27 Mart 2024 16:13
Demokrasi ve Atılım Partisi'nin (DEVA) Ankara adayı, eski Anayasa Mahkemesi üyesi Celal Mümtaz Akıncı, "Melih Gökçek’ten sonra Mansur Yavaş’ın başkan olması bir şans… Çünkü çok kötü yönetilen bir Ankara söz konusuydu. Benim şanssızlığım belki AK Partili bir belediyeden sonra aday olmamak. O kadar kötü yönetildi ki Ankara, Mansur Yavaş ekseriyetini düzeltti. Yiğidi öldür hakkını teslim et derler. Şeffaflık, ihalelerdeki yolsuzluğun önlenmesi, kayırmacılık yapılmaması… Doğru şeyler yaptı. Bunlar belediyelerde olmazsa olmaz kurallar" dedi.
Bu pazar yapılacak yerel seçimlerde CHP'nin Ankara adayı Yavaş ve Cumhur İttifakı'nın adayı Altınok'a karşı yarışacak Akıncı, partisinin "Denenmişleri tekrar denemeye mecbur değilsin Ankara" sloganıyla Ankaralılarla ilçe ilçe buluşmaya devam ediyor. Altınok hakkında da açıklamalarda bulunan Akıncı, "Çok başarılı bir belediye başkanlığı söz konusu olur da bu başarısından dolayı siz de Ankara Büyükşehir Belediye başkanlığını en iyi şekilde yapar diye düşünürsünüz. Ben başarılı bir süreç yaşadığını düşünmüyorum. Parti olarak yaptıkları Ankapark gibi projeleri de dikkate alarak seçilmesi halinde de yeterli bir hizmet vereceği kanaatinde değilim" diye konuştu. T24'ün sorularını cevaplayan Akıncı, şunları söyledi:
"Melih Gökçek’ten sonra Mansur Yavaş’ın başkan olması bir şans… Çünkü çok kötü yönetilen bir Ankara söz konusuydu. Benim şanssızlığım belki AK Partili bir belediyeden sonra aday olmamak. O kadar kötü yönetildi ki Ankara, Mansur Yavaş ekseriyetini düzeltti. Yiğidi öldür hakkını teslim et derler. Şeffaflık, ihalelerdeki yolsuzluğun önlenmesi, kayırmacılık yapılmaması… Doğru şeyler yaptı. Bunlar belediyelerde olmazsa olmaz kurallar.
Hizmetleri en ekonomik ve hızlı şekilde getirme sözü veriyorum. Yavaş'ın sosyal konutların yapımı konusunda yeterli bir performans gösteremediğini düşünüyorum. Trafikle ilgili de öyle. Hepimizin şikâyet ettiği şey yüksek ev kiraları ve yüksek satın alma bedelleri... Dar gelirlilerin ev ihtiyacının çözülmesi çok önemli. Belediyenin bazı kupon arsalarını yandaşa satmak, pazarlamak yerine belediye iştiraklı şirketler aracılığıyla o inşaatları yapıp oralardan elde ettiğimiz gelirlerle sosyal konutlar yapmak istiyorum.
Bildiğiniz gibi belediyeler metro gibi hizmetleri sağlayabilmek için dış kaynaklı krediye başvuruyorlar. İçten kredi almak istiyorlar ama devlet bankaları iktidar yandaşı olmayan belediye başkanlarına kredi vermek istemiyor. Bu sebeple belediyeler ihtiyaçlarını kendi öz kaynaklarıyla gidermeli.
Ankara’da, önceki belediye başkanı döneminde şu anda belediye başkanlığının bulunduğu yerin -yani eski AŞTİ- yanında Ego otobüslerinin bulunduğu bir yer vardır, çok geniş bir alan. Önceki belediye başkanı burayı imar değişikliği yaparak sattı. Oraya şimdi ucube, Merkez Ankara diye bildiğimiz devasa beton bloklar yapıldı. Oradan çok büyük bir rant devşirildi. Hatta satılamayan bloklardan bir tanesi İller Bankası’na satılmış durumda.
İller Bankası’nın mevcut binası Altındağ Belediyesi’ne devredilip binamız yok denilerek oradan bir blok İller Bankası’na satıldı. Bir blok da Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından yurt yapılması amacıyla satın alındı. Bu sefer de tadilatlar başlatılmış. Sonradan yapılan ek kök su tesisatından akıntılar başlamış. Kamu kaynakları ne kadar kötü kullanılırsa sonuçlar da o kadar kötü oluyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi o alandaki binaları iştirakleriyle kendisi yapabilseydi oradan çok daha büyük gelir elde edilebilirdi ve o gelirle de sosyal konutlar yapılabilirdi.
Ankara’nın trafiği İstanbul’un trafiği gibi olmaya başladı. Şimdiden bunun önünü almak lazım. İmar planları yapılırken alternatif yollar açılacak şekilde düzenleme yapılırsa ana artere mecbur kalınmaz. Aynı istikamete giden birçok yol olur böylece. Bunların uzun vadeli olarak master plan şekilde yapılması lazım. Sonradan kamulaştırma yaparak binaları yıkmak da kaynak israfı çünkü.
Trafikte yapay zekadan yararlanılmalı. Trafik ışıkları zaman ayarlı. Yapay zeka ile beklemeler ortadan kaldırılabilir. Tali yollardan gelen kimse olmadığında o yollara kırmızı, anayola yeşil yakılarak trafik hızlandırılabilir.
Belediye hizmetlerinde yapılacak şey işi ehline vermek, ben hukukçuyum, her şeyi bilemem. Dünyadaki aynı birimler sorunları nasıl çözmüş, en akılcı ve hızlı şekilde… Bunlara bakmalıyız.
Sokak hayvanlarının rehabilite edilmesi lazım. Hayvanların yaşamaya hakkı var. Onlara en rahat yaşayacakları ortamı sağlamalıyız. Bakımsız ve aç bırakılıyorlar. Cezaevine kapatılmış gibi sokak hayvanlarına işkence ediliyor. Barınaklar cezaevleri gibi değil, onların yaşayacakları şekilde planlanmalı. Resmi dairelerde ziyan edilen yemekler de personele eğitim verilerek ayrıştırılmalı, mama yapılmalı.
Türkiye olarak güneş enerjisinden yeterince yararlanmıyoruz. Termik santrallerle enerji üretiyoruz. Nükleer santraller de büyük risk. Almanya bizden daha çok güneş paneline sahip. Belediye hizmetlerinde güneş enerjisi kullanılmalı.
Ankara’daki en büyük sorunlardan biri trafik, ikincisi iklim… Sık sık barajlardaki su oranlarını takip ediyoruz. Acilen Ankara’nın susuz kalmaması adına önemler alınmalı. Su sorunu küresel ısınma sebebiyle Ankara’da da ortaya çıkacak. Barajlardaki suyun buharlaşmasını önlemek amacıyla önlemler alınmalı.
Ankara’nın su şebekesi eski. Vana ve borularda patlamalar meydana geliyor. Ancak asfaltın yüzeyine çıkarsa fark ediyoruz. Temiz su şebekesi Ankara’da elden geçirilmeli. Eski borularda da asbest varsa bir an önce değiştirilmeli. Ankaralılar musluktan su içebilmeli. Suyun iki kez evlerde kullanılmasının yolu açılmalı.
Yeterli otoparkımız yok. Özellikle eski mahallelerde sokaklar araçlar tarafından işgal edilmiş durumda. Asansörlü pratik, modern otoparklara ihtiyacı var Ankara’nın. Her yeni binaya da yeteri kadar otopark zorunluluğu da getirilmeli. Kapalı yeraltı otoparkları yapılmalı.
Sığınmacı sorunu var. Ülkelerine geri dönmeleri için belediyeler ulaşım desteği vermeli. Belediyelerde bu insanları sınır dışı etmek için zaten yetki yok. Gönderilemeyenlere de iş bulmaları için, uyum sağlamaları için çalışmalar yapılmalı. Dil öğrenmeleri için eğitime tabi tutulmalılar. Barınma konusunda da belirli bölgelerde öbekleşmeleri yerine sosyal konutlarla öbekleşen nüfus dağıtılmalı.
Sığınmacılar bakanlığımız yok. Plan yapılmış değil. Madem hükümet bu noktada çaba göstermiyor, belediyeler de kendi sınırları içindeki sığınmacılar için çözüm bulmalı. Görmezden gelmek kar topu olan sorunu çığ haline getirir. Bu, güvenlik sorunu da yaratır. Gettolaşma ortadan kaldırılmalı.
Ankara’da öğrenci yurtları yetersiz. Bazı öğrenciler barınamadıkları için okullarını terk ediyorlar. Ankara’daki öğrenci ve yurt sayısı belli. Yurt-Kur ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile çalışılarak yurtlar yapılmalı. Siyasi çekişmelerle bir yere varılamaz.
