Gündem

DHA YURT BÜLTENİ 14

GİRESUN’DA, 110 ÖĞRENCİ ZEHİRLENMESİ ŞÜPHESİYLE HASTANEYE KALDIRILDI GİRESUN’da, 110 öğrenci gıda zehirlenmesi şüphesiyle tedavi altına alındı

28 Eylül 2018 20:46

GİRESUN’DA, 110 ÖĞRENCİ ZEHİRLENMESİ ŞÜPHESİYLE HASTANEYE KALDIRILDI

GİRESUN’da, 110 öğrenci gıda zehirlenmesi şüphesiyle tedavi altına alındı.

Giresun Mimar Sinan ve Hamdi Bozbağ Anadolu Lisesi öğrencileri, öğlen arasında bir işletmeden tavuk döner dürüm siparişi verdi. Dürümleri yiyen öğrencilerde mide bulantısı şikayetleri ortaya çıktı. Rahatsızlanan öğrenciler çağrılan ambulanslarla hastanelere kaldırıldı. Hastaneye başvuran öğrenci sayısının 110’a ulaştığı belirtildi. Tedavileri yapılan öğrenciler taburcu edilmeye başlandı. 

Tedavisi tamamlanan ve taburcu edilen Günersu Damcı, okulda yemekhanenin henüz faaliyete geçmediğini belirterek “Yemeklerimizi dışarıdan sipariş veriyoruz. İki haftadır aynı yerden sipariş veriyorduk. Yemeğimizi yedik. Ama birkaç saat sonra rahatsızlanmaya başladık. Tahlillerde zehirlendiğimiz ortaya çıktı” dedi.

Asuman Damcı da kızının rahatsızlandığını ve hastanede tedavi gördüğünü belirterek “Yaşadığımız sıkıntı, stres çok fazla. Birçok arkadaşımızın çocukları hala hastanede. Olayın tekrarlanmaması için yetkililerin harekete geçmesini istiyoruz” diye konuştu.

İbrahim Damcı da olayla ilgili yetkililerin kendilerine henüz açıklama yapmadığını söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Hastane detayları
Öğrencilerden detay
Okullardan detay
Öğrenci ve aileleri ile röp.

Haber-Kamera: Hakan KABAHASANOĞLU GİRESUN-DHA

==============

İzmir\'de 6 bin 260 personelle fırtınaya hazırlık (3)
KORDON ESNAFI FIRTINAYA KARŞI KUM TORBALI ÖNLEM ALDI

