Dünya yazarı Jülide Yiğittürk Gürdamar, enflasyonla mücadele kapsamında ekonomi yönetiminin bir dizi kararlar almasının beklendiğini ifade ettiği yazısında, “2024 yılı, hem vatandaş hem de şirketler için kritik bir yıl olarak adını tarihe yazmaya hazırlanıyor. Bu durumda şirketler için nakit akışı yönetimi her açıdan önemli olacak” dedi.
Gürdamar, “Ekonomi yavaşlayacak nakit akışına dikkat” Başlıklı yazısında Peninsula Corporate Finance (PCF) Yönetici Ortağı olan Fatih Keresteci’nin görüşlerini aktardı. Keresteci, ekonomide yavaşlama sinyallerinin başladığını belirterek, bu kritik yıl da şirketlerin özellikle nakit akışı yönetimine dikkat etmeleri konusunda uyarılarda bulundu.
Gürdamar yazısında şöyle aktardı:
“Ekonomideki yavaşlamadan en çok tekstil, otomotiv yan sanayi gibi sektörler etkilenecek. Emek yoğun ve ihracata dayalı olan sektörlerde sıkıntı olabilir. İhracat gelirlerinin Türk Lirası karşılığı, enflasyondaki artışın altında kalıyorsa, şirketlerin maliyetlerini karşılamakta zorlanması kaçınılmaz oluyor.
Bu durum, şirketlerin karlılığını ve nakit akışını olumsuz etkileyebilir. Kur artsın diyorlar ama artışın en fazla 1 ay olumlu etkisi olur. Sonrasında kur artışı enflasyona neden olur ve şirketlerin maliyetleri topyekûn artar. Kur artışı ne yazık ki genel inanışın aksine doğru bir tedavi aracı değildir. İşçilik maliyetleri, finansman imkân ve maliyetleri, verimlilik eksikliği ve her şeyden önemlisi öngörülebilirlik eksikliği daha sıkıntılı alanlar gibi görünüyor.
Enflasyonun kronik hal almış olduğu ülkelerde enflasyonu aşağı çekmek çok zor. Toplumsal konsensus sağlamak için siyaset ve ekonomi mekanizmasının tek sesle bir dirayet göstermesi gerekiyor. Enflasyonla mücadelenin ilk maddesi de ‘enflasyonun yavaşlayacağı noktasında toplumsal bir konsensus’ sağlamak. Yüksek enflasyon ortamında gelecekte fiyatların daha pahalı olacağı beklentisi ve ileride gelirimin yetmeyeceği korkusu insanların tüketimini ihtiyaç duysun ya da duymasın erkene çekiyor. Bu davranışı ortadan kaldırmak gerekiyor.
Gelecek tüketimimi bugüne çekmemi devre dışına almam gerekiyor. Bu da ancak 3 basamakla yapılabilir: Enflasyon beklentilerinin düzeltilmesi, yılda tek zam yapılması (Temmuz ayında yeniden bir maaş olmaması) ve taksit kullanımının kontrol altına alınması. Kredi kartı taksitlerinin sınırlandırılması veya daha sıkı koşullara bağlanması, vatandaşların gelecek gelirlerini bugüne çekerek tüketimlerini artırmalarını engelleyebilir. Ancak, seçim sonuçlarından hareketle bu tür adımların yaratacağı siyasi maliyetleri de göz önünde bulundurmak gerekecek.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın.