Boğaziçi Üniversitesi-TÜSİAD Dış Politika Forumu İsrail’in iç ve dış siyasetindeki gelişmeleri ve bu bağlamda Türkiye-İsrail ilişkilerini ve İsrail’in Doğu Akdeniz politikalarını masaya yatırmak üzere "İsrail’in İç ve Dış Politikasındaki Son Gelişmeler ve Gelecek Tahminleri" başlıklı toplantı düzenledi. TÜSİAD merkez binasında gerçekleşen toplantıda The Van Leer Kudüs Enstitüsü araştırmacısı Dr. Bashir Bashir ve Kanal 2 dış haberler müdürü Dr. Arad Nir konuşmacı olarak yer aldı.
'İsrail'de seçim barajı Filistinliler meclise girmesin diye uygulanıyor'
Moderatörlüğünü Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Yılmaz’ın yaptığı toplantıda ilk konuşmayı yapan Dr. Arad Nir, 17 Mart İsrail erken seçimlerinin sonuçlarını değerlendirdi. Nir, İsrail’deki seçim barajının ülkede yaşayan Filistinlilerin Knesset’e (İsrail parlamentosu) girmesini engellemek için uygulandığını söyledi. İsrailli gazeteci ülkedeki seçimin galibi Benjamin Netanyahu’nun seçim öncesindeki "Benim iktidarım döneminde Filistin devleti diye bir şey olmayacak” açıklamasını, “İsrail’deki eksiklik Netanyahu’nun yerine seçilebilecek bir rakibinin olmayışıydı. Netanyahu, paranoyak bir dil kullandı. Amerika ve İsrail arasındaki ilişkilerde gerilim yarattı ve Arap karşıtı, ırkçı söylemlere sahip. Aynı zamanda tüm seçim kampanyası sürecinde dış güçleri İsrail siyasetini etkilemekle suçladı” ifadeleriyle değerlendirdi.
Arad Nir, seçimden sonraki 42 gün içinde Benjamin Netanyahu’nun hükümeti kurması gerektiğini ve bunun için iki ihtimali olduğunu söyledi. Nir’e göre birinci ihtimal, sağ partilerin (Likud, Birleşik Tora Yahudiliği, Şas, Yisrael Beitenu ve Habayit Hayehudi) merkez partisi olan Kulanu ile koalisyon kurması. Nir, ikinci ihtimal olarak da Likud, Birleşik Arap Listesi, Siyonist Birlik ve Kulanu’nun koalisyonunu görüyor. İsrailli gazeteci bu iki olasılık için “İlk ihtimal olan sağ koalisyonun kurulması halinde Netanyahu ilk defa ülkeyi güçlü bir sol muhalefet olmadan yönetecek ancak ikinci ihtimalin gerçekleşmesi koalisyon hükümetinin ömrü açısından daha sürdürülebilir ve Netanyahu’nun devrimi olur” ifadelerini kullandı.
'İki ülke arasındaki ilişkiler düşünülenin aksine gittikçe yakınlaşıyor'
Konuşmasında ‘one minute’ ve Mavi Marmara olayları sonrasında İsrail ve Türkiye ilişkilerini de değerlendiren Arad Nir, Mavi Marmara sonrası iki ülke arasındaki tazminat konuşmasının uzlaşmaya çok yakın olduğunu söyledi. Arad Nir, “Türkiye 2013 yılı Mart’ında tazminat olarak 100 milyon dolar talep etmişti. İsrail ise 5 milyon dolar önermişti. Ocak 2015’te ise iki ülke birbirine 20 milyon dolar civarında öneriler ile gitti” dedi. İsrailli gazeteci yaptığı sunumda iki ülke arasındaki ticaretin düşünülenin aksine artışta olduğunu belirtti. Slaytında gösterdiği İsrail-Türkiye Çalışma Konseyi verilerine göre 2005 yılında iki ülke arasındaki ithalat ve ihracat gelirlerinin toplamı 1.4 milyon dolar iken 2014 yılında bu rakam 5.6 milyon dolara çıkıyor. Arad Nir, tüm bu göstergelere rağmen Netanyahu’nun Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Mavi Marmara olayından sonraki “Sayın Başbakanımız, ülkemize bu gururu yaşattığınız için minnettarız. İsrail Türkiye’den özür diledi” billboardlarını ve İsrail’de konu hakkında çizilen karikatürleri unutmadığını vurguladı.
'İsrail, Yahudi devleti olma isteğinden vazgeçmeli'
Toplantıdaki ikinci konuşmayı yapan Dr. Bashir Bashir, İsrail siyasetini anlayabilmek için yeni bir politik gramere ihtiyaç olduğunu söyledi. İsrail’deki siyasi partilerin sınıflandırmasının artık sağ, merkez ve sol şeklinde yapılamayacağını vurgulayan Bashir’e göre İsrail siyasetine aşırı dinci ve milliyetçi söylem hakim. Filistin sorununda ise çift devletli çözümün artık geçerliliğini kaybettiğini söyleyen Bashir, “Buradaki soru çift devletli çözümde kendini nerede konumlandırıyorsun değil artık nasıl bir devlet istiyorsun olmalı” dedi. İsrail’deki sorunun kaynağını ise devletin Yahudi kimliğini vurgulaması olarak değerlendiren Bashir, çözümün İsrail devletinin çift devlet olsun ya da olmasın ülkedeki çift milliyeti kabul etmesinden geçtiğini belirtti. Bashir 'e göre ülkede yaşayan Filistinliler etnik anlamda değil vatandaşlık anlamında İsrailli olmak istiyorlar ancak İsrail bunu kendisini Yahudi devleti olarak tanımlayarak bloke ediyor. Ek olarak Bashir, Filistinlilerin Türkiye'ye bakışı için "Filistinliler Erdoğan’ı davalarının kahramanı olarak almıyorlar. Çünkü önceden aldıkları kişilerin ne kadar yararsız olduklarını gayet iyi hatırlıyorlar. Ancak Filistinliler Türk halkına ve Türk siyasetine kendilerini yakın hissediyorlar" ifadelerini kullandı.