22 Kasım 2017 18:23
Adana\'da rehine kurtarma operasyonu (EK)
1)\"HER ŞEYİ GÖZE ALMIŞTIM\"
Adana\'da ablası ve 2 yeğenini rehin aldıktan sonra düzenlenen operasyonla yakalanan Fatih Kahya, \"Herşeyi göze almıştım. Yaralanan polise ben sıkmadım polis kendine sıktı. Cezaevi firarisi olan adam teslim olur mu?\" dedi. Geniş güvenlik önlemi altında sağlık kontrolüne getirilen Kahya, \'Hürriyeti yoksun bırakma, polise mukavemet, özel harekat polisini silahla yaralama ve cezaevinden kaçma\' suçlarındanmahkemeye sevk edildi.
Görüntü Dökümü
------------------------
- Zanlının Adli Tıp Birimi\'ne getirilmesi
- Zanlının konuşması
- Adli Tıp Birimi\'nden çıkarılması
- Zanlının konuşması
- Polis aracına bindirilmesi
- Adli Tıp Birimi genel görüntüsü
SÜRE:01\'10\" BOYUT:71,3 MB
Haber-Kamera:Çağlar ÖZTÜRK/ADANA,(DHA)
====================================================
2)EKSİ 4 DERECEYE DAYANIKLI FASULYE TOHUMLARI TESPİT EDİLDİ
TÜRKİYE\'nin yüksek kesimlerindeki yaylalarda yok olmaya yüz tutmuş 829 fasulye çeşidi tohumundan, Bolu ve Antalya\'daki tarla ve sera üretimleri ile laboratuvar çalışmaları sonucunda eksi 4 dereceye kadar dayanan 8 fasulye türü belirlendi. Üretiminde de başarı sağlanan fasulye türlerinin çiftçinin kullanımına sunulması hedefleniyor. Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Ziraat Fakültesi, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi ve Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM) işbirliğinde yapılan Uluslararası TÜBİTAK destekli projeyle, soğuk stresine ve dona dayanıklı fasulye çeşit adayları geliştirildi. \'Soğuğa Toleranslı Taze Fasulye Çeşit Geliştirilmesi Projesi\' AÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Davut Karayel, projenin yürütücüsü Prof. Dr. Fakik Kantar ve ekibi tarafından tanıtıldı. Yaklaşık 3 yıldır süren proje kapsamında, Türkiye\'nin yaylarından topalanan 829 fasulye çeşidi arasında soğuk ve dona dayanıklı 50 çeşit belirlenerek, bu çeşitlerle ilgili hem Bolu\'da tarlada hem de Antalya\'da sera ve açık havada deneme üretimleri yapıldı. 50 çeşit arasında ise eksi 4 dereceye kadar dayanıklı 8 türün üretiminde başarı sağlandı.
Proje kapsamında Türkiye\'nin yaylalarından toplanan fasulye türlerinin büyük bölümünün çok az bilinen, bilinmeyen veya yok olmaya yüz tutmuş türler olduğuna dikkati çeken proje yürütücüsü Prof. Dr. Faik Kantar, 829 yerel fasulye genotipi kullanılarak 3 yıllık laboratuvar testleri, moleküler çalışmalar ve arazi deneme üretimleri yapıldığını söyledi.
EKSİ DERECEYE DAYANIKLI 8 TÜR
Laboratuvar testlerinde eksi 4 dereceye kadar dayanıklı türlerin ilkbahar erken ekimleri için Bolu koşullarında ve sonbahar geç ekimleri için Antalya şartlarında 2 yıl tarla ve sera denemelerine alındığını anlatan Prof. Dr. Kantar, \"Tarla denemeleri sonucunda ilk aşama soğuğa dayanıklı 50 türe indirildi. Bu türler arasından da eksi 4 dereceye kadar dayanabilen 8 tür taze ve kurufasulye çeşit adayları belirlendi\" dedi.
