Politika

DEVA Partili Kâya Ösen'den TÜSİAD yöneticilerine yurt dışı yasağı getirilmesine tepki: Uçurumun kenarındaki ekonomiyi kayalıklara itiyorlar

20 Şubat 2025 16:12

Güncelleme: 20 Şubat 2025 16:35

DEVA Partisi İzmir Milletvekili Seda Kâya Ösen, TÜSİAD Başkanı Orhan Aras ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Arif Aras’a soruşturma açılmasına TBMM Genel Kurulundan tepki gösterdi. “İş dünyası üzerine baskı kurmak, uçurumun kenarında ilerleyen ekonomiyi kayalıklara itmektir” diyen Ösen, tepkisini “Sermaye yandaşlara geçsin diye gerçekler örtbas ediliyor” ifadeleri ile dile getirdi.

TBMM genel kurul kürsüsünden iktidara seslenen İzmir Milletvekili Ösen, “Dürüst olun bizim demokrasi gibi bir derdimiz yok deyin!” dedi.

Ösen’in açıklamaları şu şekilde:

"Demokrasi bağımsız yargıya uymak demektir" 

"Tüm partilerin, tüm liderlerin ağzından düşürmediği demokrasi hakkında konuşmak istiyorum bugün. İstisnasız her parti gerek parti programlarında gerek açıklamalarında demokrasiye verdiği önemden bahsediyor fakat iş eyleme döküldüğünde ortaya çok farklı bir tablo çıktığını görüyoruz. Demokrasi, sadece dört beş senede bir seçim yapmak ve çıkan sonuca göre çoğunluğu sağlayan iktidarın kafasına estiği gibi hareket ettiği bir yöntem değildir.

Demokrasi, en ufak azınlığın bile o çoğunluk kadar hakkının korunması ve eşit vatandaş olmasıdır. Demokrasi, iktidarın her istediğini denetimsiz olarak yapması ve güçler ayrılığı prensibini göz ardı etmesi hiç değildir. Aksine, iktidarın en muktedir ve en güçlü olduğu anda bile bağımsız yargı kurallarına uyması demektir. Demokrasi, yasama, yürütme, yargı dışındaki sistemin temel taşı olan medya ve sivil topluma saygı demektir. Bu pencereden bakınca, demokrasiyi ağzına sakız yapanların aslında zerre kadar bu fikri benimsemediğini ve önemsemediğini görüyoruz.

"TÜSİAD haksız ya da eksik söyledi?"

Sivil toplum bu ülkede yıllarca baskı altında tutulan ve vesayet altına alınmaya çalışılan, uslu çocuk olması istenen bir yapıdır. Dünyadaki örneklerine bakınca, ülkemizde sivil toplumun bu kadar geç gelişmiş olması, sadece 20-30 yaşındaki derneklerin bile kendilerini köklü olarak ifade etmesi, işte bu tahammülsüzlük ikliminin bir sonucudur.

Bir milletvekili olarak değil, uzun yıllar sivil toplumda görev almış, yedi sene iş dünyası STK'lerinde başkanlık yapmış bir vatandaş olarak bugün söylemek isterim ki sivil toplum bugün hiç olmadığı kadar baskı altındadır. Kendi temsil ettiği grubun sorunlarının çözüm önerini dile getirmemesi için baskı altında tutularak âdeta tehdit edilmekte ve işlevsiz hâle getirilerek itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Buradan sizlere soruyorum, kıymetli milletvekilleri, TÜSİAD haksız veya eksik olan ne söyledi? Bugüne kadar eleştirdiğiniz patronlar iş barışının devam etmesi için toplumun geri kalanının sözcülüğünü yapıyor, fark ediyor musunuz?

"Uçurumun kenarında ilerleyen bir ekonomiyi kayalıklara itmektir"

Sivil toplum kuruluşları dünyada da ülkemizde de toplumsal sorunun çözümüne destek olmak için kurulmuşlardır. Sivil toplum kuruluşları devlet ve millet arasındaki köprünün daha sağlam olması için çalışmaktadır. STK'ler zor zamanda milletin yaralarını sarmayı, toplumun daha ileriye sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlamayı görev bilmişlerdir. STK'ler ülke ve toplumsal hayat açısından bu kadar mühimken Türkiye'nin en büyük iş dünyası STK'sine soruşturma açmak aslında doğrudan halka soruşturma açmak demektir. Daha ileri götürmek gerekirse iş dünyası üzerine baskı kurmak, uçurumun kenarında ilerleyen bir ekonomiyi kayalıklara itmektir.

"Dürüst olun bizim demokrasi gibi bir derdimiz yok deyin!"

Sayın Hükûmet yetkilileri, sizleri samimiyete davet etmek istiyorum. Sadece dünyada iyi gözükmek için, yabancı para çekmek için orta oyunu oynamanıza gerek yok. Dürüst olun, çıkın ve "Bizim demokrasi diye bir derdimiz yok, farklı seslere de farklı fikirlere tahammülümüz yok." deyin, kendinize demokrasi makyajı yapmanıza da gerek yok.

Sesiniz çok çıkıyor diye, bağırıp, çağırıp, tehdit edip parmak sallıyorsunuz diye, kendi yandaşlarınıza para akıtmak için sermaye el değiştirsin diye gerçekleri örtbas edemezsiniz. Bu ülkenin saygın, vatansever ve Türkiye bir nebze olsun ileri gitsin diye dertlenen iş insanlarına sadece zorunuza giden gerçekleri söylediği için, sadece başarısızlıklarınızı yüzünüze vurduğu için gözaltına alarak çökerttiğiniz ekonominin yarattığı sorunları gizleyemezsiniz; mızrak çuvala sığmıyor artık. İşte bu da AK PARTİ Türkiye'si, işte Türkiye Yüzyılı."