08 Kasım 2018 14:29
İçişleri Bakanı Soylu: Uyuşturucudan ölüm oranını düşürmeyi başardık (2) - GENİŞ HABER
Nuri PİR-Eser PAZARBAŞI/ ADANA, (DHA)- İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçen yıl uyuşturucu nedeniyle 941 kişinin öldüğünü ancak bu yılın ilk 9 ayında rakamın 228\'e düştüğünü açıkladı. Bakan Soylu, sokak satıcılarından uyuşturucu üreticilerine kadar mücadele verdiklerini belirterek, \"Onlar baron değil balondur ve teker teker söndürmekte kararlıyız. 2017\'den itibaren örgütlü uyuşturucu ticaretine bulaşmış 5 bin kişiye işlem yaptık\" dedi.
Adana Valiliği tarafından, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adana Valisi Mahmut Demirtaş, Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Yurdagül, Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, belediye başkanları, kamu kurumu ve sivil toplum kurumu temsilcilerinin katılımıyla Çukurova Kalkınma Ajansı\'nda \"Bağımlılıkla Mücadele İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı\" düzenlendi. Toplantının açış konuşmasını yapan Vali Mahmut Demirtaş, çeşitli projeler hazırlayarak uyuşturucuyla mücadele ettiklerini belirterek, kentte uyuşturucunun esamesinin anılmayacağını vurguladı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Bağımlılıkla Mücadele İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı\'nın 81 ilde eş zamanlı düzenlendiğini bildirdi. Bakan Süleyman Soylu, bu yıl Eylül ayı sonuna kadar 228 gencin uyuşturucu nedeniyle hayatını kaybettiğini belirterek, \"Bir kaza sonucu değil ama direkt uyuşturucu sebebiyle bir anda değil ama 9 ayda ama sonuçta 228 genç hayatını kaybetti. Uyuşturucu sebebiyle meydana gelen ölümlerin ilk 9 aylık resmi rakamı. Geçen sene 941 kişiydi. Bir önceki yıl 920 kişi. Bu yıl itibarıyla bu sayı mücadelemizdeki kararlılığın sonunda bir noktaya kadar gelmiş durumda. Ölümleri 2017\'de 941 seviyesinden 228\'e düşürmeyi başardık. Yıl sonu 500-550 gibi bir rakam tahmin ediyoruz. Ciddi bir irade ortaya koyduk ve bu konuda ciddi bir azalış elde ettik. Uyuşturucu meselesindeki kararlılığımız, uyuşturucu satana aynı muameleyi yapma anlayışımız dünkünden daha üst seviyede. Birçok tedbir aldık, proje ortaya koyduk, müthiş operasyonlar gerçekleştirildi. Mağaradan okul önlerine kadar, karada ve denizde birçok uyuşturucu yakalaması gerçekleştirdik\" dedi.
Soylu, narkotik birimlerinin İstanbul\'da yaptığı bir operasyonda 271 kilo bonzai ham maddesi ele geçirdiğini ve bu maddenin 1 kilosundan 500-bin kilo civarı bonzai üretildiğine dikkat çekerek, Türkiye\'nin önemli bir uyuşturucu geçiş güzergahında bulunduğuna dikkat çekti. Bakanlık olarak tüm birimlerle uyuşturucuya karşı kıyam halinde olduklarını söyleyen Soylu, geçen yılın ilk ayına göre bu yıl operasyonların yüzde 29 arttığını bildirerek, \"Tutuklu sayısı yüzde 8.5 artışla 19 bin 476 oldu. Geçen yılın ilk ayına göre eroinde yüzde 32.5, kokainde yüzde 40, ecstasyde yüzde 59, uyuşturucu haplarda yüzde 132\'lik artış elde ettik. Bu yıl tutuklanan 19 bin 466 bin kişiden 16 bin 603 kişisi sadece sokak satıcılarıydı. Öte yandan, okullarda ve okul çevrelerinde denetimleri artırdık\" diye konuştu.