ANTALYA\'DA ISITMASIZ BAŞARILI SONUÇ
Eksi 4 dereceye kadar dayanıklı türlerin Hakkari, Erzurum, Van, Malatya gibi illerin yüksek yaylarından toplanan yerel türler olduğunu belirten Prof. Dr. Kantar, yerel isimleri olmayan bu 8 türün tescil işlemlerinin de başlatılacağını açıkladı. Türler arasında kırmızı benekli, siyah benekli, pembe lekeli, baklası sarı ve düz gibi çeşitli şekillere sahip fasulyelerin olduğunu dile getiren Prof. Kantar, tarla ortamında eksi 4 dereceye kadar dayanıklı türlerin sonbahar- kış dönemlerinde Antalya\'daki sera üretiminde de ısıtmasız kadar başarılı sonuçlar verdiğini kaydetti.
SERADA SOĞUKTAN ETKİLENMEYEN TÜRLER
Kılçıksız ve verimi yüksek yeni türlerin geliştirilmesi için melezleme ve ıslah çalışmalarının da başlatıldığını söyleyen Prof. Dr. Kantar, \"Dün akşam sıcaklık eksi 3\'e kadar düşmüş, vatandaşın ticari ürettikleri etkilenmiş ama bizim seçtiklerimiz gayet iyi duruyor. Önümüzdeki bir ay içinde soğuk biraz daha artacak ve fark daha da belirginleşecek. Bu durumda serada ısıtmasız şartlarda eksilere düştüğünde hiç etkilenmeden üretimi devam eden çeşitleri devreye sokup çiftçimizin hizmetine sunmak istiyoruz\" diye konuştu.
TOHUM İTHALAT VE İHRACATI
AÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Davut Karayel de Türkiye\'nin iklim ve coğrafya açıdan tarıma ve özellikle tohum yetiştiriciliğine çok uygun olduğunu belirtti. Son yıllarda tohumculuğa özen gösterildiğine değinen Prof. Dr. Karayel, \"Fakültemizde de bu anlamda önemli çalışmalar yapılıyor. Ülkemiz önemli bir potansiyele sahip ama 2016 rakamlarına göre biz yaklaşık 200 milyon dolarlık tohum ithalatı gerçekleştiriyoruz. 150 milyon dolar da yaklaşık ihracat yapıyoruz ama bu alanda önemli çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu nedenle özellikle Valimiz Münir Karaloğlu ve Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Ünal da konuyu hassasiyetle yaklaşmakta ve fakültemizde sektörle işbirliği içerisinde yerli tohum çeşitlerinin geliştirilmesine yönelik önemli çalışmalar yapılmaktadır\" dedi.
Görüntü Dökümü:
---------------------------
- Seradan detay görüntü
- fasUlye fidelerinden detay görüntü
- Prof. Dr. Fakik Kantar açıklama
- Prof. Dr. Davut Karayel açıklama
- Yetiştirilen fasulyeden detay görütüler
- Alandan detay görüntüler
302 MB /// 5.15\"
Haber:Mehmet ÇINAR Kamera:Emrah GÜL/ANTALYA-DHA)
======================================================
3)17 YAŞINDAKİ OĞLU GÜRCİSTAN\'DA 20 YIL HAPİS CEZASI ALDI, \'TUZAK KURULDU\' DEDİ
