Ekonomi

Doç. Dr. Yeniocak: Uzun süreli sözleşmeler imzalayan işletmelerin, büyük ölçekli zararlara uğramaları kaçınılmaz bir sonuç

“Dövizde bu orandaki yükselişi önceden öngörmek mümkün değildir”

26 Kasım 2021 13:21

Türk Lirasının son günlerde hızla değer kaybetmesi, her alanda olduğu gibi ticari iş sözleşmelerinin durumu hakkında soru işaretleri doğurdu. Uzmanlar, bunun sözleşme ilişkileri bakımından oldukça önemli sonuçlar doğuracağını dile getirdi. Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Umut Yeniocak, sözleşme konusu ürünlerin ya da hizmetlerin fiyatlarının hızla ve büyük oranlarda değişmesinin, tedarik sözleşmelerinin mevcut hâliyle sürdürülmesini güçleştirdiğini söyledi.

Doç. Dr. Umut Yeniocak, “Bundan birkaç ay önceki fiyatlara göre uzun süreli sözleşmeler imzalayan işletmelerin, yaşanan son ekonomik gelişmeler karşısında beklenmeyen ve büyük ölçekli zararlara uğramaları kaçınılmaz bir sonuç.” dedi. Yeniocak ayrıca Öngörülemeyen orandaki döviz artışından zarar görenler, vakit kaybetmeden 'uyarlama' talebinde bulunmalıdır” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Umut Yeniocak, bu durumla ilk kez karşılaşılmamasına rağmen şimdi son günlerde yaşanan dalgalanmanın istatistiklere göre sıra dışı ölçülerde olduğuna dikkat çekti ve sözleşme hukuku açısından yaşanabilecek durumlar hakkında uyarılarda bulundu.

Özellikle dövizle yapılan işlemlerde, işlemin yapıldığı tarih ile şimdiki tarih arasında TL’nin aşırı miktarda değer kaybetmiş olması ve TL ile yapılan işlemlerde de fiyatların hızla yükselmesinin, daha önce imzalanmış sözleşmelerden beklenen faydanın büyük oranda ve beklenmeyecek ölçüde boşa çıkması anlamına geldiğini söyledi. Doç. Dr. Umut Yeniocak, “Bu durum, sözleşme hukukunda ‘uyarlama’ denilen davaların açılabilmesine imkan verir” diye konuştu.

“Dövizde bu orandaki yükselişi önceden öngörmek mümkün değildir”

Bugünlerde yaşanılan gerek dövizdeki hızlı ve yüksek oralardaki dalgalanma gerekse TL bazlı sözleşmelerdeki aşırı fiyat artışlarının önceden öngörmenin mümkün olmadığını belirten Doç. Dr. Umut Yeniocak, bu tür öngörülemez sürpriz gelişmelerin borcun yerine getirilmesini aşırı derecede güçleştirdiğini anlattı.

Sözleşmeden beklenen gelirin elde edilemediği bu gibi durumlar için kanunda özel bir düzenleme olduğuna dikkat çekti.

Beklenmeyen hal nedeniyle, borcun uyarlanmasını talep edebilirsinizDoç. Dr. Yeniocak, Borçlar Kanunu’nun 138 maddesi’nin, bu tür beklenmeyen gelişmelerin yaşanması sebebiyle borcunu ifa etmekte aşırı derecede güçlük yaşayan kişilerin, mahkemeye başvurarak borcunun yapılandırılmasını yani “uyarlanmasını” talep edebileceğini söyledi. Doç.Dr. Yeniocak, “Hatta bu maddenin son fıkrasında uyarlama davalarının, yabancı para ile borçlanan kişiler tarafından da açılabileceği özellikle vurgulanmıştır.” diyerek bu konuda sıkıntı yaşayan vatandaşlara haklarıyla ilgili bilgi verdi.

“Süreci iyi takip edin ve zaman kaybetmeyin”

Doç. Dr. Umut Yeniocak, bu noktada işletmelerin de süreci iyi takip ederek, vakit kaybetmemelerini önerdi. Borcun yerine getirilmesi bakımından aşırı güçlük yaşayan kişiler ve kurumlar, karşı tarafa bildirimde bulunarak dövizin ya da fiyatların aşırı yükselmesi durumunun ‘beklenmeyen hâl’ teşkil etmesi gerekçesiyle, borcun yeni duruma göre güncellenmesi, uyarlanması gerektiğini, bunun kabul edilmemesi hâlinde ise konunun mahkemeye taşınacağını bildirmelerinin faydalı olacağı uyarısında bulundu.

Doç. Dr. Yeniocak ayrıca, borcun ödenmesinde güçlük yaşanmasına rağmen borç harç da olsa ödeme yapılması durumunda, ödeme sırasında mutlaka ‘uyarlama davası açma hakkının saklı tutulduğunun’ muhataba bildirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Doç.Dr. Yeniocak, “Böylece mahkemenin, uyarlama davasını kabul ederse, geriye dönük olarak tamamı ödenmiş borcun bir kısmının davacıya iadesi yönünde karar vermesi mümkündür.” açıklamalarında bulundu.

Doç. Dr. Umut Yeniocak, son olarak, yaşanan döviz dalgalanmasının, piyasanın aşırı derecede tedirgin olmasının, fiyat istikrarının tamamen kaybolması hâllerinin önceden hesaba katılabilecek, öngörülebilecek düzeyin çok ötesinde olduğunu dile getirdi. “Bu sebeple, Kanunda bahsettiğimiz uyarlama kuralının uygulanması için şartların gerçekleştiğini kabul etmek gerekir. Açılan davaların da mahkemeler tarafından bu yönde değerlendirilmesi gerekir.” dedi.