İstanbul Küçükarmutlu’da 18 Ekim’de evine düzenlenen operasyonda vurulan ve 1 hafta sonra hayatını kaybeden Dilek Doğan’ın annesi Aysel Doğan, "Kızıma yapılan muamele siyasilerden birinin çocuğuna yapılsa o adam hala elini kolunu sallayarak dolaşabilir miydi" diye sordu. Aysel Doğan, “O polisin de çocukları varmış. Biri onun çocuklarına bir şey yapsa kendimi feda ederdim. O benim evladıma nasıl kıydı?” diye konuştu. Baba Metin Doğan da “Adalet olsaydı bu adam ilk başta tutuklanırdı. Hala tutuklanmadı, biz bu adalete nasıl güvenelim? Acımızı daha da arttırıyor bu durum” dedi.
Evde arama yapan TEM polisleri ayakkabılarını çıkararak aramaya başladı. Ancak Özel Harekât polis amiri Y.M. galoş giymedi. Sözlü diyaloğun sürdüğü sırada Y.M.’nin silahı ateş aldı. Ailenin tek kızı Dilek Doğan, polisin silahından çıkan kurşunla vuruldu. Hastanede tedavi altına alınan genç kız yoğun bakımda bir hafta kaldıktan sonra hayatını kaybetti. Olayın ardından iddianame hazırlandı. Polis Y.M.’nin 26.5 yıl hapsinin istendiği iddianamede, Dilek Doğan’ın uykusundan uyandırıldığı, genç kadının polislere “Ayaklarınızla basmazsanız sevinirim, galoşları giyin” dediği yer alıyor.
Özgür Düşünce’den Bilal Şahin’ne konuşan anne Aysel Doğan, polislerin profilinin değiştiğine dikkat çekti. Yıllardır baskınlara maruz kaldıklarını belirten Doğan, “Eskiden TEM polisi gelirdi aramalara, baskınlara. Şimdi Özel Harekât polisleri geliyor. Özel Harekât polisleri hem tahrik ediyor hem de diyaloğa kapalılar. Önceki baskınlarda TEM polisleri bir gün dahi bize ne kötü söz söyledi ne de herhangi bir itiş kakış yaşadık. Ayakkabıyla girmemeleri konusunda uyardığımız zaman bize saygı duyuyorlardı. Biz ayakkabısız eve almıyorduk bize bir kere bile zor kullanmadılar. Hatta biz agresif olduğumuz zamanlarda bile bize en ufak kötü muamelede bulunmadılar” şeklinde konuştu.
“Kızımı okutmak istediler”
Önceden de polislerle muhatap olduklarını ama onlardan tek kötü söz dahi duymadıklarını belirten Anne Doğan şunları söyledi: “Sanırım iki yıl önceydi. Esmer, kısa boylu bir TEM amiri vardı. Dilek’e, ‘Bak kızım, sen çok zeki birine benziyorsun, o kadar da güzelsin, gel oku’ dedi ‘İstediğin üniversiteye seni kaydedelim’ dedi. Dilek de gülerek, ‘Ben gidip İmam Hatip mi okuyayım’ dedi. ‘Hayır, istediğini okuyabilirsin, ben sana yardımcı olacağım’ dedi amir. Dilek, ‘Ben okumasam da olur, çalışıyorum ben’ dedi. Amir, ‘Bak dışarıdan insanlar geliyor, onlara uymayın’ dedi. Kızım da ‘Benim o tür şeylerle işim olmaz, aklım var, teşekkür ediyorum’ dedi. Polisler de çok seviyor, hiç kıyamıyorlardı.”
“Evlilik planı yapıyordu”
Dilek’in evlilik planı yaptığını ve krediyle çeyizlerini aldığını söyleyen anne Doğan şöyle devam etti: “Tek kalınca evde çıldırıyorum. Kızım öldürülmeden önce bir AVM’de çalışıyordu. Onun işten gelme saati yaklaştıkça elim ayağım titriyor. Kızım evlilik planı yapıyordu, bir sevgilisi vardı. Babasına söylemeye çekiniyordu. Babasına açılıp evlenmek istediğini söyleyecekti. Çeyizleri kaldı kızımın. Kokuları kaldı. Ben bunları ne yapacağım şimdi, patiklerini, battaniyelerini, nevresimlerini ne yapacağım. Çeyizinin kredi borçlarını ödüyordu benim kızım.”