İzmir’de su baskınlarından en çok etkilenen Kordon esnafı, pazar günü kenti etkisi altına alması beklenen tropikal fırtınaya karşı önlemlerini aldı. Zaman zaman yaşanan su baskınları nedeniyle, sıkıntılı anlar yaşayan esnaf, tüm bunlardan ders çıkardı. Kordon İşadamları Derneği Başkan Yardımcısı Toray Altın, fırtına uyarısı yapıldığını hatırlatarak, aldıkları önlemlere dair bilgi verdi. Altın, \"Böyle bir fırtına uyarısı aldığımız zaman, kapıların önüne gelecek sulara karşı kum torbaları ile önlemlerimizi alıyoruz. Bir çok işletmeler kot farkından dolayı, su baskınlarından olumsuz şekilde etkileniyor. Kum çuvalları ile bariyer yaparak önlem alıyoruz. Tentelerimiz, saatte 100 kilometre hızla esen rüzgara karşı dayanıklı. Doğal afet bu, dünyanın her yerinde oluyor. Önlemlerimizi alacağız ama bence çok da korkmamak lazım\" dedi. Altın, Kordon esnafının benzer bir fırtınayı daha önce de yaşadığını hatırlatarak, \"İşletme sahiplerinin gerekli önlemleri aldıklarını düşünüyoruz. Bundan kısa bir süre önce zaten bir felaket yaşadık. Şiddetli bir fırtına oldu, deniz taştı. İşletmeler o dönem çok sıkıntı yaşadı. Bu yaşananlardan ders aldık. Biz aslında antrenmanlıyız. Geçen seferki gibi büyük bir sorunla karşılaşacağımızı düşünmüyorum\" diye konuştu.
\'SU BASKINLARINA KARŞI HAZIRLIKLIYIZ\'
Esnaflardan Umut Ulaş da su tahliye pompalarının  hazır olduğunu söyleyerek, \"Pompalarımız hazır. Alt katlarımız var. Eğer su baskını yaşanırsa, su pompaları ile suları tahliye edeceğiz. Kendimiz suyu çekeceğiz. Kum torbaları ile set kuracağız. İşletmelerin girişlerine koyacağız, suyun içeri girmesini engelleyeceğiz\" diye konuştu. Turgut Duymuş isimli esnaf da rüzgarın işletmeye zarar vermemesi için kendince bir takım önlem aldıklarını dile getirdi. Duymuş, şunları söyledi: 
\"Fırtına, afet düzeyinde olduğu zaman, bunun önüne hiçbir şekilde geçilemez. Biz İzmir’de denizin taşmalarını, fırtınaları çok yaşadık. Ben 22 yıldır buradayım. Biz burada o sorunu bir çok kez yaşadık. Mekanın içerisinde bir metre su gördük. Biz iki gündür fırtına olacağına dair haberleri görüyoruz. Kum torbalarımız hazır. Televizyonları sökeceğiz. Tenteleri açacağız. Rüzgarın rahat bir şekilde akıp geçmesi için önündeki engelleri kaldıracağız. Ama haddinden fazla geldiğinde biz ne yaparsak yapalım, zararını göreceğimizi düşünüyorum. Kum torbalarını camların altına koyacağız. Minderleri toplayacağız.\"
Yakup Yıldırım adlı esnaf da \"Kendi çabalarımız ile bir takım önlem aldık. Bırakın fırtınayı, şiddetli yağmurda bile buralar su altında kalıyor. Biz de o nedenle gerekli tedbirleri alıyoruz. Endişeliyiz ama çok fazla da korkmuyoruz. Temennimiz, ciddi bir fırtına ile karşı karşıya kalmamak\" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-İzmir Kordon’dan görüntü
-Körfezden görüntü
-Kordon esnafından ve vatandaşlardan görüntü
-Kordon esnafı ile röp.
-Genel ve detay görüntü

Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR, (DHA)

