Roland Berger Danışma Şirketi ile Welt gazetesinin 149 işadamı arasında yaptığı ankete katılanların yüzde 85’i Türkiye’deki siyasi durum nedeniyle Alman sermayeli yatırımların azalacağını tahmin ediyor. Ankete katılanların sadece yüzde dördü gelişmelerin Alman işadamlarını etkilemeyeceği görüşünü savundu.
Almanya Ekonomi Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de 6 bin civarında Alman firması faaliyet gösteriyor. Türkiye’deki yabancı yatırımcılar arasında Almanlar birinci sırayı alıyor ve 2015 yılında yapılan yatırımlar 12 milyarı aştı. 2015 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi 37 milyar euroya ulaştı.
İş seyahatleri yapılamıyor
Ekonomi Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre, Türkiye’deki son gelişmelerin iki ülke arasındaki ticari ilişkileri nasıl etkileceği konusunda şu aşamada tahmin yürütülemiyor. Rakam vermek için erken olsa da, işadamları tedirginliklerini gizlemiyor.
Alman Sanayi ve Ticaret Odası (DIHK) Başkanı Erik Schweitzer DW Türkçe’ye yaptığı yazılı açıklamada, “Türkiye’deki gelişmeler, firmalarda tedirginliği artırdı. Bu durum Türkiye ile iş yapan Alman firmalarını da etkiledi” dedi.
DIHK Dış Ekonomik İlişkiler Başkanı Dr. Volker Treier, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Son gelişmeler Türkiye ile Almanya arasında iş yapılmasını kesinlikle zorlaştırıyor. Türkiye’de yatırım yapmayı planlayan veya yapmak üzere olan firmaların çoğu tereddüt ediyor, zira çoğu seyahatlerini iptal ediyor, iş görüşmelerini yapamıyor” dedi. Türkiye’nin “güvenli olmayan ülke olarak” nitelendirdiğini söyleyen Treier, “Türkiye ile iş yapan bildiğimiz bir çok firma ülkedeki faaliyetlerini ve yatırımlarını geciktiriyor, kısacası iş adamları tedirgin” diye konuştu.
DW Türkçe’ye konuşan Münih merkezli Türk-Alman Ekonomi Birliği Berlin Temsilcisi Suat Bakır da konuştuğu Alman işadamları arasında tedirginlik gözlemlediğini dile getirdi. “Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’nde yaşananlar, Suriye’deki savaş ve buna bağlı olarak oluşan mülteci sorunu varken, bir de üzerine darbe girişimi geldi” diyen Bakır yatırımcıların istikrar aradığını vurguladı.
En çok etkilenen orta ölçekli firmalar
Uzmanlar, özellikle orta ölçekli firmaların bu tedirginliği yaşadığına dikkat çekiyor. “Mercedes gibi Bosch gibi Türkiye’de yatırımı olan büyük şirketler darbe dönemini gördü, bırakın başarısız darbe denemesini” diyen Suat Bakır, uzun yıllardır Türkiye’de faaliyet gösteren, tanınmış büyük Alman firmalarının yatırımlarında özellikle “kısa vadede” değişiklik beklemediğini söyledi.
DIHK’dan Volker Treier de, Türkiye’de yatırımı bulunan büyük firmaların “bu zor zamanların üstesinden geleceklerini” ifade etti. Türkiye’deki siyasi gelişmeler karşısında “bütün firmaların ülkeden çekileceği” gibi bir düşüncenin oluşmaması gerektiğini vurgulayan Treier, orta ölçekli firmalarda tedirginliğin daha büyük olduğunu kaydetti. Treier, orta ölçekli girişimcilerin “bir iş sözleşmesi imzalayarak veya yatırım yaparak riske gireceklerine tereddütleri nedeniyle beklemeyi” tercih ettiklerini söyledi. Treier “bu firmaların iş yapabilmek için yasal çerçevenin yanı sıra güvenli bir ortama da ihtiyaçları var, ancak bunu Türkiye’de bulamıyorlar” dedi.
Bunun yanı sıra, darbe girişimi ve Türkiye’deki terör saldırılarının olumsuz etkisinin hissedildiği ilk sektör ise turizm oldu. Ekonomi Bakanlığı’nın verilerine göre, 2015 yılında Almanya’dan Türkiye’ye 5,5 milyon turist gitmesine rağmen, bu yıl sayının büyük ölçüde düştüğü tahmin ediliyor.
Güven nasıl sağlanacak?
Türkiye, Alman yatırımcı ve iş adamlarının güvenini yeniden nasıl sağlayacak? Şimdi akıllarda bu soru var. DIHK Başkanı Schweitzer “Türkiye’de hukuk devleti ilkelerinden vazgeçilmemesi gerekiyor, zira ancak böylelikle yatırımcıların güveni uzun vadede tekrar kazanılabilir” dedi.
Ekonomi Bakanlığı da, Türkiye ile ekonomik işbirliğinin devam edebilmesi için Kopenhag Kriterleri’ne uyulması gerektiğine dikkati çekti. Bunun “kurumsal istikararın sağlanması, demokratik düzen, insan haklarının korunması ve hukuk devleti ilkelerini” kapsadığı ifade edildi. “Türkiye ile ilgilenen yatırımcı ve ekonomik ortaklar için hukuk devleti ilkelerinin uygulanmasının esas olduğu” vurgulandı.