Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, dere kenarında bir çuval içinde cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin kararları istinaf mahkemesine taşıyacaklarını belirterek, "Mahkemenin kararı kısmen talebimizi karşılayacak nitelikteydi. Mütalaaya da kısmen muhalif bir karar olarak değerlendirebiliriz" dedi.
Narin Güran cinayetine ilişkin yargılama tamamlandı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde üç gün süren duruşmanın ardından Narin’in annesi Yüksel Güran, amcası Salim Güran ve ağabeyi Enes Güran "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, Narin'in cansız bedenini, bulunduğu dereye taşıyan komşuları Nevzat Bahtiyar ise, 4 yıl 6 ay hapis cezası aldı.
Duruşmanın ardından adliye önünde açıklamada buluna Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, mahkemenin kararının taleplerini kısmen karşıladığını ifade ederek, alınan kararı istinaf mahkemesine taşıyacaklarını söyledi. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin sanıklar hakkında verdiği cezanın, iddia makamının hazırladığı mütalaaya kısmen muhalif bir karar olduğunu belirten Güleç, "21 Ağustos'tan bu yana kamuoyunun ilgiyle izlendiği Narin dosyası bugün sonuçlandı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi kararını açıkladı. Sanık Enes Güran, Salim Güran ve Yüksel Güran hakkında mahkeme iştirak halinde çocuğu kasten öldürmekten dolayı ağırlaştırılmış hapisle cezalandırdı. Nevzat Bahtiyar'ı ise delilleri karartmaktan dolayı dört yıl altı ay hapis cezasıyla cezalandırdı. Yani mahkemenin kararı kısmen talebimizi karşılayacak nitelikteydi. Mütalaaya da kısmen muhalif bir karar olarak değerlendirebiliriz. Nevzat'la ilgi bizim beklentimiz beyanlarımızdan da anlaşıldığı üzere iştirak halinde. Kendisinin de o suça ortak olduğunu düşünerek, onun hakkında da Türk Ceza Kanunu'nun 82. maddesinden mahkemenin ceza vermesini bekliyorduk. Ancak bu gerçekleşmedi. Sadece delileri karartmaktan dolayı 4 yıl 6 ay gibi bir hapis cezası aldı. Kararı istinafa götüreceğiz" dedi.
'Dosyaya ilişkin herhangi bir suça dair ikrar söz konusu olmadı'
Güleç'in ardından söz alan eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ise, bütün olumsuzluklara, tepkilere rağmen davayı, Narin için adaletin tesisi ve adil bir kararın çıkması için hukuk mücadelesini sürdürdüklerini söyledi. Mahkemeden bugün böyle bir karar beklemediklerini aktaran Eren, "Maalesef dosyaya ilişkin herhangi bir suça dair ikrar söz konusu olmadı. Ama mahkemeye de izah etmiştim. Öldürmüşse Nevzat, evet bir katil olarak ceza yemeliydi. Öldürmemiş olsa bile hem dosyamızdaki bazı verileri aynı zamanda 19 dokuz gün boyunca Narin'i o dereye götürüp saklayan kişinin Nevzat olduğunu, benim nezdimde eğer adalet duygumuz tatmin edilecekse, tabii ki hukuki çerçevede Nevzat'ın da aslında Narin açısından kasten çocuğu öldürmekten cezalandırılması gerektiği kanaatindeyim. Tabii bunu söylerken hukukçuyuz. Çünkü biz Narin'in hangi dakika, hangi saatte öldüğünü bilmiyorduk. Bu açıdan Narin'in öldüğünden nasıl da emin olabiliyor Narin’i götürüp oraya saklıyor. Bu açıdan ben kararın Nevzat boyutuyla eksik kaldığı kanaatindeyim. Bu karar Nevzat boyutuyla istinaf edilecek" diye konuştu.
'Hukuki süreci bugüne kadar takip ettiğimiz gibi takip etmeye devam edeceğiz'
İlk günden beri bu davada, tüm toplumun vicdanında büyük yaralar oluştuğunu söyleyen Eren, Narin'i o hale getiren herkesin hak ettiği cezayı almasını ilk günden bu yana savunduklarını belirtti. Eren, şunları kaydetti:
"Hukuki süreci bugüne kadar takip ettiğimiz gibi takip etmeye devam edeceğiz. Ama eminim ki bu dava, bu davadaki hukuki süreç Türkiye'de benzer cinayetlerin bir daha yaşanmaması için hem Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne, hem siyasal iktidara da çok iş düşüyor. Biz bu davada Türkiye'de bir daha çocukların bu şekilde katledilmemesi için hem soruşturma açısından hem kolluk açısından bütün eksikleri ortaya koyduk. Ve iktidardan da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden de çocuk cinayetlerine dair kadın cinayetlerine dair daha sağlıklı bir sistemi, daha sağlıklı bir politikaya ihtiyacımızın olduğunu da bu dava bizlere gösterdi. Ama bu davanın farklı kazanımları da vardı. Hep şunu söyledik. Türkiye'de ilk defa bir baro böylesine bir dava dosyasında müşteki oldu. Suçtan zarar gören oldu. Ve bu tür dosyalarda, hukuk örgütlerinin ve aynı zamanda soruşturma makamlarının ve yargı makamlarının bir arada maddi gerçeğini açığa çıkması için hakikatlerin açığa çıkması için birlikte çalışıyor olmasının ne kadar kıymetli ve değerli olduğunu gördük. Biz bu ve benzeri tüm dosyalarda Türkiye'deki diğer kentlerdeki dosyalarda mahkemelerin de soruşturma makamlarının da Diyarbakır'daki bu örnek uygulamayı kendileri açısından emsal almalarını bekliyoruz."
'Kim birlikte hareket etmişse ceza alsın diye bu dosyada Narin için yerimizi almıştık'
"Bu ülkenin çocuklarını, bu ülkenin bu tür dezavantajlı gruplarını hepimiz korumak zorundayız" diyen Eren, şunları kaydetti:
"Biz o sorumlulukla hareket ettik. Hiçbir zaman aileyi karşımıza almak ya da aileyi bir bütün olarak karşımıza alma gibi bir niyetimiz hiç olmadı. Biz kim katilse, kim buna sebep olmuşsa, kim birlikte hareket etmişse ceza alsın diye bu dosyada Narin için yerimizi almıştık. Ben siz değerli basın mensuplarını da bu dosyaya gösterdiği ilgi için bir Yurttaş olarak sizlere de teşekkür ediyorum. Bu saatte bu yoğun ilgi aslında Türkiye'de toplumun tüm kesiminin bu davadan haberdar olması, sahiplenmesi siz basın mensuplarının ilgisinden kaynaklıydı. Bu da toplum olarak, bir bütün olarak bu davayı, sahiplenmemizin ne kadar kıymetli olduğunu bizlere gösterdi."