================================

Sezgi Kırıt davasında savcı tutuklama istedi

ANTALYA\'da Sezgi Kırıt\'ın (16), 2009\'da cinsel istismara uğrayarak öldürülmesiyle ilgili İstinaf Mahkemesi\'nde görülen davada savcı, sanıkların tutuklanmasını istedi.
Antalya\'da Ağustos 2009\'da evinden ayrıldıktan sonra bir daha haber alınamayan Sezgi Kırıt\'ın cesedi, Isparta\'nın Gönen ilçesi Koçtepe köyünde bulundu. Olayla ilgili biri kadın 3 kişi gözaltına alındı. Daha önce Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi\'nde görülen ve karara bağlanan davada, tutuklu sanıklar Osman Küçük ile Mehmet Mutlu Kurtlar\'a ağırlaştırılmış ömür boyu ve 21\'er yıl hapis, Emine Karpi\'ye ise 28 yıl hapis cezası verildi. Karara davanın savcısı ve sanık avukatları \'delil yetersizliği\' gerekçesiyle Antalya Bölge Adliye Mahkemesi\'ne itiraz etti. Sanıklar itirazdan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesi\'ndeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Mehmet Mutlu Kurtlar ile Osman Küçük ile Sezgi Kırıt\'ın annesi Hanife, babası Hasan, ablası Sevgi Kırıt ve taraf avukatları katıldı. Tutuksuz sanık Emine Karpi ise duruşmaya katılmadı. Duruşmada, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı Alperen Çiftçi, davaya müdahillikleri kabul edilmeyen, ancak Kırıt ailesinin avukatının verdiği yetki belgesi ile katılan Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) avukatlarından Pınar Hacıbektaşoğlu ile bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de hazır bulundu.
Mahkeme heyeti tarafından söz verilen Sevgi Kırıt, ortada birden fazla suç olduğunu belirterek, kardeşini öldürenlerin tutuklu yargılanmasını istedi. Sanık ve avukatlarının savunmalarının ardından esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, Mehmet Mutlu Kurtlar ile Osman Küçük\'ün \'olası kasıtla insan öldürme\', \'hürriyeti yoksun bırakma\', \'çocuğun cinsel istismarı\' suçlarından, Emine Karpi\'nin de \'delilleri yok etme\' suçundan cezalandırılmasını istedi. Savcı ayrıca, sanıkların uyuşturucu temininden dolayı, mahkemeden suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
Tutuklanma talebini kabul etmeyen mahkeme, sanıklar hakkında adli tedbir kararı verdi. Sanık avukatlarının esas hakkındaki mütalaaya savunma hazırlamak için süre talep etme isteğini kabul eden mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
KADINLARDAN AÇIKLAMA
Tutuksuz yargılamaya tepki gösteren KADEM üyeleri duruşma sonunda adliye dışında \'Sezgi için adalet\' yazılı pankart açarak basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına destek veren kadınlar ayrıca \'Tacize, tecavüze hayır\', \'Sapıklara en ağır ceza\', \'Kadına şiddete dur de\', \'Yasa kollasın kadın korkmasın\', \'Herkese karşı her türlü şiddete son ver\' yazılı dövizler taşıdı.
KADEM avukatı Pınar Hacıbektaşoğlu, davanın uzun sürmesine sitemde bulunarak, katledilen çocukların davasında ise sanıkların tutuklu yargılanmasını istedi. Bu isteklerinin gerçekleşmediği bir duruşmadan çıktıklarını sözlerine ekleyen Pınar Hacıbektaşoğlu, “Sayın savcı suçun en ağır şekilde işlendiğine dair mütalaa açıklamış olmasına rağmen, sanıklar adliye kapısından çıkarak topluma karıştı. Bu en yürek yakıcı yanı oldu\" dedi.
Kırıt ailesinin avukatı Sibel Önder ise savcının kapsamlı mütalaasında yerel mahkemenin verdiği karardan çok daha ağır bir ceza istediğini kaydetti. Savcının tüm sanıkların tutuklaması talebinde bulunduğuna dikkati çeken Önder, “Sezgi\'ye uyuşturucu enjekte edildiği sabit oldu. Uyuşturucu yönünden de sanıklar hakkında suç duyurusunda bulunma talebimiz kabul edildi. Mahkemenin, savcının mütalaası doğrultusunda karar vererek sanıkları cezalandıracağına inanıyoruz\" diye konuştu. Avukat Önder, ayrıca sanıklar için adli tedbir kararı verilmesinin de olumlu bir karar olduğunu sözlerine ekledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------
- Bölge Adliye Mahkemesi önünde pankart tutan kadınlardan görüntü
- Kadınların tuttuğu dövizlerden görüntü
- Avukat Pınar Hacıbektaşoğlu\'nun konuşması (1)
- \'Tacize tecavüze hayır\' dövizinin görüntüsü
- Avukat Pınar Hacıbektaşoğlu\'nun konuşması (2)
- \'Sapıklara en ağır ceza\' dövizinden görüntü
- Avukat Sibel Önder\'in konuşması
- Bölge Adliye Mahkemesi yazısından görüntü
- Adliye binasından avukatlara PAN
- Kadınlar ellerindeki pankartı katlarken görüntü
328 MB - 2.57\'

Haber-Kamera: Süleyman EKİN/ANTALYA, (DHA)

