22 Nisan 2024 21:41
Şu sıralar albümlerine de ismini veren Memento Mori World Tour ile dünya turnesinin son ayaklarını gerçekleştirerek kulakların pasını silen; dansları, jest ve mimikleriyle görsel olarak da izleyenleri içine hapseden efsane İngiliz synth-pop, alternatif rock elektronik grubu Depeche Mode'un (DM) yerli tribute/cover grubu Petch Mode, 27 Nisan'da İstanbul Blind'da sahneye çıkmaya hazırlanıyor. Grup, "Konserlerimize ilk kez gelenler, doğal olarak, sıradan bir cover grubu izleyeceklerini düşünüyorlar. Biz ise onlara beklentilerinin çok daha üstünde bir şov sunuyoruz." sözleriyle sahnede iddialı olduklarını ifade ediyor.
Vokalde Ege Kuran, gitar ve klavyede Sinan Güngörer, klavyede Mehmet Kartal ve davulda Özkan Purde'den oluşan yerli ama dinlediğinizde vokalde Dave, backte ise orijinale yakın sound ile ayırt edilemeyecek biçimde İngiliz grupla özdeşleşmiş grup konser öncesinde sorularımı yanıtladı.
Öncelikle grubunun isminin neden değiştiğini sormak isterim; sanıyorum Moodie Petch ile başladığınız bu yola artık Petch Mode olarak devam ediyorsunuz?
Evet, doğru! 2021’den beri konserlerimizi ‘Moodie Petch’ ismiyle verdik. 2023’te ise, yurt dışı konser organizasyonları netleşmeye başladı. Avrupa’da çalıştığımız menajerler ile yaptığımız toplantılarda ise nihayet ismimizin değişmesinin gerektiğine karar verdik.
Her ne kadar iyi olursanız olun, ne yazık ki Avrupa sahnesinde, tabiri yerindeyse, 1-0 yenik başlıyorsunuz. Ülkemizden yurt dışına ‘müzik’ ihraç etmek zaten operasyon olarak çok zor, konser organizasyonlarına gelince iş daha da karmaşık hâle geliyor. Bu süreçte, yurt dışı ve Avrupa arenasında daha hızlı tanınabilmek için, Depeche Mode ismiyle daha uyumlu bir isim bulmamız önerildi. Biz de hem Moodie Petch’i anımsatan hem de bir Depeche Mode Cover/Tribute band olduğumuzu daha belirgin ifade eden Petch Mode isminde karar kıldık.
Slogan olarak kullandığımız ‘The Petch Mode Experience’ ile ‘Depeche Mode konser deneyimi’ yaşattığımızı güzelce ifade edebildiğimizi düşünüyoruz.
Kimdir bu ekip; bir anda müzik piyasasına dalmadığınızı zaten dinleyenler de anlayacaktır... Bir kere ilk tribute konseriniz ne zaman başladı; daha önce neler yapıyordunuz?
Her birimiz, uzun süredir farklı projelerle müzik piyasasının içinde olan, olmaya çalışan kişileriz. Bunun dışında yaptığımız profesyonel işler de var. Mühendislik, mimarlık, eğitimcilik gibi farklı sektörlerde iş yapan ama müziğe de her zaman profesyonel disiplinle yaklaşmış kişileriz.
Projenin temelleri 2019’un son aylarında atıldı. 5-6 ay kadar süren, alt yapıların hazırlanması aşamasından sonra stüdyoda şarkıları çalışmaya başladık. Pandemiyi de fırsata çevirip, bir seneyi aşan bir süre boyunca sahne için aralıksız çalıştık. Haftalar, aylar süren miks, dengeleme, sound, arka plan videoları derken, ilk konserimizi 22 Ekim 2020’de, pandemiye rağmen oldukça kalabalık bir seyirciye verdik.
15.albümleri olan Memento Mori ile de aradan uzun yıllar geçse bile efsaneliğinden hiçbir şey kaybetmeyerek hatta yeniden Avrupa listelerine giren Depeche Mode'un tribute grubu olma fikri nereden hasıl oldu? Bunu müzik için bir şans olmaktan ziyade risk olarak gördünüz mü?. Bunu soruyorum çünkü ciddi bir DM hayranı var ülkemizde...
Depeche Mode, 80’lerden beri kendi alanlarında müzik piyasasına yön vermiş, Rock and Roll Hall Of Fame ödülü almış bir grup. Konserlerde de çok kuvvetli sound’ları, inanılmaz bir sahneleri var.
Proje daha fikir aşamasındayken, çevremizden ve piyasada müzik sektörünün farklı alanlarında çalışan kişilerden gelen tepkiler hep ‘Depeche Mode çalmak, icra etmek, altyapılarını hazırlamak çok zor. Bu yüzden cover gruplarının çalmayı pek de tercih etmediği bir grup; icra etmek, o sahneyi, o deneyimi yaşatmak zor!’ şeklinde oldu.