Mükerrer yardımlar yapılmamalı. Ne belediyeden ne sosyal dayanışma ve yardımlaşma vakfından yardım alamayanlar var. Zaruret sıralamasına göre, insanların çalışma gücü yoksa yardımlar yapılmalı. Çalışma gücünde, imkânında olan insanlara para kazanacakları alanlar yaratılmalı. Çalışabilecek kişilere sosyal yardım vermeyi adaletsiz buluyorum. İş imkanı sağlarsanız zaten onlara sosyal yardım vermeye gerek kalmaz. Sosyal Yardım ve Dayanışma vakıfları ile de koordineli çalışılmalı.
Eymir ve Mogan çok bakımsız, buralar için yeterli çalışma yapılmadı. Eymir için ODTÜ ile protokol yapıp oranın daha temiz, daha yeşil hale getirilmesi önemli. Zaman zaman tamir edilmesine rağmen Eymir içindeki yollar da kötü durumda. Eymir içindeki işletmelerde fiyatlar da yeterince uygun değil. Doğal yapıyı bozmadan oraya belediyenin işletileceği kafeler yapılabilir. İstanbul’da Beltur var biliyorsunuz. İstanbul’da yapıldığı gibi bu tip yerler Ankara’da belediyeler tarafından işletildiğinde fiyatlar çok daha makul olur. Son dönemde emekliler aylığından yakınıyor, ekmeği, bakliyatı en ucuz nereden alabilirim diye düşünüyorlar. Ankaralıların, emeklilerin çaylarını içebilecek, kahvaltılarını yapabilecekleri, uygun fiyata gıda alabilecekleri yerlere ihtiyaçları var.
Öğrencilere ailesinin verdiği harçlık yetmiyor. Yurda yerleşmiş olsalar bile bir yere oturup rahatça çay bile içemiyorlar. Belediye, üniversite öğrencileri ve emekliler için para kazanabilecekleri alanlar yaratmalı. Üniversite öğrencilerine part time, emeklilere de emekli olmadan önceki işleri göz önünde bulundurularak kendi branşlarına göre iş imkânı sağlanmalı. Emeklilere kendi evlerinde tüketebilecekleri meyve, sebze ve yeşilliklerini üretebilmeleri için ücretsiz hobi bahçeleri temin edilebilir. Avrupa’da yaşlılar/emekliler bunu yapıyor. Kadınların da ekonomiye katkı sağlaması ve para kazanması için belediye eliyle kooperatifler kurulmalı.
Enflasyonun sebebi arzın az, talebin fazla olması. Yeterli üretim yapamadığımız için fiyatlar yükseldi. Son zamanlarda en büyük sıkıntımız tarım. Belediyeler mazot, gübre, saman desteği veriyor. Bu projeler isabetli ama yaygınlaştırılmalı. Yurt dışından yine et hayvanı ithal eder hale geldik. Ukrayna’dan buğday, arpa alıyoruz. İç arz, üretim yetmiyor. Sosyal belediyecilik kapsamında özellikle genç nüfusun tarımsal bölgelere gitmesi özendirilmeli ve kolaylaştırılmalı. Eskiden kendi kendine yeten ülkelerden biriydik, bununla övünüyorduk ama artık özellikle tarımsal alanda böyle bir ülke olmaktan çıktık. İç üretimi artırmamız gerekiyor.
Ankara’nın başkente yakışır bir fuar alanı yok. ATO var, kısıtlı alana sahip. Mevcut Ankapark’ın alanında yapılanlar en az zararla harekete geçirilmeli. Ankapark’ın bulunduğu alanı Ankara’ya güzel bir fuar alanı olarak kazandırmak projelerimiz arasında.
Biz gerçekleşmesi mümkün vaatlerde bulunuyoruz. Sırf oy almak için verilen vaatler etik açıdan doğru değil. O 3 veriyorsa ben 5 veriyorum demek doğru değil. Bir defa kimin parasını kime veriyorsunuz? Partinin ilkeleri dışındaki şeyleri vadetmek de o ilkelerin dışına çıkmış olur. Etik ilkeler beyannamemiz var. Tüm adaylar bunu imzaladı. Topluma söz vererek aday olduk."