RİZE\'de kendisine verilen ilacı para karşılığında Gürcistan\'ın Batum kentinde kalp hastasına götürdüğü sırada Gürcü polisler tarafından gözaltına alınan 17 yaşındaki O.A., yargılandığı mahkemece 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Karara tepki gösteren ve oğlunun uyuşturucu çetesi tarafından kullanıldığını söyleyen Sefer A., \"Oğluma kendisine kalp ilacı diye verilen ilacı Batum’a götürürken yakalandı. 20 yıl hapis cezası verildi. 20 bin Gürcistan Larisi verdik ceza 5 yıla düştü. Oğluma tuzak kurdular\" dedi. Rize\'de bir okulda öğrenim gören O.A., 9 Mart\'ta bir akrabasının çalıştığı iş yerinde yaptığı ziyarette B.E., Ü.K. ve M.P. adlı kişilere tanıştı. İddiaya göre O.A.\'dan para karşılığı bir ilacın Gürcistan\'ın Batum kentinde bir hastaya götürmesi istendi. Bunun üzerine kendisine kalp ilacı olarak tanıtılan hapları alan O.A., Batum\'a gitmek üzere yola çıktı. Sarp Sınır Kapısı\'ndan sorunsuz olarak geçen ve Batum kentindeki bir otelin önünde ilacı alacak olan kişiyle buluşmayı bekleyen O.A., çevrede bulunan Gürcü polislerin dikkatini çekti. Kimlik sorgulamasından geçen O.A., polislere bir ilacı burada buluşacağı bir kalp hastasının yakınına vermesi için beklediğini söyledi. Yapılan incelemelerde ilacın ülkeye girişinin yasak olduğu uyuşturucu madde bağımlılarının tedavisinde kullanılan bir ilaç olduğunu saptayan Gürcü ekipler O.A.\'yı gözaltına aldı. Tutuklu yargılanan O.A. yargılandığı mahkeme tarafından 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
AİLE KARARA İSYAN ETTİ
O.A.\'nın babası Sefer A. oğlunun tuzağa düşürüldüğünü söyleyerek, \"Oğlum uyuşturucu çetesi üyelerince kullanıldı. 9 aydır oğlum içeride, 20 yıl hapis yedi, 20 bin Gürcistan Larisi verdik ceza 5 yıla düştü. Oğlum evden çıkmayan bir çocuktu. Kardeşini ziyarete gittiğinde ona para vererek Batum’a gönderdiler. Otel önünde ilaçlara alacak kişiyi beklemeye başladı. Kendisine kalp ilacı olduğunu söylediler. İlacın yasaklı ilaç olduğunu oğlum bilmiyordu. Otel önüne gidip bir saat kadar bekledi. Yanına gelen bir polis ne beklediğini sorduğunda \'Kalp ilacı gelip alacaklar onları bekliyorum\' demiş\" dedi.
MAŞA OLARAK KULLANDI İDDİASI
Ailesinin perişan olduğunu ifade eden baba Sefer A., \"Ailem perişan, oğluma tuzak kuranlar ve sürekli bu işi yapanlar dışarıda. Batum Türk Konsolosluğu\'na kaç kez gittiysem beni kabul etmediler. Konsolos bizler için orada durmuyor mu? Batum\'da savcı ile yaptığım görüşmede oğlumun suçsuz olduğunu bildiğini, ona sadece maşa olarak kullandıklarını ve ardından büyük parti mal kaçırmak için böyle bir yöntem uyguladıklarını bana söyledi\" diye konuştu.
OĞLUMU BANA VERSİNLER
Anne Fatma A. ise oğlunun suçsuz olduğunu savunarak, \"Oğlumu kullananlar dışarıda, suçsuz yerde oğlum cezaevinde, Türk hükümetinin devreye girerek oğlumu bana vermelerini istiyorumö dedi.
Aytekin KALENDER/RİZE, (DHA)
=========================================================
4)ANADOLU ÜNİVERSİTESİ MAVİ HASTANE\'DEKİ HASTALAR MÜZİKLE TEDAVİ EDİLECEK
ESKİŞEHİR\'deki Yunus Emre Devlet Hastanesi\'ne bağlı olarak hizmet veren Anadolu Üniversitesi Mavi Hastane\'de, Türkiye\'nin Sağlık Bakanlığı onaylı ilk \'Müzik Terapi Ünitesi\' kuruldu. Müzik Terapi Ünitesi\'nin tanıtımı amacıyla Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Bilim Kültür ve Sanat Merkezi\'nde basın toplantısı düzenlendi. Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Naci Gündoğan ile Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölüm Başkanı Prof.Dr.Şükrü Torun kurulan ünite hakkında bilgi verdi. Rektör Prof.Dr. Naci Gündoğan, Anadolu Üniversitesi için büyük önem taşıyan bir birimin açıldığını söyleyerek şöyle dedi:
\"Üniversitemiz; özel gereksinimli bireylerin topluma kazandırılması ile ilgili uygulama birimlerine, eğitim-öğretim birimlerine sahip özel bir üniversite. Bu yönüyle yaklaşık 40 yıldır özel eğitim alanında eğitim-öğretim veren, araştırma, uygulama birimleri olan, DİLKOM\'u, Engelliler Araştırma Enstitüsü, İÇEM\'i gibi doğrudan topluma dokunan özel gereksinimli bireylerin ihtiyaçlarını gidermeye yönelik uygulamalar yapan önemli bir kurum. Bugün burada aynı şekilde yine müzik terapi birimimizi açmış olmaktan, bunu duyurmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Aslında ecdadımız yüzyıllar önce müzikle terapi konusunu uygulamış ve çeşitli uygulamalara imza atmış. Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi\'miz bizim bu mekanda büyük Türk bilimlerinin, alimlerinin, bilim insanlarının dünya bilim hayatına yapmış oldukları katkıları sergiliyoruz bu mekanda. Farabi, İbn-i Sina gibi aynı zamanda müzikle terapi konusunda da önemli çalışmalar yapmış Türk makamlarının hangi derde deva olduğunu hangi hastalığa şifa olduğunu ifade etmişler. Hatta bundan 700 yıl önce İstanbul\'da, Bursa\'da, Kayseri\'de, Edirne\'de kurulan şifahanelerde asıl müzik terapi konusu, müzikle terapi konusu bu büyük bilim insanları tarafından uygulana gelmiş. Biz de aslında bunu modern tıbbın da imkanları çerçevesinde tamamlayacağı tıp kapsamında biraz da hocamızın vereceği bilgiler doğrultusunda bunu Sağlık Bakanlığı onaylı bir şekilde gündeme getirdik. İnşallah önümüzdeki dönemde bu konuda sertifika programlarımız, lisansüstü programlarımızı da açmayı hedefliyoruz. Bundan sonra bu birim aracılığıyla özellikle Türk musikisinin hastalara şifa olacak tarzda kullanılacağı tabii ki tıp çerçevesinde, tıbbi bilimsel veriler çerçevesinde kullanılacağını düşünüyoruz.\"
\'MÜZİKLE TEDAVİ BİN YIL ÖNCESİNE UZANIYOR\'
Anadolu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölüm Başkanı Prof.Dr.Şükrü Torun da şöyle devam etti:
\"Bizim kültürümüzde 1000 yıldan daha fazla öncesine uzanıyor müzikle tedavinin, müzikle sağlığın birlikteliği. İbn-i Sina\'nın \'hastaya en iyi gelecek şeylerden birisi ona musiki dinletmek\' diye bir sözü var. Hangi makamın, ne zaman, kimlere, nasıl dinletileceği konusunda birçok yazı bulunmaktadır. Erken doğan çocuklarda solunum ritmi bozuk oluyor. Bunların düzeltilmesinde anne tarafından söylenen ninniden daha etkili müzik terapi girişimi olduğu gösterilmiş durumda. Yine büyük bir analize göre bağışıklık sistemi üzerinde müzik uygulamalarının stresi azaltmada çok önemli etkisi var. Çocuk acillerde uyumu sağlamak için gerekli girişimleri yapmada çocuğun direncini istenmedik reaksiyonlarını azaltmak için, hastaların hayata bağlanması noktasında müzikli terapi yine çok etkili olduğunu biliyoruz. Okuma-yazma becerisi edinme bozukluğu olanlarda uygulanma alanları var. Bütün bunları vurgulamak gerekir ki bir alternatif olarak değil tıbbi cerrahi uygulamalara alternatif olarak değil onları tamamlayan, onların etkisini yükselten süreci pekiştiren bir girişim olarak değerlendirmemiz gerekiyor.\"
Görüntü Dökümü:
---------------------------
-Rektör Prof.Dr.Naci Gündoğan\'ın konuşması,
-Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölüm Başkanı Prof.Dr.Şükrü Torun\'un konuşmasından çekilen görüntüler bulunuyor.
