21 Kasım 2024 10:37
Güncelleme: 21 Kasım 2024 15:08
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Dışişleri Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin görüşmelerine başlandı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, sunum yaptı. Gelecek Partili Kani Torun, Gezi Davası hükümlüsü Osman Kavala ve eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki AİHM kararlarının tanınmamasının Türkiye'nin prestijini olumsuz etkilediğini vurgulayarak; "Türkiye AİHM’in zorunlu yargı yetkisini erken dönemde kabul ederek uluslararası hukuk standartlarına olan bağlılığını ilan etmiştir. Ancak özellikle son yıllarda çıkan bazı kararlara uymama konusunda ısrarlı olduğunu görüyoruz. Özellikle Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş konusundaki tutum ülkemizin uluslararası prestijini olumsuz etkilemektedir" dedi. CHP'li Veli Ağbaba, Suudi Veliaht Prens Salman'ın Türkiye ziyaretinde Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'a Bakan Fidan'ın da eşlik etmesini eleştirerek; "Kaşıkçı cinayetinin emrini veren Veliaht Prens, hiç mi vidanınız sızlamadı?" ifadelerini kullandı.
Komisyon, AKP Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplandı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) Başkanlığı, Türk Akreditasyon Kurumu’nun 2025 yılı bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları ile AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı Sayıştay raporu görüşmeleri başladı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Bakanlığın bütçesine ilişkin sunumunu tamamladı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçe görüşmelerinde, F-16 tedarik sürecinin sözleşme ile sonuçlandırıldığını belirterek; yeni ABD yönetimi ile yapıcı bir diyalog kurulmasının hedeflendiğini söyledi. Türkiye'nin İsrail ile ticari ilişkilerinin devam ettiğine dair eleştirilere değinen Fidan, "Mayıs ayında İsrail ile ihracat ve ithalat işlemlerini durdurmuştuk. Ayrıca İsrail’e silah ambargosu uygulanmasının BM Güvenlik Konseyi tarafından gündeme alınmasını teminen BM’de bir girişim başlattık. Bu çerçevede hazırlanan ortak mektup, 52 ülkenin ve İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Ligi imzasıyla 1 Kasım’da tevdi edildi. İsrail’e silah satışının durdurulması için çabalarımızı sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı. |
Fidan'ın sunumu ardından CHP grubu adına Namık Tan söz aldı. Türkiye vatandaşlarının yaşadığı vize sorununa dikkat çeken Tan, Avrupa Birliği'ne ne taviz verilirse verilsin vize sorunun devam ettiğini vurgulayarak; Rusya ve Ukrayna savaşı ile Orta Doğu krizinde Türkiye'nin sadece taraf gibi durduğunu gündelik taktiklerle dış politikanın "idare" edildiğini söyledi. Tan, konuya ilişkin sözlerine şöyle devam etti:
"Dış politikanın yurttaşı pek ilgilendirmediği, seçim sonuçlarına pek etki etmediği söylenir. Ancak dış politikanın yurttaşı ilgilendiren tarafı cebinde taşıdığı pasaportun gücü, vizesiz yahut kolaylıkla vize alarak seyahat edebildiği ülke sayısıdır. Bugün iş insanlarımız, bilim insanlarımız, sanatçılarımız, üniversite öğrencilerimiz bile AB ülkelerine vize alamıyor, ayrımcılığa maruz kalıyor. Dünyada pasaportların gücü endeksinde düştüğümüz küme; adalet, özgürlük, ekonomi alanlarında düştüğümüz hangi kümeyse onunla aynı. Al-ver, kısa günün kârı zihniyetiyle sığınmacılar konusunda AB’ye ne taviz verilirse verilsin, vize mengenesi sıkılmaya devam ediliyor. Dünyada vatandaşlarımızın bir zamanlar gördüğü saygının çok uzağında muamelelere maruz kalması, dış politika tercihlerinizin, ya da politikasızlığınızın, ülkemizin itibarını nereden nereye getirdiğinin apaçık göstergesidir."
