Gündem

DHA YURT BÜLTENİ 3

Tarihi güvercinliklerin restorasyonu Anıtlar Kurulu onayında Oktay ENSARİ- Olcay DÜZGÜN/KAYSERİ, (DHA) - KAYSERİ'nin Melikgazi ilçesi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, bağlarıyla ünlü Gesi'nin tanıtımında, dünyada bir benzeri olmayan çok sayıdaki güver

28 Ekim 2018 13:34

Tarihi güvercinliklerin restorasyonu Anıtlar Kurulu onayında

Oktay ENSARİ- Olcay DÜZGÜN/KAYSERİ, (DHA) - KAYSERİ\'nin Melikgazi ilçesi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, bağlarıyla ünlü Gesi\'nin tanıtımında, dünyada bir benzeri olmayan çok sayıdaki güvercin evinin tek tek belirlendiğini ve restorasyonunun yapılması için Anıtlar Kurulu\'ndan onay beklediklerini  söyledi.

Melikgazi Belediye Başkan Memduh Büyükkılıç, \"Tarihi Roma dönemine kadar dayanan, eti, gübresi ve tüyünden yararlanılan güvercinlerin barındığı, kuşluk, güvercinevi ve burç adıyla tanınan bu eserlerle ilgili olarak belediyedeki ekiplerimiz kapsamlı bir çalışma yaptı. Bunun sonucunda halen ayaktaki 150 kuşluğun rölöveleri çıkarıldı. Restorasyonları için Anıtlar kuruluna başvurduk. Büyük bölümü şahıslara ve onların arazilerinde olan kuşlukların korunması için çalışmalara başladık. İlk planda dört ayrı mimari tarzında yapılmış , 4 tip Kuşevinin onarımını yapacağız. Birbirine yeraltından geçişli Kuşevleri konusunda Anıtlar Kurulu 50  tanesiyle ilgili gerekli incelemeyi yapıp, onay verdi.146\'sının onay işlemleri 2019 veya 2020 yılını bulabilecek gibi görünüyor. Tümüyle ilgili onay aldıktan sonra başta çevre düzenlemeleri olmak üzere tümünü elden geçirip, eski haline dönüştüreceğiz. Bu konuda belediyemizin  Kentsel Tasarım Müdürlüğü uzmanları yoğun bir çalışma ve çaba içinde\" dedi.

KUŞLUKLARIN GEÇMİŞİ ERKEN ROMA DÖNEMİNE KADAR İNİYOR

Gesi mahallesi ve çevresindeki Kuşevlerinin yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çektiğini ve çok sayıda bilim adamı ve televizyon kanalının Gesi\'yi ziyaret ederek bilgi topladığını, çekim yaptığını belirten Büyükkılıç, \"Yabani güvercinlerin konaklama yeri olan, at nalı şeklinde \'Burç\' denilen yeryüzündeki baca tipi yapının alt kısmında 5 - 10 - 15 metrekarelik odacıkları bulunan yapılara kuşluk deniyor. Gesi\'deki kuşluktan elde edilen güvercin gübreleri, Gesi bağları ve bahçelerinde kullanılıyor. Güvercinlerin etlerinden de yararlanılıyor. Özellikle Gesi ve çevresinde sıkça görülen ve halk arasında kuşluk, güvercinlik diye tabir edilen kuş evleridir. Gesi\'de ağırlıklı olarak Efkere ve Kayabağ köyleri arasında yoğunlukla göze çarpmaktadır. Tam olarak hangi tarihte inşa edildiği bilinmekte fakat Roma döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir. Gesi yakınlarındaki güvercinliklerin geçmişi Erken Roma Dönemine, hiç değilse Ortaçağ’a kadar götürülebilir. Bugün Gesi-Kayabağ, Güzelköy- Gesi, Güzelköy-Gürpınar arasındaki vadilerde yüzlerce güvercinlik yer almaktadır. Ayrıca Yeşilyurt (Mancusun), Özlüce (Vekse), Bağpınar (Isbıdın) ve Ağırnas’ta da güvercinlikler bulunmaktadır.1800\'lü yıllardan bu yana da yoğun olarak kullanıldığını biliyoruz. Kuşluklar genel olarak 2 bölümden oluşur; baca kısmı ve yuva kısmı. Baca kısmı kuşluğun dışarıdan görünen baca şeklinde taşlarla örülü ve yüksekliği yaklaşık 2 metreyi bulan kısmıdır. Yuva kısmı ise derinliği yaklaşık 2 metre. iş genişliği ise 4-5 metredir. Bu kuşluklar gerek kuşların gübresinden faydalanmak gerekse de etinden faydalanmak için yapılmıştır. Günümüz şartları değişmesi ile birlikte bugün yıkılmaya yüz tutmuş ve bakımsız haldedir\" diye konuştu

