İklim değişikliğine ve artan siyasi krizlere rağmen tasalanmadan seyahat etmek mümkün mü? Turizmciler ikilemle karşı karşıya. Turist sayısı ve turizm harcamaları ise artmaya devam ediyor.Berlin'de başlayan dünyanın en büyük turizm fuarına (Uluslararası Turizm Borsası – ITB) 181 ülke ve bölgeden 10 bin dolayında işletme ve kurum katılıyor. Yılın en güzel günlerinin hayal ve düşlerinin pazarlandığı fuar salonlarını güneş, deniz, uçsuz bucaksız kumsal ve güler yüzlü insanların resmedildiği afişler süslüyor.
Turizm bütün dünyanın en önemli ekonomik branşları arasında yer alıyor. Yurt dışında tatil yapanların sayısı her yıl artıyor. 2018 yılında turist sayısı bir önceki yıla göre yüzde 7'lik artışla bir milyar 400 milyona çıktı. Alman turistlerin bu pastadaki payları da oldukça büyük. 2018'de her Alman yılın ortalama 20 gününü tatilde geçirdi. Alman turistlerin tatil yaptıkları ülkelerdeki harcamaları da dâhil edildiğinde turizm harcamaları 2017 yılına göre yüzde 5 oranında artarak 95 milyar 600 milyon Euro'ya yükseldi.
Turizm patlamasının karanlık yüzü
Turist sayısının artması doğal olarak olumsuz sonuçlara da yol açıyor. Venedik, Amsterdam ya da Dubrovnik gibi beldeler artık turist alamaz hale geldi. Bu durum turizmcileri de oldukça düşündürüyor. Alman Turizmciler Birliği Başkanı Michael Frenzel, "Yüzlerce kişinin arasında Mona Lisa'yı seyretmek kime zevk verir" diyor. Frenzel kitleleri zaman ve mekâna yaymak için çaba gösterdiklerini söylüyor. Venedig turist yüküne dayanamadı ve ziyaretçi sayısına sınırlama getirdiği gibi kente girişi de ücrete bağladı.
Turistlerin artması iklim değişikliği açısından da problem oluşturuyor. Almanya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanı Gerd Müller Berlin Uluslararası Turizm Fuarı'nın açılışında sürdürebilirliğin önemine vurgu yaparak, "Kalkınma ve İklim İttifakına" katılan işletmelerin karbondioksit emisyonunu azaltma ya da sıfırlama yükümlülüğü altına girdiğini anlattı. Turizmin yol açtığı sera gazının telafisi için kalkınma halindeki ülkelerde yenilenebilir enerjilerin teşviki ve yağmur ormanlarının korunması gibi projelere seyahat şirketlerinin de katkıda bulunması öngörülüyor.
Siyaset neredeyse rol oynamıyor
Anketler turistlerin sürdürülebilirliğe ve iklimin korunmasına önem verdiklerini gösteriyor. Tatil ülkesindeki siyasi şartlar ise turistlerin tercihlerinde önemli rol oynamıyor. Tatilci en çok tesislerin ve sahillerin sakin ve güvenli olmasını istiyor.
Geçen yıl Almanların en çok tercih ettikleri ülkeler arasında yine İspanya, Yunanistan ve Türkiye vardı. Türkiye'de yaz tatilini geçiren Almanların sayısı bir yılda yüzde 58 oranında arttı. 2015 yılındaki darbe teşebbüsünden ve terör saldırılarından önce Türkiye'ye 5 milyon 600 bin Alman gitmişti. 2016'da bu sayı 2 buçuk milyona düşmüştü. Bu yıl rekora oldukça yaklaşılacak.
Malezya'nın Yahudi ve homoseksüellik sorunu
Tunus, Bulgaristan ve Hırvatistan'dan sonra Mısır da yeniden sevilen tatil beldeleri arasına girdi. Tur organizatörleri turist sayısının artmakta olduğunu, rezervasyonların henüz geçen yılki rakama ulaşmadığını, ancak 2018'in rekor yazından sonra bu yıl rezervasyonların daha geç yapıldığını belirtiyorlar.
Tatil için gidilen ülkelerdeki insan hakları ve fikir özgürlüğü de Almanları ilgilendiren konular arasında. 2019 Uluslararası Turizm Fuarı'nın partner ülkesi Malezya'da geçen yıl iki lezbiyene kırbaç cezası verilmişti. Bu ülkede homoseksüeller ağır hapis cezasına çarptırılabiliyor. Başbakan Mahatir Mohamad Yahudileri aşağılayıcı sözler sarf edip "kanca burunlu Yahudilerin para canlısı" olduklarını söylüyor.
Müşteri velinimettir
Fuarın açılışında bir gazeteci Malezya Turizm Bakanı Datuk Mohamaddin'e "Yahudi ve homoseksüel turistlerin ülkesinde kendilerini güvende hissedip edemeyeceklerini" sordu. Bakan "Berlin'e bu tip sorulara muhatap olmak için gelmediğini" ve "ülkesinde homoseksüellik problemi olmadığı için soruyu yanıtlayamayacağını" söylemekle yetindi.
Basın toplantısı sırasında Malezyalı bakanın yanında oturan fuar işletmesi yönetim kurulu başkanı Christian Göke ise "Ev sahibi bilgi sahibi olur" dedi. Göke sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu fuarda yetkililer ve ilgililerle tartışmalı konular konuşulabilir. Yetkililere bu gibi soruları dinleyip yanıtlamak düşer. Ancak müşterilerinin sorularını yanıtlamak fuarcılık şirketinin görevi değildir. Biz kâr amacıyla çalışan bir işletmeyiz."
Sabine Kinkartz
© Deutsche Welle Türkçe