Diyarbakır’da 42 meslek odası ve 60 bin üyesiyle kentin en büyük esnaf örgütü olan Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (DESOB) Başkanı Alican Ebedinoğlu, Sur’daki yıkım sonrası bölgenin afet kapsamına alınmamasına isyan ediyor. TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken ve SGK Başkanı Mehmet Selim Bağlı’nın bir süre önce Diyarbakır’a yaptığı ziyarette kent esnafının yaşadığı sıkıntıları dile getiren Ebedinoğlu, esnafın sadece Bağkur ve SGK prim borçlarının ötelenmesinin yeterli olmadığı düşüncesinde.
Ebedinoğlu, esnafın yaşadığı sıkıntıları T24’e anlattı.
DESOB Başkanı Alican Ebedinoğlu’na yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
TESK ve SGK Başkanı’nın Diyarbakır ziyaretinde neler konuşuldu? Talep ve önerileriniz nelerdi? Anlatır mısınız?
Sokağa çıkma yasakları nedeniyle ötelenen bir ziyaretti. 2 günlük bir toplantı ve SGK üyelerinin sorunlarını tespit ve yerinde incelemek için geldiler. Biz de SGK’ye esnafın sorunlarını aktarma fırsatı bulduk. SGK ve Bağkur prim borçlarının ertelenmesi konusu en öncelikli sorunumuz. Sur, Silvan, Nusaybin, Cizre’nin, kısacası çatışmaların yaşandığı yerlerdeki esnafların prim borçlarının ertelenmesi konusu ana gündem konumuz oldu. Bu görüşmelerden sonra prim borçları bir yıl süreyle ertelendi. Bu önemli bir gelişmeydi ancak biz mutlak süratle affedilmesi gerektiğini söyledik. Ancak kendileri af için Bakanlar Kurulu kararı gerektiğini söylediler. Sadece 36 veya 48 aylık taksitlendirme yetkisine sahip olduklarını söylediler.
Sizin talebiniz neydi?
Bizim talebimiz prim borçlarının tamamen affedilmesidir. Ocak 2017’den itibaren 36 ay takside böldüler. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bu süreçte işyerini açık tutamayan esnaf bu prim borcunu ödeme gücüne sahip değil. Diğer önemli bir sorunumuz ise prim borcu ertelenen esnafın sağlık hizmetlerinden faydalanamamasıydı. Sistem değişikliği yapıldı ve borcu ertelenen esnaf ve tüccar artık sağlık hizmetlerinden faydalanabilecek.
“Asgari ücret esnafın sırtına yüklendi”
Önemli bir diğer konu da esnafın prim borçları yüzde 30 artmasıydı. Başbakan seçim meydanlarında “Asgari ücreti 1300 TL’ye çıkaracağız” dedi ve o şekilde düzenlendi. Esnafın Bağkur ve SGK prim borcu yüzde 30 artırılarak esnafın sırtına yüklendi. Bunu kabul etmeyeceğimizi söyledik. Kendileri de prim borçlarının düşürüleceğini söyledi. Ancak bu bizi tatmin etmedi. Biz sizin aracılığınızla gerek hükümete, gerekse yetkililere sesleniyoruz. Esnafın can çekiştiği bu süreçte özellikle bölge esnafının pirim borçlarının %30 artması esnafı çıkmaza sokmuştur. Bunun bir an önce düzeltilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Aksi takdirde zaten yaşanan olaylardan dolayı artış gösteren kapanışlarımız artacaktır. Bunun dışında da özellikle bölgenin afet kapsamına alınması gerektiğini savunduk; çünkü örnekleri var. Bilindiği gibi Soma’da bir maden faciası yaşandı, Reyhanlı’da bombalar patladı, yine Karadeniz’de sel felaketi yaşandı. SGK bunları afet kapsamında değerlendirdi ve bir yıl boyunca pirim borcunu öteledi. Biz de aynı şeyi talep ettik, sadece SGK ile sınırlı değil, aslında bütün alanlarda bu bölgelerdeki esnafın afet kapsamına alınması gerektiğini ve SGK’nın da bu sosyal devletin sorumluluğu gereği bu pirim borçlarının afet kapsamında değerlendirilmesini savunuyoruz. Net bir şekilde şunu söyleyebilirim ki çifte standart uygulandı ve uygulanıyor. Sonuç olarak bizde de her gün bombalar patlıyor, facialar yaşanıyor bununla birlikte kentler yıkıldı, ilçeler yıkıldı. Buna rağmen biz neden afet kapsamında değerlendirilmiyoruz? Hatta şunu da örnek gösterdim, Ankara’da bir yangın yaşandı, ne yazık ki 250 küçük işletme tamamen yandı. Akabinde Başbakan çıktı ve açıklama yaptı, hepsine 30 bin TL hibe desteğinde bulundu, işyerlerinin de yeniden inşa edilmesi ilgili de Büyükşehir Belediyesi’ne talimat verildi. Büyükşehir belediyesi ve bakanlık bütçesinden iş yerleri onarıldı. Maalesef biz aynı kapsamda hiçbir alanda değerlendirilmediğimiz gibi bu alanda da yine çifte bir standardın yaşandığını biz Sayın Başkana ifade ettik, verilen faizsiz kredinin esnafımıza ulaşmadığını genel başkanımıza ilettik. Başbakan toplantılarda, meydanlarda sürekli biz 30 bin TL faizsiz kredi veriyoruz dedi. Ancak şu an Diyarbakır’da 500 kişiye faizsiz kredi ulaşmamış çünkü şartlar çok ağır.
“Esnafın sicili bozuldu, kredi alamıyor”
Bankaların yeni bir sistemi mi, yoksa mağduriyetten doğan bir durum mu?
Hayır mağduriyetten doğan bir sorun. Şöyle bir örnekle açıklayabiliriz. Mesela Sur’da aylarca esnaf iş yerlerini açamadı, gününde çekini, senedini ödeyemedi. Ödeyemediği için bankalarda sabıkalı sicilli duruma düştü. Sicilli duruma düştüğü için de faizsiz krediden de yararlanamıyor. Bunun için bankalar üzerinde bir sicil affının bir an önce çıkartılması gerektiğini ifade ettik. Biz bunu Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın ziyaretinde de dile getirmiştik. Sicil affımızın olmazsa olmazından olduğunu çünkü siz hangi desteği devlet olarak bölge esnafına verirseniz verin, sabıkalı sicil kaydı bulunan esnafa, sicil affı getirilmediği takdirde bu desteklerden faydalanamayacağı gerçeği bulunmakta. Onun dışında yeni girişimcilerin desteklemesi konusunda talebimiz oldu. Yeni iş yeri açanlar bilindiği gibi KOSGEP tarafından şu anda destekleniyor. DESOB olarak hedefimiz bin tane yeni girişimcilerimize eğitim vermek. Şu ana kadar 400 kişiye eğitim verdik, yalnız bu eğitimi biten ve sertifikasını alan girişimcilerimiz rahat bir şekilde bu destekten faydalanamıyor. Bürokratik bir çok engel var önlerinde, bir çok evrak isteniyor bu da esnafın rahat bir şekilde iş yeri açmasında engel oluşturuyor.
Yeni bir uygulama mı?
Yeni bir şey bu; birçok evrak isteniyor. Bunun biraz daha yumuşatılması lazım. Gereksiz birçok bürokratik evrak isteniyor. Genel bir sorun ama bölgemiz de daha çok bu sorunla karşılaşıyoruz. Çünkü iş yeri açan hibe desteğinden yararlanan girişimciler, 100 bin TL kredi almak zorunda bu proje adı altında. Ama bölge, bu sorundan etkileniyor. Bankalardan düşük faizli krediyi de alamıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin Sur için Diyarbakır’da açıkladığı eylem planını toplantısına siz de katıldınız. İzlenimlerinizi paylaşabilir misiniz?
Daha önce Sur ile ilgili hazırladığımız raporları ilgili bakanlıklara iletmiş, Başbakan’a da Diyarbakır’da şifahen anlatmıştık. Anlatılanları dinledik ancak açıkçası tatmin olmadık. Şimdi Sur’daki esnafın yüzde 20’si Sur’dan çıktı, iş yerini kapattı. Sayın bakan toplantıda kimsenin mağdur edilmeyeceğini söyledi ancak inşaat süresince esnaf işyerini kapatacaktır. Bu durumda zaten esnaf mağdur olacaktır. Caddeler kazınacak, cephelerin tümü değişecek, yüksek binaların tümü yıkılacak. Şu an Sur’da DESOB’a kayıtlı 2167 esnafımız var. Bir o kadar da kayıtsız var. Açıklanan planda esnaflara destek yok. Bu esnafların yüzde 70’i kiracı; 30-40 yıldır tüm birikimleri ile orada ticaret yapıyorlar. Eğer tedbir alınmazsa bu insanlarımız iflas edecektir. Bununla ilgili tedbirlerin alınması gerektiğini söyledik.
Toplantı daha çok bir sunum şekilde yapıldı sanırım…
Evet ne yazık ki. Toplantı sonrası Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Mehmet Özhaseki’ye söyledim. Biz toplantının bu konseptte olduğunu bilseydik gelmezdik, bizi dinlemeye geldiğinizi düşünmüştük dedim. Ayrıca planı aktarıp uygulayacaksanız bizimle paylaşmanızın bir önemi yok dedik. Bakan da bu ifadeler üzerine bizi Ankara’ya davet etti. Ancak genel itibariyle açıklanan plan, hem halkımızı hem de esnafımızı mağdur edecektir. Bu noktada tedbirlerin alınmasını söyledik. Yıkımlarla değil, yerel dinamikler ve STK’ların görüşleri alınarak bir restorasyon planı hazırlanması gerekirdi. Ben bu planı bir dayatma olarak görüyorum. Halk, esnaf ve tüm dinamikler dinlenilmeliydi.