KANUN KURAL DİNLEMEYİN
Türkiye genelinde 60 bin 503 metruk bina tespit ettiklerini belirten Soylu, uyuşturucunun en önemli dağıtım ve kullanımı olan metruk binalara karşı belediye başkanı, kaymakam ve valilere şu uyarıda bulundu:
\"Bu metruk binalar ya ehlileştirilmelidir veyahut da bir gece ansızın bu binalar yıkılmalıdır. Sağına soluna hiç bakmadan. Bu konuda kanun, kural da dinlemeyin. Bu metruk binalar sadece uyuşturucuyla alakalı değil, aynı zamanda şehrin asayiş ve güvenliği açısından da büyük tehlike saçmaktadır. Bunu adım adım, \'onun kararı, bunun değerlendirmesi\' demeden, bu süreç beklersek orada uyuşturucu satılmaya devam eder. Onun için bu metruk binaların derhal yıkılması ve gereğinin yapılması bizim genelgelerimizle desteklenen bir süreçtir.\"
ONLAR BARON DEĞİL BALONDUR
Bakan Soylu, uyuşturucu çetelerine ve üst düzey üreticilere de kararlılıkla operasyonlar yaptıklarının altını çözerek şöyle devam etti:
\"Uyuşturucu baronları tabirini kullanmak da son derece özendirici tabirdir. Çünkü bir taraftan uluslararası bir meseleyle bir taraftan da kendi ülkemize çöreklenmek isteyen bir meseleyle karşı karşıya olduğumuzu ve bunu da bir vesileyle tanımlarken tabirler kullanırken de aslında meseleyi bir uyuşturucuyla mücadele meselesi olarak görmemiz lazım geldiğinin altını çizerim. Onlar baron değil balondur ve teker teker söndürmekte kararlıyız. Sokak satıcılarını nasıl yakalıyorsak, ona mal temin edeni, aracılık eden, üreten herkesi aynı kararlılıkla takip ediyoruz. 2017 yılında örgütlü şekilde uyuşturucu ticareti yapan gruplara yönelik 70, 2018\'in 10 ayında ise şu an 68 operasyon yapıldı. Örgütlü, en tepe noktasına ulaştığımız. Ama bu kolay bir iş değil. 2017\'den itibaren örgütlü uyuşturucu ticaretine bulaşmış 5 bin kişiye işlem yaptık. Halihazırda 26 operasyon dosyası üzerinde çalışmalar devam etmektedir.\"
Narkotik ekiplerinin Malatya\'da yaptıkları bir uygulamada İstanbul\'a ve büyük şehirlere sevk edilmek üzere patlayıcı yakalandığını da sözlerine ekleyen Soylu, \"Tüm tedbirler, güvenlik açısından birbirini beslemektedir. Sokak satıcısı tutuklanınca yeri boş kalmıyor. Bu zinciri kesmeliyiz. Hep beraber kesmeliyiz\" dedi.
GÖRÜNTÜLER İLK HABERLE GEÇİLDİ
===============
Diyarbakır\'da 10 ayda 37 ton esrar ele geçirildi
Ahmet ÜN/DİYARBAKIR, (DHA)- DİYARBAKIR Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, 2018 yılının ilk 10 ayında gerçekleştirilen 2 bin 110 uyuşturucu operasyonunda, 37 ton 293 kilo esrar ele geçirildiğini belirterek, \"Terörle aktif mücadele konseptimiz çerçevesinde, uyuşturucu ile mücadeleyi de en az terörle mücadele kadar öncelikli bir sorumluluk alanımız olarak tanımlamış bulunuyoruz\" dedi.
Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu başkanlığında düzenlenen Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu toplantısında, kent genelinde uyuşturucuyla mücadele alanında yapılan çalışmalar anlatıldı. Büyükşehir Belediye Başkan vekili Cumali Attila, Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, kamu kurum ve kuruluş yetkilileri ile çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katılımıyla Valilik binasında yapılan toplantının açılış konuşmasını Vali Güzeloğlu yaptı.