Tan, İsrail ile ticaretin devam edilmesine ve Hamas desteğine ise şu sözlerle tepki gösterdi:
"Filistin meselesinde o denli Hamas yanlısı olduk ki sözümüz dinlenmez oldu. İşi Hamas'ı Kuvayi Milliye ile bir koymaya dek vardırdık. Bu arada İsrail ile ticareti durdurduğumuzu iddia ettik. Bu ikili oyuna şahit olup dile getirenlere de bağırıp çağırıyorsunuz. Bu basit ölçütlere göre ele alırsak Ukrayna ve Filistin dosyalarında önceliklerimizin ne olduğu anlaşılmıyor. Her iki savaşın da durmasını istediğimizi, barış istediğimizi yineleyip duruyoruz. Kimse çıkıp da savaşın devam etmesini istediğini söyleyecek değil haliyle. Her iki savaşın da saldırgan tarafı belli. Saldırganlar saldırmaktan vazgeçerlerse savaş bitecek. Demek ki barış ancak saldırganlar durmaya ikna edildiklerinde ama onun da ötesinde veya sonrasında savaşı başlattıkları tarihteki sınırlarına geri çekilmeye razı olduklarında bitecek. Öyleyse saldırganlar nasıl durdurulacak? Savaşan taraflara “önce durun, aranızda konuşmaya başlayın, biz de size konuşma zemini, ortamı, olanağı sunalım” çağrısında bulunmanın da olumlu hatta zorunlu bir ilk adım olduğu ileri sürülebilir. Bu düzleme erişmek hiç yoktan iyi değil midir? Öyleyse, o yönden bakalım."
Fidan'a "Ben bir savaştayım" sözlerini hatırlatan Tan, şunları söyledi:
"Sayın Bakan habire ‘liderler diplomasisi’ diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a methiyeler düzmeyi görevi benimsemiş. Oysa ‘liderler diplomasisi’ demek kimseye hesap vermeden başına buyruk davranmak, mesela gidip Rusya’dan iki buçuk milyar dolara S-400 hava savunma sistemi alıp, sonra Türkiye’yi F-35 programından attırmak, F-16 ve Eurofighter uçak alımında düşkün duruma sokmak, bölgemizdeki şu kıyamet gibi ortamda hava savunma sistemsiz bırakmak değildir. İkinci örnek Filistin konusu. Bir hafta önce Sayın Bakan verdiği bir mülakatta Gazze’ye yönelik insanlık dışı saldırılara bir baba olarak yaklaşımına ilişkin soruyu rahatlıkla “Ben bir savaştayım” diyerek yanıtlayabiliyor. Ben de bu kürsüden Sayın Bakana sormak isterim: Sayın Bakan siz Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanısınız. Dolayısıyla siz dünya için bizzat Türkiye Cumhuriyeti demeksiniz. Ağzınızdan çıkacak her söz, bütün bir ulusu bağlar. Biz savaşta mıyız? Savaştaysak hangi ülkeye karşı, kimin yanında, ne uğruna, ne zaman savaşa girdik? Savaş kararı alınacak yer burası yani yüce Meclisimiz değil mi? Siz ne ara Meclisimizden habersiz olarak bir yerlere savaş ilan ettiniz? Filistin meselesinde o denli Hamas yanlısı olduk, o denli Filistin meselesini Hamas davasına eşitledik ki sözümüz duyulmaz, dinlenmez, ciddiye alınmaz oldu."
Kıbrıs'ta iki devletli çözümün ab kapılarını Türkiye'ye kapattığını belirten Tan, "Biz kabul etmesek de AB'nin yolu Kıbrıs'tan geçiyor. 15 Kasım'da Genel başkanımız Sayın Özgür Özel'in ziyaret ettiği KKTC'yi bizden başka kimseye tanıtamadık. İkili devletli çözüm önerisiyle yola çıkmamız muhattaplarımız, müttefiklerimiz nezdinde ikna edici olamıyor" ifadelerini kullandı.
Tan, iktidarın Irak ve Suriye'deki Kürtlerle ilişkilerine dikkat çekerek; "Genel başkanımız Kürtlere Türkiye'nin ev sahibi olmayı teklif ediyorum derken eşit cumhuriyeti teklif ediyordu. Ama siz Esenyurt Belediyesine kayyım atamak gibi güç gösterisinde bulunmaya kalkarsanız sizin Irak ve Suriye'de kurmaya çalıştığınız derme çatma oyundan da fayda gelmez" dedi.
Saadet-Gelecek Grubu adına konuşan Gelecek Parti Bursa Milletvekili Kani Torun, Ticaret Bakanlığı'nın İsrail ile ticareti durdurduğuna dair açıklamasının ardından Gazeteci Metin Cihan'ın ortaya çıkardığı "Filistin'e ihracat" belgelerini gündeme taşıdı. Torun, Filistin'e inşaat malzemeleri ihracatı yapıldığını vurgulayarak şunları aktardı:
"Ticaret Bakanlığı, 2 Mayıs 2024'te İsrail ile tüm ticari ilişkilerin durdurulduğunu duyurmuş ve İsrail hükümeti Gazze'ye kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardım akışına izin verene kadar bu tedbirlerin kararlılıkla uygulanacağını belirtmiştir. Bu kararın ardından Türkiye'nin Filistin'e yönelik ihracatında dikkat çekici bir artış yaşanmıştır.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, Temmuz 2024'te Filistin'e yapılan ihracat, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde bin 180 artarak 119,7 milyon dolara ulaşmıştır. Bu artış, özellikle demir-çelik ve çimento gibi inşaat malzemelerinde yaşanmıştır. Demir-çelik ihracatı yüzde 51,756, çimento ihracatı ise yüzde 453,680 oranında yükselmiştir. Kimse bize Gazze’de yaşanan soykırım sırasında bu ani ticaret artışının normal olduğunu anlatmaya kalkmasın. Filistin’deki işbirlikçiler aracılığıyla bu mallar oradan İsrail’e gönderiliyor. Bu konu Meclis'te her konuşulduğunda bir iki tane metin ve ezber sloganlar ile cevap verilmektedir. Bu ticareti limanlarda protesto eden genç kardeşlerimiz hem sert muameleler görmekte hem de gözaltına alınmaktadır."