KUŞLUKLAR ANADOLU İNSANININ EKOLOJİK DENGEYİ SAĞLAMA ÖRNEĞİ

 Başkan Büyükkılıç, tek tek birer mimari değer olan yapıların bir araya geliş şekli daha da etkileyici. İster vadi yamaçlarında, ister sırtlarda, ister daha düz alanlarda olsun, güvercinliklerin bulunduğu çevreler büyük heykellerle oluşturulmuş fantastik birer sergi alanını andırır. Form çeşitliliği, peyzaja uyumları, raslantısal gibi görünen ama duyarlı bir biçimde ve ustaca sağlanan komşu birimler arasındaki bütünlük, beraberlikleri dikkat çekicidir.. Bu yapılar büyük bir heykel sergisi gibi vadi ve tepeleri süsler, mimari formun gücünü ve güzelliğini dağlara taşlara yayar\"

KİMYASAL GÜBRELER KUŞLUKLARIN İŞLEVİNİ BİTİRDİ

Gesi mahallesi sakinlerinden  \'Halaoğlu\' lakaplı araştırmacı Ahmet Ogün\'de kuşluklarla ilgili olarak \"Daha önceki dönemlerde olduğu gibi XX. yüzyılın ilk yarısında da yoğun şekilde kullanıldığı anlaşılan Gesi güvercinlikleri bugün işlevlerini büyük çapta yitirmiştir. En başta, tarımdaki gelişmeler besin ve gübre kaynağı olan güvercinlerin önemini azaltmıştır. Kümes hayvanı besiciliğinin yayılması, güvercin etinin; yeni gübre türleri de güvercin gübresini arka planlara itmiştir. Tarımda kimyasal gübre kullanımının yaygınlaşması ise, diğer birçok canlı gibi güvercinlerin zehirlenmesine ve nüfuslarının azalmasına neden olmuştur. Son 50 - 60 yıl içinde Kayseri’nin kırsalında yaşayanlar, tarım ve hayvancılıkla uğraşmayı yavaş yavaş bırakmış, kent-türü üretim ve yaşama biçimini benimsemiştir. Güvercin beslemek gibi “emek-yoğunö bir üretim şekli hem zahmetli, hem risklidir\" dedi. 

GÜVERCİNLİKLER

Güvercinlik veya kuşluklar Kayseri’nin ilginç yapıları arasındadır. Özellikle, kentin doğu-kuzeydoğusunda yer alan Gesi ve çevresindeki vadilerde çok sayıda güvercinlik vardır. Gesi’den Kayabağ’a(Darsiyak) ve Güzelköy’e (Nize) giden yollar boyunca önce tek tük ve aralıklı olarak, sonra arka arkaya sıralanan değişik formlarda güvercinlik burçları görülür. Arazinin eğimine uydurularak konumlandırılan ve sağa sola, yolların altına üstüne, vadinin iki yanına serpiştirilen bu burçlar etkileyici bir görünüm sergiler. Geometrileri muntazam, taş işçilikleri özenlidir. Eskiden \'kuşhane\' olarak da adlandırılan güvercinliklerin ortaya çıkmasında bölgenin tabanını oluşturan tüf kayalarının önemli bir rolü vardır. Kayseri yakınlarındaki güvercinlikler genellikle iki bölümden oluşmaktadır; ilk bölüm yamaçlara oyularak yapılan barınak veya yuva bölümü, diğeri bunun üzerine oturtulan ve kuşların yuvalarına girip çıkmalarını sağlayan baca veya burç bölümüdür. Yuva bölümü dışarıdan algılanmaz. Yuvalar bir orta mekân etrafına oyulmuş, daha küçük odacıklardan oluşur. İnsanların yuvaya ulaşımı biraz aşağıdan, eğimin elverdiği bir noktadan başlayan kısa bir tünel yardımıyla olur. Bir insanın ancak geçebileceği boyutlarda olan bu tünel, ya eğimli ya da basamaklı bir yükselişle yuva kapısına ulaşır. Kapı, genellikle yuvanın zemininden birkaç basamak daha yukarıdadır. Yuvada biriken gübre, önce yuva içinde toplanır, sonra çuval veya torbalar içinde dışarı taşınır. Yazın kendi yiyeceğini kendi bulan güvercinlere sadece kış aylarında yem atılır. Güvercinliğin görünen üst bölümü güvercinlerin yuvalarına girip çıkmalarını sağlayan ve yuvayı çevre etkenleri ve kuşlara zarar verebilecek (sansar, tilki, kurt,ayı gibi) her türlü canlıdan koruyan bölümdür. Burçlar, moloz veya yarı işlenmiş kesmetaşlardan yapılmıştır. Dairesel bacaların yapımında moloz taş, köşeli olanlarda genellikle kesme taş kullanılmıştır. Duvar örgüleri özenli, yapımda kullanılan taşların renk ve boyutları birbirleriyle uyumludur. Yapımlarında bağlayıcı malzeme olarak çoğunlukla çamur harcı kullanılmıştır.

