BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Erdoğan ve oğluna ait olduğu öne sürülen ses kayıtlarından yola çıkarak çözüm süreci hakkında "Bu kadar şaibeye bulaşmış, hakkında bu kadar iddia bulunan bir başbakanla neyi konuşacağız" dedi. "Erdoğan’ın artık seçilemeyeceğini düşünüyoruz" diyen Demirtaş, "Bu iktidarla yürümek imkansız. Bir geçiş hükümeti ya da erken seçim tartışması yürütülebilir. Bunu parlamentonun tartışıp netleştirmesi lazım" ifadesini kullandı. Demirtaş, öngördükleri seçenekleri şöyle sıraladı: "Ya Başbakan istifa eder, erken seçim kararı alınır ve Meclis kapanır ya da bir geçiş hükümeti kurulur."
Demirtaş, yaşananların sokağa yansıma ihtimali üzerine de "Tarafların birbirine yöneleceği bir boğazlaşmayı düşünmek bile istemiyorum ama sokakların öfkesinin çok kabardığını biliyoruz. Böyle bir durumda biz halkın yanında oluruz" dedi.
İnan Gedik imzasıyla Artı 1'de yayımlanan habere göre Selahattin Demirtaş şunları söyledi:
'Öcalan'la yapılacak son görüşme süreci netleştirecek'
"Uludere’de askeri yığınak yapılıyor. Her an süreç bitebilir. Sürecin başından beri ilk defa fiilen ateşkes bozulmuş durumda. Hükümet her an ‘süreç bitecek, ateşkes bozulabilir’ diye hazırlıklarına aralıksız devam ediyor. KCK Öcalan’dan bağımız ateşkesi bozma kararı almaz. Öcalan’la yapılacak son görüşme sürecin akıbetini netleştirecek gibi."
'Bu iktidarla yürümek imkansız'
"(CHP’nin 'Hükümet istifa etsin' çağrısı) Bu iktidarla yürümek imkansız. Bir geçiş hükümeti ya da erken seçim tartışması yürütülebilir. Bunu parlamentonun tartışıp netleştirmesi lazım. Hiçbir şey olmamış gibi yürünemez. Ya Başbakan istifa eder, erken seçim kararı alınır ve Meclis kapanır ya da bir geçiş hükümeti kurulur. Bu olmazsa gerilimin artmasına neden olur. 'Bu komploya karşı direnirim, bunlar montajdır' diyerek kitleleri ajite etmeye çalışırsa karşısında da öfkeli ve kalabalık bir kitle görebilir. (BDP’nin yol haritası) Yarın BDP MYK Diyarbakır’da olağanüstü toplanacak. HDP MYK da İstanbul’da toplanacak."
'Bu öfke başka şeylere yol açabilir'
"(Öcalan’ın 17 Aralık’a operasyonuna ilişkin darbe değerlendirmesi) Başbakan'ın kendisi artık bu tehdit ortadan kalkmıştır dedi. Başbakan'a bağlı kalalım. İş oradan çıkmışsa geriye hırsızlık ve yolsuzluk meselesi kalmıştır. Bu saatten sonra bu tutumunu ısrarla sürdürür, kendi etrafındakiler hariç herkesi aptal yerine koymaya devam ederse bu öfke başka şeylere yol açabilir. 17 Aralık’tan bu yana yeni bir durum ortaya çıktı. Şimdiye kadar bakanların oğluydu, bakanlardı. Şimdi bizatihi kendisinin ve ailesinin içinde olduğu bir mevzu var. Hesap vermeyeceğini açıklıyor."
'Sokakların öfkesinin çok kabardığını biliyoruz'
"(Ukrayna örneğini vererek) Ayaklanma çıkan ülkelerin hiçbirinde bir gün öncesine kadar bunların olabileceğini kimse kestiremiyordu. Türkiye için de böyle bir potansiyel var. Tarafların birbirine yöneleceği bir boğazlaşmayı düşünmek bile istemiyorum ama sokakların öfkesinin çok kabardığını biliyoruz. Böyle bir durumda biz halkın yanında oluruz."
"(Çözüm süreci) Bu kadar şaibeye bulaşmış, hakkında bu kadar iddia bulunan bir Başbakanla neyi konuşacağız? Demokrasiyi, barışı inşa etme meselesini nasıl konuşacağız? Biz neyi düzeltmeye çalışıyoruz. Başbakan hesap verebilir hale gelsin süreç toparlayabilir. Süreç zora girdi. Zaten adım atmamakla süreci sora sokmuşlardı. Başbakan hakkındaki bütün bu iddialar ortada dururken tam olarak neyi konuşacağız? Bunların hesabı verilmeden, nasıl konuşacağız? Montaj demekle olmuyor. Niye montaj iddiasına sığınarak Başbakanı affedelim? Eğer samimiyse TÜBİTAK’a inceletsin."
"Türkiye siyaseti yeniden şekilleniyor. BDP ve HDP seçimlerin ardında yeni bir yol haritası çıkartacak ve artık iktidara yürüyen bir alternatif hareket olarak kendimizi konumlandıracağız. Yeni muhalif odaklar oluşacak."
'Başbakan artık seçilemez'
"Biz Başbakan’ın artık seçilemeyeceğini düşünüyoruz. Türkiye toplumu aptal değil ve gerçekleri görüyor. Etrafında bir güç yığabilir ama bu kadar ciddi iddialarla seçime giren bir başbakan güçlü çıkabiliyorsa muhalefetin kendisini sorgulaması lazım. İktidar saklamaya çalıştıkça özgüven eksikliği hissediliyor. Topluma güvenen böyle mi yapar? ‘Öyle bir para yoktur. Konuşmaların içeriği tamamen yanlıştır. Öyle bir para söz konusu değil’ diyebildi mi?"