Torun, Türkiye'nin AİHM kararlarını tanımayarak Gezi Davası hükümlüsü Osman Kavala ve Eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğunun Türkiye'nin prestijini olumsuz etkilediğini belirterek şunları söyledi:
"Türkiye AİHM’in zorunlu yargı yetkisini erken dönemde kabul ederek uluslararası hukuk standartlarına olan bağlılığını ilan etmiştir. Ancak özellikle son yıllarda çıkan bazı kararlara uymama konusunda ısrarlı olduğunu görüyoruz. Özellikle Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş konusundaki tutum ülkemizin uluslararası prestijini olumsuz etkilemektedir. Avrupa Konseyi ile ilişkilerin derinleştirilmesi ile Türkiye hem bölgesel hem de küresel anlamda daha güçlü bir konum elde edebilir. İlişkilerin sorunlu ilerlemesinde öne sürülen milli güvenlik, terör, iç siyasete müdahale gibi konular bilakis evrensel insan hakları kurallarının iç hukukumuzla entegre olduğu ölçüde çözülecektir."
Dışişleri Bakanlığı bünyesinde genel müdürlük sayısının artmasına da dikkati çeken Torun, "Birkaç ay önce yapılan düzenlemede Genel Müdürlük sayısı artırıldı. Hedef, daha fazla hizmet biriminin yoğunlaşmayı, yoğunlaşmanın da o alanda uzmanlaşmayı getirmesiydi. Merkezde bu plan bir nebze olsun geçerli olabilir ancak sahada uzmanlaşmayı hayata geçirecek adımın bu olmadığını ifade etmek isterim. Sahada çalışan arkadaşlarımızın görev değişimleri yaşam standartlarına göre düzenlenen sistem ile yapılmaya devam etmektedir. Kurum dışından yapılan bazı atamalarda Büyükelçiliğin bir hediye gibi taltif edilmek istenenlere dağıtılması işlemine bir son verilmesi gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, ABD'de seçimlerine ilişkin olarak yaptığı açıklamada Trump'ın savunduklarıyla Türkiye'nin değerlerinin farklı olduğunu vurguladı. Ağbaba, "Ancak sizin taraftan yazan, çizen çok mutlu seçimi kendi kazanmış gibi. Trump'ın mektubu biliniyor ve hala sergileniyor. Kurduğu kabine Türkiye, Filistin düşmanı. Siz daha iyi bilirsiniz, istihbaratçısınız. Geçen A Haber izledim. Onlar biliyorsunuz; bizimle ilgili belgesel yapmayı severler. Programa katılmışsınız ve orada ABD ile Türkiye arasındaki en önemli konunun FETÖ olduğunu söylemişsiniz. 15 Temmuz'da tamamen koptunuz eski dostlarınızla. Programda PYD konusunda da değinilmiş. İki konuda da ABD olumlu bir adım atmıyor. Siz ABD ile ilişkilerimizin nasıl olduğunu düşünüyorsunuz?" dedi.
Suudi Veliaht Prensi Salman'ın Türkiye'ye gelmesine ilişkin ise Ağbaba, "Sazlı sözlü yemek verildi. Siz de katıldınız. Topraklarımızda işlenen siyasi cinayetten hem ülkemiz hem dünya haberdar oldu. Kaşıkçı öldürülüyor, kıyafetleri başkasına giydirilerek dublör gibi gezdiriliyor. bu cinayeti çözen sizsiniz, istihbarat. Bu cinayet üstümüze kalabilirdi. Siz hem karşılamada hem uğurlamada vardınız. Bu katliam emrini veren de karşıladığınız Veliaht Prens. Hiç vicdanınız sızlamadı mı?" ifadelerini kullandı.
Vize krizine de dikkat çeken CHP'li Ağbaba, "Dünyadaki en itibarsız pasaporta sahibiz. Dünyada 63. sıradayız. Çocuklar doktora vizesi alıyor; gidemiyor" dedi.
© Tüm hakları saklıdır.