Gündem
BBC Türkçe

Demokratik Kongo Cumhuriyeti: “Büyücülerin savaşında” yüzlerce kişi öldü

Çatışmalarda 100'lerce kişi yaşamını kaybetti, bir milyon kişi göç etti

25 Nisan 2017 07:04

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde milislerin "büyücülüğünün" kendisini yenilmez kıldığını söyleyen General Gaylord Tshimbala, "Roketle vurulsam bile bana hiçbir şey olmazdı. Su gibi akar tenimden kurşunlar." diyor. Ülkede geçen ay başlayan çatışmalar sırasında yüzlerce kişi öldü, yüzbinlerce insan evlerini terk etti. Çok sayıda savaşçı ve siviller toplu mezarlara gömüldü.

Paul başından geçenleri düşündükçe dudakları titriyor, sesi çatallanıyor ve bedeni sarsılıyor. Paul, hükümete bağlı askerlerin köyünü yağmaladığını, onu da aralarında ailesi ve komşularının da olduğu 60 kişiyi gömdükleri bir toplu mezarı kazmaya zorladıklarını anlatıyor:

"İnsanları öldürdüler, kadınlara tecavüz ettiler. Sonraki gün bir generali gördük. 'Evden çıkabilirsiniz, artık kimseyi öldürmeyeceğiz' dedi.

"Sonra bize akrabalarımızı ve tanıdıklarımızı gömdürttüler."

Birleşmiş Milletler bölgede, bu çatışmayla bağlantılı 40 toplu mezar buldu. Kendisini korumak için adını değiştirdiğimiz Paul'un hikayesi, Kamuina Nsapu olarak bilinen bir isyancı grubu bastırmak isteyen ve yüzlerce kişiyi öldürmekle suçlanan Kongolu güvenlik güçlerinin bölgedeki insan hakları ihlallerinin sadece bir parçası.

Çatışmalar beş ayrı bölgeye ayrıldı

Birleşmiş Milletler'in (BM) Mart ayında yayınladığı raporda bu örneklerden biri ayrıntılarıyla anlatılıyor. Raporda polisler, isyancılarla bağlantısı olduğunu düşündükleri bir topluluktan üç çocuğu yere yatırdıktan sonra kafalarına kurşun sıkmakla suçlanıyor. Demokratik Kongo Cumhuriyeti Devlet Başkanı Joseph Kabila'nın muhaliflerinin kalesi olan Orta Kasai bölgesi, halihazırda kırılgan olan siyasi durumun daha da kötüleşmesi riskini taşıyor. Yerel gerekçelerle başlayan çatışmalar sonraki dönemlerde beş ayrı bölgeye yayıldı.

Her şey hükümetin, Kamuina Nsapu adıyla bilinen yerel bir şefi tanımayı reddetmesiyle başladı. Şef, silahlı bir milis gücü kurdu ve geçen yıl Ağustos ayında hükümet güçleriyle çatışırken yaşamını yitirdi. Şefin ölümünün ardından takipçileri hükümet güçlerine ve onları desteklediğini düşündükleri kişilere daha fazla saldırmaya başladı. Hükümet güçlerinin yanı sıra milisler de ciddi insan hakları ihlalleriyle suçlanıyor. Milisler, Mart ayında Kasai'de 40 polisi öldürmüş ve kafalarını kesmişti. Aynı ay, insan hakları ihlallerini engellemek için bölgeye giden İsveçli ve ABD'li iki BM görevlisi kaçırılarak öldürüldü. Çatışmalara katılan insanların sayıları da arttı. Kamuina Nsapu militanlarının içinde çeşitli gerekçelerle savaşan farklı gruplar bulunuyor.

BM: En az 400 kişi öldürüldü, 1 milyon kişi evini terk etti

Bölgenin en büyük kenti Kananga'da Paul'un anlattığı olayları başka insanlardan da duyuyoruz. Adını açıklamak istemeyen bir adam, ordu saldırısı sırasında yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

"Ateş açmaya başladıklarında çocuklarım koşarak bir komşunun evine sığındı. Ama askerler o evi bastı ve evdeki üç kişiyi öldürdü, benim oğlumu da yaraladı."

Bir başka Kanangalı ise hükümet güçlerini gaspla suçladı:

"Askerler mahalleleri basıp para alabilmek için insanları taciz ediyor. Para vermezseniz sizi öldürmekle tehdit ediyor. İnsanların cep telefonlarını ve paralarını çalıyorlar. Bundan korkan insanlar kaçıyor."

BM en az 400 kişinin öldürüldüğünü ve bir milyon kişinin çatışmalar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldığını söylüyor. Yaşamını yitirenlerin çoğu Kamuina Nsapu militanları veya sivillerden oluşuyor.

