Gündem

Kamu Denetçiliği'nden emsal karar: Polis, Dilan'ı 1 Mayıs'ta mevzuata aykırı şekilde vurdu

Kamu Denetçiliği Kurumu, 1 Mayıs'ta Dilan Alp'in polisin orantısız şiddetiyle yaralandığını belrterek vali ve emniyeti de eleştirdi

20 Kasım 2013 11:20

Kamu Denetçilği Kurumu (KDK), Dilan Alp ile ilgili kararında çarpıcı tespitlerde bulundu. Kararda, polisin Dilan’a mevzuata aykırı şekilde 15 derecelik açıyla biber gazı attığı belirtilirken, Dilan’ın elinde molotof olduğu ve taş attığı yönünde delil bulunmadığı vurgulandı. Kararda, İstanbul Valiliğin Dilan’ı yaralayan polisler hakkında herhangi bir disiplin soruşturması yapılmadığına ilişkin yazısına da yer verildi.

1 Mayıs 2013 günü yapılan gösteride 17 yaşındaki Dilan Alp kafasına isabet eden biber gazı kapsülü ile yaralandı. Yapılan şikayet nedeniyle KDK olayla ilgili soruşturma başlattı. KDK, soruşturmayı tamamlayarak, İstanbul Valisi Hüseyin Mutlu ve polis teşkilatının kusurlu olduğuna hükmetti. 43 sayfalık kararda, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün olay ve yakalama el koyma tutanağına da yer verildi. Söz konusu tutanakta, göstericilerin polislere ‘büyük kaya parçaları’ attıkları iddia edilerek, “Toma aracının üst kabin kısmına orada bulunan metruk binanın çatısından büyük bir kaya parçası atılmak sureti ile araçta hasar meydana gelmiştir” denildi. KDK’nın yaptığı soruşturma kapsamında İstanbul Valiliği’ne Dilan’ı yaralayan polisler hakkında herhangi bir soruşturma yapılıp yapılmadığı soruldu. Valilik KDK’ya verdiği yanıtta, Dilan’ın yaralanması olayıyla ilgili olarak ailesi ve avukatlarının ifade vermeye gelmedikleri, bu nedenle herhangi bir bilgi, belge ve görüntü bulunmaması nedeniyle “herhangi bir görevlinin” tespit edilemediğini bildirdi.

 

8 gaz fişeği sıkıldı

 

Dosyaya giren görüntülerle ilgili TRT görevlisinin hazırladığı bilirkişi raporunda, Dilan’ın elinde “Molotof kokteyline benzer bir cisim görüldüğü” ifade edildi. Bilirkişi, Dilan’ın yaralandığı yerde görev yapan polislerin ise “8 biber gazını yaklaşık 15 derecelik açı” ile sıktığı yönünde görüş bildirdi. Kararda, Dilan’ın vurulduğu yerde yükselen dumandan hareketle biber gazı ile yaralandığı kanaatine varıldığı tespiti yapıldı. Dilan’ın 18 yaşından küçük olması nedeniyle hem biber gazının etkilerini hem de yaralamasının fiziksel ve ruhsal etkilerini yetişkin bir insana göre daha yoğun ve uzun süreli yaşayacağının altı da çizilerek, şöyle denildi: “İstanbul Valiliği tarafından gönderilen bilgi ve belgelerde söz konusu şişenin molotof olduğunun ispatına yarar bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca söz konusu CD kayıtlarında Dilan’ın taş atan göstericilerin yanında bulunduğu görülmekte ise de; Dilanın taş veya molotof attığına ilişkin bir kayıt da mevcut değildir. Elindeki şişenin sirke şişesi mi yoksa molotof kokteyli şişesi mi olduğu saptanamadığı ifade edilebilir.”

 

AİHM’ye aykırı davranıldı

 

Kararda, bilirkişinin Dilan’ın yaralandığı noktada görev yapan polisin 8 adet biber gazını 15 derecelik açı ile atış yaptığı tespiti yaptığına işaret edilerek, “Polisler tarafından göz yaşartıcı bombanın nasıl atıldığı görülemese de, etkisi dikkate alındığında, atışın direkt ve gergin bir atış (yatay ya da 45 derecelik açının daha aşağısında bir eğimle) olduğu çan şeklinde yapılan bir atış olmadığı düşünülmektedir” denildi. KDK, 1 Mayıs gösterilerine müdahaleyi de eleştirdi. 1 Mayıs’taki gösteriye katılan herkesin barışçıl olmayan bir gösteri içinde olduğu söylenemeyeceğinin altı çizilen karada, “Dilan’ın eylemi her ne olursa olsun bu derece ağır bir yaralama sonucunu doğuran müdahalenin uygun bir karşılık olamayacağı, sonuç olarak yaralama sonucunu doğuran polis müdahalesinin hem ulusal mevzuatımız hem de uluslararası mevzuat uyarınca hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır” görüşü dile getirildi.

