T24 Politika
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Abdullah Öcalan ile görüşme konusunda Adalet Bakanlığı’ndan kendilerine herhangi bir dönüş olmadığını belirterek, İmralı’ya görüşmeye gidecek heyette yer alacağı söylenen isimlerle ilgili haberlerin de doğru olmadığını söyledi.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "DEM Parti, İmralı ile yüz yüze görüşsün" çağrısının ardından DEM Parti'den Abdullah Öcalan'la görüşmeye gidecek heyetin Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan, Sırrı Sakık'tan oluşacağı iddia edilmişti
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
Doğan, Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan hakkında verilen Yargıtay kararının ardından yerel mahkemenin dosyası tekrar görüşeceğini söyledi. Doğan, "Yerel mahkeme değerlendirecek ama hiçbir karar başkanımızın görevini yapmasına engel olamaz" dedi. Doğan, kayyım uygulamasının son bulması çağrısı yaptı.
Doğan özetle şunları söyledi:
"Türkiye'nin Suriye politikası tutarsızdır"
"Türkiye'nin güvenliği ve meşru hakları için Suriye'deyiz' deniyor. 'YPG Türkiye'nin güvenliğini tehdit ediyor' deniyor. Bu konuda bir durum varsa bunu temasla, diyalog yoluyla yapılmalı. Orada bulunan Kürtler Türkiye'nin sınır güvenliğini tehdit etmiyor. Temas dışında Türkiye'ye yönelik bir talep yok. Türkiye dışında kimin nasıl yaşayacağına o topraklarda yaşayanlar karar verir. Türkiye'nin politikası tutarsızdır. Orta Doğu'da barışın öncülüğünü yapmak istiyorsanız, -ki biz bunu isteriz- diyalog ve temas kurun. Tüm kesimlerin iradesini yansıtan siyasi bir çözümün bulunması sağlanmalıdır. Türkiye'nin çıkarları ancak böyle sağlanabilir. Suriye'deki gelişmelerle ilgili yaptığımız tüm çağrılar, yasaklanmaya çalışılıyor, insanlar saldırıya uğrayıp gözaltına alınıyor, tutuklanıyorlar. Saldırı nerede kime olursa olsun biz evrensel yaşam hakkını savunuyoruz. Türkiye'nin güvenliğini sağlayacak şey yeni savaş cepheleri açmak değildir. Bunun içeride Kürt sorunu ile alakası şudur; Afrin de Kamişlo da Kobanê de Türkiye'de yaşayan Kürtler için önemli yerler. Çünkü oranın acısı burada hissediliyor. Bir dönem aynı duygular Erbil için de yaşanıyordu. Tarihten ders çıkarılmalı.
Kayyım tepkisi
2016'dan bu yana bu ülkede Kürtlerin yaşadığı coğrafyada kayyım eliyle bir yönetim uygulanmaya çalışılıyor. Bazı kesimlerin bir OHAL yönetiminde yaşamasını normalleştirmek istiyorsunuz. Binlerce insanın oyu, seçme ve seçilme hakkı yok sayılıyor. 'kayyım atanacağını bilerek seçtiler' diye bir söylenti yayıyorlar. 'İrtibat' ve 'iltisak' diye yaratılan kavramı en çok kayyımlarla duyuyoruz. Hukuken hiçbir karşılığı olmayan bu terimlerle kamuoyu kandırılıyor. En son Bahçesaray Belediyesi’ne kayyım atandı. Seçim hukukunu, en çok yaslandığınız iradeyi tartışmalı hale getiriyorsunuz. Yapılması gereken artık kayyım atamaktan, anayasaya aykırı bu düzenlemeden vazgeçmektir.
Barıştan söz edilecekse devlet politikalarındaki gelenekselciliği çağrıştıran uygulamalarla olmaz. Yeni bir sayfa, yeni bir yaklaşım, yeni bir yol gerekir. Bizim saklı bir yumruğumuz yok. Uzatılan eli tutmaya hazırız. Tek bir şeye ihtiyaç var. Yeni bir dönem için yeni bir zihniyet gerekir. Abdullah Öcalan'ın Ömer Öcalan ile gönderdiği 'Hazırım' mesajının üzerinden haftalar geçti, tek bir somut adım atılmadı. Buna karşılık kayyım atamalar, gözaltı ve tutuklamalar devam ediyor.