Uluslararası alanda uyuşturucuyla mücadelenin küresel boyutta ele alınması gerektiğini ifade eden Vali Güzeloğlu, \"Uyuşturucu ile mücadele, dünya çapında bağımlı sayısındaki hızlı artış, uyuşturucu kaçakçılığındaki yüksek kar payı, terörist örgütlerin bu kardan artan oranda pay almaları ve teknolojik gelişmeler sonucu uyuşturucu madde üretiminin kolaylaşması gibi sebeplerden dolayı küresel bir boyutta ele alınmaktadır\" dedi.
\'UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE TERÖRLE MÜCADELE KADAR ÖNEMLİ\'
Türkiye\'de, başta PKK terör örgütü olmak üzere, terör örgütlerinin gelirlerinin büyük bir bölümünü uyuşturucu madde kaçakçılığından elde ettiklerinin görüldüğünü ifade eden Vali Güzeloğlu, \"Terörle aktif mücadele konseptimiz çerçevesinde, uyuşturucu ile mücadeleyi de en az terörle mücadele kadar öncelikli bir sorumluluk alanımız olarak tanımlamış bulunuyoruz. Diyarbakır\'da uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suç örgütlerine karşı da başarılı operasyonlar yürütülmüş, Bu operasyonlarda yüksek miktarda uyuşturucu maddeler ele geçirilmiştir. Uyuşturucu madde kullanımı ise sadece kullananları değil, ailelerini, çevrelerini, toplumumuzun hem bugününü, hem de geleceğini tehdit eden, geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi hedef alan son derece önemli bir sorun haline gelmiştir\" diye konuştu.
\'AMAN VERMEDEN BÜYÜK BİR MÜCADELE SERGİLENMİŞTİR\'
Vali Hasan Basri Güzeloğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
\"Güvenlik güçlerimiz tarafından ilimiz genelinde 2018 yılının ilk 10 ayında yapılan 2 bin 110 başarılı operasyonda, 2 bin 374 şüpheli şahıs yakalanmış, bunlardan 460 şahıs tutuklanmıştır. Gerçekleştirilen bu operasyonlarda, 3 milyon 016 bin 747 kök Hint keneviri, 14 ton 525 kilo 784 gram kubar esrar, 22 ton 768 kilo 209 gram toz esrar olmak üzere toplam 37 ton 293 kilo 994 gram esrar maddesi, 89 kilo 016 gram eroin maddesi, 539 gram kokain maddesi, 9 bin 147 gram metamfetamin maddesi, 40 bin 122 sentetik hap ele geçirilmiştir. Ayrıca operasyonlarda çeşitli çap ve markalarda silah, mühimmat ve uyuşturucu ticaretinde kullanıldığı değerlendirilen para ele geçirilmiştir. Çok büyük ve başarılı operasyonlar gerçekleştirilmiş. Diyarbakır\'da hiç ara ve aman vermeden büyük bir mücadele sergilenmiştir. Halen de güvenlik kuvvetlerimizin aynı alanda ve aynı yoğunlukta mücadelesi kararlılıkla sürmektedir.\"
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------------
-Toplantıdan görüntü
-Toplantıya katılanlar
-Vali Güzeloğlu\'nun konuşması
-Genel ve detay görüntü
Haber-Kamera: Ahmet ÜN/DİYARBAKIR, (DHA)
======================================
Cezaevinde anneleri ile kalan çocuklar için anaokulu
Gülay KUYUCU- Orhan AŞAN/VAN, (DHA)- VAN T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu\'nda anneleri ile birlikte kalan çocuklar için anaokulu açıldı. Anaokulu, çocukların gelişim sürecini desteklemek ve gelişimlerini tamamlamalarını sağlamak için planlandı.
Van T Tipi Ceza İnfaz Kurumu psiko- sosyal servis psikologları Eylem Taş Uçar ve İbrahim Lenk, kadın tutuklu ve hükümlülerin yanlarında kalan çocukları için proje hazırladı. Adalet Bakanlığı ve Van Cumhuriyet Başsavcılığı\'nın da onayladığı proje ile ceza infaz kurumu kampüs alanındaki bir bina anaokuluna dönüştürüldü. 25 kişilik 2 derslik, bir uyku odası ile mutfak olarak tasarlanan ve ceza infaz kurumunda anne yanında kalan 3-6 yaş grubundaki çocukların faydalanacağı anaokulu, hizmete açıldı.
