İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Gülmira Kuruoğlu’nun 17 yıldır kurumda görev yapan İngiliz vatandaşı Nadine Freda Kemp’in iş akdini feshetmesi tepkiye neden oldu. Kuruoğlu’nun diğer İngiliz eğitimci Nigel Paul Ashley’i de emekli olmaya zorladığı, onların yerine kız kardeşi E.S.’yi işe aldığı öne sürüldü.
Nadine Freda Kemp’in avukatı Ahmet Serkan Göktürk, “Bu mağduriyetlerin giderilmesi için diğer tarafla görüşmeye çalıştık ancak günümüze kadar herhangi bir mağduriyet giderilmedi. Nadine hanım kanser rahatsızlığına sahip birisi. Şu anda çalışmadığı için çalışma izni de yok. Ve çok büyük bir mağduriyet yaşıyor. Bunun giderilmesi için hukukçu olarak gereken ne varsa yapmaya devam edeceğiz" dedi.
Eğitim-Sen İzmir Üniversiteler Şubesi Başkanı Ümit Akıncı ise, “Yüksekokul müdürünün yine ana dili ya da uzmanlık alanı İngiliz dili olmayan kız kardeşini işe aldığı iddiaları ciddi boyutlara varmışken ana dili İngilizce olan ve on yedi yıldır kuruma hizmet eden kısacası kamu yararı tartışmasız İngiliz vatandaşı bir üniversite emekçisinin işine son vermesi hiçbir teamül ya da akademik ilkeyle bağdaşmamaktadır” değerlendirmesini yaptı.
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde yaşanan atama krizleri gündemdeki yerini korurken, Yabancı Diller Yüksekokulu da sözleşme fesihleriyle gündeme geldi. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu’na Kasım 2020'de müdür olarak atanan Rus Dili ve Edebiyatı alanında uzman Gülmira Kuruoğlu’nun İngiliz vatandaşı öğretim görevlisi Nadine Freda Kemp’in iş akdini kanser tedavisi gördüğü bir dönemde ve emekliliğine 1,5 yıl kala feshetmesi tepkilere neden oldu. Diğer İngiliz vatandaşı akademisyen Nigel Paul Ashley de yönetimden "baskı" gördüğü için emeklilik kararı aldığı öne sürüldü. Yüksekokul Müdürü Kuruoğlu’nun iki akademisyenden boşalan kadrolardan birine Dili ve Edebiyatı mezunu olan ve İngilizce bilmeyen kız kardeşi E.S. işe aldığı da iddia edildi.
Yaşananları anlatan Avukat Göktürk, şunları söyledi:
"Nadine Hanım son iki yıldır çalışmasında Dokuz Eylül Üniversitesinde büyük sıkıntı ve sorunlar yaşadığını söyledi. Okulda yaşadığı ücret kesme ilişkin cezalar ve çeşitli baskılar yapıldığını, özellikle yabancı eğitim görevlerine karşı bu baskı çok fazla olduğunu belirttiler. Sözleşmelerinde daha diğer çalışanlara ve akademisyenlerimizden daha güçlü ücretler aldıklarını, ücretlerini ve keşifler yapıldığını bildirdi. Biz bunlara ilişkin ilgilerle konuştuk. Görüştük. Görüşmelerimizi tekrarlamayacağını ve söylediği gibi olmadığını belirttiler. Bir zaman sözleşmeye ve bordolarda yaptığımız incelemede var olan sıkıntıları tespit ettiğimizi ve bunun tekrarlanmaması gerektiğini belirttik. Ancak yine süre gelen zamanda tekrarlandı.
"Okulda baskılar yabancı öğretmenlere karşı giderek arttı"
Bu tekrarına ilişkin Nadine Hanım için ihtar çektik. Ancak bu ihtarnameye bu zamana kadar bir buçuk yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ cevap alamadık. Okulda baskılar yabancı öğretmenlere karşı giderek arttı. Hatta çeşitli bahanelerle yabancı öğretmenlere Nadine Hanım da dahil olmak üzere disiplin soruşturmaları açıldı. Disiplin soruşturmaları görevini yapmadığına ya da derslere girmediğine ilişkin soruşturmalardı bunlar. Nadine Hanım, bütün derslerine geliyordu bir aksama yapmıyordu.
