Döviz büroları, zorunlu sermaye miktarlarındaki yüksek artış ve devir haklarını ortan kaldıran hükümler içeren tebliğin, Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’da dava açtı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın döviz bürolarının çalışma düzenine ilişkin tebliğde yaptığı değişiklik, 12 Ekim 2021’de Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmişti. Bu düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğunu belirten döviz büroları sahipleri ilk olarak 4 Kasım 2021’de kepenk kapatarak eylem yaptı. Bu protestodan sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı 18 Kasım 2021’de döviz alım satımında kimlik tespitiyle ilgili düzenlemede değişiklik yaparak, 100 dolar ya da karşılığı Türk lirası tutarı altındaki işlemlerde kimlik ibrazı zorunluluğunu kaldırdı.
Anka Haber Ajansı'ndan Esra Alus'un haberine göre değişiklik mağduriyetlerini ortadan kaldırmadığı için döviz büroları sahipleri Danıştay’a yürütmenin durdurulması için dava açtı.
Başvuru 20 sayfalık dilekçeyle yapıldı
Danıştay’daki davayı; yurt genelindeki 852 döviz bürosunun 500’ünü temsilen Türkiye Yetkili Müesseseler Platformu, Hazine ve Maliye Bakanlığı aleyhine açtı. Danıştay’a açılan ve duruşma yapılması da talep edilen davaya ilişkin dilekçedeki talepler özetle şöyle:
"Döviz bürolarının nefesi kesildi"
12 Ekim 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan haksız ve hukuka aykırı yönetmelik ve tebliğ ile döviz bürolarının adeta nefesi kesilmiş ve çalışamaz hale getirilmiştir. Yayınlanan tebliğe karşı tüm şirket sahipleri ve çalışanları tepkilidir. Hazine ve maliye bakanlığı şirket sahiplerinin, hukukçuların, mali müşavirlerin görüşünü almadan, piyasa koşulları ve çalışma şartları ile uyuşmayan düzenlemeler getirmiştir. Yürürlüğe sokulan tebliğ ve yönetmelik hak ihlallerini içermektedir. Tebliğ ve yönetmelikler idari bir işlemdir ve idari işlemler kanuna ve anayasaya aykırı olamaz. Anayasamızda ve kanunlarımızda düzenlenmiş olan ve idare hukukuna hakim ilkeler olan mülkiyet hakkı, çalışma hürriyeti, Özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması ilkesi, kazanılmış haklara saygı ilkesi, idari işlemlerdeki istikrar ilkesi yok sayılmıştır.
"Devir hakları ellerinden alındı"
Bu tebliğ ve yönetmelik ile şirket sahipleri şirketlerini çocuklarına, babalarına ve kardeşlerine devredemez hale getirilmiştir. Devir hakları ellerinden alınarak mevcut döviz bürolarının piyasadaki rayiç şirket değeri bir gecede sıfıra eşitlenmiştir. Bakkalın, kuyumcunun, manavın, kasabın, marketin, bankanın şirketlerini devretme hakkı varken döviz bürolarının devir hakkının engellenmesinin hukuki bir yanı yoktur. Yürürlüğe konulan tebliğ bu yönüyle kazanılmış hakları ihlal etmiştir.
"Düzenleme anayasaya aykırı"
Döviz büroları ülkemizin menfaatlerini koruyan işletmelerdir. Tebliğ Ticaret Hukukuna, İdare Hukukun temel ilkelerine ve Anayasada güvence altına alınan haklara aykırıdır. Döviz bürolarının çalışma hayatı kolaylaştırılmalıdır.
"İşletmeler kayıt dışına itilecek"
Tebliğ değişikliği maalesef döviz alım-satım işlemlerini kayıt dışına itecek şekilde kaçak, el altından gizlice yetkisiz yerlerde yapılmasına sebebiyet verecektir. Tebliğ ile getirilen çok yüksek sermaye artışı, faaliyet alanını kriteri belli olmayan bölgelere ayırma, devir ve adres değişikliğinde yüksek ücret ödenmesi, gayrimenkul alımının sınırlanması, amaçla uyumlu olmayan aşırı sert yaptırımlar, şube açılmasına getirilen sınırlamalar gibi değişikliklere genel olarak bakıldığında yetkili müesseselerin para piyasasında yerine getirdiği fonksiyon ile bu değişiklikler arasında açık bir uyumsuzluk olduğu görülmektedir. Bu nedenle bu tebliğ değişikliği, Bakanlığın varmak istediği amaç ile bağdaşmamaktadır.
İptali istenen 15 madde
- Yetkili müesseseler faaliyet gösterdikleri iş yeri haricinde herhangi bir gayrimenkul mal edinemezler maddesi Anayasanın “mülkiyet hakkı” maddesine aykırıdır, iptali gerekir.
- “A grubu yetkili müesseselerin ödenmiş sermayelerinin 5 milyon TL’sinden, B grubu yetkili müesseselerin ödenmiş sermayelerinin ise 1 milyon TL’sinden az olmaması şartı ölçülülük ilkesine aykırıdır. Tebliğ ile sermayelerinin artırılması, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine aykırıdır, iptali gerekir.
- Yurtdışında yerleşik kişilerin Türkiye’de şube kuruluş izni başvurularında “gerekli belgeler” düzenlenmişken bu belgelerin aranması kaldırılmıştır. Türk vatandaşları için aranılan şartların yurtdışında yerleşik kişilerden aranmaması uluslararası hukukun temel ilkesi olan “mütekabiliyet” ilkesine ve Anayasanın “eşitlik” ve “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” Maddesine aykırıdır.
- A grubu yetkili müesseselerin şube açmalarına “coğrafi sınırlama, yasak” getirilmiştir. Buna göre, İstanbul’un Avcılar İlçesinde bulunan bir A grubu yetkili müessese, birinci bölge olarak belirlenen komşu ilçesi olan Başakşehir’de şube açamamaktadır. Bu Anayasaya aykırıdır.
- Türk Ticaret Kanunu temsil yetkisinin devri bakımından herhangi bir sınırlama getirmemiştir. Bu nedenle Tebliğ ile temsil yetkisinin devrine sınır getirilmesi, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine aykırıdır, iptali gerekir.
- “Yetkili müesseselerin unvan değişikliği yeniden düzenlendi. Türk Ticaret Kanunu’nda ticaret unvanının seçilme kuralları açıkça aykırılık vardır.
- Hisse devirleri Bakanlığın iznine tabi olacak şekilde değişiklik yapıldı. Türk Ticaret Kanununa (TTK)göre bu değişiklik hisse devri serbestliği ilkesine aykırı bir hükümdür, iptali gerekir.
- Bakanlık müessesenin tüm çalışanlarının kişisel verilerine nüfuz edecek bilgileri talep etmektedir. Düzenleme keyfiyet içermektedir iptali gerekir.
- İşlemlerde kimlik numarası, pasaport numarasının kayıt altına alınması zorunluluğu getirildi. 100 doları alt sınırı son derece düşüktür. Burada sınır Vergi Mevzuatı uyarınca 3 bin dolar veya eşitini aşan işlemlerde olduğu gibi olması gerekmektedir. Aksi takdirde yetkili müesseselerin “fonksiyonu” göz ardı edilmiş olacaktır.
- Tebliğin kamera kayıtlarının 6 ay süreyle saklanması, “en az 1 yıl süreyle saklanması zorunludur” şeklinde değiştirilmiştir. Kayıtların en az 1 yıl süreyle saklanması zorunluluğu çok yüksek bir maliyetle kurulu sistemin yenilenmesini gerektirmektedir. Bu açıdan “hukuki belirlilik” ilkesine aykırıdır.
- Denetimler esnasında, denetim elemanlarının gerekli gördüğü kasa sayımı ve benzeri tüm işlemler tamamlanana kadar geçici olarak işlemlerini durdurulması kararı Anayasayla güvence altına alınan “çalışma ve sözleşme hürriyetine” aykırıdır.
- İdari yaptırımlar açıkça kanuni bir dayanaktan yoksundur. Böylesine önemli yaptırımların bir Tebliğ ile düzenlenemeyeceği açıktır. Bu nedenle bu maddenin iptal edilmesi gerekir.
- Hisse devri düzenlemesi öngörülebilir değildir. Piyasa işleyişine aykırı bir düzenleme yapılmış ve kişilerin hukuki güvenliklerini de yok saymıştır.
- A grubu ve B grubu yetkili müesseseler, şirketin temsili hususunda 1 Mart 2022 tarihine kadar uygunluğu sağlamak zorunluluğu getirilmiştir. Getirilen düzenlemeyle çalışan hakkında ek yükümlülükler getirilmesi ve bu yükümlülüklere uyulmaması halinde ruhsat iptalinin öngörülmüştür. Bu akla ve mantığa aykırı bir düzenlemedir. Bir çalışanın, yüzde 50 ve üzeri payı olan hissedar tarafından yetkilendirilmemiş olması halinde ruhsat iptali düzenlenmesi TTK ve Anayasaya aykırıdır, iptali gerekir.
- Faaliyet izni ve şube faaliyet izni başvurusu, grup dönüşüm izni başvurusu, adres değişikliği başvurusu ile hisse devrine yönelik izin başvuru hallerinde yetkili müesseselerden böylesine “fahiş ücretler” alınması Anayasanın “ölçülülük” ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır.”
Yürütmenin durdurulması istendi
Dilekçenin sonunda, düzenlemenin açıkça hukuka aykırı olduğu belirtildi. Uygulamanın zaten ekonomik kriz içinde bulunan ve her geçen gün kapanma noktasına bir adım daha yaklaşan yetkili müesseseler için telafisi güç veya imkânsız zararlar doğuracağı belirtildi.
Dilekçede, “Yürütmenin durdurulması kararı verilmesi için gerekli her 2 şart (açıkça hukuka aykırılık + telafisi güç veya imkânsız zarar) işbu davada mevcut olduğundan, yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi gerekmektedir” denildi. (ANKA)