Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu öncülüğünde yapılan ve Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD), Zarok MA, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) ile Rosa Kadın Derneği'nin de aralarında bulunduğu 328 kurumun destek verdiği ortak açıklamada, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde, yaşanılabilir bir dünya için savaşlara karşı barış hakkını ısrarlı şekilde savunmanın önemi vurgulandı. İmzacı kuruluşlar, küresel çatışmaların yıkıcı etkilerine karşı durmak ve barışçıl çözümleri desteklemek adına toplumsal ve siyasal düzeyde işbirliği yapılmasının şart olduğunu belirtti. Açıklamaya çok sayıda yurttaşın da katılımıyla, barış için geniş bir toplumsal destek sağlandı.
1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla yapılan ortak açıklamada, savaş ve çatışmaların devam ettiği bir dünyada, barışın temel bir insan hakkı olduğu vurgulandı. "İnsanların en temel amacı; korkudan uzak, güven içinde ve onurlu bir şekilde yaşamaktır," ifadeleriyle başlayan açıklamada, Birleşmiş Milletler Örgütü’nün kuruluş antlaşması ve temel belgelerine atıfta bulunularak, uluslararası toplumun barış ve güvenliği sağlama görevi hatırlatıldı. Özellikle son 10 ayda Filistin’de 40 bin kişinin hayatını kaybettiğine dikkat çekilerek, özellikle kadın ve çocukların bu saldırılardan en çok etkilendiği belirtildi.
Bu ortak açıklamada, bölge temsilcileri geçmişte Kürt Meselesi’nin çözümü için başlatılan süreçlerin toplumsal beklentiler doğrultusunda sonuçlanmamış olmasına rağmen, toplum kesimlerinde barışa olan umut ve beklentinin güçlü bir şekilde devam ettiğine vurgu yaptı. Şubat ayında Diyarbakır’da bir araya gelen sivil toplum, meslek ve iş örgütlerinin temsilcileri, Kürt Meselesi'nde çözüm iradesi ve yeni bir süreç inşası için önemli tespitlerde bulundu. "Ülkedeki demokratik gelişim konusundaki sıkışmışlığın ve yaşanan ekonomik krizlerin, Kürt Meselesi’nin çözümsüzlüğüyle doğrudan ilintili olduğu" ifade edildi. Açıklamada, son günlerde yaşanan olaylara da değinilerek, Kürtçe müzik eşliğinde halay çekenlerin örgüt propagandası iddiasıyla gözaltına alınmasının, çözüm anlayışındaki yanlışları gözler önüne serdiği belirtildi.
Diyarbakır Barosu ve imzacı STK'lar, barışın Türkiye'nin en önemli ve öncelikli gündemi olması gerektiğini belirterek, tüm sorumlular ile temasa geçilmesini ve barışçıl çözüm için çatışmasızlık ortamının sağlanmasını topluma ve ülkeye karşı bir görev ve sorumluluk olarak gördüklerini ifade etti. İmzacı kurumlar olarak, tüm aktörleri barış için sorumluluk almaya çağırdıklarını duyurdular.