Dijital çağın hastalıklarından olan 'Sosyal Medya Dismorfofobisi', en çok 16-24 yaş arasındaki kişileri tehdit ediyor. 'Kusursuz güzellik hastalığı' olarak tanımlanan hastalık, sosyal medya mecralarında efekt kullanılarak çekilen fotoğrafların paylaşılması sonucu, kişinin artık aynadaki görüntüsünü beğenmemesi ve kusur bulması olarak açıklanıyor.
Günde ortalama 8 saatten fazla zaman geçirilen sosyal medyada sürekli efektler kullanılarak çekilen fotoğrafların paylaşılması sonucu kişinin gerçeklik algısından uzaklaşarak, aynadaki görüntüsünde kusur araması, efektli fotoğraflarına benzeme arzusu olarak tanımlanan 'Sosyal Medya Dismorfofobisi', en çok 16-24 yaş arasındaki kişileri tehdit ediyor. Akdeniz Üniversitesi (AÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Ayşen Yalman, internetin kolay ulaşılabilirliği ve oluşturduğu bilgi kirliliği nedeniyle bireyleri daha fazla içine çektiğini ve yarattığı sanal dünyayla gerçeklik algısından uzaklaştırdığını belirtti.
"Dijital çağın hastalığı"
Dijital çağın hastalıklarından birinin de sosyal medya dismorfofobisi olduğunu ifade eden Yalman, bu hastalığın temelinde ise 'siber zorbalık' olduğunu söyledi. Özellikle internette çok fazla zaman geçiren ergenlerin, birbirlerinin sosyal medya mecralarında paylaştıkları fotoğrafları eleştirip dalga geçtiklerini vurgulayan Yalman, siber zorbalığın ergenlerin kendi bedenlerini güzelleştirme arzusuna yönlendirdiğine dikkat çekti. Yalman, kendilerini beğenmeyen ergenlerin, bu baskı yüzünden sosyal medya dismorfofobisi diye adlandırılan dijital hastalıkla karşı karşıya kaldığını vurguladı.
Ayşen Yalman, 16-24 yaş arasındaki kişilerin internette daha fazla vakit harcadıklarına dikkat çekerek, “Bu kişiler, bir süre sonra sosyal medyayla kurdukları bağ sonrasında kendilerini beğenmemeye, başkalarıyla kıyaslamaya ve kendi hayatlarını sorgulamaya başlıyor. Bu da sosyal medyanın neden olduğu çeşitli hastalıklardan biri olan sosyal medya dismorfofobisine neden oluyor" dedi.
"Her 4 kişiden biri intiharı düşünüyor"
Sosyal medya mecralarındaki efekt programlarını kullanarak çektikleri fotoğrafları paylaşanların aynadaki gerçek görüntülerini beğenmemeye başladığını vurgulayan Yalman, şunları söyledi:
“Beden ve algı bozukluğu anlamına gelen sosyal medya dismorfofobisi, bireylerin kendi çektikleri efektli fotoğraflara benzeme arzusunu öyle fazla harekete geçiyor ki bir süre sonra bu kişiler estetik yaptırarak yüzlerini ve bedenlerini değiştirmek istiyor. Araştırmalara göre bu durumu aşamayan her 4 kişiden biri intiharı düşünmeye başlıyor. Sosyal medya dismorfofobisi her yaş insanda görülebiliyor ama en tehlikeli yaş grubu 16-24 aralığında olanlar. Çünkü ergenler duygu durumlarını oturtamadıkları, sosyal medyada daha fazla vakit geçirdikleri ve sosyal medya ile kurdukları bağın derin olması nedeniyle sanal ve gerçeklik arasındaki ayrımı fark edemiyor."
Siber zorbalığın ergenler arasında çok yaygın olduğunu da vurgulayan Yalman, “Ergenler sosyal medya mecralarında birbirlerinin fotoğraflarını eleştiriyor. Bazen dalga geçmeye varacak kadar ileri gidebiliyorlar. Bir süre sonra kişi siber zorbalıktan kaynaklanan bu durumu çok fazla içselleştirebiliyor. Yetişkinler gibi tolore edemeyebiliyorlar. Bedenlerindeki kusurları örtmeyi, ortadan kaldırmayı istiyorlar. Yaşanan bu olumsuzluğu aşamayan kişilerin mutlaka psikolojik destek alması öneriliyor" diye konuştu. (DHA)