Eski DEVA Partisi Ankara İl Başkanı Nutku Akın, belediye başkanı adaylarının belirlenme sürecinde kendisiyle istişare edilmediğini, bazı adayları WhatsApp yoluyla öğrendiğini söyleyerek istifa etmişti. Akıncı’nın tepki gösterdiği adaylar arasında kendisinin olmadığını söyleyen Akıncı, şunları söyledi:
“Ben Nutku Beyi severim, saygı duyuyorum kararına. Duygusal hareket ettiğini düşünüyorum. Nutku Bey benim adaylığımın öncesinde istifa etmişti. Hesabi değil hasbidir. Keçiören adaylığı için öneri vermiş diye duydum. Önerdiği kişi aday olarak seçilmedi."
DEVA'nın aday belirleme süreci hakkında da konuşan Akıncı, "Partimizin il ve ilçeler için aday belirleme sürecinde bu işi yapabilecek ehliyet ve liyakatte belirlemeler yapıldı. Kıl kırk yarıldı" diye konuştu.
Erdoğan’ın başbakanlığının dördüncü ayında, Gökçek’in ABB Başkanı olduğu 18 Temmuz 2003 tarihinde temeli atılan ve geçen hafta apar topar açılışı yapılan Keçiören sınırları içindeki Cumhuriyet Kulesi hakkında da daha önce sosyal medyadan paylaşımda bulunan Akıncı, Cumhur İttifakı Ankara adayı Turgut Altınok’u şöyle eleştirdi:
“Sloganları, ‘hızlanma zamanı.’ Günler önce Keçiören belediye Başkan adayımız Hamza Aydoğdu ile sohbet ederken kendisi, 2008'den beri Cumhuriyet Kulesi’ni bitiremediklerini, seçimin yaklaşması sebebiyle kulenin açılışını yapacaklarını söylemişti. ‘Hızlanma zamanı diye billboardlara koymuşlar, bu nasıl hızlanmaktır?’ demiştim. Bu, söylemleri ile icraatları arasındaki yaman bir çelişki. Çok başarılı bir belediye başkanlığı söz konusu olur da bu başarısından dolayı siz de Ankara Büyükşehir Belediye başkanlığını en iyi şekilde yapar diye düşünürsünüz. Ben başarılı bir süreç yaşadığını düşünmüyorum Sayın Altınok’un. Parti olarak yaptıkları Ankapark gibi projeleri de dikkate alarak seçilmesi halinde de yeterli bir hizmet vereceği kanaatinde değilim.
İnşallah biz seçilirsek icraatlarımızla ve her şeyden önce adalete riayet ederek, yolsuzluğa, israfa, suistimale izin vermeden belediye kaynaklarını kendi paramızmış gibi harcayarak… Ben bunu kendi paramla olsaydı alır mıydım? Diyerek yapacağız.”
Anayasana Mahkemesi'nin bugününü de değerlendiren eski AYM üyesi Akıncı, şunları söyledi:
“AYM, yargı oranları arasında en çok güvenilen kurumlardan bir tanesi. Şimdiye kadar toplumun ihtiyacına cevap veren, sorunlarını çözen kararlar verdi. Özellikle vatandaşlarımıza 2010'da bireysel başvuru hakkı tanındıktan sonra... Önceden Türkiye'de başvuru yolları tükendikten sonra vatandaşlarımız AİHM'e gidiyorlardı. Bu bir ülke için kabul edilebilir bir durum değildi. Basit bir ifadeyle, 'Ben Türkiye'de adalet dağıtamıyorum, git hakkını AİHM'de ara' diyorduk öncesinde. Bireysel başvuru benim de çok desteklediğim bir reform. Büyük bir prestij sağladı ülkemize de.
Ergenekon ve Balyoz sürecinde bazı tanıkların, kuvvet komutanlarının, dinlenilmediği, eksik bir yargılama süreci yürütüldüğü ve adil kararlar verilmediği yönünde yakınmalar vardı. Hükümlülerin başvurusu üzerine AYM ihlal kararı verdi biliyorsunuz. Engin Alan ile birlikte 230 hükümlüyle ilgili ihlal kararı verilmiş oldu. Bu hak ihlali kararından sonra Alan milletvekili oldu Milliyetçi Hareket Partisi'nden. O dönemde Sayın Bahçeli, 'İyi ki AYM var, AYM üyelerinin alnından öpüyorum' mealinde ifadelerde bulunmuştu. Ama ilerleyen zamanda AYM'ye karşı bir husumet beslenmeye başlandı. Buna son dönemde iktidar kanadı da Atalay kararıyla katıldı.”
© Tüm hakları saklıdır.