Çocuklar için Van\'daki kurumlardan da destek geldi. Oyuncak, masa, sandalye gibi çeşitli eşyaların da tamamlanmasıyla birlikte eğitime başlayan anaokulunda çocuklar gönüllerince oynayıp, eğitim görebiliyor. Van T Tipi Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Mehmet Ceylan, kurumda, anne yanında kalan çocukların topluma entegrelerini sağlamak için kampüs içerisinde anaokulu açtıklarını söyledi. Ceylan, \"Günlük olarak burada kalan çocukları bu anaokuluna götürüp getiriyoruz. Burada dönüştürdüğümüz binanın tamir ve tadilatları Van Başsavcılığımız tarafından gerçekleştirildi. Anaokuluna üniversite, valilik, kaymakamlıklarımız ve belediyelerin de katkıları oldu\" diye konuştu.
\'OLUMLU GERİ DÖNÜŞLER ALACAĞIZ\'
Ceza infaz kurumunda görevli personellerin çocuklarının da anaokuluna geldiğini belirten Psikolog İbrahim Lenk, \"Bakanlık, ceza infaz kurumunda anne yanında kalan çocuklar için bir oda yapılmasını talep etti. Fakat psikolog arkadaşım Eylem Taş Uçar ve Ceza İnfaz Kurumu Müdürümüz Mehmet Ceylan ile birlikte bir anaokulu projesi düşündük. Çocukların dışarıya çıkmaları, toprağa ve güneşin onların tenine dokunmaları için böyle bir proje tasarladık. Cumhuriyet Başsavcılığımız ve Adalet Bakanlığı\'nın oluru ile anaokulunu açtık. İnşallah olumlu geri dönüşler alacağız\" dedi.
ÇOCUKLAR İÇİN HERKES ÇOK HASSAS DAVRANDI
Psikolog Eylem Taş Uçar ise bu projede Van Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Keskin\'in büyük katkıları olduğunu söyledi. Çocukların oyuncakları gördüğü ilk an ve anaokuluna girdikleri zaman gözümün önünden hiç gitmiyor\" dedi.
DIŞARDAKİ HAYATTAN UZAK KALMIYORLAR
Bu projede görev almanın kendisini çok mutlu ettiğini belirten Uçar, \"Kurumda kalan çocuklara devlet inanılmaz imkanlar sağlıyor ve bu çocukları anneleriyle bir tutmuyor, bu çocukları bu suça ortak etmiyoruz. Adalet Bakanlığı\'nın imkanları çerçevesinde elimizden geleni yapıyoruz. Fakat bu çocukların toprak, hava, su ile buluşmalarını içerde sağlamamız pek mümkün olmuyor. Ama burada toprağı veriyoruz, şekillendiriyorlar. Oyun alanı veriyoruz, diledikleri gibi oynayabiliyorlar. Böyle olunca dışarıdaki hayattan uzak kalmıyorlar ve anne tahliye olduğu zaman çocukların dışarıya adaptasyon süreci kolay olacak. Hem sosyal, hem gelişimsel hem de psikolojik anlamda bu çocuklar daha rahat olacak\" diye konuştu.