Haber-Kamera:Kemal ATLAN-ESKİŞEHİR,(DHA)
========================================================
5)243 AFGAN KADIN POLİS ADAYI SİVAS\'TA EĞİTİLECEK
SİVAS\'ta Polis Meslek Yüksek Okulu\'nda (PMYO) \'Bayan Afgan Ulusal Polis Eğitimi\' programı kapsamında 6\'ıncı dönemde eğitim görecek olan 243 kadın polis adayı eğitimlerine törenle başladı. İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, \"25\'e yakın ülkeyle işbirliği içinde hem polis akademimize bağlı polis merkezlerinde hem de jandarma ve sahil güvenlik merkezlerimizde tecrübelerimizi paylaşıyoruz.\" dedi. Sivas PMYO\'da Şehit Osman Yurt Kültür ve Konferans Salonunda düzenlenen törene İçişleri bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, Afganistan İçişleri Bakan Yardımcısı Aminullah Arım, Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak, Afganistan İnsan, Kadın ve Çocuk Hakları Sorumlusu Tuğg. Hekmat Shahi Rasooli, JICA Türkiye Ofis Başkanı Takehiro Yasui, Sivas Valisi Davut Gül, 5\'nci Piyade Tugay Komutanı Ömer Ertuğrul Erbakan, Belediye Başkanı Sami Aydın, kurum temsilcileri ile Afgan kadın polis adayları katıldı.
\"TÜRKİYE\'Yİ ÖRNEK ALIYORUZ\"
Törende konuşan Afganistan İçişleri Bakan Yardımcısı Aminullah Arım, Afgan kadınların eğitiminde emeği geçenlere teşekkür etti. Arım, Afganistan\'daki polis okullarındaki müfredatın yenilendiğini ve kendilerine Türkiye\'nin müfredatını örnek aldıklarını belirten Arım şöyle konuştu: \"Türkiye\'de ve özellikle Sivas\'ta eğitim gören öğrencilerimize emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Biz Afganistan ile Türkiye arasında dostluğu kuran şahsiyetlerle çok iyi hatıralarımız var. Özellikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk\'ün iki ülke arasındaki kurduğu dostluk bağları açısından memnun olduğumuzu sunmak istiyorum. Geçen 5 eğitim döneminde ne kadar insanın eğitildiğini ve hangi kapasitelerde Afganistan\'da çalıştığı soruları akıllara gelmiştir ve aynı zamanda neden bu programda bu kadar az öğrencinin katılığını merak etmişlerdir. Fakat biliyorsunuz ki Afganistan\'daki savaş ortamında ve güvenlik açısından çok kötü bir halde olduğu halde milletimiz bazı sorunların üzerine gitmekte çok kararlıdır. Bu sorunlar ülkedeki fesat ve yolsuzlukla mücadeledir. Afganistan Cumhurbaşkanı başta olmak üzere tüm kurumları ile birlikte yolsuzlukla mücadele ediliyor. Afganistan İçişleri Bakanlığı\'nın da yolsuzlukla ilgili kötü tecrübeleri var. Bu yolsuzlukla mücadelede ki kararlılığımız olarak bu programa giden kapasiteye yansımaktadır.\"
Arım, sonraki dönemde master konusunda da Türkiye ve Sivas\'tan destek beklediklerini dile getirdi.