Görüntü Dökümü:
--------------
-Kuşluklardan görüntü
-Gesili araştırmacı Ahmet Ogün ile röportaj
-Diğer genel- detay görüntüler

Haber: Oktay ENSARİ- Kamera: Olcay DÜZGÜN/KAYSERİ, (DHA)
4 Dakika 58  Saniye /580 MB


======================================

Yürüme zorluğu çeken eşine özel asansör yaptı

RİZE\'nin Güneysu ilçesinde yaşayan Kerim Bostan (52) eklem hastalığı nedeniyle yürüme ve merdiven çıkma zorluğu çeken eşi Meryem Bostan (50) için 2 katlı evlerinin dışına kendi tasarladığı özel asansör monte etti. Evin dış cephesine monte edilen asansörle zeminden balkona inip çıkabilen Meryem Bostan\'ın hayatı kolaylaştı.

Güneysu ilçesi İslahiye köyünde oturan inşaat ustası Kerim Bostan, eklem rahatsızlığı nedeniyle yürüme zorluğu çeken 32 yıllık eşi Meryem Bostan\'ın 2\'inci kattaki evlerine inip çıkarken zorluk çekmesi üzerine kendince pratik bir yöntem buldu. Evin dış cephesine raylı, kabinli asansör sistemi kurmaya karar veren Bostan, projesini hazırladı. Demirci ve elektrikçi arkadaşlarından destek alan Bostan, evlerinin dışına tasarladığı özel asansörü monte etti. Uzaktan kumandalı çalışma özelliğine sahip ve aynı anda 2 kişiyi taşıyabilen asansör 8 bin liraya mal oldu. 3 günde monte edilen asansörle zeminden balkona bindiği kabin sayesinde inip çıkabilen Meryem Bostan\'ın hayatı kolaylaştı.

\'TAMAMEN KENDİ İCADIM\'

Eşinin eklemlerindeki rahatsızlık sonucu yürüyemez hale geldiğini anlatan Kerim Bostan, \"Hastalandığı zaman onu 2\'inci kattan aşağıya indirmek zor oluyordu. Bu zorluğu gelen sağlıkçı arkadaşlarda çektiler. Bu nedenle bir plan yapmak zorunda kaldım. Eşimi aşağıya asansör yardımı ile indirebileceği mi düşündüm. Kafamda tasarladığımız şekilde demirci bir arkadaşımla birlikte yapmaya başladık. Asansörün çizimini ben yaptım. İleride tekerlekli sandalye durumu olabilir diye asansöre çeşitli kapılar yaptırdım. Montajını bitirip asansörü tamamladık. Şu an eşim asansörü kullanabiliyor. Ben de o da mutlu. Asansör tamamen kendi icadım. Eşim artık hastaneye ya da başka bir yere nasıl giderim diye düşünmüyor. Komşularımız geldiği zaman kendi imkanları ile düğmeye basarak aşağıya inerek onlarla oturabiliyor. Asansörden sonra sosyal etkinliği ve kendine olan güveni arttı\" dedi.

\'ÇOK MUTLU OLDUM\'

Yürümekte zorluk çektiğini anlatan Meryem Bostan da \"Asansör yapılmadan önce merdivenleri eşimin desteği ile yavaş yavaş çıkabiliyordum. Asansörle çok rahat ettim. Allah eşimden razı olsun. Çok mutlu oldum. Eskiden komşularım aşağıda otururken yanlarına dahi inemiyordum, onları balkondan seyrediyordum. Eşim durumuma üzülüyordu. Sosyalleşip, topluma katılmam için böyle bir asansör yaptı\" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Evden detaylar
Asansörden detaylar
Çiftin asansörle inip çıkması
Kerim ve Merme Bostan ile röp.
Detaylar