“Teröristmiş dedikleri zaman ciğerimi söküyorlar”
Kızının medya aracılığıyla karalanmak istendiğini belirten anne Doğan, “Analar ağlamasın diyorlar, ben nasıl ağlamayayım. Benim çocuğumun hiç bir olumsuz kaydı yok. İşinde gücünde biri. Teröristmiş diyorlar, içim yanıyor o zaman, sanki ciğerimi söküyorlar. Ben anayım terörist insan vurur, insan vuranlar belli. Benim kızımın en ufak bir kötü alışkanlığı yoktu” dedi.
“O polisin çocukları için kendimi feda ederim”
Polisin kızına nasıl kıydığını kendi kendine sürekli sorguladığını gözyaşları içinde anlatan anne Doğan şunları söyledi: “Polisin üç çocuğu varmış, acaba çocuklarının yüzüne bakabiliyor mu, biri de beş yaşındaymış. Biri onun çocuklarına bir şey yapsa ben kendimi feda ederim. O benim dileğime nasıl kıydı. Ben bu acıyla nasıl yaşarım. Yolda çocuk gördü mü pis temiz demeden severdi. Meğer benim kızımın çocukları olmayacakmış.”
“Siyasilerin çocuğu olsa ne hissederler”
Siyasilere sitemde bulunan Aysel Doğan, “Onlara seslenmek istiyorum, bir gece yarısı evlerine polis gelse, arama yapsa o esnada evlatlarını polis vursa ne hissederler, ne yapılmasını isterler? Ben o çocuğumu ne zorluklarla getirdim bu yaşa. Kızımı işe giderken bile kaldırmaya kıyamazdım. Biz isterdik ki bizi arasınlar, kimmiş bu adamlar ne yapmış, ne etmiş diye sormalarını beklerdik, ama ne aradılar ne sordular. Bizi terörist olarak lanse ettiler” ifadelerini kullandı.
“Evde çatışma süsü vermişler”
Polislerin evde çatışma süsü verdiğini öne süren baba Metin Doğan, asıl olay delilinin dahi evde bırakıldığını savundu.
Metin Doğan’ın iddiaları şöyle: “Eve geldiğimiz- de ev darmadağındı. Evi toplarken kızımı vuran merminin kovanını bulduk salonda. Avukatımız aracılığıyla savcılığa teslim ettik. Düşünün o kadar telaş yapmışlar ki evi çatışma havasına sokalım derken suç delili kovanı bile almamışlar.” Ev halkı kızlarıyla beraber hastaneye gidince polisin evde arama yapmaya devam ettiği iddia edildi. Baba Metin Doğan, “Biz evde yokken evin altı üstüne getirilmiş. Evde çatışma süsü verilip, eşyalar mevzi gibi kullanılmış. Mutfaktaki masayı kapının ağzına taşımış, koltuklar ters çevrilmiş. Kızım çatışmada öldürüldü süsü vermek istemişler” dedi. Ancak olaydan sonra yapılan soruşturmada çıkan görüntüler evde her hangi bir çatışma yaşanmadığını ortaya koyuyordu.”
Kapı ve fayansta merminin izi duruyor
Anne baba ve ağabeyinin gözleri önünde evinin holünde öldürülen Dilek Doğan’ın hayatını karartan kurşun göğsünden girip sırtından çıkmış, banyonun kapısını delip fayansa saplanmıştı. Kızlarının vurulduğunu gören aile can havliyle polislere tepki göstermişti. Ağır silahlarla baskına gelen görevlilerin çatışma riski olmasına rağmen olay yerine ambulans getirmediği öne sürüldü. Yaralı Dilek Doğan’ın bir komşusunun aracıyla hastaneye yetiştirildiği belirtildi.
“Tutuksuz yargılanması acımızı arttırıyor”
Baba Metin Doğan cinayet zanlısı olarak yargılanan polisin tutuklanmamasının kendilerini çok yaraladığını belirtti. Metin Doğan, “Cinayetten sonra bu adam hala elini kolunu sallayarak dolaşabiliyor. Eğer adalet olsaydı bu adam ilk başta tutuklanırdı. Hala tutuklanmadı, biz bu adalete nasıl güvenelim. Bizim acımızı daha da arttırıyor bu durum. Polisin yalan beyan verdiği görüntülerle ortaya çıktı. Bu adam tutuklanmayacak ise kim tutuklanacak. Kızım öldü artık gelmeyecek. Tek istediğimiz adaletin yerini bulması” dedi.