Bu tepkiler bizi daha da motive etti. Her birimiz, hem özel hayatlarında, hem de işlerimizde, normalden daha fazla disiplinli, çalışkan, durmak bilmeyen, biraz takıntılı insanlarız. ‘Depeche Mode zor, hakkıyla yapmak pek mümkün değil dendiği gün zaten kararımızı vermiştik. Büyük risk olduğunu biliyorduk, ama bu riski göze aldık.
Grubun YouTube sayfasındaki teaser'dan
DM müziği, gerçekten icra edilmesi çok zor, saatlerce emek harcanıp, üzerinde detaylı çalışılması gereken bir müzik tarzı. Ayrıca bu şarkıların, her Devotee’nin kalbinde önemli bir yeri ve anlamı olduğunun da farkındayız. Ümitsizliğe kapıldıklarında, hayata DM müziği ile tutunmuş bazı insanlar olduğunu dahi biliyoruz. Biz bu hassas dinleyiciyi kitlesini ikna edebilmeliydik!
Ulaşabildiğimiz DM hayranları, yaptığımız işi gönülden onaylamakla birlikte, hala ulaşamadığımız, bizi dinlememiş, sahnemizi görmemiş olan çok ciddi bir DM fan grubu olduğunu da biliyoruz.
Geçen seneki konser kayıtlarınızı YouTube üzerinden izledim. Dave'in kendine has danslarını da sahnede görebildiğimiz için neredeyse görsel olarak da Depeche Mode'u izlemiş hissi yaratıyorsunuz. Evet tribute'ün anlamı da o zaten. Fakat merak ettiğim izleyenler ne düşünüyor, gelen tepkiler nasıl? Grubun şarkıları dışında Dave Gahan'ın danslarına hayran olan bir kitle de var çünkü.
Depeche Mode’un sahnesinin kendine has ve eşsiz olduğunun hep farkındaydık. Tabii ki öncelikle müzikal açıdan ve sound olarak yaklaşmayı hedefledik. Ancak müziğin yanı sıra, gerek sahne kıyafetlerimiz, gerek ışık ve video şovuyla güzel bir deneyim yaşatmayı da sağlamaya çalıştık. Bir yandan Depeche Mode konserlerini izleyip, bir yandan da bu müziği ve şovu kas hafızamıza tamamen oturacak hale getirene kadar prova ederek içselleştirmeyi hedefledik. Biz sadece çalmıyor, bu muhteşem müziği adeta yaşıyoruz. Gelen tepkilerden de bunu ne derece başarabildiğimizi görebiliyor, mutlu oluyoruz.
Dave Gahan, Depeche Mode’un ‘yarısı’ olsa da başlı başına hayran kitlesi olan, ses tonu ve sahnedeki kendine has cüretkar, hakim duruşu ve seyirci iletişimi ile müzik dünyasının en önemli frontman’lerinden birisi.
Bir çok tribute grubunun yaptığı gibi frontman’leri bire bir taklit etmek, bir çok grup fanına olduğu gibi, bizlere çok itici gelen bir durum oldu hep. Bir grubun yaptığı müziği, anlattığı hikâyeyi, kalplerde o şarkıların bıraktıkları izleri aynı şekilde hissettirecek gruplar olmalı Tribute grupları. ‘Onlarmış’ gibi yapmaktan ziyade, ‘onlar’ gibi çalabildiğiniz noktada zaten işinizi yapmış oluyrsunuz.
Kendi tarzı ile Dave Gahan tarzını birleştirmiş, müzikal performansın da hakkını veren bir frontman’imiz var. Şimdiye kadar bu konuda aldığımız tepkiler hep olumlu yönde oldu. Türk devotee’lerinin bu yorumları yaparken, bizleri ve sahneyi, öncelikle müzikal açıdan değerlendirmeleri, bu konuda ne kadar hassas olduklarının ve müziği aslında ne kadar sevdiklerinin bir göstergesi oldu.
Depeche Mode'un dünya turnesinin bitmesinin hemen akabinde önce İstanbul'da ardından Almanya'da DM hayranları ve sevenlerinizle buluşacaksınız. Var mı daha sonra da bir bu konserlerin devamı?
Her ne kadar ülkemizde çalmayı çok sevsek de, Avrupa, Amerika ve Güney Amerika’da göz ardı edilemez bir DM topluluğu var. Ve enteresan olan bu topluluğun nesil atlayarak farklı kuşaklara da yayılmasına tanıklık etmek. Yaklaşık iki sene süren son Memento Mori turnesinin her ayağı Sold Out olmuş bir grup hâlâ Depeche Mode.
