Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), OECD ve Avrupa Birliği (AB) Fikri Mülkiyet Ofisi verilerine dayanarak yaptığı açıklamada, sahte ve taklit ürünlerin küresel ticaretteki payının yüzde 3.3’e ulaştığına ve bu oranın giderek yükseldiğine dikkat çekti.
OECD’nin “Sahte ve Korsan Ürünlerde Ticaretteki Eğilimler” raporuna göre, 2016 yılının gümrük yakalama verileri dünya genelinde ithal edilen sahte ürünlerin değerini 2013'teki, küresel ticaretin yüzde 2.5'i olan, 461 milyar dolardan, 509 milyar dolara yükseldiğini gösterdi. Avrupa Birliği (AB) için AB dışı ülkelerden yapılan ithalatlardaki sahte ürün ticareti, 2013 yılındaki yüzde 5.0 düzeyinde yüzde 6.8'e yükseldi. Bu oranlar, yurt içinde üretilen ve tüketilen sahte ürünleri veya internet üzerinden dağıtılan korsan ürünleri içermiyor.
Ticari markalara ve telif haklarına aykırı olan sahte mal ticareti, şirketler ve hükümetler pahasına organize suç çeteleri için kar oluştururken, tıbbi malzemeler, araba parçaları, oyuncaklar, gıda ve kozmetik markaları ve elektrikli ürünler gibi ürünler güvenlik riskleri taşıyorlar. Örnekler arasında etkili olmayan reçeteli ilaçlar, güvenli olmayan diş dolgu malzemeleri, zayıf kablolu elektronik eşyalardan kaynaklanan yangın tehlikeleri ve rujlarda ve bebek formülünde alt standart kimyasallar bulunuyor.
OECD Kamu Yönetimi Direktörü Marcos Bonturi, “Sahte ticaret, firmalardan ve hükümetlerden gelir elde etmekte ve diğer cezai faaliyetleri beslemektedir. Aynı zamanda, tüketicilerin sağlık ve güvenliğini de tehlikeye atabilir. Sahteciler kötü yönetişimin olduğu yerde büyür. Fikri mülkiyet haklarını korumak ve yolsuzlukla mücadele etmek için daha fazla şey yapmak hayati önem taşıyor” dedi.
OECD raporunda, 2016 yılında el koyma olaylarının dolar bazında en büyük kısmını oluşturan mallar ayakkabı, giyim, deri eşya, elektrikli eşya, saat, tıbbi malzeme, parfüm, oyuncak, mücevher ve ilaç olurken, gümrük yetkilileri, markalı gitarlar ve inşaat malzemeleri gibi geçmişte daha az görülen eşyaların sahte sayısında da artış görüldüğü açıklandı.
Gümrük kontrollerinde alınan sahte malların çoğunluğu Çin ve Hong Kong'dan geldiği açıklanırken, diğer önemli menşe noktaları arasında Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Singapur, Tayland ve Hindistan bulunuyor.
2016 yılında sahtecilikten en çok etkilenen ülkeler, markaları veya patentleri ele geçirilen ürünlerin yüzde 24'ü ABD, yüzde 17’si ile Fransa, yüzde 15’i ile İtalya, yüzde 11’i İsviçre ve yüzde 9.0’u Almanya menşeli ürünler oldu. Singapur, Hong Kong ve Brezilya, Çin gibi gelişmekte olan ekonomilerde giderek artan sayıda işletme de sahteciliklere hedef oluyor.
Raporda, posta yoluyla veya ekspres kurye ile gönderilen küçük paketler, sahte mallar için ana ve büyüyen bir kanal olurken, küçük parseller, 2011-2013 dönemine göre yüzde 63'ten, 2014-2016 döneminde yüzde 69'a yükseldi.
Küçük paketlerin taranmalarının yetersiz olmasının yanı sıra, yasalardaki boşluklarının sahte ticareti kolaylaştırdığı diğer alanlar, ticaret yapanlar üzerinde tutarsız cezalar ve serbest ticaret bölgelerini düzenleyen özel kurallar oldu. OECD’nin, üye ülkelerle yetkililerin sorunu çözmesine yardımcı olmak için resmi kurallar üzerinde çalıştığı belirtildi.
Taklit ve Korsan Ürün Ticaretindeki Eğilimler araştırması ticari markaları, tasarım haklarını veya patentleri ve telif haklarını ihlal eden maddi korsan ürünleri ihlal eden tüm sahte ürünleri kapsıyor. Ekonomiler üzerinde daha fazla baskı yapan çevrimiçi korsanlığı içermiyor. (DHA)