ÇOCUKLAR KOŞA KOŞA GELİYOR
Açılan anaokulunda çocukların her türlü imkandan faydalandıklarını belirten Uçar, \"Emek verdik, çok yorulduk fakat çocukların ceza infaz kurumundan çıkıp buraya koşa koşa geldiklerini görmek bizim bütün yorgunluğumuzu aldı. İlk başlarda çocukları oradan çıkarınca çok zorlanıyorduk. Çocuklar nereye gideceklerini bilmedikleri için annelerini bırakıp çıkmak istemiyorlardı. Fakat burayla tanıştıktan sonra şimdi koşarak geliyorlar. Burada pasta yapıyorlar, çiçek ekiyorlar. Yani burada kendileri bir şeyler üretiyorlar. Bunu içerde yapamıyorlar\" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------------
-Cezaevi içerisinde bulunan anaokuldan genel görüntüler
-Okul duvarına çizilen resimler
-Çocukların ayakkabılarından görüntüler
-Psikolog Eylem Taş Uçar\'ın çocukların su petleri ile yaptığı suluklara su doldurması
-Okuldan genel görüntü
-Okul bahçesinde bulunan oyun parkından görüntü
-Oyun parkında bulunan salıncakların boş haliyle sallanması
-Oyun parkından genel görüntüler
-Çocukların ayakkabılarını giymesi
-Okulun içerisinden görüntüler
-Psikolog İbrahim Lenk ile ropörtaj
-Detay görüntüler
-Van T Tipi Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Mehmet Ceylan ile ropörtaj
-Detaylar
-Psikolog Eylem Taş Uçar ile ropörtaj
-Okul içerisinden ve çocukların ayakkabılarından görüntüler
SÜRE: 5 DAKİKA 33 SANİYE - BOYUT: 670 MB
======================================
Otomobil bagajında geldiği Türkiye\'de şampiyon halterciler yetiştiriyor
AY yıldız formayı giyebilmek için 20 yıl önce Bulgaristan\'dan Türkiye\'ye otomobil bagajında kaçak giriş yapıp, halter sporunda dünya ve Avrupa şampiyonluğu yaşayan Ekrem Celil (39), antrenör olduktan sonra da yetiştirdiği bedensel engelli şampiyon sporcuların olimpiyat madalyası kazanma hayalini gerçekleştirmeye çalışıyor.
Bulgaristan\'da, geçim sıkıntısı yaşayan 9 çocuklu ailenin 7\'nci çocuğu olarak Kırcaali\'de dünyaya gelen Ekrem Celil, 7 yaşında haltere başladı. Türk olduğu için Bulgaristan\'da uğradığı ayrımcılıktan dolayı genç yaşta sporu bırakan Celil, gazinoda paspasçılık yaparak geçimini sağladı. Zamanın Türkiye Halter Federasyonu Başkanı Kenan Nuhut, 1998 yılında Türk asıllı Celil\'i, 19 yaşındayken Türkiye\'ye getirdi. Bulgaristan sınırından otomobil bagajında Türkiye\'ye giriş yapan Celil, turist vizesiyle Ankara\'da 2 yıl ikamet edip halter milli takımıyla şampiyonalara katıldı. Celil, 2000 yılında 68 kiloda gençler dünya şampiyonu, 2001 ve 2004\'te büyükler Avrupa şampiyonu, 2005\'te Akdeniz Oyunları\'nda şampiyonluk kazandı. Türk halter sporunun efsane ismi Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu ile milli takımda podyuma çıkan Celil, kazandığı başarıların ardından 7 yıl önce aktif sporculuğu bırakarak, Antalya\'da antrenörlüğe başladı.
AY YILDIZLI FORMAYLA MADALYA AŞKI
Antalya Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde antrenörlük yapan ve günde 10 saat çalışan Celil, hayatını başarılı sporcular yetiştirmeye adadı. Çoğu bedensel engelli gence halter sporunu sevdiren Celil, ailesinin maddi durumunun iyi olmaması nedeniyle okuldan sonra kaportacı, hurdacıda çalışan öğrenciler ya da işsiz gençlere şampiyonluk yaşattı. Antalya Spor Salonu\'ndaki halter antrenman salonunda 6 bedensel engelli sporcuyu gelecek yıl dünya şampiyonasına hazırlayan Celil, \"Uzun yıllar ay yıldızlı formayla başarılar elde ettikten sonra antrenörlüğe başladım. Şimdi genç sporcular yetiştiriyorum. Engelli sporculara antrenörlük yapıyorum. Engelli bireylerin evlerinde dört duvar arasında kalmasını istemiyorum. Engelli bireylerin sporla başarılar kazanmasını hedefliyorum. 6 engelli sporcum gelecek yıl dünya şampiyonasına katılacak. Onların madalya kazanmasını, olimpiyatlara katılmasını hedefliyoruz. Halterde A milli formayla büyük başarılar elde ettim. Onların kazanacağı başarılar da beni gururlandıracak\" dedi.