==============

Bakan Pakdemirli: Büyük devlet olmanın bedeli var

TARIM ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, \"Büyük devlet olmanın elbette bir bedeli var. İşte, bugün bize, bunun bedelini ödetmek isteyen sömürgeci bir anlayışa karşı, milletçe, devletçe bir mücadele veriyoruz\" dedi.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Turhal Şeker Fabrikasının 85’inci Kampanya dönemi açılışına katılmak için Ankara’dan helikopter ile Tokat\'ın Turhal ilçesine geldi. Bakan Pakdemirli\'nin helikopteri ilçede bulunan fabrikanın bahçesine inerken etrafı yoğun toz bulutu kapladı. Programa Bakan Pakdemirli’nin yanı sıra Tokat Valisi Ömer Toraman, AK Parti Tokat milletvekilleri Yusuf Beyazıt, Mustafa Arslan, Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu, Turhal Belediye Başkanı Yılmaz Bekler, AK Parti Tokat İl Başkanı Metin Polat, Özelleştirme Dairesi Başkanı Ahmet Aksu, Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Özer, Kayseri Pancar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay ve STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. 
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı\'nın okunmasıyla başlayan programda açılış konuşması yapan Kayseri Pancar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, bölgedeki çiftçilerin 16 polar pancarınının tonunu 240 liradan alacaklarını, randevu sistemine uyarak ürünü teslim edenlere ton başına ilave 7.5 lira daha verileceğini söyledi. 
Geleceğin en parlak sektörünün tarım olacağını belirterek sözlerine başlayan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ise dünya nüfusunun artışına paralel olarak gıda ihtiyacının da arttığını ifade ederek, \"Dünya nüfusu 2050’de 9,2 milyar olacak. Bugün dünyanın gıda üretimi 6 trilyon kalori iken, 2050 yılında da 9 trilyon kilo kaloriye ihtiyacımız olacak. Bir yandan köyden kente göç ile mücadele ederken, diğer yandan da gıda üretimini artırmamız gerekiyor. Bu zor ev ödevini bilgi olmadan teknoloji olmadan, mekanizasyon olmadan yapmamız mümkün değil. Hiç şüphesiz ki geleceğin en parlak sektörü tarım olacak. Artık dünyayı doyuran, dünyanın lideri olacak. Bunun yolunda tarım ile teknoloji buluşturmaktan ve mekanizasyondan geçiyor. Daha düne kadar tarlasını saban ile süren çiftçimiz, bugün en son teknolojiyi kullanıyor, kazancına kazanç katıyor. Artık Türkiye’de de tarlasında drone kullanan çiftçimiz var. Bu durum bizler için çok gurur verici\" dedi.

\'ÇİFTÇİMİZ EN BÜYÜK AKIL HOCAMIZ\'
Artık üreticilere danışarak hareket ettiklerini ifade eden Bakan Pakdemirli şöyle konuştu: 
\"Çiftçimiz en büyük akıl hocamız olacak. Her işimizde üreticimize soracağız danışacağız. Onlar ile birlikte hareket edeceğiz. Üreticimizi, çiftçimizi dinleyeceğiz. Onların isteklerini, ihtiyaçlarını hemen karşılıyoruz. Geçenlerde, çiftçi kardeşlerimize bir müjde vermiştik. Gübre fiyatlarını, yaklaşık olarak, yüzde 15 oranında düşürdük. Buğday ve arpa desteği yüzde 100 arttı. Artık, dünya fiyatları üzerinden alacağız. Çiftçimizin yüküne ortak oluyor, onu hiçbir zaman yalnız bırakmıyoruz. Zoru hemen yapıyoruz. İmkânsız, sadece biraz zaman alabiliyor.\"