\"25\'E YAKIN ÜLKEYLE İŞBİRLİĞİ İÇERİSİNDEYİZ\"
İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy ise ülke olarak hem fiziki coğrafya da hem gönül coğrafyasında yer alan bütün dost ve kardeş ülkelerde her alanda iş birliği yapmaya gayret gösterdiklerini söyledi. Ersoy, \"Yaklaşık 25\'e yakın ülkenin Türkiye ile işbirliği içerisinde hem Polis Akademimize bağlı polis merkezlerimizde hem de jandarma ve sahil güvenlik akademisine bağlı merkezlerimizde tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Afganistan bizim için çok özel, çok farklı bir ülke. Afganistan\'ı ilk tanıyan devlet Osmanlı Devleti olmuştur. O günden bugüne hem tarihi hem kültürel, hem insani anlamda her türlü işbirliğimizi, her türlü dayanışmamızı en ileri seviyede kardeşçe geliştirmeye ve sürdürmeye devam ettirmek istiyoruz.\" ifadelerini kullandı.
Afganistan ile işbirliğinin sadece polislerin yetiştirilmesinde değil her alanda devam edeceğini aktaran Ersoy şöyle devam etti:
\"Kardeş ülkemiz, çocukluğumuzdan bu tarafa hep üzüntüyle izlediğimiz, takip ettiğimiz ve her zaman duacısı olduğumuz, barışa, huzura, terörün her türlüsüne karşı verdiği mücadeleyi kazanarak yeniden güvenli bir toplum olması için verdiği mücadeleye elimizden gelen her türlü desteği elbetteki bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Bu coğrafyanın mazlum insanları, bu coğrafyanın gerçekten kardeş kanı akıtmaktan ve atmaktan yorulmuş insanları hep birlikte daha fazla dayanışma ve daha fazla işbirliğine muhtaç olduğumuzu dünden çok daha iyi anlamış olmak durumundayız. Bize sıkılan silahlar ve sıktırılan silahların nereden geldiği, kimlerden geldiği ve niçin geldiğini hep beraber çok iyi tahlil etmek, değerlendirmek ve ona göre üzerimizde oynanan oyunların birbir bozulması için hep birlikte mücadele etmek durumundayız. Biz bu coğrafyanın öz sahipleriyiz, öz insanlarıyız. Bu coğrafyada barış ve huzur içerisinde yaşayacağız. Bu coğrafyanın bütün medeniyet, tarihi ve kültürel değerlerine ve bütün doğal kaynaklarına öz ve öz sahip olarak, hakim olarak hiç kimsenin güdümüne girmeden, hiç kimsenin bizi yönetmesine izin vermeden kendi vatanlarımızda, kendi topraklarımızda, kendi yurtlarımızda özgür, hür bireyler olarak başı göklere değecek kadar dik bireyler olarak yaşamanın onurunu, gururunu hep birlikte paylaşacağız.\"
Konuşmaların ardından Türk ve Afgan yetkililer, birbirlerine çeşitli hediyeler verdi.
AFGAN KURSİYERLERİN EĞİTİMİ
Sivas PMYO\'da, 243 Afgan kursiyere yaklaşık 4 ay boyunca, silah bilgisi ve atış, simülasyon atış, ilk yardım, arama teknikleri, trafik polisliği, temel sürüş, olay yeri inceleme ve delil toplama, güvenlik sistem ve cihazları, rapor yazma ve ifade alma teknikleri, çocuk suçluluğu, aile içi şiddet, kadınlara karşı işlenen suçları içeren eğitimler verilecek. Türkiye ile Afganistan arasında 5 Mart 2011\'de imzalanan mutabakat metni ve 6 Nisan 2011\'de imzalanan anlaşmayla, Afgan polis adayları Sivas\'ta eğitim görmeye başladı.
Sivas PMYO\'da 2011 yılından bu yana devam eden eğitimlerde 1954 erkek ve 1153 olmak üzere toplam 3107 Afgan polis adayına eğitim verildi.
Görüntü Dökümü:
-------------------------------
-Törenden görüntüler
-Afgan kadın polis adaylarının görüntüleri
-Afganistan Bakan Yandımcısının konuşmaları
-İçişleri Bakan yardımcısı Ersoy\'un konuşması
Haber-Kamera: İrfan ÖZŞEKER/SİVAS, (DHA)
(361 mb)
==========================================================
6)ŞEHİT MESLEKTAŞLARI İÇİN İŞARET DİLİYLE KLİP HAZIRLADILAR
DENİZLİ\'de Raşit Özkardeş Ortaokulu öğretmenleri, görevi başında şehit düşen meslektaşlarını anmak ve işitme engelliler hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla kamera karşısına geçerek işaret diliyle \"Benim adım öğretmen\" isimli şarkıya video klip çekti.
Raşit Özkardaş Ortaokulu öğretmenleri hayata geçirdikleri projeyle hem şehit meslektaşlarını andı hem de işitme engelli bireyler için farkındalık oluşturdu. Proje fikrini ortaya atan Türkçe öğretmeni Yasemin Kaygısız, okulda görevli meslektaşlarına ders araları ve okul çıkışlarında işaret dili eğitimi verdi. 3 haftalık eğitimin ardından 16 öğretmen, kamera karşısına geçerek, \'Benim adım öğretmen\' şarkısını işaret diliyle söyledi. Oluşturulan klipte, görüntülerin çekilmesi ve kurgu montaj işlemleri yine okul öğretmenlerince yapıldı.
Çalışma hakkında bilgi veren Kaygısız, \"24 Kasım Öğretmenler günü için hazırladığımız video klibin amacı, öncelikle işitme engelliler için bir farkındalık oluşturabilmekti. Ben daha önce işitme engelliler kursuna katılıp, işaret dili eğitimi almıştım. Neler yapabiliriz diye düşündüğümüzde, öğretmen arkadaşlarla \'Benim adım öğretmen\' şarkısını işaret diliyle söyleyebiliriz diye düşündük ve bir proje hazırladık. Şarkıyı 3 hafta öncesinden çalışmaya başladık. Öğretmen arkadaşlarım da gerekli özveriyi göstererek, öğle araları ve teneffüslerde bana yardımcı oldular. Öncesinde onlara şarkıyı öğretip, daha sonrada çekimimizi tamamladık\" diye konuştu.
ONLARI ANMAK VE HATIRLATMAK İSTEDİK\"
Projede yer alan Sosyal Bilgiler Öğretmeni Oğuz Bilgiç, görevlerini sürdürdükleri esnada şehit olan meslektaşları için böyle bir proje oluşturduklarını ifade ederek, \"Bu projeye başlarken amacımız yalnızca işitme engellilere farkındalık oluşturmak değil, aynı zamanda vatan uğruna şehit olan tüm öğretmenlerimizi anmak ve bir nebze olsa da onları hatırlatmak. Bu projenin içinde yer almaktan mutluluk duydum. Solak olduğum için işaret dili çalışmalarında biraz zorlandım. Özveri ve birine bir şeyler öğretme azmi olduğu zaman, her şey yolunda ilerliyor. Okulumuzda bu şekilde özverili çalışmalarımız devam edecek\" dedi.
\"IŞIKLARINI YÜREĞİMİZDE YAKMAYA DEVAM EDECEĞİZ\"
Okul Müdürü Erkan Çaka ise, projenin kendisine sunulduğunda oldukça beğendiğini ve çalışmalara başladıklarını dile getirerek, \"Öğretmen arkadaşlarımızın da katkısıyla 3 hafta içerisinde öğrendiğimiz işaret diliyle, görevi başında şehit olmuş öğretmenlerimize nasıl bir armağan verebiliriz derken bu proje ortaya çıktı. Projeyi tamamladığımız için çok mutluyuz. Onların anısına böyle bir çalışma yaptığımız için çok mutluyuz. Biz her daim onların ışıklarını yüreklerimizde yakmaya devam edeceğiz\" dedi.
Görüntü Dökümü
------------------------
- Öğretmenlerin hazırladığı video klip
- Öğretmenlerin işaret dili çalışması
- Türkçe öğretmeni Yasemin Kaygısız röp.
- Sosyal Bilgiler Oğuz Bilgiç röp.
- Okul Müdürü Erkan Çaka röp.
(Haber- Kamera: Deniz TOKAT / DENİZLİ, (DHA)
© Tüm hakları saklıdır.