Fakat disiplin soruşturmaları gibi işlem yapılmadı cezalar aldılar. Daha sonra en son süreçte çoğu yabancı eğitim öğretim görevlilerinin sözleşmeleri yenilenmedi ve büyük bir mağduriyet taşıdılar. Bu mağduriyetlerin giderilmesi için diğer tarafla görüşmeye çalıştık ancak günümüze kadar herhangi bir mağduriyet giderilmedi. Nadine Hanım, kanser rahatsızlığına sahip birisi. Şu anda çalışmadığı için çalışma izni de yok. Ve çok büyük bir mağduriyet yaşıyor. 28 yılını Türkiye'de üniversitede eğitime harcamış bir kişiden bahsediyoruz. Bugüne kadar geldiğimiz süreçte yaşanan mağduriyet hiç hak edilen bir mağduriyet değil. Bunun giderilmesi için bizimle hukukçu olarak gereken ne varsa yapıp çalışmaya devam edeceğiz."
"Yaşanan olay kurumun yükseköğretimde uluslararasılaşma misyonunu ayaklar altına alacak niteliktedir"
Khakkında değerlendirmelerde bulunan Eğitim-Sen İzmir Üniversiteler Şubesi Başkanı Ümit Akıncı ise şunları kaydetti:
“Yabancı Diller Yüksekokulu’nda yaşananlar, ehliyet ve liyakatin ortadan kalktığı durumda neler yaşanabileceğinin tipik bir örneğidir. Fakat sonuçları itibarıyla kurumun yükseköğretimde uluslararasılaşma misyonunu ayaklar altına alacak niteliktedir. Üyemiz ve DEÜ Yabancı diller yüksekokulu öğretim görevlisi, İngiliz vatandaşı Nadine Freda Kemp’ın sözleşmesi on yedi yıldır her yıl yenilenirken, bu yıl yönetim üyemizle sözleşmeyi yenilememe yoluna gitti. Ana dili ya da uzmanlık alanı İngiliz dili olmayan bir kişinin yabancı iller yüksekokuluna müdür olarak atanması, işe alımlar, disiplin soruşturmaları ve hukuka aykırı gerekçelerle yapılan iş akdi fesihleriyle gündemden düşmeyen hukuksuzlukları beraber getirmiştir. Yüksekokul babasının vefat haberini alan üyemizi aynı gün soruşturma için okula çağırmaktan imtina etmeyen yöneticilerin elinde ciddiyetten uzak, keyfiyet ile bezenmiş bir yapıya bürünmüştür.
"Akademik ilkeyle bağdaşmamaktadır"
Yüksekokul müdürünün yine ana dili ya da uzmanlık alanı İngiliz dili olmayan kız kardeşini işe aldığı iddiaları ciddi boyutlara varmışken ana dili İngilizce olan ve on yedi yıldır kuruma hizmet eden kısacası kamu yararı tartışmasız İngiliz vatandaşı bir üniversite emekçisinin işine son vermesi hiçbir teamül ya da akademik ilkeyle bağdaşmamaktadır. YÖK'ün uluslararasılaşma misyonuna aykırılığı bir Türkiye ile İngiltere arasında sosyal güvenlik ve istihdam alanında imzalanmış olan anlaşmalara ve ahde vefa ilkesine atıfla yaşananların diplomatik alandaki risklerini özellikle dikkat çekmek isteriz. Emekçilerin yaşadığı sorunları dile getiren, çözüm üreten ve her fırsatta çözümün bir parçası olmak için çabalayan sendikamız içinde genel merkez yöneticilerinin de olduğu bir heyet için Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürlüğünden 24 Temmuz haftasında sorunu gündeme getirmek ve çözümleri konuşmak için bir randevu talep etmiştir. Fakat randevuya herhangi bir olumlu geri dönüş olmamıştır. Üniversite yönetimini daha fazla skandal yaşanmadan ve ülkemizin uluslararası prestijini daha fazla zedelemeden inisiyatif almaya davet ediyoruz.” (ANKA)