\'TARIM ARAZİLERİ ÇİFTÇİLERE KİRAYA VERİLECEK\'
Tarım ve Orman Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlıkları olarak, ortak bir projeyi hayata geçirdiklerini kaydeden Bakan Pakdemirli şöyle devam etti:
\"Tarım arazilerini, çiftçilerimize kiraya verme sürecini başlattık. Bu uygulama kapsamında, toplam 218 bin çiftçimize, yaklaşık 125 milyon lira destek veriyoruz. Çiftçi kardeşlerimiz artık, kendi arazisini gönül rahatlığı ile ekip biçecek. Ayrıca, çiftçimiz isterse 10 yıl sonra, bu arazisini satın alabilecek. Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçimiz, tarımsal desteklerden de yararlanabilecek. Aslında yapılan destekle, kirası da bedavaya gelmiş olacak. Bir taraftan da, tarımsal yatırımlar için çiftçinin cebinde parası kalmış olacak. Yatırımını; traktörüne, gübresine, arazi alt yapısına yapacak.\"

\'BÜYÜK DEVLET OLMANIN BEDELİ VAR\'
Son dönemde dolardaki artış sebebiyle yaşanan ekonomik tabloya da değinen Bakan Pakdemirli şunları söyledi: 
\"Büyük devlet olmanın elbette bir bedeli var. Kozalarına hapsolmuş devletler büyüyemezler. Sudan’da tarım arazilerini kiraladık ve yakın zamanda buralarda ekim yapmaya başlayacağız. Bize, ‘Sudan’da ne işiniz var?’ diyorlar. Amerika’nın, Çin’in, Hollanda’nın, Fransa’nın Afrika’da ne işi varsa bizim de o işimiz var. Gıda arz güvenliğimiz için çalışıyoruz. Farklı coğrafyalarda üretim yapabilmek, geleceğimizin, üretimimizin sigortasıdır. Sudan bizim gönül coğrafyamızın bir parçası. Bizler kadim, köklü ve kudretli bir milletin evlatlarıyız. Tarih boyunca, hep mazlumun yanında, haklının ve güçsüzün yanında olmuş bir milletiz. İşte, bugün bize, bunun bedelini ödetmek isteyen sömürgeci bir anlayışa karşı, milletçe, devletçe bir mücadele veriyoruz. Buradan, özellikle ifade etmek istiyorum: Bu asil ve necip milleti, ne Gezi\'yle, ne FETÖ\'yle, ne darbe girişimiyle, ne de dolar üzerinden bir operasyon çekmeye kalkarak yıkamazsınız. Bunu yapmaya çalışanlar, kendi enkazları altında kalacaklardır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.\"

\'SPEKÜLATİF HABERLER GERÇEĞİ YANSITMAMAKTA\'
Şeker fabrikaları ile ilgili spekülatif haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirten Bakan Pakdemirli şöyle dedi:
\"Bazı yapılar vardır ki, tıpkı insanlar gibidirler. O şehrin, hafıza kutuları gibidir bu yapılar. Acıları, sevinçleri, o şehre ait birçok şeyi, bu yapılardan okumanız mümkündür. 1934 yılında, yani 85 yıl önce temelleri atılan Turhal Şeker Fabrikası, sadece sıradan bir bina ya da yapı değildir. Bizde, şeker fabrikalarının bir hikâyesi vardır. Gazi Mustafa Kemal’in, \'Her fabrika bir kaledir\' sözüyle başlayan ve ardından, şeker fabrikalarının kurulması ile devam eden, rahmetli Adnan Menderes’ten sonra; Uşak, Afyon, Burdur, Kütahya ile devam eden bir hikâyedir, şeker üretiminin hikâyesi. Turhal Şeker Fabrikası, Cumhuriyet döneminde kurulan, ilk 4 şeker fabrikasından biridir. Şeker pancarının bereketi; birçok insanımızın, çiftçimizin, köylümüzün hayatını, hayat hikâyesini değiştirdi. Turhal Şeker Fabrikası’nın kurulmasıyla beraber, Turhal’a hastane, okul, yol ve içme suyu hizmetleri de gelmiştir. Civardaki bataklıklar kurutularak, buradaki topraklar ıslah edilmiştir. Turhal’daki bu Şeker Fabrikası, aslına bakarsanız, Turhal için hayat olmuş, Turhal için can suyu olmuş.  Evet, bugün; çiftçimizin sahibi olduğu bu fabrikada, çiftçimizin ürettiği pancar işlenerek, halkımıza sunuluyor. Bu fabrika, başta Turhal’a, Tokat’a, bölgesine ve ülke ekonomimize, büyük katkılar sunuyor. Bu fabrika ile sadece işçilerimiz ve pancar üreticilerimiz kazanmıyor. Aynı zamanda, başta hayvancılık, nakliye, enerji ve maya gibi birçok sektöre de girdi ve gelir sağlanıyor. Şeker, ülkemiz için milli ve stratejik bir üründür. Daha önceden, bu konuda, kamu oyunda yapılan spekülatif haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanınız olarak, özellikle altını çizerek ifade ediyorum. Halkımızın ihtiyaç duyduğu şekerin tamamı yurt içinde üretilmektedir. Ülke olarak, şeker üretiminde çok önemli bir mesafe kaydettik. Hatta Suriye ve Irak’a şeker ihraç ediyoruz.\"