AHİM’nin insanların barışçıl olmayan gösterilere de katılma hakkının bulunduğu yönünde kararlara imza attığının altı çizilen kararda şöyle denildi: “Dilan’ın barışçıl olmayan gösterici olduğu, polise taş veya molotof attığı, kamu malına zarar verdiği, polise direndiği hususları mevcut bilgi ve belgelerle tespit edilememekle birlikte, barışçıl toplantı, gösteri yapmayan, kolluğa saldıran grupların içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Ancak buna rağmen, toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılan Dilan’ın bu hakkı kullanmasının sağlanması devletin yükümlülüğünde iken barışçıl olmayan göstericileri dağıtmak üzere bireyler arasında herhangi bir ayrım (barışçıl veya değil) yapılmaksızın gerçekleştirilen orantısız müdahale sonucu kötü muameleye maruz kalan Dilan’ın AİHS’nin 11. maddesi uyarınca toplanma özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna varılmaktadır.” Dilan’ın yaralanması çocuk hakları bağlamında da ele alınarak, “Polisin hukuka aykırı müdahaleleri neticesinde Dilan’ın yaralanması ile Çocuk Hakları Sözleşmesi ihlal edilmiştir. Ayrıca, barışçıl olmayan göstericileri dağıtmak adına yapılan müdahalede topluluk içerisindeki çocukların gözetilmesi azami oranda beklenirdi” ifadesine yer verildi.

 

Valiye sert eleştiri

 

Kararda, İstanbul Valisi Mutlu’nun, Dilan’ın marjinal grup üyesi olduğu yönündeki açıklamaları da eleştirildi. Bu konuda şu yorum yapıldı: “Hakkında böylesi bir açıklama yapılan kişinin hayatın olağan akışı içerisinde onurunun kırılacağı, toplum içerisindeki itibarının zedeleneceği, üzüleceği, belki toplum tarafından dışlanacağı kaçınılmazdır. Dilan’ın 18 yaşından küçük ve sabıkasız olduğu hususları dikkate alındığında; İstanbul Valisi Mutlu’nun basın açıklamasının kişinin şeref ve itibarını zedeler nitelikte olduğu değerlendirilmiştir. Bu ulusal ve uluslararası mevzuat uyarınca hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. 1 Mayıs gününde barışçıl toplanma özgürlüğünü kullanmak isteyen kişilerin ve çocukların ayırdedilmeksizin biber gazına maruz kaldığı izlenen görüntü kayıtlarından anlaşılmaktadır.” 1 Mayıs kutlamasının AHİM kararlarına uygun ancak iç hukuka göre yasadışı olduğu ifade edilerek de şöyle denildi: “Gerek kolluğun hoşgörü sınırları dışında, insanların vücut ve ruh bütünlüğüne zarar verici orantısız müdahaleleri gerekse de bireylerin haklarını kısıtlayıcı yönde alınan emniyet tedbirleri, kişilerin vicdanlarında acı ve üzüntü yaratmış, idare yasalardan aldığı yetkiyi bireylerin mağduriyetine neden olmayacak şekilde kullanmayarak hakkaniyete uygun beklentiyi karşılayamamıştır. “

 

Bakanlığın gaz talimatı

 

Dava dosyasına “İçişleri Bakanlığı’nın Şubat -2008 tarihli göz yaşartıcı gaz silahları ve mühimmatları kullanım talimatı” da girdi. Bu talimata göre, biber gazının nasıl kullanılması gerektiği bütün detayları anlatıldı. Talimatın satır başları özetle şöyle:

Gazı kullanmadan önce, gaz kullanılacak diye topluluğu ikaz edin.

Göz yaşartıcı gaz fişekleri doğrudan insan vücudunu hedef alacak şekilde atılmaz.

Gaz spreylerinin polise yapılan direnişle orantılı olarak en az 1 metre mesafeden sıkılmasına özen
gösterilir.

Göz yaşartıcı maddeler direniş ve saldırısına son vermiş kişilere karşı asla kullanılmaz.

Gazdan etkilenen şahısların kaçış yolları açık tutulmalıdır.

Göz Yaşartıcı Gazla Müdahale Kademeleri - Topluluk ile polis arasındaki mesafeye göre tercih edilmesi gereken göz yaşartıcı gaz mühimmatlarına ilişkin esaslar aşağıda belirtilmiştir.

a) 1. Kademe: Yakın mesafe (1–15 metre) Gaz Spreyi ve Model 5 Gaz Tüpü ile yapılan müdahale şeklidir. Gazın fiziksel ve psikolojik etkisi vasıtasıyla minimum 15 metre etki altına alabilir.

b) 2. Kademe: Orta mesafe (15–30 metre) Dağılmamakta ısrar eden ve saldırgan özelliğini koruyan gruplara karşı kullanılır. Meteorolojik şartlara göre değişmekle birlikte bir adet gaz el bombası 50 m2 alanı etkisi altına alabilir.

c) 3. Kademe: Uzak mesafe (30–150 metre) Gaz Tüfeği ile yapılan müdahale şeklidir. Grubu dağılım güzergâhlarına yönlendirmek amacıyla kullanılır. Kullanıcının vücuduna 45 derece açı ile atış yapılır.

İlgili Haberler