"Toplu mezarlar yalnızca polislerin ve askerlerin eseri değil"

Askeri başsavcı General Joseph Pondei, askerlerin suç işlemiş olabileceğini kabul ederken tek suçlunun onlar olmadığını belirtiyor:

"Bu toplu mezarlar yalnızca polislerin ve askerlerin eseri değil. Kamuina Nsapu milisleri de barbarca katliamlar gerçekleştiriyor. Toplu mezarlar kazıp öldürdüklerini buralara gömüyor, sonra da devleti suçluyorlar. Ne olursa olsun bu olaylar gerçekleşiyor ve bunları göz ardı edemeyiz."

Kentteki stadyumun içine kurulan Kamuina Nspau'nun derme çatma merkezine girmek için izin alma pazarlığımız zorlu geçiyor.

Kananga'da emniyet genel müdürlüğünün tam karşısında yer alan Stade de l'Espoir (Umut Stadı) pek çok kişi için uzak durulması gereken bir yer.

Kapının önünde elinde uzun ve kalın bir sopa tutan bir adam bekliyor. Buraya kadar gelmeye cesaret eden pek fazla gazeteci yok, gelenlerin ise hiçbiri uluslararası basından değil. İçeride 40-50 erkek ile daha yaşları küçük, çocuk görünümlü gençler var. Stadın içine bir sunak yapılmış ve ağaç dalları ateşe verilmiş. Kırmızı başlıklı bir adam bir yandan ateşin etrafında elindeki çanı çalarken diğer yandan da oyuncak bebeğe benzeyen bir tahta figürü tutuyor. Bir tür voodoo seremonisine tanıklık ediyorum. Kendinden menkul bir "general" bana yaklaşıyor ve kendisini tanıtıyor: General Gaylord Tshimbala.

Benimle İngilizce konuşacağı için heyecanlı, aynı zamanda da alkollüymüş gibi gözüküyor. Milislerin "büyücülüğünün" kendisini yenilmez kıldığını söylüyor:

"Putların işe yaramasını sağlayan Tanrı'dır. Bakın, bana hiçbir kurşun işlemez. Roketle vurulsam bile bana hiçbir şey olmazdı. Su gibi akar tenimden kurşunlar."

Milislerin işlediği iddia edilen suçları soruyorum kendisine. Polislerin kafalarını kesmek, sivilleri öldürmek ve kiliselere zarar vermekle suçlanıyorlar. Ama o bunları reddediyor:

"Kamuina Nsapu insanları öldürmez. Kamuina Nsapu'nun tek bir amacı vardır - Kongoluların hayatlarını daha iyi kılmak."

Bu stadyumdaki erkekler hükümetin başlattığı bir program kapsamında silahlarını iade etmeyi prensipte kabul etti. Ama bölgedeki imkânsızlıklardan hâlâ şikâyetçiler. Bölgenin başpiskoposu Marcel Madila Basanguka, çatışmanın temelinde bu ötekileştirmenin yattığını düşünüyor. Çözümün silahta değil diyalogda olduğunu söylüyor bana:

"Bugün genç insanlar paraları ve işleri olmadığı için evlenemiyor bile. Düşünebiliyor musunuz? Genç insanlara bir gelecek vaat edememenin sonuçları ciddidir."

Fakat hükümet bu gerekçeleri reddediyor ve şiddetin hiçbir gerekçesinin olmadığını söylüyor. Kongo'nun Enformasyon Bakanı Lambert Mende, dış güçlerin Kongo'nun gelişmesini engellemek için Kasai'deki seçimleri iptal ettirmek üzere gizli bir anlaşma yaptığına inanıyor. Fakat hükümet bu iddiasına yönelik tek bir kanıt bile sunamıyor. "Ülkemizde kaos ve savaş çıkarmaya çalışıyorlar ve bu hükümetin çıkarına değildir. Bizim seçimlerin gerçekleşmesine ihtiyacımız var" diyor Mende.

Ülkede hükümet ve muhalefet arasında varılan kırılgan uzlaşma sonucu bu yılın sonuna kadar seçimlerin gerçekleşmesi gerekiyor. Muhalefet, iki dönemlik görev süresinin dolmasına rağmen görevi bırakmayan Başkan Joseph Kabila'nın makamından indiğini görmek istiyor.

Kasai bölgesindeki güvensizlik dikkate alındığında 2017 sonuna kadar burada bir seçimin gerçekleşeceğini görmek zor.

Fakat seçimde ülkenin her bölgesinde oy kullanılırken Kasai'de kullanılamazsa, bu da seçimi kazanan kim olursa olsun meşruluğunu zedeleyecek.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir