Ege Vural Hükümdar / Ankara
Hatay Akademi Senfoni Orkestrası, 6 Şubat Depremi’nde hayatını kaybeden üyelerinin, yıkılan prova salonlarının ve kullanılamaz hale gelen enstrümanlarının getirdiği zorluklara rağmen yeniden ayağa kalkıyor. Şu anda faaliyetlerini Özel Doğa Koleji’nin kendilerine geçici olarak tahsis ettiği salonda sürdüren orkestra, ekipmanlarını kendi imkanlarıyla temin ediyor. Afette orkestra arkadaşlarını kurtarmak için arama-kurtarma çalışmalarına katılan orkestra kurucu şefi Ali Uğur, “Arkadaşlarımızı ve enstrümanlarımızı enkaz altında kaybetmemiz bizi derinden etkiledi ancak umudumuzu onlarla gömmedik” dedi. Afette 4 orkestra arkadaşını kaybeden Uğur, Hatay’ı yeniden ayağı kalkması ve orkestranın yeniden kurmak için çalışmaktan yılmayacaklarını vurguladı. Çoğunluğu öğretmenlerden oluşan orkestranın yalnızca kendi acılarını değil, öğrencilerinin acılarını da derinden hissettiklerinin altını çizen Uğur, bu görevi tarihin omuzlarına yüklediği bir sorumluluk olarak gördüklerini ifade etti.
Depremin ilk dakikalarından itibaren arkadaşlarına ulaşmak ve onları kurtarabilmek için çalıştığını aktaran Ali Uğur, afet sırasında yaşadıklarını ve orkestranın hikayesini T24’e anlattı.
“Beş arkadaşıma hiç ulaşamadım”
Deprem günü kendisinin ve ailesinin güvenliğini sağladıktan sonra orkestra arkadaşlarına ulaşmaya çalışan Uğur, depremden sonraki ilk anlarını şöyle aktardı:
“İlk 10 dakikada ânın şokunu atlatıp evdekilerin sağlığından emin olabildikten hemen sonra orkestranın WhatsApp grubuna mesaj attım. Mesaj ilk saatlerde ya arkadaşlarıma iletilmedi ya da onların attığı mesajlar bana ulaşmadı. İletişim özelinde şebeke sıkıntısının problemini ciddi manada yaşadık. İkinci veya üçüncü kişilerin aracılığıyla orkestra arkadaşlarımızın iyi olduğu bilgileri bana ulaşıyordu ki 5 arkadaşıma hiç ulaşamadım. Sonrasında onların haberleri de gelmeye başladı.”
Hayatını kaybeden orkestranın vurmalı sazlar sanatçısı ekmek fırınında çalışıyordu
Yaşanan depremlerden sonra hayatını kaybettiğini öğrendiği ilk ekip arkadaşları Abdurrahman Düzgün’ün orkestrada vurmalı sazlar sanatçısı olduğunu aktaran Uğur, arkadaşının hayatını fırında ekmek pişirerek kazandığını ifade etti. Aldığı haberi cesaretlerinin kırılmasından korktuğu için arkadaşlarıyla paylaşamadığını söyleyen Uğur, “Arkadaşımız Abdu, daha ilk dakikalarda oğluyla beraber enkazın altında can vermiş” dedi.
“Gizem’e ulaşıp kurtardık, maalesef annesine ve kardeşlerine ulaşamadık”
Uğur, depremin ilk saatlerinden itibaren haber alamadığı orkestra arkadaşlarını evlerine gidip kendi imkanlarıyla kurtarmaya çalıştığını söyledi. İlk olarak ekip arkadaşları Cansu Çilingir’in yanına gidip onunla konuşabildiklerini ancak ekipman yetersizliğinden dolayı müdahale edemediklerini belirten Uğur, Çilingir’in evinden ayrılıp enkaz alında kalan diğer arkadaşları Gizem’i nasıl kurtardıklarını şu sözlerle anlattı:
“Enkaza gittiğimizde ilk önce Gizem’den hiç ses alamadık, sonra arayıp mesajlar attım bir ihtimal görür diye. Ne arayabildim ne de mesajım iletildi. Sonra ses gelince ablası ve eniştesiyle beraber bina enkazında tünel açmaya başladık. Gizem’e ulaşıp kurtardık, maalesef annesine ve kardeşlerine ulaşamadık.”
“Cansu yardım gelmediği için soğuktan can verdi”
Orkestra şefi Ali Uğur, arkadaşları Gizem’i enkazdan çıkardıktan sonra ekipman yetersizliğinden dolayı kurtaramadıkları Cansu Çilingir’in yanına döndüklerini belirtti. Orkestrada soprano olan Çilingir, müzisyenliğin yanı sıra müzik eğitimi de veriyordu. Arkadaşının hayatını kaybetmeden önceye kadar iletişimde kaldıklarını söyleyen Uğur, yaşananları şu sözlerle aktardı:
“Yanına ilk gittiğimiz arkadaşımız Cansu’nun bulunduğu enkaza girmek çok riskli olduğu için ekipmansız ve profesyonel desteksiz müdahale etmeye cesaret edemedik. Konuşabiliyorduk ama birbirimize ulaşamıyorduk. Hatta Cansu’yla beraber Doğan diye bir çocuk da bize seslendi. Cansu ile 36 saatin iletişimimiz kesilince gözümü karartıp enkaza girmeye çalıştım ama onu kurtaramadım. Cansu, yardım gelmediği için soğuktan can verdi. Doğan’la da hiç tanışamadık, yüzünü bile görmedim. Sadece bize yardım için bağırdığı zaman tanıştık. Sonradan öğrendim, o da hayatını kaybetmiş.”
“Büşra’ya hiç ulaşamadık”
Orkestra Şefi Ali Uğur, kaybettikleri orkestranın viyola sanatçısı ve aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı’nda kadrolu müzik öğretmeni olan diğer ekip arkadaşları Büşra Kırkıcı Zateri’yi şöyle anlattı:
“Büşra, 5 katlı bir apartmanın en alt katında oturuyordu. Ne enkazda sesini duyabildik ne de telefonla ulaşabildik. Sonrasında ölüm haberi geldi bize.”
“Ali, atanamayan bir müzik öğretmeniydi”
Orkestranın hayatını kaybeden dördüncü üyesi Ali Yılmaz, kontrbas sanatçısıydı. Uğur, arkadaşları Yılmaz hakkında şunları söyledi:
“Ali Yılmaz ekibimizde kontrbas sanatçısıydı. Hayatını müzisyenlikle kazanmaya çalışan ve atanamamış bir müzik öğretmeniydi aynı zamanda. Sonradan öğrendiğimiz kadarıyla da depremin olduğu sırada dışarıda olmasına rağmen üzerine bahçe kapısı düşmesi sonucuyla hayatını kaybetmiş.”
“Acısını yaşayamadığımız, sırasını bekleyen travmalar var”
Yaşadıkları maddi ve manevi kayıpların orkestra üyelerini hırslandırdığını ileten Uğur, “Herkesin kendi travması var, bunun üzerine ders veren öğretmen arkadaşlarımızın öğrencilerinden gelen travmalar var. Daha kendi acımızı atlatamamışken öğrencilerimizin de acılarını sırtladık. Acısını yaşayamadığımız, sırasını bekleyen travmalarımız var” diyerek yaşadıkları ve şahit oldukları acılar karşısında çalışmaktan vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi.