Buse ÖZEL / İSTANBUL, (DHA) SON zamanlarda hem sosyal medyada hem de basında çok sık şiddet görüntüleri yer alıyor. Psikiyatri uzmanı Dr. Agah Aydın \"Bireysel şiddet olarak görülse de şiddet olayları münferit değil. Şiddetin artması tarihte her zaman, her ülkede kaos dönemlerinde artış gösterir\" dedi.
Geçtiğimiz hafta sokak ortasında tacize uğrayan bir kadının ardından, otobüste başını kız arkadaşının omzuna koyduğu için şiddete maruz kaldığını söyleyen iki öğrencinin de haberleri basına yansıdı.İki öğrenci \"Bizi en çok kimsenin müdahale etmemesi üzdü\" diye konuşurken, önceki gün küçük bir bebek üvey babası tarafından dövülerek öldürüldü. Tüm bu şiddet olaylarının sosyal medyada ve basında yaygın bir şekilde görülmesi toplum içinde bireysel şiddetin artıp artmadığı sorusunu ortaya çıkardı.
\"AZINLIKLAR VE KADINLARA YAPILDIĞI GİBİ AKIL HASTALARI ÖTEKİLEŞTİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR\"
Psikiyatri uzmanı Dr. Agah Aydın toplumun şiddet uygulayan kişileri ötekileştirerek akıl hastalığına atfetmeye çalıştığını söyledi. Azınlıklara, kadınlara ve çocuklara yapıldığı gibi akıl hastalığının da ötekileştirilmeye çalışıldığını belirten Dr. Aydın, bunun doğru bir yaklaşım olmadığını kaydetti ve şunları söyledi: \"Bireysel şiddet olarak görülse de şiddet olayları münferit değil. Şiddetin artması tarihte her zaman, her ülkede kaos dönemlerinde artış gösterir. Nedenleri ise adalet sisteminin işlememesi, şiddeti bir sorun çözme biçimi olarak gören insanların sayısının artmasına neden oluyor. İkinci olarak kültürel nedenleri var. Kültürel olarak da bir toplumda şiddet çok yaygınsa o çocuklar erişkinlik dönemine geldiklerinde de şiddet uygulamaya başlıyorlar. Sanılanın aksine daha az görülen üçüncü neden ise kişilik sorunları olması ama çevremize bakarsak şiddetin ne kadar yaygın olduğunu görebiliriz. Bunun için bireyi suçlu hissettirmenin bir anlamı yok.
\"ŞİDDETİ AKIL HASTALIĞIYLA İLİŞKİLENDİRMEK TEHLİKELİ\"
Diğer taraftan şiddeti hep bir akıl hastalığıyla, ruhsal bozukluk ile ilişkilendirme eğilimi çok yaygın. Bunun nedeni de şiddeti olumsuz olarak nitelendiren bir ruhsal yapı şiddeti kendi içine almıyor. \'Kötü bizden değildir\' demeye getiriyor ve kötüyü dışarda bırakıyor ve tıpkı azınlıklara, kadınlara ve çocuklara yapıldığı gibi akıl hastalarını ötekileştirerek \'Bunu yapsa yapsa ancak akıl hastası yapar\' demeye çalışıyor. Ancak yapılan çalışmalar akıl hastalarının, akıl hastaları olmayan kişilerle eşit oranda şiddet olaylarına karıştığını gösteriyor. Bunu bir ruhsal bozuklukla ilişkilendirmek olayın en tehlikeli tarafı.\"
ADALETİN İYİ İŞLEMEDİĞİ DÜŞÜNCESİ ŞİDDETİ ARTTIRIYOR
Toplumda adalet sisteminin işlemediği düşüncesinin sonucunda insanların içinde var olan şiddet duygusunun daha kolay açığa çıktığını ve şiddet olaylarını arttırdığını da sözlerine ekleyen Dr. Aydın, sözlerine şöyle devam etti: \"Şu anda içinde bulunduğumuz zaman diliminde şiddet oranlarının artmasının nedeninin bireysel nedenlerden ziyade, sosyo ekonomik nedenler olduğunu düşünüyorum. Bir toplumda yolsuzluklar, şiddet, adaletsizlikler arttığında o toplumda şiddet artıyorsa bireylerin hasta olup olmadığına değil de ekonomik ve sosyal yaşama bakmak gerekiyor. Bizim toplumumuzda artan şiddetin en önemli nedeninin de bu olduğunu düşünüyorum.\"
\"ZAYIF OLAN GÜÇLÜ DAVRANDIĞINDA, ERKEKSİ OLAN SALDIRGANLAŞIYOR\"
Toplumda şiddetin ağırlıklı olarak erkeksi olandan geldiğine de dikkat çeken Dr. Aydın \"Erkek şiddeti denir ama şiddet hep erkeksi olandan gelir. Şiddet her zaman güç kimdeyse, para kimdeyse ondan gelir. Dünyada tüm taşınmazların sadece yüzde 1\'i kadınlara ait. Bu da şiddetin erkekle ya da erkeksi olan ile ne kadar ilişkili olduğunun en somut örneği. Diğer taraftan kadınsı ve erkeksi pozisyonların farklı yanları var. Zayıf olanı zayıf görme sürekliliğine ve eğilimine sahipler. Kadınsı pozisyonda olan, eksik, yoksun, çocuk, zayıf olan güçlü davranıp, kendi hayatı hakkında karar verebilir olduğunda erkeksi olan daha fazla saldırganlaşabiliyor\" dedi.