ENGELLERİ HALTERLE KALDIRDI
Celil\'in yetiştirdiği sporculardan Faruk Öztürk, doğuştan engelli birey olarak tekerlekli sandalyeye mahkum sürdürdüğü hayatını halterle değiştirdi. Halter sporunda 2014\'te Türkiye şampiyonluğunun ardından milli takım forması giymeye başlayan Faruk Öztürk, 2015\'te Avrupa ikincisi ve 2017\'de dünya şampiyonasında altın madalya kazandı. 2020 Tokyo Paralimpik Olimpiyat Oyunları\'nda madalya kazanmayı hedefleyen Öztürk, \"Olimpiyata katılmaya hak kazanmak için gelecek yıl dünya şampiyonasında mücadele edeceğim. Dünya şampiyonasında altın madalya kazanıp, olimpiyatta ülkemi temsil etmek istiyorum. Engelim bana engel değil. Hayattaki engelleri halterdeki başarılarla kaldıracağıma inanıyorum\" diye konuştu.
ENGEL TANIMAYAN HALTERCİ
Doğuştan spina bifida (omurilikte gelişim bozukluğu) hastalığından dolayı tekerlekli sandalyeye bağlı yaşamını sürdüren Simge Elif Poyraz (22) ise 6 ay önce başladığı halter sporunda katıldığı ilk şampiyonada Türkiye ikincisi oldu. Gelecek yıl yapılacak Avrupa şampiyonasına hazırlanan Simge Elif Poyraz, \"Hedefim Avrupa şampiyonluğu. Engelim bana hiçbir zaman engel olmadı. Tüm engelleri aşarak halterde başarı yakaladım. Engelli bireylerin eve kapatılmasını istemiyoruz. Kazanacağımız madalyalarla Türkiye\'nin gururu olacağız\" diye konuştu.
KAPICILIKTAN OLİMPİYAT HAYALİNE
Kapıcılık yapan ailesine apartmanın çöp toplama ve temizlik işlerinde yardım eden, 130 santimetre boy ve 49 kilogram ağırlığa sahip Soner Coşkun (20), Meksika\'da geçen yıl elde ettiği dünya üçüncülüğünün ardından olimpiyat madalyası ile başarısını taçlandırmak istediğini aktardı. Akondroplazi (cücelik) nedeniyle çocukluğunda zor günler geçirduğunu belirten Coşkun, \"Sporla kendime güvenim çok arttı. Başarımla ailemi gururlandırmak istiyorum\" dedi.
OLİMPİYAT MADALYASIYLA KENDİSİNİ İSPATLAMA ARZUSU
Otellerde animatörlük yaparken haltere başlayan 1 metre 35 santimetre boyundaki Serkan Çakmaz (20) ise boyu nedeniyle yıllarca hissettiği dışlanmışlık duygusunu aşmayı ve başarılı sporcu olmayı istiyor. 2017 ve 2018\'de Türkiye şampiyonluğunu kazanan ve milli takım formasını giymenin gururunu yaşayan Serkan Çakmaz, gelecek yıl yapılacak dünya şampiyonasında altın madalya kazanma hedefiyle çalışmalarına devam ediyor. Çakmaz, paralimpikte olimpiyat şampiyonluğu kazanarak, kendini ispatlamayı istediğini söyledi.
KIRMIZI RUJLU HALTERCİNİN GURURLANDIRAN GÜCÜ
8 ay önce haltere başlayan 134 santimetre boyundaki Reyhan Polat (25), katıldığı ilk şampiyonada Türkiye birincisi oldu. Podyuma çıkmadan makyaj yapıp, şans getirdiğine inandığı kırmızı rujunu sürdükten sonra halteri kaldıran Reyhan\'ın hayali olimpiyat madalyası kazanmak. Gelecek yıl yapılacak dünya şampiyonasına hazırlanan Reyhan Polat, \"Dünya şampiyonasında altın madalya kazanmak istiyorum. Asıl hedefim olimpiyatta madalya kazanmak. Halter benim için gücü ifade ediyor. Halter beni daha güçlü kadın yapıyor. Başarılarımla Türkiye\'yi gururlandırmak istiyorum\" dedi.
GENÇ HALTERCİNİN ŞAMPİYONLUK HAYALİ
Doğuştan bedensel engeli nedeniyle tekerlekli sandalyeye bağlı yaşamını sürdüren Zeki Korkmaz (15) ise fizik tedavi merkezinde tanıştığı antrenörünün aracılığıyla haltere başladı. Gelecek yıl düzenlenecek Türkiye şampiyonasına katılmayı isteyen Zeki Korkmaz da uzun yıllar milli takım forması giyip, başarılarıyla ailesinin gurur duymasını istediğini dile getirdi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------
-Salondan detay görüntüler
-Hoca sporcuları çalıştırırken görüntüler
-Röp 1: Ekrem CELİL
-Sporcuların toplu şekilde antreman yaparken görüntüleri
-Drone görüntüsü
-RÖP 2:Faruk ÖZTÜRK
-RÖP 3:Reyhan POLAT
-RÖP 4:Simge elif POYRAZ
-Sporcuların yakın yü detayları
-Antreman yaparken görüntüleri
-Madalyaları ile toplu görüntüleri
553 MB// 5.00 SN (HD)
Haber:Tolga YILDIRIM- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA, (DHA)
======================================
SMA hastası Eymen Ali bebek, tedavi için yardım bekliyor
SİVAS\'ta Soner-Esra Aydın çiftinin tek çocuğu olan 14 aylık Eymen Ali\'ye 5,5 aylıkken gevşek bebek sendromu olarak adlandırılan SMA hastalığı tanısı konuldu. Hastalığa bağlı gelişen akciğer enfeksiyonu nedeniyle yaklaşık 3 aydır yoğun bakımda yatan Eymen Ali bebek, tedavisinin evinde sürdürülmesi için ventilatör cihazı ve jeneratöre ihtiyaç duyuyor. Boğazında solunum desteği için kesi açılan bebeğin SGK kriteri nedeniyle ilacının kesileceğini belirten aile yardımseverlerden destek bekliyor.
Sivas\'ın Suşehri ilçesine bağlı Aşağısarıca köyünde yaşayan ve çiftçilikle uğraşan Soner(26)-Esra Aydın(20) çiftinin tek çocuğu Eymen Ali erken doğumla dünyaya geldi. Doğum sonrası başını tutmakta zorluk çeken Eymen Ali\'ye 8,5 ay önce SMA (Spinal Müsküler Atrofi) teşhisi konuldu. 10,5 aylıkken SMA hastalığının tek ilacı olan ve Dünya\'nın en pahalı ilaçları arasında yer alan \'Spinraza\' SGK tarafından temin edildi. İlacı içtikten sonra durumunda iyileşmeler görülen Eymen Ali, iki ve üçüncü dozlarını da kullandıktan sonra 3 ay önce SMA hastalığına bağlı akciğer enfeksiyonuna yakalandı. 80 gün Kayseri Erciyes Üniversitesi\'nde yatan Eymen Ali, eve çıkarıldıktan 3 gün sonra tekrar rahatsızlanınca Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi Pediatri Yoğun Bakım Servisi\'ne yatırıldı. 4 gündür burada tedavisi devam eden Eymen Ali\'nin hastaneden çıkıp evine dönebilmesi için yaklaşık 10 bin lira değerindeki Ventilatör cihazı ile 4,5 bin lira değerinde jeneratör cihazına ihtiyaç duyuyor. Solunum desteği için boğazında delik açılan Eymen Ali\'nin ilaç desteği de, SGK kriterleri nedeniyle kesilecek. Maddi durumu iyi olmayan aile, Eymen Ali için sosyal medyadan da yardım çağrısında bulundu. Eymen Ali\'nin paylaşımı sosyal medyada büyük yankı uyandırdı ve kısa sürede binlerce kez paylaşıldı.