Bizlerin de hedefi projenin başından beri bu büyük topluluklara konser vermek, yapabildiklerimizi onlarla paylaşabilmekti. Yurt dışı, bu işin başından beri hedefimiz ama yaşadığımız ülkede ne yazık ki bu işlerin netleşmesi aylar, hatta yıllar alabiliyor.
Blind konserimizden sonra çıkacağımız mini Almanya ve Hollanda turu bizler ve yurt dışında çalıştığımız menajerler için çok önemli bir dönüm noktası olacak. Şu anda, onların deyimiyle bir ‘no name band’ olarak bilet satışlarımız beklenenin çok üzerinde gidiyor. Ayrıca, Kasım-Aralık dönemi için dört konserlik bir Kuzey Avrupa turu planı şimdiden yapılıyor. Bu işin devamının geleceğine yürekten inanıyoruz.
Olumlu olduğu kadar olumsuz yorumların da cüretkâr olarak yapıldığı sosyal medya platformu Ekşi Sözlük'te bile tek bir olumsuz yorum yok hakkınızda. Hatta X'te de şöyle bir taratınca bir kere dinleyenlerin diğer konserlerinize geldiğini okudum. Neler yapıyorsunuz bu sahneler için? Konser dışında nerelerde çalıyorsunuz?
Konserlerimize ilk kez gelenler, doğal olarak, sıradan bir cover grubu izleyeceklerini düşünüyorlar. Biz ise onlara beklentilerinin çok daha üstünde bir şov sunuyoruz. İzleyicinin bu algısı da konser başladığı anda değişiyor. Konser sürdükçe, izleyicinin katılımı artıyor ve sonunda adeta bir DM konseri ortamı oluşuyor. Bu da gittikçe daha fazla izleyici kitlesine hitap etmemizi sağlıyor
DM'nin kurucu üyesi Andy Fletcher'ın aramızdan ayrılışı DM için yeni bir döneme giriş diyebilir miyiz son albümlerindeki hüznü de göz anına alırsak, siz neler hissettiniz?
Memento Mori albümünün tamamında olup, müzikal dehasını, 50 yıllık dostluğunu paylaştığınız bir grup arkadaşınızı kaybetmek çok zor olsa gerek. DM tarihinin ’gizli’ kahramanı Fletch’in ani ölümü bizleri de çok şaşırttı, grubun nasıl bir yolda devam edeceği bizde de merak konusuydu.
Sevdiğimiz, değer verdiğimiz hiçbir şeyi kaybetmek istemeyiz elbet. Yakınlarımızı, sevgililerimizi, arkadaşlarımızı... Ama yaş aldıkça, olgunlaşma sürecinin doğal bir sonucu olarak, kayıplar ile yaşamayı öğreniyoruz. ‘Onlar yanımızda olsalardı, ne yapmamızı isterlerdi’ diye düşünerek yola devam etmenin en doğrusu olduğuna inanıyoruz.
DM, Andy Fletcher’ın arkasından aynen bunu yaptı. MM turnesinde verdikleri 112 konserde de arkadaşlarını andılar. Dave gökyüzüne bakarak World In My Eyes’da ‘Fletch’ diye bağırdı. Her konser, yüz binlerce insan onu andı. Seyretmesi çok duygu yüklü anlardı, bizleri de çok etkiledi.
Tabii ki bu soruyu es geçemem. DM şarkılarıyla anılarınız var mı? Benim duygularımın değişkenliğine göre farklı kodladığım şarkıları var. Bence öyle bir grup DM...
Müzikle bu kadar iç içe olup, hem de genç yaşlardan beri müzik yapan insanlar olarak yollarımızın o ya da bu şekilde Depeche Mode müziği ile kesişmemesi tabii ki mümkün değildi. Her birimiz için DM, aynı ya da farklı dönemlerde bir şekilde hayatımızda yer almıştı. Proje şekillenirken, şarkılar belirlenirken, bütün bu anılar da gündeme geldi.
Şu anki repertuarımızda, her ne kadar hiçbir parçayı diğerinden ayırt etmesek de, çalmaktan, dinlemekten, hislenmekten nispeten daha fazla keyif aldığımız parçalar tabii ki var.
Enjoy The Silence’ın konser versiyonundaki ara bölüm, In Your Room, Personal Jesus, son parça olarak çaldığımız Walking In My Shoes… Bunlar bizler için, daha derin anlamları olan şarkılar. BLIND konseri ve Avrupa konserleri kapsamında eklediğimiz Freelove’ı da bizim için özel parçalar arasında sayabiliriz.
Grubun canlı performanslarından bazıları:
© Tüm hakları saklıdır.