"Van'da bir kayyım gerekçesi çıkaramayacaksınız"
Demokratik ülkelerde normalde insanlar 'memnu haklar' gibi terimlerden haberdar bile olmaz. Van tüm ilçeleriyle birlikte DEM Parti'dedir. Zeydan bu ülkede milletvekilliği yapmış, dokunulmazlığı kaldırılarak cezaevine gönderilmiş, ardından da memnu hakları iade edilmiş bir kişi. Zeydan'ı seçen iradeyi yok saymaya çalışıyorlar. Buna Van halkı, Türkiye'nin demokratik kamuoyu buna izin vermedi, vermeyecektir de. Van'da hukuken izah edilebilecek hiçbir şey yok. Yerel mahkeme değerlendirecek ama karar ne olursa olsun bu başkanımızın görevini yapmasına engel olamaz. YSK bir karar verdi ve 8 aydır görev yapıyor. Buradan bir kayyım gerekçesi çıkaramazsınız, çıkaramayacaksınız."
Heyet iddialarına açıklama
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile DEM Parti görüşmesi ve heyette yer alacak isimler ve Öcalan’a tecridin kaldırılması konusunda gazetecilerin sorusunu yanıtlayan Doğan şunları söyledi:
"Öcalan’a tecrit yıllardır gündemimizde olan bir konu. Önem veriyoruz bu çağrılara. Adres gösterilen kişinin liderlik gücünün ne kadar hayati olduğunu anlatıyoruz. Yıllardır İmralı'ya gidebilmek için başvurular yapıyoruz. Bütün grubumuz başvuru yaptı. Birkaç kez yinelendi bu başvurular. O nedenle, bu temas hem gecikmiş bir temastır, hem de tecridi sürdürmek bir insan hakları ihlalidir. Bu işkence yönteminden vazgeçilmesi gerekiyor. İmralı'nın kapılarının açılması gerekiyor. Adalet Bakanı 'makul sürede yanıt vereceğiz' diyor. Bakana soruyoruz; 9 gün geçti, ne kadar bu makul süre. Makul süre, Türkiye'de 'keyfilik' çağrıştırıyor Türkiye’deki yargı sistemini düşündüğümüzde. DEM Parti’nin önceliği şu; İmralı adasının kapılarının açılması. Sayın Öcalan’ın özgür söylem koşullarının oluşturulması gerekiyor. Bu çağrılara ne dediğinin kamuoyu tarafından duyulması gerekiyor. Bu mesajın detaylandırılması, İmralı adasında kapıların açılmasıyla Sayın Öcalan’ın ne söyleyeceğini herkes merak ediyor. Biz de merak ediyoruz, duyalım bunları kapıları bir an önce açın. Bizim önceliğimiz bu.
"Haberler, gerçek dışı"
İsimlerden bahsediliyor, bu isimlere iletilmiş bir şey yok. Ne Pervin Buldan'a ne Sırrı Sakık'a, Sırrı ne Süreyya Önder'e iletilmiş bir şey görüşme onayı yok. Bizim eş genel başkanlar olarak başvurumuz var. Sonrasında grup başkanvekillerimiz talebin Adalet Bakanlığı’na iletildiğini açıkladı. Başvuru metnini sosyal medyada paylaştık. Üzerinden günler geçti, hâlâ bize olumlu olumsuz, müspet, menfi hiçbir dönüş olmadı. Dolayısıyla çıkan haberler spekülatif, gerçek dışı, gerçek olmayan haberler. Ne DEM Parti'ye bildirilmiş bir dönüş ya da onay var ne de söz konusu adı geçen kişilere... Öncelik şu olmalı, DEM Parti olarak bir defada daha ifade ediyoruz, biz tecridin kaldırılmasını istiyoruz artık. Yapılması gerekenler çok açık. Hiçbir şeyi yeniden keşfetmemize gerek yok. Aile de görüşmeleri, avukatlar da görüşmeli, mektup hakkını da kullanmalı, telefon hakkını da kullanmalı ve tabii ki DEM Parti’yle temas sağlanmalı, geciktirilmemeli."