\'HALKIMIZIN TÜKETTİĞİ ŞEKERİN TAMAMI YERLİ\'
Geçmişteki şeker kuyruklarını hala dün gibi hatırladıklarını belirten Pakdemirli, \"Bakınız, nereden, nereye gelmişiz. 2002 yılında, 16,5 milyon ton olan pancar üretimimiz, 2017 yılında, yüzde 28 artış ile 21 milyon tonun üzerine çıkmıştır. Aynı dönemde uyguladığımız başarılı politikalar ile birim alandan elde edilen pancar verimi, yüzde 50 oranında artmış. 2018 yılında, şeker kotaları Cumhurbaşkanımız tarafından belirlenmişti. Bu dönemde, nişasta bazlı şeker kotaları, yarı yarıya azaltılmıştı. Daha önce, toplam şeker içerisinde yüzde 10 olarak uygulanan nişasta bazlı şeker kotası, yüzde 5’e çekilmiş ve oluşan kota farkı, pancara tahsis edilmişti. 2018-2019 pazarlama yılına ilişkin şeker kotaları, 2 milyon 700 bin ton olarak belirlenmiştir. Bu miktarın, 2 milyon 565 bin tonu, pancar şekerine tahsis edilmiştir. Böylece, halkımızın tükettiği şekerin tamamı, yerli üretimle ve bu üretimin yüzde 95’i de pancar şekeri ile karşılanmaktadır. Şeker sektörünün sevk ve idaresi Bakanlığımızdadır. Pancar çiftçimiz ve şeker fabrikalarımız, toprakla su gibi, birbirinin ayrılmaz parçalarıdır. Bugün, böylesi bir yapının, bir kooperatif çatısı altında oluşturulması ise, toplumun tüm kesimine güven vermektedir. Ekonomik ve ekolojik açıdan sürdürülebilir bir üretim için kooperatifleşmeyi destekliyoruz. Bu üretim modeli ile Turhal başta olmak üzere, üreten tüm çiftçilerimizin yanında olduğumuzu, bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bugün olduğu gibi, gelecekte de, ülkemizin ihtiyaç duyduğu şekeri, pancar çiftçimizin ürettiği yerli şeker ile karşılamak üzere gerekli planlamalar yapılmıştır. Pancar ve şeker üretiminin sürdürülmesinde, kararlı olduğumuzu, bir kez daha vurgulamak istiyorum\" dedi.

Görüntü Dökümü:
-Bakanın helikopterinin gelişi
-İniş sırasında oluşan toz bulutu
-Programdan görüntüler
-Bakan Pakdemirli\'nin konuşması
-Detaylar

Haber-Kamera: Fatih YILMAZ- Halil İbrahim YEL/TURHAL (Tokat), (DHA)
 

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir