Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde 44 kişinin yaşamını yitirdiği Saitbey Sitesi davasında yer alan bilirkişi heyeti, Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçe vererek çekilme talebinde bulundu. Bilirkişi heyeti, kendilerinin ve ailelerinin hedef alındığını ileri sürdü. Saitbey Sitesi'nde babası Hasan, annesi Hatice, kardeşi Sudenaz ve dedesi Ökkeş Çayırcı'yı kaybeden Tuba Erdemoğlu "Sizin suç atfedilemez dediğiniz insanların elinde bizim sevdiklerimizin kanı var" dedi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde Kahramanmaraş'ın Dulkadiroğlu ilçesi Yahya Kemal Mahallesi'nde kentsel dönüşümle yapıldığı halde yıkılan Saitbey Sitesi'nde 44 kişi yaşamını yitirdi. Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 19 Ocak'ta görülen ikinci duruşmada tutuklu sanıklardan şantiye şefi Halil İbrahim Us, adli kontrol şartıyla tahliye edildi. 19 Nisan'da görülen üçüncü duruşmada da mahkeme heyeti, dosyanın yeniden bilirkişiye gönderilmesine karar verdi.
TIKLAYIN - "Deprem olsa bardak kırpırdamaz" denilen Said Bey Apartmanı’nda 44 kişinin ölümüyle ilgili dava başlıyor: "Kibrit kutusuyla yapılsa daha sağlam olurmuş!"
TIKLAYIN - Said Bey Apartmanı skandalı: 2015’te kentsel dönüşümle yıkılıp “depreme dayanıklı” denilerek yeniden yapıldı, 44 kişiye mezar oldu
TIKLAYIN: Skandal görüntüler: 44 kişiye mezar olan Said Bey Apartmanı böyle yıkılmış
Bilirkişi raporunun ardından 2 sanık tahliye edilmişti
Mahkemenin belirlediği uzman kişiler tarafından hazırlanan yeni bilirkişi raporunda, yıkımın zeminden kaynaklı olmadığı belirtildi. Müteahhit Hasan Çam'ın asli kusurlu olduğuna dikkat çekilen bilirkişi raporunda, şunlar kaydedildi:
"Sanık Hasan Çam'ın onaylı betonarme projesine aykırı olarak gerçekleştirdiği bu imalatlar ile göçme arasında teknik açıdan, bir illiyet bağı bulunduğu ve sanık Hasan Çam'ın bu nedenle asli kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Sanık şantiye şefleri Murat Kaş ve Halil İbrahim Us ile sanıklar Sehay Yapı Denetim firma yetkilisi Halil Yıldız ve uygulama denetçisi Yavuz Kaygısız'ın görev ve sorumluluklarını yerine getirmediğinin kesin nitelikte söylenemeyeceği, bu nedenle de teknik açıdan herhangi bir kusur atfedilemeyeceği, görüş ve kanaatine varılmıştır."
Bilirkişi heyetinin raporunun ardından 18 Temmuz'da sanık Halil Yıldız ve Yavuz Kaygısız tahliye edildi.
Bilirkişi heyeti çekilme talebinde bulundu
Bilirkişi heyetinde yer alan akademisyenler, Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçe yazarak çekilme talebinde bulundu. Bilirkişi heyeti, kendilerinin ve ailelerinin hedef alındığını ileri sürdü. Çekilme talebi dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:
"Yüce mahkemeniz dahil birden fazla mahkeme tarafından birçok dava dosyasında resen bilirkişi olarak görevledirildik. Yapılan görevlendirme kapsamında, talimat kalemince düzenlenen tensip zaptı tarihleri ve dosyaların tarafımıza teslimi sırasının esas alınması sonrası, heyet olarak sırasıyla her bir üyenin uzmanlık alanı kapsamında uzun süreli çalışma ve yoğun emek harcayarak verdiği katkı ile oluşan bilirkişi heyeti raporları UYAP sistemi üzerinden yüklenmeye başlanmıştır.
"Linç kampanyasına maruz kaldık"
Tam bu aşamada, tarafsız ve bağımsız davranma ile dürüstlüğü kendisine ilke edinen, Uluslararası Tahkim dosyalarında görev yapan, İstanbul Adliyelerinde binlerce dosyada görev alan ve İstanbul Bölge Adliye mahkemelerince raporları "takdire şayan" olarak nitelendirilen heyet üyeleri, isimleri ve çalıştığı kurumları dahi açık bir şekilde verilerek, bazı sosyal medya platformlarında ve TV kanallarında, haksız, taraflı bir şekilde ve iftira içerikli yorum ve haberlerle linç kampanyasına maruz bırakılmıştır. Dosya içeriğini okumadan, onaylı projeleri incelemeden, statik hesap detaylarını görmeden ve yapısal analizler gerçekleştirmeden kısacası konunun uzmanı olmayan, kişilerce yapılan bu iftira içerikli ithamlar, hedef göstermeler ve tehditler sosyal platformlarda halen sürdürülmektedir.
"Hedef gösteriliyoruz"
Heyet üyelerinin isimlerinin ve çalıştığı kurumun açıkça verildiği, kendilerinin ve ailelerinin hedef gösterildiği, hatta tehditlere varan söylemlerin korkusuzca ortaya atıldığı bir süreçte, yetkili makam ve kurumlarca da herhangi bir işlemin tesis edilmediği görülmüştür.
Heyetimizin yapılan görevlendirmeler sonrasında, yukarıda açıkça vurgulanan nedenlerden ötürü, tarafsız ve bağımsız bir şekilde çalışma imkanının ortadan kaldırılması nedeniyle dava dosyasına herhangi bir katkı veremeyeceği hususu ortaya çıkmıştır. Kaldı ki yaşanan tüm bu süreçlerde, akademik çalışmalarımız da büyük oranda aksama meydana gelmiştir.
Doktora, yüksek lisans ve lisans derslerimizin fazlalığı ile danışmanı bulunduğumuz öğrenci sayısının yüksekliği ve idari görevler ile bilim kurulu üyeliklerinden ötürü de bilirkişilik görevini süresi içerisinde yerine getiremeyeceğimiz anlaşılmıştır. Sonuçta, yukarıda yapılan gerekçelendirmeler kapsamında; heyet üyelerimize yapılan tüm bilirkişilik görevlendirilmesinden affımızı diler, gereğini saygılarımızla arz ve talep ederiz."
"Eleştirilerimiz birilerine rahatsızlık vermiş"
Saitbey Sitesi'nde babası Hasan, annesi Hatice, kardeşi Sudenaz ve dedesi Ökkeş Çayırcı'yı kaybeden Tuba Erdemoğlu, “5 kişilik heyetten oluşturulan bilirkişilerce hazırlanan raporda bu sanıklar için 'suç atfedilemez' ibaresi yer aldı. Nasıl suç atfedilemez? Bu raporu hazırlayan bilirkişi heyetine haklı bir eleştirimiz oldu. Bu eleştirilerimiz birilerine rahatsızlık vermiş” diye konuştu.
"Saitbey Sitesi davasında 4 duruşmayı geride bıraktıklarını ve 18 aydır adalet mücadelesi verdiklerini belirten Erdemoğlu, şunları söyledi:
Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden gelen bilirkişi raporunda sanıklardan; Halil Yıldız, Yavuz Kaygısız, Melike Yıldız, Halil İbrahim Us ve Murat Kaş asli kusurlu tespit edilmişti. Sizin bir evrakla dosyadan çekildiğiniz, hazırladığınız raporlarla bizim davamızın kaderi belirleniyor. Bizim davalarımız uzuyor. Sizin suç atfedilemez dediğiniz insanların elinde bizim sevdiklerimizin kanı var. Bu son bilirkişi raporuyla benim ailemin katilleri serbest bırakıldı. Normal hayatlarına devam ediyorlar. Benim ailem 18 aydır toprağın altında nefes alamazken onlar normal hayatlarına devam ediyorlar. Vicdan azabı hissediyorlar mı? Rahatsızlık duyuyorlar mı? Hayır. Ama biz 18 aydır toprağın altında olan ailelerimizle ölü gibi geziyoruz. Yaşamıyoruz." (ANKA)