oynuyorum, ama bir bakıyorum nereye geldim? Sonsuz bir şey. Bazen bir oyun diziliyor, ‘Yav ben matematik öğretmeniyim, aklım yerinde, bunu çözmem lazım’ diyorum, ı-ıh! Karmakarışık bir şey... Zekayı geliştiren bir oyundur dama ve özellikle engellilerin eğitiminde yararlı olacaktır. Bunun için arkadaşlarla uğraşıyoruz, yakında inşallah okullarda eğitimi başlayacak.”
Şampiyonların gözünde dama
Bu yılın şampiyonu Ogün Tancer’le tanışıyoruz. Geçen haftaki müsabakayı anlattı: “13 ülkeden katılımcı vardı, 9 tur, yani 9 maç yaptık. Puan usulüydü, beraberlikler de oldu. 9 üzerinden 7,5 puan alarak birincilik sağladık. Bir oyun kaybettik, bir beraberlik aldık. Bireysel bir yarışmaydı.” Ogün dışında milli takımda Nihat ve efsane bir isim olan Faik Yıldız da yer alıyormuş. Hatta gecen yıl Lübnan’da yapilan müsabakada Türk takımı hiçbir beraberlik ve mağlubiyet almadan, bütün maçlarını kazanarak dünya şampiyonu olmuş, 12 ülke arasında 11’de 11 yapmışlar.
Milli takımdaki Nihat Aydın, Diyarbakırlı. “Çocukluğumdan beridir dama oynuyorum” diyor ve “Çok iyi dama oyuncularımız var, bunların milli sporcu olmasını istiyoruz. Damanın daha güçlü bir noktaya gelmesi için destek bekliyoruz. Damacılar bugün ömrünü alıyor gidiyor ve geride sadece anıları kalıyor bize...” mesajını veriyor. Nihat’a bu oyunu nerede ögrendiğini sorduğumuzda yanıt İbn-i Haldun’dan geldi: “İbn-i Haldun’un meşhur bir sözü vardır: Coğrafya kaderdir, der. Bizim de kaderimiz coğrafyadan ibaret. Gözümüzü açtığımızda, kahve önlerinde yaşlı amcaların dama oynadığını gördük. Damanın kahvelerden ve yaşlılardan ibaret olduğunu zannediyorduk. Oysa ki dünya çapında oynanan zengin ve zor bir oyundur. Sıradan, basit değildir.”