İstanbul, 29 Eylül (DHA) - ESTETİK kompozit dolgu materyalleri ile yapılan restorasyonlarla hastaların dişlerinde küçük estetik değişiklikler yapmanın mümkün olduğunu dile getiren Diş Hekimi Dr. Zuhal Oygur, en bilinen yöntemin estetik kompozit dolgu materyalleri olduğunu vurguladı.
Dr. Zuhal Oygur, \"Bu restorasyonlar dişlerde madde kaybının az olduğu,dişte çok az aşındırmalar yapılarak ya da diş minesine hiç dokunmayarak yapılır. Tek seansta tamamlandığı ve maliyeti düşük olduğu için tercih edilebilir.Ancak dayanıklılığı diğer restorasyonlara göre daha azdır. İyi cila yapılmadığında ve hastanın çay kahve sigara tüketimine bağlı olarak renklenme olacaktır\" şeklinde konuştu.
Diğer restorasyonların ise daha geniş yelpazede yer aldığını ifade eden Dr. Zuhal Oygur, bunların laboratuar ortamında hazırlandığını ve daha çok estetik değişikliklere olanak veren dayanıklı materyallerden oluşturulduğunu belirtti.
\"Yapılacak olan tedaviyi seçerken hastayı bir bütün olarak değerlendirmek gerekir\"
Dr. Oygur, en eski bilinen ve uzun süredir kullanılan materyallerin metal destekli kronlar olduğunu, alt yapısında metal olan ve üzerine porselen yapılanlar olduğunu dile getirdi. Ancak günümüzde estetik anlamda yerlerini, zirkon kronlara, porselen laminalara, cam seramik kronlara (emax, empress) bıraktığını anlatan Dr. Oygur, bu materyalleri seçerken hastanın estetik beklentilerini, ağız, çene, diş yapısını ve maliyetlerinin hastaya uygun olup olmadığını bir bütün olarak değerlendirmek gerektiğinin altını çizdi.
Teknolojik çalışmaların hayatımızın her alanını kolaylaştırmaya ve daha kaliteli hale getirmek için ilerlediğinden bahseden Dr. Oygur, bu durumun diş hekimliğinde de aynı olduğunu, üretici firmalarınher zaman daha dayanıklı ve daha estetik materyaller üretme yönünde çalışmalar yaptıklarını vurguladı.
\"Her materyal, her hasta için uygun olmayabilir\"
Dr. Oygur, bu konuda son 10 yılda çok hızlı ve ciddi ilerlemelerin gerçekleştiğini ifade ederek, gerçekleşmeye de devam ettiğinin altını çizdi. Bazen hastaların sadece estetik için direkt lamina diş veya zirkon diş yaptırmak istediklerini söyleyen Oygur, burada önemli olan durumun doğru malzemenin seçilebilmesi ve bu anlamda hastalara bilgi vermek gerektiğini belirterek, \"Her materyal her hasta için uygun değildir\" dedi.
Hastaların ihtiyaçlarına göre tedavilerin de farklılıklar gösterebileceğinden bahseden Oygur, şöyle devam etti:
\"Örneğin, porselen laminalar dişlerden minimum madde kaldırarak uygulandığı için sadece porselenin ışık geçirgenliği yüksek olduğu için hem estetik, hem doğal görünüm olması büyük avantaj, ancak dayanıklılık direnci biraz daha diğer materyallere göre zayıf kalabilir. Bunu değerlendirirken restorasyonyapılacak bölgenin yoğun çiğneme kuvvetine maruz kalmaması gerekir. Yoksa hasta restorasyonun kırılması ve çıkması gibi sorunlarla karşılaşabilir. Bu örnekler diğer materyallere içinde çeşitlendirilebilir. 15 yıl öncesine kadar metal destekli porselen kronlar ağırlıklı çalıştığımız materyallerdi. Porseleni güçlendirmek için o dönemde porselenin altına metal alt yapılar oluşturuluyordu. Günümüzde de halen kullanılmaktadır. Diğerlerine göre daha uygun fiyatlı ancak alt yapıdaki metal yüzünden ışık geçirgenliği yok. Zamanla diş eti çekilmelerine bağlı metalin koyu renkli yansıması estetiği olumsuz etkilemektedir.\"
2005 yılından itibaren zirkonyum destekli kronların ortaya çıktığını dile getiren Oygur, ilk çıktığı dönemlerde zirkonyumun kazılarak şekillendirilen bir madde olduğunu, diş hekimliğinde o dönemlerde cad-cam sistemlerinin gelişmediği için elde kaldığını söyledi. Oygur, eskiden porselenin altına alt yapı olarak kullanıldığını, bu durumun metal destekli porselenlere estetik olarak nispeten avantaj sağlasa da renk seçenekleri konusunda biraz daha sınırlı kaldığını veo dönemde zirkonun ışık geçirgenliğinin fazla olmadığını belirtti.
\"CAD-CAM sistemlerin geliştirilmesiyle zirkonyum materyallerin ışık geçirgenliği ve uyum kalitesi biraz daha arttırıldı\"
Bu teknolojik gelişmelerin bir diğer etkisinin de beraberinde diş hekimliğinde dijital dönemin başlaması olduğunu vurgulayan Oygur, dijital sistemlerin hekimlere bilgisayar destekli ölçü ve tasarım yapabilme imkanı sunduğunu, yapılacak restorasyonların hata payını azaltmaya yardımcı olduğunu ve zamandan tasarruf edilmesini sağladığını belirterek, önümüzdeki dönemlerde bu materyaller ve sistemlerindaha da gelişmeye devam edeceğini, daha estetik dayanıklı sonuçlara ulaşılacağını söyleyerek sözlerini bitirdi.
(Fotoğraflı)