\'İLAÇ TİP AYRIMI YAPILMADAN VERİLSİN\'
Baba Soner Aydın çocuğunun \'Spinraza\' ilacının ilk üç dozunu kullandığını, dördüncü doz için de rapor verdiklerini ancak boğazında nefes alması için delik açıldığından bundan sonra ilaç desteği alamayacaklarını söyledi. Aydın \"Çocuğumuz her geçen gün gözümüzün önünde eriyor. Çocuk eridikçe biz de mahvoluyoruz. Buradan Sağlık Bakanlığına sesleniyorum lütfen sesimizi duysunlar. SMA hastaları sahipsiz. Tip ayrımı yapılmaksızın bütün hastalar ilaç bekliyor, çaresiz durumdalar. 2 ay önce normal solunum yapıyordu, şu an boğazından rahat nefes alması için delik açıldı. Serbest oksijendeydi, şimdi kaldıramıyor, ventilatörlere bağlanmak durumunda. Çünkü kasları günden güne eriyor. Kasları eridikçe ventilatörlere ihtiyaç duyuyor. Biz tip ayrımı yapılmaksızın Spinraza ilacımızı istiyoruz. Sigorta tip 1\'leri karşılıyor, o da kriter istiyor. Kritersiz, şartsız, koşulsuz ilaçlarımızı istiyoruz. Bizim şu ana kadar 3 dozumuzu karşıladı. 4\'üncü doz için de rapor ettik. Şu anda ventilatör ihtiyacı var, 5\'inci dozumuzu nasıl alacağız diye düşünüyoruz. Çünkü normal solunum desteği istiyorlar. Sağlık Bakanlığı muhtemelen dozumuzu kesecek. İlacın bir dozu 400 bin lira civarında. Yapacak bir şeyimiz yok. Eşimle birlikte bitik durumdayız. Çocuğum evde kalabilmesi için bazı makinelere ihtiyaç duyuyor. Fiyatları yüksek olduğu için benim de alım gücüm yok\" dedi.
\'HER GÜN, \'O GÜN BUGÜN MÜ\' DİYE YAŞIYORUZ\'
Anne Esra Aydın da sıkıntılı günler geçirdiklerini belirterek \"Oğlum doğuştan beri hastaymış, biz anlayamadık erken de doğmuştu zaten. Sonra genetik testleri yapılınca çocuğumun SMA Tip 1 hastası olduğunu öğrendik. İlaç başvuralarımızı yaptık, ilaçlar çok geç geldi. 3 ay raporlarla uğraştık, SGK ile uğraştık. İlk dozunu aldığında 10,5 aylıktı. İyi bile dayandı. Kendi kendine nefes alıyordu ama ilacı aldıktan sonra etkileri de oldu. SMA\'nın son evresine geldiği için solunum yetmemeye başladı. Çocuğumun ventilatör ihtiyacı gelişti ve şuanda da Cumhuriyet Üniversitesi yoğun bakımında yatıyor. Oğlum ventilatöre bağlı. Doktorlar ventilatöre ihtiyacı olduğunu söylüyor. Buradan inşallah çıkabilirsek ventilatörle çıkacağız, çünkü onsuz nefes alamıyor. Bugüne kadar oğlum ilaç alabiliyordu, dördüncü dozunu da rapor ettik. Şimdi ilaç desteğinin kesilmesi durumu söz konusu. Bir doz ilaç 400-500 bin liraymış. Biz tip kriteri olmadan herkese ilaç verilmesini istiyoruz. Bütün herkesin hayatı değerli, sonuçta parayla ölçülebilecek bir şey değil. Çocuklarımızın ilacı verilsin. Sağlık Bakanlığına yalvarıyoruz. Biz her gün eriyoruz, \'o gün bugün mü\' diye. Çocuğumuz gözümüzün önünde mahvoluyor\" diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
-Hastaneden görüntü
-Eymen Ali bebeğin görüntüleri
-Anne ve babasının konuşmaları
-Detaylar
Haber-Kamera: İrfan ÖZŞEKER/SİVAS, (DHA)
(529 mb)
© Tüm hakları saklıdır.