Haber-Kamera: Aytekin KALENDER RİZE-DHA

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

======================================

Hurda toplayarak, ailesi ve kedilere bakıyor

KONYA\'da çöplerden hurda ve kağıt toplayarak ailesinin geçimini sağlayan Mehmet Akar (58), kazandığı paranın yarısıyla sokak kedilerini besliyor. Kedilere market ve kasaplardan sakatat aldığını belirten Akar, \"Günde 10 lira kazanıyorsam, 5 lirasını kedilere harcıyorum. Onları olmayan evlatlarımın yerine koydum. Kedilere bakmamı istemeyenler var; ama ben bakmaya devam edeceğim.\" dedi. 
Meram ilçesi Batı Hadimi Mahallesi\'ndeki tek katlı müstakil bir evde eşi Ümmü Akar (55) ile birlikte yaşayan Mehmet Akar bir süre hayvancılık yaptıktan sonra uzun yıllardır geçimini kağıt ve hurda toplayarak sağlamaya başladı. 3 tekerlekli motosikletiyle her gün sabah yollara çıkan Akar, çöplerden hurda ve kağıt toplayarak hem ailesinin, hem de onu bekleyen kedilerinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. 
 KAZANCININ YARISINI KEDİLERİN BESLENMESİNE HARCIYOR
Günlük kazancının yarısını kedilere harcadığını belirten  Akar, şunları söyledi:
\"Her gün üç tekerlekli motosikletle çöplerden hurda ve kağıt bulabilirsem topluyorum. Günde 10 ya da 20 lira ancak kazanıyorum. Ne kazanırsam yarısını kedilere harcıyorum. 10 lira kazanmışsam 5 lirasıyla onlara bir şeyler alıyorum. Ben Allah rızası için onlara bakıyorum.\"
ÇOCUKLARIMIN YERİNE KOYDUM
Evliliklerinde hiç çocuklarının olmadığını belirten Mehmet Akar, \"Hiç çocuğumuz olmadı. Ben onları olmayan çocuklarımın yerine koyup seviyorum. 30\'a yakın kedim var. Bu sene bu sayı 20\'nin altına düştü. Bazen komşular bunlara bakma diyor. Neden bakmayayım? Bunların kime ne zararı var? Eve gelirken kasaba, markete uğrayıp sakatat bakıyorum. Yoksa akşamüzeri bir daha gidip alıp geliyorum. Onları çok seviyorum. Ben ölene kadar onlara bakacağım.\" diye konuştu.
(Görüntü Dökümü
------------------------
- Kedilerden detay
- Akar\'ın kedileri beslemesi 
- Üçkerlekli motosikletine binmesi 
- Evden detay
- Eşi ve kendisinden detay
- Akar röp.

Haber- Kamera: Tolga YANIK KONYA (DHA)

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

=========================================

Yaylacılar kara yakalandı

DOĞU Karadeniz’de yağan mevsimin ilk karı ile yaylalar beyaza büründü. Yaylalarda sürüleri ile bir gecede yağan kalınlığı 30 santimetreyi aşan kara yakalanan yaylacılar ve çobanlar da dönüşe geçti.

Doğu Karadeniz\'de önceki gün etkili olan kar yağışı ile yüksek kesimler beyaza büründü. Sonbaharı yaşayan bölgede bir gecede yağan ve kalınlığı 30 santimetreyi aşan kar, yayla yollarını ulaşıma kapattı. Yaylalardan henüz dönmeyen yaylacılar ve çobanlarda büyük ve küçükbaş hayvanları ile kara yakalandı. Trabzon’un Tonya ilçesinde beyaz örtü ile kaplanan yaylalardan kara yakalanan yaylacılar, hayvanlarıyla köylerine doğru dönüşe geçti. 8 saatlik yolculukla karlı yollardan küçükbaş hayvanları ile inen çobanlar, kış aylarını geçirmek için köylerine doğru yol alıyor.

Rize\'nin Çamlıhemşin ilçesi Yukarı Kavron Yaylasında büyükbaş hayvanları ile kara yakalanan yaylacılar erken yağan karın şaşkınlığını yaşadı. Kar kalınlığının yer yer 30 santimetreyi aştığı yaylada kalan yaylacılar dönüş için hazırlıklara başladı. Yukarı Kavron Yaylası\'nda beyaz örtü ile kartpostallık görüntüler oluştu. Bir hafta daha yaylada kalmayı düşündüklerini anlatan yaylacılar, sürpriz karın bir gecede yağdığını anlattı.   

YAYLALARDAN \'DÖNÜN\' ÇAĞRISI

Doğu Karadeniz\'de yağan karla birlikte yolları kapanan yaylalarda vatandaşlarda mahsur kaldı. Trabzon\'unda iki ayrı noktada mahsur kalan 16 kişi AFAD ve Trabzon Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından kurtarıldı. Bölgede valiliklerde, mahsur kalma olaylarının önüne geçilebilmesi için yaylacıların ve çobanların köylerine dönmeleri yönünde uyarılarda bulundu. 

YAYLACILIK GELENEĞİ

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde, asırlardır gelenek olarak yaşatılan yaylacılık, mayıs ayı ortalarında başlıyor. Hayvanlarıyla yaylalara göç edenler, yılın 4 ya da 5 ayını buralarda geçiriyor. Özellikle hayvanlarını otlatmak amacıyla yaylalara çıkanlar, buralarda kaldıkları süre içerisinde hem kış aylarında tüketecekleri süt ürünlerini elde ediyor hem de hayvanlarının tüketeceği otları biçiyor. Yaylada, ineklerin sütünden tereyağı ve peynir çeşitleri hazırlayanların kimi ürününü satarak, geçimine katkı sağlarken kimi de ailesinin kış mevsimindeki yiyeceğini elde ediyor. Yaylacılar eylül ayı sonunda köylerine dönüyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Trabzon yaylalarından sürüleri ile dönenler
Çobanla röp.
Kar detayları
Rize yaylalarından kar detayları
Yaylacılarla röp.
Hayvanlarını ahırdan çıkaranlar
Yayla detayları
DRONE ile Doğu Karadeniz\'den kış detayları

Haber-Kamera: İnan KOLYONCU-Yalçın ŞAHİN TRABZON-DHA

=======================

Osmanlı Ordusu\'nun \'kanlı sancağı\'na yoğun ilgi 

EDİRNE\'de  Balkan Savaşı\'na katılan 174\'tncü Alay Komutanlığı\'na ait şehit ve gazi askerlerin  kanının  olduğu tespit edilen, kanlı sancak, sergilendiği Türk İslam Eserleri Müzesi\'nde büyük ilgi görüyor.

Osmanlı döneminde 1912-13 yıllarında  Balkan Savaşı\'na katılan 174\'üncü Alay Komutanlığı\'nın  üzerinde şehit asker ve gazilerin kanlarının  bulunduğu sancak, Mimar Sinan\'ın ustalık eseri olan Tarihi Selimiye Cami Külliyesi\'ndeki Türk İslam Eserleri Müzesi\'nde sergileniyor. Edirne\'nin kurtuluşunu simgeleyen üzerinde tevhit ve fetih süresinin ilk ayetinin bulunduğu gümüş püskülü sancak, 2013 yılında Genelkurmay Başkanlığı Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı\'nca restorasyonu yapıldı. Üzerinde sancaktar askerlerin savaş sırasında yaralanması ve şehit olması sonucu akan kanlarının bulaştığı kısımların, koyu renkte belirli olarak bırakılarak  restore edilen sancak, Türk askerinin sancağına ne denli bağlı olduğunu gösteriyor. 
Edirne Kültür Turizm İl Müdürü Ahmet Hacıoğlu, kanlı sancağın, Türk ordusunun kanının son damlasına kadar çok önem verdiği bayrağına sahip çıktığının göstergesi olduğunu söyledi. Hacıoğlu, \"Kanlı sancak 8 Ekim 1912\'de başlayan ve 1913\'de devam eden Balkan Savaşı\'nda Osmanlı Ordusu\'nun 174\'üncü Alayı\'nın kullandığı sancaktır. Sancak, etrafı gümüş püsküllerle çevrili üzerinde kelimeyi tevhit ve fetih süresinin ilk ayeti bulunmaktadır. Bu sancağı en önemli kılan özellik ise savaştan kalma kan izlerini hala sancağın üzerinde olmasıdır. Bunun anlamı da şudur, Türk insanı, Türk ordusu kanının son damlasına kadar, çok önem verdiği bayrağına ve sancağına sahip çıktığının göstergesidir. Bu sancak uzun süre böyle durunca deforme olmuştur, 2013 yılında Genelkurmay başkanlığımız tarafından restore edildikten sonra tekrar müzemize verilmiştir. Türk İslam Eserleri Müzesi\'nde en çok ilgi çeken obje, bu kanlı sancaktır. Gaza odamızda bulunmaktadır ve o savaşın izlerini canlı hatıra olarak üzerinde bulundurduğu için gelen ziyaretçilerimizi oldukça duygulandırmaktadır\" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Selimiye Camii\'ndan havadan detaylar
Müzeden genel detay
Kanlı sancaktan genel detay
Ahmet Hacıoğlu ile röp.
Farklı açılardan detay
Muhabir Ali Can Zeray\'ın anonsu
Madalya ve diğer bayraktan detay

Haber-Kamera: Ali Can ZERAY/EDİRNE,(DHA)
 

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir